24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

•KÜLTÜR• DOĞAN KUBAN Cahil ve şşiz Kadınlar Karanlık Bir Ülke Geleceğinin Habercileridir Bugünün dünyasında geri kalmış toplumlarda kadın sorunu toplumsal açlık, cahillik ve dünyaya köle olma sorununun bileşenleridir... Eğer aslan, ayı ve maymun toplumları dişilerini evlerine hapsedip onların geçimlerini erkeklerin yaptıkları avlarla sağlamaya çalışsalardı, yaşayamazlardı. Türkiye’de milyonlarca aile sadece erkeklerin kazandıkları para ile yaşamaya çalışsa aç kalır. Kaldı ki kadının evde bir şeyler üreteceği öngörülse bile bugün evde üretilenin, kültürel değeri önemli bile olsa, ekonomik değeri önemsizdir. tezini Avrupa devletlerinin parlamentolarında kabul ettiği zaman da hep aynı şeyleri düşünüyor. Amerikan Kongresi’nde komisyon da öyle düşünmüş. Ilımlı slam sadece o düşmanlığın ve hor görmenin devamıdır. Bizi Avrupa Birliği kapısında bekletiyorlar. Avrupalılar Kıbrıs’tan Türk ordusunun çıkmasını istiyor. Bizim gözümüzü bağlayan nedir? Her şeyi dışarıdan alan Türkiye alternatif enerji için henüz yatırım yapmadı. Ama dış borç açığı en çok olan dünya ülkelerinden biri. Dünyanın şimdiki patronları Türkiye gibi ülkeleri içine koyacakları çuvalları hazırlamışlar. Dolum işlemini yapmak için vakti kerahatin gelmesini bekliyorlar. Sayın okuyucular, Türk toplumunu idare edenlerin, Atatürk dışında, üç yüz yıldır öğrenemediği bir olgu var: Rönesanstan bu yana resmi, heykeli, musikisi, edebiyatı, bilim ve teknolojisi ve kentsel yaşamı ile dünyayı bugüne getiren ve henüz dünya egemenliği postunu bırakmamış, bırakmamak için her oyunu oynayacak bir Batı var. Batı dünyasının birikimleri ve ekonomik yapısı ile slam toplumlarının en gelişmişi olan Türkiye’nin sahip çıkıp özümseyebildiği kültürel ve ekonomik verileri bir karşılaştırın. Bu geriliği anlatmakta söz kısır kalır. Bu uzun kültür üretiminin Batılı toplumlara kazandırdığı kültürel disiplini hayal etmek, bir Bach konserini dinlemeyen ya da modern bir bale seyretmeyen için olanaksızdır. Bu tür insanlar ne bilim, hatta ne de teknolojinin yaşamsal kapsamını, parasal ölçütler dışında anlamıyor. Çünkü çağdaş bir toplumda insanın konumunu anlamakta zorlanıyorlar. 21. yüzyılın ikinci yarısında, Çinliler, Japonlar, Koreliler, Hintliler Batılı birikime kendi kültürlerinin verilerini de katarak yeni bir uygarlık çağı sentezini gerçekleştirdikleri ve Eflatun’la birlikte Lao Tzu da anılmaya başlandığı zaman Pakistan, Mısır ve Yemen’le birlikte olmanın ne anlama geleceğini biraz düşünsek nasıl olur? üfusu 810 milyon Anadolu’da halkın %90’ı köylerde yaşarken eğer kadınlar tarlada çalışmasalardı köylü de toplum da aç kalırdı. Başkalarının emeğini sömürmeyen toplumların kadınları çalışmak zorundalar. Bugünkü dünya nüfusunun ürkütücü artışı karşısında ve ulaşılan uygarlık düzeyinde çalışmayan kadın sadece iş bulamayan kadın olabilir. Kadınlar pek çok mesleği erkekler kadar iyi, belki de daha iyi yapıyorlar. Bu bağlamda kadını az çalışan toplumlar geri kalmış toplumlardır. Ne kadar kadın işsiz ise o kadar fakir, o kadar cahilsiniz. Bundan daha iyi bir gösterge yoktur. Kadının toplumsal statüsünü eskisi gibi korumaya çalışan bütün slam ülkeleri sömürge oldular. Kuşkusuz geri kalma nedeni bir tane değil. Fakat kadınların sosyal ve kültürel durumu toplumun cahillik, fakirlik ve geri kalmışlığının şaşmaz simgesidir. 