22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

TEKNOLOJ POL T K Baha Kuban baha.kuban@gmail.com Schumacher’in 100. yılı anısına Y Manto Yükselmesi, Hindistan’ı Asya’ya Doğru tiyor aklaşık 68 milyon yıl önce, geniş Hindistan kara parçasını içeren ve o sırada henüz güney Asya’ya çarpmamış olan tektonik levha Madagaskar’ın kuzeydoğusunda yer almaktaydı ve tektonik devinimlerin alışılagelmiş hızıyla her yıl birkaç santimetre kuzeydoğu yönüne kaymaktaydı. Derken bu tempo ansızın arttı ve yaklaşık 15 milyon yıl boyunca yılda ortalama 10 santimetrenin üzerinde seyrederek yeniden eski hızına döndü. Scripps Denizbilim Enstitüsü deniz jeofiziği uzmanlarından Steven Cande hızın yüksek olduğu bu uzun zaman diliminin 1960’ların sonlarından beri bilindiğine, ancak aynı süre içinde Güney Afrika’nın doğuya doğru deviniminin de çarpıcı ölçüde yavaşlayıp neredeyse durma noktasına geldiğinin çoğu bilim insanı tarafından göz ardı edildiğine dikkat çekiyor. Nature dergisinde yayımlanan haberde, Cande ile yine Scripps Enstitüsü’nden meslektaşı Dave Stegman her iki anomalinin de başka bir jeofiziksel olgudan, Réunion manto sorgucunun Cande ve Stegman, manto yükDünya yüzeyine ulaşmasından kaynaklandığını selmesinin yayılımı sonucunda öne sürüyor. Bu sıcak ve devingen kayanın yaklaortaya çıkan tektonik güçlerin şık 67 milyon yıl önce bugün Hindistan’ın güneyiHindistan levhası üzerinde “pu ni oluşturan bölgenin altından yükselerek, çevreye pa rüzgârı” etkisi yaratarak lev büyük miktarlarda bazaltik lav püskürttüğünü ve bu püskürtmelerin bölgeyi en azından bir 5 milyon hayı öne doğru ittiğine, aynı za yıl daha olumsuz etkilediğini belirtiyorlar. manda da Afrika levhasının güYükselmekte olan Réunion manto sorgucu ney ucunda da “pruva rüzgârı” yerkabuğunun alt yüzeyine çarptığında, tıpkı bir hortumun suyun basıncıyla yerden fırlayıp duvara etkisi yaratarak levhayı kayda çarpmasında olduğu gibi, her yana dağıldı. Cande değer oranda yavaşlattığına ve Stegman, manto yükselmesinin yayılımı sonuinanıyor. cunda ortaya çıkan tektonik güçlerin Hindistan levhası üzerinde “pupa rüzgârı” etkisi yaratarak levhayı öne doğru ittiğine, aynı zamanda da Afrika levhasının güney ucunda da “pruva rüzgârı” etkisi yaratarak levhayı kayda değer oranda yavaşlattığına inanıyor. Sonradan mantodaki yükselme azalırken Hindistan ve Afrika levhalarını devinime geçiren güçlerin de giderek etkilerini yitirdiklerini ve ardından eski devinim hızlarına döndüklerini düşünüyorlar. Réunion manto sorgucu tarafından tetiklenen tektonik levhalardaki itiş kakışlar aynı dönemde meydana gelen, Afrika’nın güneydoğusunda okyanus ortasındaki yükselti boyunca uzanan kırılma bölgelerinin kimi yerlerinde oluşan ve daha önce nedeni bilinmeyen bükülmeler dahil, başka jeofiziksel anomalilere de açıklık getirebilir. Hindistan ve Afrika tektonik levhalarının sözü edilen devinimlerinin yanı sıra bu anomalilerin de bir araba kazasındaki patinaj izlerini andırdığına dikkat çeken Cande,“Gerçekte neler olup bittiğini belki kimse görmedi, ama ipuçları bu konuda birtakım çıkarımlarda bulunmamıza yardımcı olabilir,” diye ekliyor. Gelgelelim, Sydney Üniversitesi jeofizik uzmanlarından Dietmar Müller son günlerde yapılan araştırmalar ışığında Hindistan levhasındaki ivmenin, Cande ve Stegman’ın öne sürdükleri görüşün tersine, manto yükselmelerine bağlı olarak meydana gelebilecek levha sürükleyici güçlerle açıklanamayacağına dikkat çekiyor. Hız artışının görünürde Réunion manto sorgucu tarafından tetiklenen yüzey patlamalarından milyonlarca yıl daha uzun sürdüğünü de sözlerine ekleyen Müller, yine de Cande ile Stegman ikilisinin elde ettikleri bulguların yıllardır gizini koruyan çok sayıda jeofiziksel soruna ışık tutabileceğine parmak basıyor. ŞAŞIRTICI BÜKÜLMELER CBT 1270/9 22 Temmuz 2011 Bu ifadenin ve çağrıştırdıklarının, transistörlü radyo misali müzelik bir gereç gibi, zihinlerimizin rafa kaldırılmış kavramları arasına girdiğini düşünmemekle birlikte; gençler ve bazı genç olmayanlar için bu sloganın, tükenen balık türleri ile ilgili bir kampanyayı ya da minyatürleşen elektronik cihazlara ait bir reklamı düşündürdüğünü sanıyorum. Halbuki ‘Küçük Güzeldir’ , 60’larda ve 70’lerde yükselen sistemkarşıtı dalganın önemli bir unsuru olarak çok güçlü bir ideolojik rüzgar estirmiş; sanayi kapitalizminin yarattığı megateknolojiler ile onun kütle üretiminin biteviye ürünlerine seçenek oluşturacak yaşam ve üretim tarzlarının, günlük yaşam gereçlerinin ve toplumsal örgütlenmelerin hayalini kurmuştu. Ardında, ekososyalistler ve anarşistlerden bugünün ‘sürdürülebilirlik’ hareketini öncelleyen renkli bir entellektüel miras ve buna ek olarak da uzun ve ve kapsamlı bir pratik araçgereç envanteri bıraktı. Neoliberalizm ve bilişim ‘devrimi’, tüketim toplumunun üzerinden buldozer gibi geçip ‘başka ve farklı dünyalara’ ilişkin filizleri ezerken , farklı teknolojik patikalara ve yönelimlere, bunların yaratabileceği, doğa ile ve kendisi ile daha barışık modern bir topluma dair onca bilgiyi ve kurumu da hafızalarımızın kullanılmayan köşelerine attı. Fritz Schumacher’in 100 yılı şerefine onları hatırlamanın sırasıdır. Alternatif teknoloji hareketi, (İngilizcede alternative; intermediateorta/ara ya da appropriateuygun) modern sanayinin insani ve ekolojik yıkım yaratan boyutlarına tepki olarak doğsa da aslında tarihteki tüm alternatif, ütopik ışıklardan feyz aldı. Bütünlüklü bir ideolojik gövde yarattıkları iddia edilemeyecek olan kuramcıları, Robert Owen’dan William Morris ve Kropotkin’e; İspanyol Anarşistleri, Proudhon’cular ve Gandhi ile birlikte anıldılar. ‘Küçük güzeldir’ deyince akla ilk gelen isim kuşkusuz Ernst Friedrich Schumacher’dir. Tam olarak bir asır önce Almanya’da doğan Schumacher, 1930’ların sonlarına doğru göçmen olarak İngiltere’ye gelir ve Oxford’da parlak bir iktisatçı olarak çıktıktan sonra kariyeri onu İngiliz Hazinesi’nde John Maynard Keynes ve Otto Clark ile biraraya getirir. Schumacher’dan çok etkilenen Keynes’in, ölmeden önce ‘kavuğu’ Schumacher’a bırakmak istediğini belirttiği söylenir. Son derece iyi yetişmiş profesyonel bir iktisatçı olarak çeşitli devlet kurumlarında uzun yıllar çalışan Schumacher, İngiliz Ulusal Kömür Kurumu’nda tam 20 yıl kıdemli iktisat danışmanı olarak görev yapar. Ölümcül madenci hastalığı ‘siyah ciğer’ (pnömokonyosis) vakaları karşısında, kurumun tazminatlarla ilgili acımasız tutumunun ölçek ve teknik ile ilgili düşüncelerini etkilediği rivayet edilir. 1955 60 yıllarında Burma ve Hindistan ziyaretleri, Schumacher’ın gelişmekte olan ülke ihtiyaçları ve çözüm yolları konularında düşüncelerini perçinler, Gandhici Hint iktisatçıları ile temasları ona farklı farklı bir rotanın mümkün olduğunu kanıtlar. Schumacher, 1965 yılında Observer’da yayımladığı yazıda, sermaye yoğun, büyük ölçekli, yüksek teknoloji transferleri ile kalkınmaya zorlanan ‘gelişmekte olan‘ ülkelere yönelik yardım ve kalkınma politikalarını eleştiriyor, Batı’nın kendi çıkarlarına hizmet ettiğini söylüyordu. Gelişmekte olan ülkelerdeki işgücü becerileri ve sermaye gereksinimlerine uygun ‘orta’ ya da ‘uygun’ teknolojiye vurgu yapıyor, teknik sistemlerin toplumsal düzeni sarsma tehlikelerine dikkati çekmeye çalışıyordu. Schumacher‘a göre dev şirketler ve ileri düzeyde uzmanlaşma, ekolojik yıkıma, insanlık dışı çalışma koşullarına yol açmaktaydı. Batı’daki mevcut kurumlarda büyük hayal kırıklığı yaşayan Schumacher, 1965 yılında dostları ile birlikte İngiltere’de Uygun Teknoloji Geliştirme Grubu’nu (Intermediate Technology Development Group, ITDG) kurdu. Grup esas olarak o dönemin kalkınma yardımları ve kalkınma politikaları üzerinden, eleştirilerini şekillendiriyor, giderek çözüm yollarını ve amaçlanan ‘uygun teknolojileri’ ortaya koyuyordu. Gelişmekte olan ülkelerde yoğun kırsal yoksulluğun yaşandığı bölgelerde kullanılacak teknolojilerin karşılamaları gereken kriterler şöyle özetlenmekteydi: (devamı var...) “Küçük Güzeldir’i Hatırlayan Var mı?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle