29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Fransa'ya iltica eden Arnavut yazar İsmail Kadare'nin ilk röportajı Ölü demokrasinin yazarı "Ölü Ordunun Generali" kitabı Türkçeye de çevrilmiş olan 54 yaşındaki Arnavut yazarı Tepedelenli Ali Paşa'dan, Alman İtalyan işgaline, Brejnev'den Mao'ya kadar önemli tarihi şahsiyetjeri de eserlerine katarak, Arnavutluk'un Osmanlılara karşı direnişi, Moskova ve daha sonra da Pekin'den kopuşunu romanlaştırdı. E ÇEVİREN RAGIP DURAN nver Hoca'nın eşi Necmiye Hoca'nın önderliğindeki Demokratik Cephe'nin Başkan Yardımcısı, Yazarlar Sendikası yöneticisi ve ülkenin en ünlü yazarı İsmail Kadare'nin, Fransız yayıncısı Fayard tarafından davet edildiği Paris'te 25 Ekim 1990 günü Fransa'ya iltica edeceğinı açıklamasının yankıları gerek Batı edebiyat çevrelerinde gerekse Arnavutluk'ta sürüyor. Arnavutluk resmi haber ajansı ATA, konuyla ilgili haber yorumunda Kadare'yi ağır bir dille suçlarken "ihanet" sözcüğünü kullandı. Ülkemizde de "Ölü Ordunun Generali" adlı kitabıyla tanınan 54 yaşındaki Kadare'nin Arnavutluk'taki salt yazınsal konumu değil, siyasal geçmişi de Batı'da çıkan edebiyat yayınlarından başka günlük gazetelerde de tartışma konusu olmaya devam ediyor. Bir zamanlar "Avrupa'da sosvalizmin farı" olarak nitelenen Arnavutluk'un Doğu Bloku'nda esen özgürlük rüzgârlarından belirli ölçüde etkilendiği hatırlatılırken, bugün Ramiz Alia'nın başkanlığındaki Tiran rejiminin adı Çin ve Kuzey Kore ile birlikte "demokrasi yoksulu" ülkeler arasında anılıyor. Son kitabı "Düşler Sarayı"nın Fransızca çevirisinin yayımlanması nedeniyle eşi ve iki kızıyla Paris'teyken Fransa'ya iltica eden İsmail Kadare (Annesi ve iki kardeşini getiremedi) mülteci kimliği ile ilk söyleşisini Le Monde'a verdi. Gazetenin 26 Ekim 1990 tarihli sayısında birinci sayfadan "Kadare'nin Arnavutluk'a Elvedası" başlığı ile yayımlanan bu söyleşisinin özet bir çevirisini sunuyoruz: Batı'ya iltica etme kararını çok önceden mi almıştınız? Arnavutluk'tan aynlma ihtiyacı önce kendiliğinden doğmuştu. Kararın gerekçeleri sonradan oluştu. Geçen bahardan bu yana olgunlaştı. O zamanlar demokratikleşme yolunda bazı Kücük adımlar atılmıştı. Mesela Ramiz Alia, köylülerin küçük bir toprak parçasını mülkiyetlerine geçirme iznini vermişti. O dönemde Alia ile 3 saatlik bir görüşmem olmuştu. Onun Arnavutlukun Gorbaçov'u olabileceğini sanıyordum. Tartışmaya açık bir kişidir. Alia ile ülke dışına seyahat özgürlüğünün genişletilmesi ve yatırım için yabancı sermayenin gelmesi meselelerini konuştuk. Sonra ne oldu? Herhalde birileri onun aklına girdi ve demokratikleşme gelişirse rejimin tamamen yıkılacağına inandırdı. Ü aşamada kendisine uzun bir mektup yazdım. Aldığım yanıtta demokratikleşme sürecinin dondurulmuş olduğunu anladım. Bu yaz meydana gelen elçilikler olayı demokratikleşme vaatlerinin tamamen rafa kaldırılmış olduğunu kanıtladı. Ben de ülke içinde kala ismaıl Kadare' "Ben Arnavutluk'tan ayrıldım, ama özguhuk çalışması ıçtn kıtaplanmı bıraktım orada." rak rejimin yumuşaması yolundaki tüm çabalarımdan umudu kestim. Arnavutluk'tan aynlmanız orada siyasal yaşamda etkiler yaratır mı? Ben sansasyon olsun ya da karışıklık çıksın diye ayrılmadjm Arnavutluk'tan. Bizim ülkemizde bir kapışma, çatışma olursa Romanya'dakinden daha da trajik olur. Arnavutlar çok vorgun, trajedilerden bıkmış bir millettir. Benim ülkeden ayrılmamın, o yavaş liberalleşme sürecine katkıda bulunmasını umut ediyorum. Bazen biliyor musunuz bir yerde bulunmamak verimlidir. Olmamak bazen olmaktan daha etkilidir ve bu konu edebiyat açısından şahane bir mâlzeme. Ben Arnavutluk'tan ayrıldım, ama özgürlük çalışması için kitaplanmı bıraktım orada. Benim kitaplarım okullarda üniversitelerde okutulur. Bir sürü kitabım çıktığı gün kapışılır ve hemen biter Arnavutluk'ta. Rejim benim kitapları öyle şak diye bir gecede okul müfredatından çıkaramaz! Bu aralar Batı'da Arnavutluk rejiminin sertlik yanlısı ve ılımlılar olarak ikiye ayrıldığı söyleniyor... Bu büyük bir soru işareti. Bu konuda ben bir şey bilmediğimi itiraf edeyim. Belki de Ramiz Alia'nın kafası ikiye bölünmüştür, yarısı sertlik yanlısı diğer yarısı da ıhmlıdır. Arnavutluk'a bir daha geri dönecek misiniz? Dönmeniz için hangi koşulları bekleyeceksiniz? Arnavutluk'un daha uygar ve gerçek anlamıyla demokratik bir ülke olması gerekir. Yaygın kanaatin aksine bizim ülkemizde çok partili hayata geçilebileceğine inanıyorum. Mesela daha 1924'te Arnavutlar devlet başkanı olarak Hjristiyan bir papazı, Fan Noli'yi seçimle iş başına getirmişlerdj. O da bırkaç ay süresince nispeten demokratik bir rejim kurmuştu. Süreünde yaşayan birçok yazar gibi siz de anavatanın dışında yaşarken esin kaynaklanmzdan mahrum kalma riskini düsünüyor musunuz? Evet evet, bu bir risk. Ama ben edebiyattan da feragat etmeye hazırım. Sizin kitaplarınız Arnavutluk'ta hiç yasaklanmadı ya da toplatılmadı değil mi? Hayır yasaklanmadı, ama kimi dönemler oldu, ben o zamanlar kitap yayımlanmaması gerektiğini anladım. Anlamasaydım, "birileri" gidip çevirmenlere kitabımı tercüme etmemelerini salık verebilirdi ya da "birileri" dış seyahatlerimi kısıtlayabilirdi. Arnavutluk'ta ömansür yok. Yayınevi yöneticisi kimi zaman "Şu bölümü çıkar" filan der. Orada çıkarırsınız, ama sonra aynı cümleyi aynı yere ya da kitabın bir başka yerine koyarsınız. Kimse uyanmaz. Akdeniz usulü anlayacağınız... CUMHURİYET KİTAP SAYI 38 Romanyatlan kanlı olur Akdeniz usulfi sansfir S A Y F A 2 6
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle