24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Bel ağrıları ve uyumsuz bir evrim Dr.Necdet Tuna, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon uzmanı Ah, Tanrı dünyayı yeniden yarataydı, Yaratırken de beni yanında tutaydı; Derdim: “Ya benim adımı sil defterinden, Ya da benim dilediğimce yarat dünyayı.” Ömer Hayyam A ntrapologlarca insan, 14 milyon yıl önce yaşadığı kabul edilen ve iki ayağı üstünde yürüyen Australopitekus’un (Homo erektusdik duran insan Lucy) evrimleşmesiyle ortaya çıktı. ki ayağı üzerinde yürüdü, tüyler kayboldu, kalça kemikleri üzerlerine binen yükü taşıma gereği günün insanları gibi kısaldı, çanak biçimini aldı ama iç organlar ve yumuşak dokularda önemli değişiklik olmadı. Kemik yapı da esasta aynı olmakla birlikte, sadece iki ayak üzerinde yürümenin gerektirdiği yapısal değişiklikler gelişti. (Şekil 1). nsanının organ yapısıyla maymunun iç organları % 98 oranında birbirine benzemesine, DNA’larımızın yaklaşık aynı olmasına (insanlarda 46 kromozom, diğer tüm maymunlarda 48) karşın bu kadar temel farklar göstermemiz, farklı olan bu DNA parçalarımıza bağlıdır. Fosil buluntularının az olduğu 1800’lü dönemde insanı insan yapan evrimsel değişimin zekâ olduğu düşünülüyordu. Zamanla Şekil 1 İnsanlar ve maymunların içorganları ve is bulunan fosillerin çokeletleri hemen hemen aynıdır ğalmasıyla paleoantropologlar insanı insan yapan temel evrimsel değişimin iki ayak üzerinde dik yürümek olduğuna karar verdi. Dik durma, aslında mucize kabilinden birbiriyle bağlantılı binlerce işlemin sonucudur. Örneğin yürürken her bacakta 35, tüm vücutta da 100’e yakın kas çalışır. Bu evrimsel değişimle, iki ayağı üstünde yürümenin, insan ve onun dik yürüyen atalarını içeren ailenin en büyük ayırt edici özelliklerinden biri olduğu kesinleşti. nsanın iki ayak üzerine kalkması, ellerin serbest kalması ve alet yapmaya başlamasıyla beyin daha hızlı gelişme olanağı buldu. Ne var ki, insanın ki iki ayağı üzerine kalkmasıyla bazı organların görevlerini yapmasında görülen yetersizliklerin bir hata mı, yoksa organizmanın evrimini henüz tamamlayamadığının mı ayırdını zorlaştırıyor. Omurganın, özellikle bel bölgesinin anatomik ve fizyolojik yapısının günün yaşam koşulları karşısında yetersiz kalması da bu sorunlardan biridir. Omurga, eklemleri, omurlar ve aralarındaki diskleri, bağlar ve kaslar gibi beş hareketli birimiyle iskeletin en karmaşık bölümü olduğu gibi beslenmesi de yetersizdir. Bu yapısıyla yerçekimine karışı vücudun statik dengesini sağlaması, özellikle bel bölgesinin tüm gövdenin ağırlığını taşımak zorunda olması görevini daha da karmaşık hale getirmiş, zorlaştırmıştır. Bu nedenle olacak tüm dünyada nüfusun % 6090’ı yaşamlarının bir döneminde; % 2025’i de devamlı bel ağrısından yakınır. Bel ağrısı yakınması olanların genelde % 4050’si ilk 1 hafta içinde, % 90’ı ise 612 hafta içinde iyileşmektedir. Buna karşın akut atak geçirenlerin % 38’inin bir yıl içinde ikinci bir atak, kronik bel ağrısı olanların %81’inin bir yıl içinde tekrar başka bir akut atak geçirdiği saptanmıştır. Bel