2004 yılında Sumatra ve Endonezya’yı vuran tsunamiler en çok kadınları öldürmüştü. Nedenini geçen gün bir dost söyledi: O Müslüman ülkelerde kadınlara sokağa çıkma yasağı vardı. Bugün Anadolu’nun nüfusu 1920 nüfusunun 910 katı. Nüfusun % 6570’i kentlerde yaşıyor. Tarlalar boş. Kente giden gençler geri gelip toprak işi yapmak istemiyor. Kadınlar Günü sabahında Türkiye’de çalışan kadın sayısının toplam sayıya göre % 26 düzeyinde olduğunu okuyunca neşem kaçtı. Bir başka istatistikte, cinsiyet eşitsizliğinin en alt kademesinde 134 ülke içinde, hepsi slam ülkesi olan, Suudi Arabistan, Mısır, Katar, Çad, Pakistan ve Yemen’le birlikte maalesef Türkiye vardı. Bunun tam gerçeği yansıttığını sanmıyorum. Yine de çok utandım. Ülkenin geleceğinin karanlık olacağını kavrayacak bilinçleri olmayan, dünyadan habersiz cahiller utanmıyor. Kadının çalışmaması ve şiddet görmesi ile erkeğin yobazlığı ve zorbalığı arasındaki ilişki, dünyanın her yerinde bilinen bir ilkel tavırdır. Fakat şimdiye kadar kızını diri diri gömeni hiç işitmemiştim. Bu kadar acımasızlığı aklıma sığdıramıyorum. Burada halk kültürünün çığırından çıkması, sapıtması gibi bir sorun var. Kuşkusuz toplumların akıl yoksulları vardır. Fakat Allah’ın günü kızını ve karısını öldüren toplum cehalet hastasıdır. Bunlar 21. yüzyıl yaşamına yabancı kalmış ve dışına itilen bir toplum kesiminin varlığının kanıtıdır. Bereket yaygın değil. Ülke nüfusunun on kat artmasına karşın hâlâ kadını eve kapamak isteyenlerin idrak edemedikleri şey kadının cehaleti ve işsizliğinin Türkiye’yi sömürgeleştirmenin temel araçlarından biri olmasıdır. Kuran Müslümanlara ‘Hıristiyan ve Budistlerin kölesi olun’ demiyor, ‘Siz en seçilmiş halksınız’ diyor. Nüfusun 35 milyonu ya da daha fazlası milyonu kadın ve kız, yani anne adayı. Çocuklar, özellikle kızlar, en az on yaşına kadar annenin yanında dünyayı öğreniyor. N Bu okumamış kadınların kullandıkları dil bin sözcük bile içermez. 48 milyon insan kentlerde yaşıyor. Bunun 23 milyonu kadın ve kız. Kentler de yaşayanların çoğunluğu ilkokulla üniversite arasında bir kademede okumuş. On üç milyon kadın kırsal alanda yaşıyor. Türkiye’de kadınların hiç okumamış olanları % 2530 arasında deniyor. Bu 13 milyon eder. Bunun çoğunluğu kırsal alanda, özellikle Doğu’da yaşıyor. Burada önemli bir sorun var: Okumamışlık ile doğurganlık arasındaki doğrudan ilişki. En cahiller en çok doğuruyor. Bu analar, beyinlerin her şeyi sünger gibi emdiği bir on yılda, gelecek kuşaklara bilgi düşmanlığı olmasa bile sadece kayıtsızlığı aktaracaklar. Eğitimi mahalle pazarı ile süper market arası bir ticaret oyununa dönüştürdüğümüzden bu yana büyük ölçüde artan okul, üniversite, öğretmen ve öğrenci sayısı ile orantılı yüksek öğretim performansı gösterdiğimizi kanıtlayan bir veri yok. Cumhuriyetin okuma yazma seferberliğini, Anadolu’nun en ücra köşelerine giden gencecik kadın öğretmenleri anımsayınca bugünün acınacak toplumsal ataletini hissediyorsunuz. Kadın statüsünün bütün sorunlarla organik bağı vardır. Toplumun geri kalmış kesimlerinin bir türlü öğrenemediği gerçeklerden biri, dünyadaki Türk ve Müslüman düşmanlığının kuramsal yapısının içeriğinde Müslüman kadının toplumsal statüsünün önemli bir yeri olmasıdır. Dünya nüfusunu yarısı kadındır. Müslümanlar kendi kadınlarını onlarla bir hizaya getirmedikleri sürece milyarlarca Tayfun Akgül dünyalı kadınlarımızı kendilerinden aşağı görecekler. Bu Kuran’ın slam’a dünya da verdiği birincil statü ile bağdaşan bir durum mudur? Bunu bizim ulemaya bir sormalı. B N SÖZCÜKLE LET Ş M CBT 1270/2 22 Temmuz 2011 Doğrusunu söylemek gerekirse fakirliği ve ilkel davranışları ile Türkiye’nin bir Afganistan’ı var. Batılı Hıristiyanların, Hitlilerin, Çinlilerin Müslümanlara karşı tepkilerinin değiştiğini gösteren bir şey yok. Hıristiyan Avrupa Niğbolu Savaşı’nda, Viyana Kuşatması’nda, papalığın desteği ile Avusturya, Polonya ve Rusya arasındaki Türklere karşı ‘Kutlu ttifak’ ta, Çanakkale Savaşı’nda, Türkiye’nin işgalinde, Türkler için ne düşünüyorsa, Kıbrıs Rum hükümetini Avrupa Birliği’ne üye yaptığı ve Ermeni TÜRK YE’N N AFGAN STAN’I VAR
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle