24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Hayvanlar, insanın evriminde itici güç oldu Dünyanın neresine giderseniz gidin, gözünüze hiç çarpmayacak denli olağan bir durumla karşılaşırsınız. İnsanların olduğu yerde hayvanlar da hep vardır: gezdirilen, sürülen, beslenen, yıkanıp bakımı yapılan, ya da okşanıp sevilen hayvanlar. Ailemiz ve öteki hayvanlar Çin bilimde yeni bir süper güç 21.yüzyılın başlangıcından bugüne dek Çinli bilim insanlarının ürettiği bilimsel makale sayısını hiçbir ülke yakalayamadı. Tsinghua Üniversitesi ve Pekin Üniversitesi gibi çok sayıda Çin üniversitesi, bugün dünyanın saygın araştırma kurumları arasında yer alıyor. Çin çıkışlı bilimsel yayınların hacmi ThomsonReuters’a göre 2000 yılındaki 20.000’den 2010 yılındaki 130.000’e tırmanmış durumda. Çin’in bilimde süper güç olma konusunda iddialı. Bu politika Devlet Başkanı Hu Cintao tarafından da büyük destek görüyor. Başkan Hu, Çin’in 2020 yılında bilimde dünya lideri olması için tüm ulusal kaynakları seferber edeceğini duyurdu. Ancak geçen yıl Lancet dergisi, Jinsgganshan Üniversitesi çıkışlı 70 makalede intihal (aşırma) girişiminin bulunduğunu duyurması üzerine, Çin hükümeti bu tür sahtekârlıklara kesinlikle göz yumulmayacağını duyurdu. Nitekim, geçen Şubat ayında Çin Bilim ve Teknoloji Bakanlığı, Ulusal Mühendislik Araştırma Merkezi başkan yardımcısı Li Liansheng’e verdiği bilim ödülünü, intihal suçlamaları üzerine geri aldı. Çinli bilim insanlarının çalışmaları ile ilgili bir kamuoyu araştırması, bilim insanlarının bu tür sahtekârlıklara başvurmak zorunda bırakıldıklarına işaret ediyor. Araştırma fonları, meslekte ilerleme ve buna benzer diğer teşvikler, bilim insanlarının yazdığı makale sayısına göre dağıtılıyor. Bu da insanların çalışmalarını abartmasına, şişirmesine veya başkalarının eserlerini aşırmasına yol açıyor. Bütün bu intihal iddialarına karşın Çin bilimindeki büyüme, kuşkuya yer bırakmayacak kadar gerçek. Financial Times’a göre son 30 yıldır Çin, bilimsel araştırma sayısındaki artış açısından dünyadaki tüm ülkelerinin ilerisinde ve hızında da en ufak bir yavaşlama belirtisi de görülmüyor. Thomson Reuters Bilim Bölümü sorumlusu Jonathan Adams, Çin’in hayranlık uyandıran büyüme çabaları sayesinde ABD’nin hemen arkasında yer aldığını belirtiyor. Ayrıca büyüme trendinin bu hızda devam etmesi durumunda 2020 yılında dünyanın en büyük bilimsel bilgi üreticisi olacağını söylüyor. Çin 1981 yılından bu yana, Brezilya, Hindistan, Rusya gibi bilimsel büyüme konusunda iddialı ülkelerin ilerisinde. Özellikle kimya ve malzeme bilimi alanında rakip tanımıyor. “Çin yarışı en önde götürüyor” diye konuşan ngiliz Bilimler Akademisi’nden (Royal Society) bilim politikaları direktörü James Wilsdon, “Çin’in bilimsel araştırmalardaki performansı, 45 yıl önceki beklentileri aşmış durumda. Bu arada Hindistan beklentilerin gerisinde kaldığı için öncü olma fırsatını kaçırdı” diyor. Çin’de biliminin kalitesi karışık olmasına karşın, işbirliğine sıcak bakan bir yaklaşım geçerli. Çin kaynaklı makalelerin %9’u faaliyetlerini ABD’de sürdüren bir ortak yazara sahip. 