ağrısı 2040 yaşları arasında başlamakta, 4560 yaşları arasında daha sık görülmektedir. Amerika Birleşik Devletleri’nde 5 milyon yetişkinin NSANIN EVR M Yazının devamı arka sayfada 2. Maymun ve omurgası 3. Asma köprü 4. Yelkenli tekne 5. Lucy 6. İnsan ve omurgası 7. Leğen kemikleri CBT 1273 / 15 12 Ağustos 2011 HERKES Ş KÂYETÇ bel ağrısından dolayı sakat olduğu, yıllık işgünü ve işgücü mikleri günün insanları gibi kısalmış ve çanak biçimini alkaybı, tanı, tedavi ve tazminat harcamalarının 1620 milmıştı (Resim 7) , iki kalça kemiği arasında yer alan sağrı yar dolar olduğu bildiriliyor. Yaşamı boyunca bel ağrısındört ayaklı dönemde dört; dik durma ve yürümeye uyum dan şikâyet etmeyen insanların azınlıkta olması, ilk zaman sağlamış insanda beş ayrı omurdan oluşuyordu. lar eller ve ayakları üstünde yürüyen atalarımızın, iki ayakBu omurlar, gövdenin doğrulması ve iki ayak üstünde ları üstünde yürümeye başlamalarından, günümüze kadarki durmaya başlaması ve eksen basıncının artmasıyla tek bir evrimsel aşamada günün koşullarına tam uyum sağlayacak plaka halinde kaynaşmıştır. Sağrı kemiği dik duruş pozisyogelişmenin tamamlanmamış olduğunu, yetersiz kaldığını nunda, arkaya doğru omurga ile 6065 derecelik belirgin düşündürüyor. bir kavis yapar. Antropolojik araştırmalar, bu açının şemnsanın bu kader çizgisi üzerindeki yaşam koşulları ve panze gibi dik yürüme için anatomik yapısı uygun olmayan hareket alışkanlıkları da, zamanlı ve zamansız ağrıları için iri primatlarda 3035 derece olduğunu göstermiştir. daha müsait bir ortam yaratmaktadır. Hareket azlığı, oturaAyrıca, ayağa kalkmış olan insanda sağrı kemiğinin arrak çalışmak, bedensel aşırı zorlanma, hareket sisteminin kaya doğru yaslanması ile çukurlaşan bel (lordoz) arasında sürekli tek yönlü zorlanması, ergonomik olmayan iş koşulortaya çıkan keskin açı ve L5/S1 arasındaki disk kama biçiları, aşırı kilo ve hele çok kez kaçınılmaz olan, hem iç hem mini alması, omurganın evrimsel dik durma sürecinin hedış dengeyi bozan çok çeşitli stres faktörlerileriyle dolu nüz tamamlanmamış olduğunu göstermektedir. Böyle bir günlerde, gerek omurga, gerek sahibi için sorunsuz dik dur diskin yeterli bir destek sağlayamayacağı gerçeği, omurga mak hiç de kolay olmuyor. fonksiyon bozukluklarının ve yapısal lezyonlarının çoğunsanoğlunun evrimsel gelişmesinden kaynaklanan ranun bu doğal zayıf noktada, bel omurgasının alt kısmında hatsızlıklar salt bel bölgesiyle sınırlı kalmıyor. lerleyen ortaya çıkması, mekanik bir yetersizliği işaret etmektedir. sayfalarda iyi planlanmış yapılarda olduğu gibi vücutta da nsan omurgasına yandan bakıldığında, bel bölgesinde olmaması gereken ve de niçin olduiçe doğru bir kavis seçilir. Bu kağu da izah edilemeyen bir dizi hatalı vis diğer primatlarda bulunmaz. yapılanmalar olduğunu göreceğiz. nsan kalça kemikleri, dik durma Atalarımız kabul edilen mayve yürüme esnasında gövde yükümunlar ve tüm dört ayaklı canlılar dört ayak üzerinde yürür (Şekil. 2) Omurgayı dört ayak üzerinde salınan bir köprü olarak düşünürsek, evrim sürecinde bu köprünün teknenin dört bir yanına bağlanan iplerle desteklenerek dik durabilen bir yelken direğine dönüşmüş oluyor (Adalbert brahim Kapandji). skotalar/tutucu Şekil 8. İnsanın yereçekimi çizgisi (YÇÇ) 9. baş ve gövde ağırlıklarının odaklandığı noktalar halatlar gibi görev yapan kas ve bağ 10.11 Maymun ve insan omurgaları ile normal YÇÇ, 12. Normal yerçekimi hattı (11) Bel çukurlar omurgayı sağlam bir şekilde kal luğunun artmasıyla yer çekimi hattı daha geriden geçiyor 13. Ağırlık merkezi arkaya kayınca faset eklemlerin üzerine geliyor; eklem bağları zorlanıyor ve birbirine sürten eklem yüzleri aşıçaya bağlar. kinci bir “tutucu halatnıyor.. lar” sistemi de omuz kuşağını ve boyun omurgasını sarar. Simetrik konumda (her iki bacak üzerinde duruş), “tutucu halatların” nü üzerinde taşımanın bir gereği olarak yanlara doğru bir gerilim kuvvetleri hemen hemen dengelidir: “Direk” dik ve yelpaze gibi açılmıştır. Böylece, kalça kemeri hizasında oluuzanmış durur. şan bu geniş alan, insanın dik durma ve yürüme konumunKemikten bir zincir gibi 200’den fazla kemikten, kasda hareketini ve dengesini sağlayan tüm kaslara geniş bir bağ sisteminden ve eklemlerden oluşan, vücudun eksen or tutunma olanağı sağlamıştır. Kalçanın bu göreli genişliğiyganı olarak omurga birbiriyle çelişen iki mekanik işlevi ye le, insanda hiçbir primatta olmayan özgün bir bölge, bel orrine getirmek zorundadır: Bir yandan katı olmak, sağlamlık taya çıkmıştır. Bu anatomik özellik, vücut estetiğinin dekazandırmak; öte yandan da esnek olmak hareket etmek ğerlendirilmesinde önemli bir ölçüt haline gelmiş; kadınlazorundadır. Omurga, kas, bağ ve bağların yardımıyla her iki rın ince bele sahip olma tutkusu, güzelliği bütünleyen bir işlevini birlikte yerine getirir. Kalçaya dikili olan“direk”, unsur olmuştur. kafa bölgesine kadar yükselir, göğüs omurgası seviyesinde, SADECE NSANA ÖZGÜ enine uzanan bir “seren” olarak omuz kuşağını taşır (Şekil. 3). Bu gelişimde iplerinin yerini insanda omurgayı dik tuMaymunlarda dörde bölünen gövde ağırlığı, insanda tan kas ve bağlar; kas ve bağların tutunduğu teknenin yeri omurga boyunca yayılarak en aşağıda ortalama 1016 santimetrekare olan bel omurları üzerine oturmuştur. Bu nedenni de pelvisleğen kemiği almıştır. Gövdenin yükü bele, ledir ki araştırmalar, omurgadaki bu yapılaşmanın ve bel yerleşimi de değişen kafanın yükü de boyuna binmiştir. ağrısının insanlara özgü olduğu göstermektedir. Yelken direğinin, yani omurganın, dolayısıyla insanın Ağırlık merkezi, ayakta duran bir insanda, kulak, yerçekimine karşı bir terazi kadar hassas dengesini sağlamaomuzbaşı, bel omurları, kalça eklemi, diz eklemi ve iç malnın hiç de kolay olmadığını ilerde göreceğiz. 14 milyon yıl önce yaşadığı kabul edilen Australopite leol (ayak bileğinin iç kısmındaki kemik çıkıntısı) üzerinden geçer. (Resim 8) Standart duruş ya da postür olarak takus (Homo erektusdik duran insan Lucy) (Resim 5) i bu günkü insanlar gibi iki ayak üstünde yürüyordu. Kalça kenımlanan bu düzgün duruş şekli, vücudun yerçekimi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle