Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
9. tSTÂNBUL KÎTAP FUARI E N K L R Pirenelere gömülü bir yazar Yahudi asıllı Alman sanat kuramcısı Walter Benjamin, iki yıl sonra doğumunun 100. yılında anılacak. Şimdilerde Benjamin'in Gestapo'dan kaçarken canına kıydığı Port Bou Köyü'ndeki mezarına bir anıt yapılıyor. • MICHAEL GI8S0N Imernational Hcrald Tribune Walter Benjamin 50 yıl önce Gestapo'dan kaçarken canına kıymıştı spanya, Fransa, Almanya ve Israil'den gelen görevliler, Akdeniz kıyısındaki bu İspanyol köyünün sessiz mezarlığına doğru yan yana yürürlerken hava aydınlık ve rüzgârlıydı. Yanılgıları onarmaya, anıları tazelemeve, ortak bir sorumluluk duygusunu yaşamaya, İsrailli sanatçı Dani Karavan'ın yaptığı anıtın ilk taşını koymaya gelmişlerdi. Burası, Walter Benjamin'in yattığı mezarlık. Burası, Benjamin'in 26 Eylül 1940'ta, kendisini bekleyen geleceğin umarsızlığı içinde öldüğü köy. Yahudi kökenlı bir Alman olan bu olağanüstü yazar, 1940 Eylülü'nde Gestapo'dan kaçmaktaydı. Yakalanırsa başına gelecekleri çok iyi biliyordu. Erkek kardeşi, daha savaş başlamadan bir Nazi kampında can vermişti. Benjamin, kalp hastası güçsüz bir ınsan olmasına karşın, Pirene dağlarının eteklerinden yürüyerek Fransadan çıkmayı başarmıştı bir gün önce. 15 kilometreyı aşkın yolu binbir güçlükle dokuz saatte almışlardı. Kırk sekiz yaşındaki yazar, bağlar arasından yokuş yukarı I tırmanırlarken, set set yükselen bayırları aşarlarken, yanındakı ıki kadın ve 15 yaşındaki çocuktan destek almak zorunda kalmıştı. Ağır deri çantasını yanından hiç ayırmamıştı. Çantada, üstünde çalışmakta olduğu yapıtın el yazmaları vardı. "Bu elyazmaları canımdan daha değerli" dedi Lisa Fittko'ya, onları dağlardan geçiren o cesur ve zeki Berlinli kadına. Halı vaktı yerinde Berlinli bir ailenin çocuğu olan Benjamin, savaş başladığında Fransa'da yaşamaktaydı. "19. yüzyılın başkenti" dediği Paris, büyük tutkusu olmuştu. Ilke olarak Marksist bakış açısını benimsemişti. 1920'lerin acımasızsınıfsavasımlarına, 1930'larda Nazizmin yükselişine tanık olmuş bir Alman için oldukça anlaşılır bir seçimdi bu. Benjamin'in gözünde Marksizm, elle tıtulur gerçekliklere önem vermek demekti. Nitekim on yılını Ulusal Kitaplık'ta 19. yüzyıl Parisi'ni araştırmaya ayırmıştı; özellikle de varlıklarını, İkinci İmparatorluk dönemindeki dokuma endüstrisinin getirdiği yeni refaha borçlu olduklarını bclırttiği Parıs'in "pasaj"larını araştırmaya. Varlıklı bir Yahudi aılesının çocuğu olan Walter Benjamin önceleri Yahudi mistisizmine ılgı duyarken 1930'larda Marksızme yaklaştı P O R T R E W A LT ER B E N J A M İ N 1892'de varlıklı bir Yahudi ailesinin çocuğu olarak Berlin'de doğdu. Felsefe okudu. Berlin'de edebiyat eleştirmenliği, çevirmenlik yapmaya başladı. Alman Tragedyasının Kökeni adlı alışılmış ölçütlerin dışındaki doçentlik tezi geri çevrildi. Önceleri Yahudi mistisizmine ilgi duyarken, 1930'larda giderek Marksizme yaklaştı. Ernst Bloch, Adorno ve Brccht'tcn etkilcndi. 1933'tc Almanva'dan ayrıldı, Paris'e yerleşti. 1939'da Alman yurttaşlığından çıkarıldı. Paris'teki evini Gestapo'nun basması ü/^rine İspanya üzerinden ABD'ye kaçmak amacıyla güneye giıti. Fransaİspanya sınırında, Gestapo'ya teslim edileeeğini öğrenince intihar etti. Birçok yapıtının bajlıca sorunsalını, geleneğin çözülmesiyle birlikte sanutın yeni biçim ve işlevlcr kazanması oluşturuu. Teknolojinin gelişmesinin sanatta yarattığı olanakları vurguladı. Fotoğraf ve sinemanın gelişmesinin, kitlelerin katılmasına açık bir sanatı olanakîi kıldığını savundu. Geleneğin ve geçmiş kültürün özgürleştirici yönleri üzerinde öneınle durdu, kapitaliznılc biı likte vok olan geçnıişin kurtarılmasını temel alan bir tarihsel maddecilikten yana oldu. Modern edebiyat akımlarını önemseyerek Baudelaire, Kafka, Proust ve Gerçeküstücülük üstüne incelemeler yazarak dönemin birçok Marksist edebiyat kuramcısından ayrıldı. Tekniğin Olanaklarıvla Çoğaltılabildiği Çağda Sanat Yapıtı, Tarih Felsefesi Üzerıne Tezler, Goethe'nin Gönül Bağları, Tek Yönlü Yol, 1900'lerde Berlin Çocukluğu, Aydınlanıslar basjıea yapııları. Bazı yazıları Türkçede Unsal Oskay tarafından Estetize Edilmiş Yaşam adlı kitapta toplandı. Brecht üstüne denemclerını ıçeren bir kitap da ditimizde Brecht'i Anlamak adıyla yayımlandı. Ama Benjamin'in en iyi yapıtlarında, Musevilerin Talmud denılen yasa ve yorum kitabına özgü bir ciddilik ve hayalgücü harmanıyla, Talmud'su bir varoluş trajedısıyle karşılaşılır. Belki de gerçek bir militan Marksist olamayacak kadar karamsardı Benjamin; geleceğin inşa edilmesinden çok, geçmişin yenilenmesi ve saygınlaştırılmasıyla ilgıleniyordu belki de. Güçlü bir şiirsellik ıçeren, özlü ve yoğun bir üslup kullandığı Tarih Felsefesi Üstüne Tezler'inde şöyle yazmıştı: "Klee'nin 'Angelus Novus' adlı bir resminde bir melek vardır. Yoğun bir biçimde düsünmekte olduğu bir şeyden kopmak üzereymiş gibi bakan bir melek. Dalıp gitmiş, ağzı aralık, kanatları açılmış. "Tarih meleği böyle resmedilir. Meleğin yüzü geçmişe dönük. Bizim bir dizi olay algıladığımız yerde, o tek bir yıkım görüyor; yıkıntı üstüne yıkıntı yığan ve onları ayaklarının dibine savurup atan bir yıkım. Melek orada kalmak istiyor sanki, ölüleri uyandırmak, paramparça edilmiş olanı birleştirmek istiyor. Ama cennetten doğru bir fırtına kopuyor. Fırtına, meleğin kanatlarını öylesine güçlü yakalamış ki artık kanatlarını kapatamıyor melek. Fırtına, meleği, sırtının dönük olduğu geleceğe doğru itiyor kar;i konulmaz bir biçimde; bu arada, meleğin önündcki yıkıntı yığını göğe doğru yükseliyor. Bu fırtına, iferleme dediğimiz şey işte..." Benjamin ve dostları Port Bou köyüne vardıklarında, Fonda F'rança adlı bugün artık yerinde yeller esen bir otele yerleştiler. Sınır polısi geldiklerini haber almıştı. Otele gelen bir görevli, Benjamin'e, çıkış belgeleri olmadığını, bu yüzden ertesi gün Fransa'ya geri gönderıleceklerını bildırdi. Benjamin önceleri de zaman zaman intihar düşüncesıne kapılmıştı. Ustelik, dağları a^arak yaptıkları uzun kaçış yolculuğu sonucu bitkin düşmüitü. Birden, Gestapo'ya teslim edıleccğı korkusuna kapıldı. O gece odasında aşırı dozda morfin alarak yaşamına son verdı. En azından böyle yaptığı sanılıyor. Köy doktoruysa, ölüm nedenı olarak beyın kanamasını gösterdi... Geçenlerde, Port Bou Mezarlığı'nda Benjamin'in anısını yaşatmak amacıyla yapımına başlanan anıt, ziya retçileri Benjamin'le ilgili düşüncelere vardıracak bir dizi "pasaj"dan, geçitten oluşuyor. Bir geçitten yürüdüğünüzde, sarp kayalığın ucuna geliyorsunuz. Orada, günün belli saatlerinde, suyun kayalar arasından durmadan atan bir nabız gibi aktığını görüyor insan. Başka bir geçitse, küçük, eğri büğrü, kayalığın yamacında ayakta durmaya çalışan bir zeytin ağacına varıyor. Üçüncü bir geçit de mezarlık duvarının ardındaki bir sete uzanıyor. Setten bakıldığında, uzaklarda belli belirsiz deniz görünüyor, ama bir tel örgünün ardından. Walter Benjamin'in mezarındaki anıtın, yazarın 100. doğum yıldönümü olan 15 Temmuz 1992'de açılması tasarlanıyor. Anıt tamamlandığında, o bildiğimiz resmı anıtlara benzemeyecek. Benjamin'in tarih meleği gibi, "ölüleri uyandırmak ve paramparça edilmiş olanı birleştirmek" isteğini gile getirecek. İsrailli sanatçı Karavan, anıtın yalnızca Benjamin'in anısını değil, Benjamin gibi sınırı geçmeye kalkışan ve tarihin yıkıntıları altında unutulmuş olan herkesın anısını yaşatacağını vurguluyor. Ne var ki Benjamin'in olümüyle birlikte başka bir şcy daha unutuldu, daha doğrusu kayboldu. Benjamin'in canına kıyması karşısında paniğe kapılan ispanyol gümrük memurları, yazarın arkadaşlarının yola devam etmelerine izin verdiler. Benjamin'in yanındakilerden Eisa Fittko, dostunun öldüğünü haftalar sonra öğrendi. Ünlü Ibranice uzmanı ve Ben|amın'in yakın arkadaşı Gershom Scholem 1980 yılında I.isa Fitıko'yla tanıştı. Fittko, ona, Benjamin'le nasıl karşılaştığnu anlattı, içinde yazarın "canından değerli" saydığı elyazmalarının bulunduğu ağır çantadan söz etti. Belki de Walter Benjamin'in başyapıtıııın bulunduğu çantadan. Scholem hem çok şaşırdı, henı de fena halde sarsıldı. "Şu ana kadar" dedi Fittko'ya, "böyle bir yapıtın varlığından bile haberimiz yoktu. Elyazmaları kayıp olsa gerek!..." Panltılar / Waltcr Bcnıamın / Çcvıren Yılma^ Oner / Bılgc Uluslarjrası Yayıncılık. Çevlren: CeUI Üster S A YFA 19 C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 38