20 yıl önce Sovyetler Birliği’nin dağılmasının arifesinde Rusya, bilimsel araştırmaların en hızlı geliştiği ülkelerden biriydi; Çin, Hindistan ve Brezilya’nın toplamından fazla sayıda araştırma bu ülkede yapılıyordu. Ancak bu tarihten sonra bu ülkelerin gerisinde kalmaya başladı. Wilsdon, Çin biliminin hızlı gelişmesinin ardında üç önemli faktörün yattığını belirtiyor. Birincisi Çin hükümetinin bilimi teşvik etmek amacıyla sağladığı devasa mali destekler. Enflasyon hızının ilerisinde seyreden bu destekler, ilköğretimden doktora seviyesine kadar eğitimin tüm evrelerinde geçerli. kincisi bilginin, temel bilimlerden, ticari uygulama sürecine kadar organize bir şekilde yol alması. Üçüncüsü özellikle Kuzey Amerika ve Avrupa’da çalışmalarını sürdüren Çin diyasporasının uzmanlıklarından yararlanılması. Yurt dışında çalışan Çinli bilim insanları, yılın belirli dönemlerde ülkelerindeki bilimsel çalışmalara katkı sağlamaları için geri çağırılıyor. Böylece Batı ülkelerindeki araştırmalar ile aralarında bir köprü oluşturuluyor. Derleyen: Reyhan Oksay Kaynak: http://www.ft.com/intl/cms/ http://www.scientificamerican.com/blog/ Binlerce yıl boyunca insanlar dünyanın her köşesinde yığınla hayvan türünü evcilleştirdiler Köpek (Canis lupus familiaris) 32,000 yıl önce Doğu Afrika Avlanma, koruma, sürü gütme, arkadaşlık, haşere denetimi, ulaşım K öpek, kedi ve koyun gibi hayvanların bir çoğu evcilleştirilmiş hayvanlardır, ama maymun, kurt ve misk kedisi gibi yabanıl hayvanlarla iç içe yaşayan insanlar da vardır. nsanlarla hayvanlar arasındaki bu bağlantının herhangi bir ekin, coğrafik bölge, ya da etnik toplulukla sınırlı kalmayan, insana özgü evrensel bir nitelik olması insanlarda hayvanlarla iç içe yaşama arzusunun çok eskilere uzanan son derece köklü bir özellik olduğuna işaret ediyor. Ancak bu durum ilk bakışta insana pek de mantıklı görünmüyor. Çünkü yabanıl yaşamda başka hiç bir memeli türü kendisinden farklı türde bir canlıyı sahiplenmez. Evrimin en büyük hedefi genlerin sonraki kuşaklara aktarılarak sürekli kılınmasını sağlamak olduğundan, başka türden bir canlının beslenip gözetilmesi başarıyı olumsuz yönde etkiler. Bu şaşırtıcı durumdan etkilenen ve insanlarla hayvanlar arasındaki yakın ilişkinin kökenlerine inmeye çalışan eskivarlıkbilimciler çok eskilere uzanan bu özelliğin insan evrimindeki en önemli üç gelişme sayılan araç gereç yapımı, dil ve evcilleştirme ile bağlantılı olduğunu ortaya koydular. nsanlarla hayvanlar arasındaki bağ en az 2.6 mil yon yıl öncesine uzanıyor. Bu dönem kazıbilimsel kayıtlarda taştan ilk araç gereçlerin ortaya çıktığı döneme denk geliyor. Bulunan ilk taştan araç gereç örneklerine kimilerinin üzerinde kesik izleri bulunan fosilleşmiş hayvan kemikleriyle birlikte tanık olunması atalarımızın en başından beri hayvan cesetlerine ulaşmak için bu araçlardan yararlandıklarını, daha önceleri büyük ölçüde otla beslenen ve ayakları üzerinde durabilen maymunlar olduklarını gösteriyor. Atalarımız hızlı devinim, kavrayıcı pençeler, keskin dişler, güçlü bedenler ve avlanmayı kolaylaştıran duyular gibi etçilleri etkin avcılara dönüştüren özellikler edinmek yerine ağır, kaba saba taşları yontup küçük keskin aletlere dönüştürmeyi öğrenmek suretiyle kendilerine özgü bir uyarlama yarattılar. Bir başka deyişle, ilk insanlar avcıya dönüşmede evrimsel bir kısa yol yaratmış oldular. Bu durum çeşitli sonuçları da beraberinde getirdi. nsanların besin değeri daha yüksek olan et ve yağlarla beslenmeleri sonucunda türün sürdürülmesinde en önemli etmen olan beyin büyüklüğündeki artış sağlanmış oldu. Yiyecek bulmak için daha az zaman harcayan etoburlar öğrenme, toplumsal etkileşim, başkalarını gözlemleme ve yeni araç gereçler bulma gibi etkinliklere daha çok zaman ayırmaya başladılar. Gelgelelim, avladıkları hayvanlarla beslenen atalarımız aynı ekosistemi paylaşan öteki avcı hayvanlarla doğrudan bir yarışmaya girmiş oldular. Bu yarışta üstün gelebilmeleri için araç gerecin ötesinde bir güce gerek vardı. Hayvanlarla bağlantı bu aşamada devreye girdi. ki buçuk milyon yıl önce Afrika’da gerçek anlamda etçil 11 hayvan türü yaşamaktaydı. Bunlar günümüzde yaşayan aslanların, çitaların, leopar ve üç sırtlan türünün atalarıydılar. Peki, bu gerçek etçil hayvanların soyu yok olurken, insan türü nasıl ayakta kalabildi? Topluca çalışmaları kuşkusuz işe yaramıştı, ama bu durum sırtlanlarla aslanlar için de geçerliydi. Aletler sayesinde ilk insanlar cansız hayvan bedenlerini daha kolay parçalıyor ve parçaları güvenli bir yere taşıyabiliyorlardı. Ancak, atalarımızın gerçek etçillerle başa çıkmalarını sağlayan en önemli unsur hem olası av, hem de olası rakiplerin alışkanlıklarını yakından izleme yeteneğiydi. Bilgi güç demek olduğundan atalarımız başka hayvanların kafalarından geçenleri kavrama konusunda bir yetenek geliştirdiler. Tarih öncesi sa Kedi (Felis silvestris catus) 9500 yıl önce Orta Doğu, Kuzey Afrika Haşere denetimi, arkadaşlık Ç NL B L M NSANLARI NT HALE ZORLANIYOR Kobay (Cavia porcellus) 7000 yıl önce Peru Et, arkadaşlık At (Equus ferus caballus) 6000 yıl önce Avrasya bozkırları Ulaşım, güç, et, süt AFR KA’DA 11 ETÇ L HAYVAN Asya fili (Elephas maximus) 5000 yıl önce Pakistan Güç, ulaşım B R NC ABD, K NC Ç N Evcilleştirme güvenli bir yiyecek kaynağı sağlamakla ilintiliyse, o zaman evcilleştirme sürecine neden köpeklerle başladık? nat atalarımızın sohbet konusunu hayvanların ve onların renkleri, biçimleri, huyları, duruşları, devinimleri ve toplumsal alışkanlıklarının oluşturduğunu gösteriyor. Tarih öncesi sanata hayvanların şaşırtıcı biçimde ağır basması insanlarla hayvanlar arasındaki bağlantının hayvanları gözlemenin ve hayvanlarla ilgili bilgileri toplama, derleme ve paylaşmanın sağladığı evrimsel yararların insan evriminin ikinci önemli aşaması olan dil ve gelişkin iletişimin gelişmesinde itici bir güç işlevi gördüğünü ortaya koyuyor. Atalarımız hayvanlarla yakınlaştıkça, insanlarla hayvanlar arasındaki bağın üçüncü ve son ürünü olan evcilleştirme de ortaya çıktı. Uzun bir süredir çiftçilik ve sürü hayvanlarının yetiştirilmesiyle ilintilendirilen, çoğu zaman Neolitik devrim olarak da adlandırılan ekonomik ve toplumsal bir değişim olarak değerlendirilen evcilleştirme insanların başka canlı türleriyle ilişki içinde olmasının ve bu türlerin içyüzünü kavramasının doğal bir sonucu olarak ortaya çıktı. Evcilleştirme bir sonraki öğünün nereden geleceğini bilmekle ilintili olsaydı, o zaman ilk evcilleştirilen hayvanın bir besin kaynağı olması gerekirdi. Fosil incelemeleri yaklaşık 32,000 yıl önce evcilleştirilen köpeklerin öteki evcil hayvan ya da bitkilerden çok EVC LLEŞME BAŞLIYOR CBT 1270/ 11 22 Temmuz 2011 CBT 1270/ 10 22 Temmuz 2011 daha önce evcilleştirilen ilk canlı türü olduğunu ortaya koyuyor. Oysa, kurtlardan türeyen ve üstelik kendileri de etle beslenen köpekler hiç de iyi bir besin kaynağı değildirler. Hayvanlara duyulan bu yakın ilginin insanlara sağladığı en büyük yarar onların dünyanın daha önce yaşamaya elverişli olmayan bölgelerine gitmelerine olanak tanıyan sürekli kaynak sunumuydu. nsan evriminin bir sonraki dönüm noktası en az 2.6 milyon yıl önce atalarımız avlanmaya başladıklarında hayvanlarla kurdukları ilişkiler sayesinde edindikleri bilgi birikimi ve gelişkin iletişim becerileri olmaksızın gerçekleşemezdi. Hayvanlarla aramızdaki bağın böylesine temel bir rol oynaması ve köklerinin çok eskilere uzanmasının ne önemi var? Penn Eyalet Üniversitesi dirimbilimsel antropoloji profesörü Pat Shipman bunun çok önemli olduğuna, insanlarla hayvanlar arasındaki bağın insanın gelişim sürecindeki en önemli üç aşama olan taş araç ve gereçlerin icadı, dilin gelişimi ve evcilleştirmenin ortaya çıkışını anlamlı kılan nedensel bir bağlantı olduğuna dikkat çekiyor. Bu da söz konusu bağın insan evriminin son derece önemli ve bütünleştirici bir unsuru olduğunu ortaya koyuyor. Bu bağ günümüzde de her zaman olduğu kadar önemli. nsanların hayvanlarla kurdukları ilişkilerin Yak (Bos grunniens) 4500 yıl önce Tibet Süt, güç, yün, et Ç N B L M N ETK LEYEN FAKTÖRLER Muhabbetkuşu (Melopsittacus undulatus) 150 yıl önce Avustralya Arkadaşlık temel bir önem taşıması onlarla etkileşim içinde olmanın neden bedensel ve ruhsal sağlığımız açısından yararlar sağladığına ve evcil hayvanlarla ilgili harcamaların neden öylesine yüksek olduğuna açıklık getiriyor. Kısacası, hayvanlarla iç içe olmak insanı insan yapan bir unsur olduğuna göre, gelecekle ilgili tasarılarımızda bu noktayı da dikkate almamızda yarar var. nsan türünün hayvanlarla dolu bir dünyada ortaya çıktığını düşünürsek, biyolojik çeşitliliği bu denli yok ettiğimiz bir dünyada gelişip ilerlememiz mümkün olabilir mi? Rita Urgan, New Scientist, 28 Mayıs
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle