17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

GÜNDEM ‘Manevi Mirasım Bilim ve Akıldır!’ “Ben, manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım bilim ve akıldır... Zaman süratle ilerliyor, milletlerin, toplumların, kişilerin mutluluk ve mutsuzluk anlayışları bile değişiyor. Böyle bir dünyada, asla değişmeyecek hükümler getirdiğini iddia etmek, aklın ve bilimin gelişimini inkâr etmek olur... Benim Türk milleti için yapmak istediklerim ve başarmaya çalıştıklarım ortadadır. Benden sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel eksen üzerinde akıl ve bilimin rehberliğini kabul ederlerse, manevi mirasçılarım olurlar.” Mustafa Kemal Milli Eğitim Bakanı Dr. Reşit Galip’in sorusuna Mustafa Kemal’in yanıtı. Kaynak: smet Giritli, Kemalist Devrim ve deoloji, .Ü. Yayınları Özcan ve Rektör Seçimi, Marmara Üniversitesi Olayı, Bilimci Kavramı YÖK Başkanı Özcan, Gazetemiz Ankara Temsilcisi Utku Çakırözer’e verdiği demeçte (27 Haziran 2011), öyle anlaşılıyor ki Cumhuriyet okurlarına şirin görünmek istemiş; ÖSYM Başkanlığına getirdiği ve sınav rezaletlerinin başındaki isim Ali Demir için “Ben olsam istifa ederdim..” demiş.. Ama istifasını istemeyi düşünmemiş, çünkü ön soruşturma sonucu suçlu görülmemiş! Özcan, örneğin YÖK’ün Ali Demir ve sınav rezaleti konusunda savcılığa neden soruşturma izni verilmediği konusunda bir şey söylemiyor. Oysa en önemli nokta budur! YÖK’teki beyler tam bir yargıçlık pozisyonuna yattı ve savcılığın soruşturma yapmasını istemedi! Böylece sınav üzerindeki tüm şaibelere ortak oldu veya bu şaibeleri üzerine aldı! Bir kurumun, neden savcılığın görevini yapmasına izin vermediğini anlamak zordur! Bu ancak kendisine verilen idari bir yetkiyi bence kötüye kullanmaktır! Ayrıca böyle bir idari yetki, her yurttaşın yargı karşısında eşit olmadığını gösterdiği için de anlamsızdır ve suç olasılıkları karşısında siyasi korumacılığa hizmet eder. Bu karar bile YÖK’ün Ali Demir’e kefil olduğunun göstergesidir, bırakınız “Ben olsam istifa ederdim..” lafının samimiyetini tartışmayı! 4 yılı tamamlayacak olan Özcan, buna karşılık, “Türbana zorluk çıkartan öğretim üyeleri hakkında hemen soruşturma başlatacağını” ise rahatlıkla söyleyebiliyor! Diğer bir konu da Rektör seçimi: Üniversitelerde Rektör seçimlerini kaldırmak istediklerini söyledi. Pardon, zaten uyduruk bir seçim yapılıyor, bunu demokratik hale getireceğiz ve en çok oy alanı bir dönemle sınırlı olmak üzere rektör seçilmelerini sağlayacağız, tabii ki demeyecektir. Bir Seçiciler Kurulu’nun belirlemesini istiyoruz, diyor. Nasıl bir seçiciler kurulu? Bunu kim oluşturacak, seçicilerin içinde kimler olacak? Anlaşılan, bu işi kökten halletmek istiyorlar! Doğrudan atamalarla! Veya üniversitelerde mütevelli heyetleri oluşturulmasını bir başka seçenek olarak belirtiyor.. Bu heyetleri kim oluşturacak, siyasi iktidar mı? Üniversitelerin özgürce kendi mütevelli heyetlerini oluşturmalarına izin verilecek mi? Bu konuların hiç birinde bir açıklık yok.. Özcan’ın yönetimi, AKP’nin politik programı çerçevesinde gerçekleşmiştir. Üniversitelerin iradelerine karşı karar alan tepelemeci bir organ olarak görev yapıyorlar.. Yeni düzenlemelerin ruhunun da bunun dışında gerçekleşeceğini kimse sanmasın... MARMARA ÜNİVERSİTESİ’NDA KEYFİ ATAMA Mesela, AKP’nin önemli hukukçularından Doç. Osman Can’ın, bütün atama kurallarına aykırı olarak, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne tamamen tepeden atanmasını da, sadece Rektörlüğün bir tasarrufu olarak görmemeliyiz, burada bizzat YÖK Başkanlığının onayı olduğunu da düşünmeliyiz.. Zamanın ünlü Anayasa Mahkemesi Rapörtörü.. Kadrosu, Erzincan Hukuk Fakültesi’nde.. Başbakanlıkta görevlendirilmiş göründüğü belirtilen Osman Can, önce üniversitenin anayasa hukuku anabilim dalı başkanlığına başvurmuş.. “Talebi üniversite gelenekleri ve akademik teamüller gereği, anabilim dalında görev yapan bütün öğretim üyeleri ile birlikte değerlendirilmiş ve kendisine öğretim üyesi ihtiyacı bulunmadığı bildirilmiş.” Tabii, siyaset ve rektör kesin kararlı.. İlgili fakülte ilk reddi alan Can’ın anlaşılan bu kez rektörlükçe tepeden anabilim dalına kondurulma süreci başlatıldı.. Atandığı veya atanacağı Anayasa Hukuku Anabilim Dalı’nın halihazırdaki Başkanı İbrahim Kaboğlu, bütün yasa ve kural dışılıkları ayrıntılarıyla anlatan bir açıklama yaptı! Bu açıklama Can olayında üniversitenin nasıl bir kuralsızlıklar içinde olduğunu göstermesi bakımından önemli bir belgedir.. Sonuç olarak Kaboğlu diyor ki, Osman Can olayı “Üniversitemizin belirlemiş olduğu ölçütlere, yönetmeliğe, 2547 sayılı kanuna, Danıştay içtihadına, Anayasa’ya, hatta Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere açıkça aykırıdır.. İşlem, kamu hizmeti ve yerindelik gereklerine aykırıdır.” BİLİM ADAMI…BİLİM İNSANI…BİLİMCİ Hacettepe Üniversitesi’nden Demir İnan, bir öneride bulunuyor: “Adem Babamızı çağrıştıran ‘adam’ sözcüğü Türkçede genellikle ‘erkek’ kişiyi çağrıştırırsa da her zaman bu durum geçerli değil. ‘Oku da adam ol!’ sözünü hem kız hem de erkek çocuğa söyleyebiliriz. ‘Adam gibi adam’ da hem kadın hem de erkek için kullanılabilir. “Son zamanlarda ‘bilim adamı’nın sadece erkekler için olduğu kanısı doğduğundan, bilimle uğraşan kadınlara ‘bilim kadını’ denmesi ya da her iki türden kişiyi de içine aldığı düşünülen ‘bilim insanı’ deyiminin kullanılması öneriliyor. Bilim insanı tanımlaması insanın aklına madem bilim insanı var o halde ‘bilim hayvanı’ da olmalı düşüncesini getiriyor ve acaba böyle bir yaratık olabilir mi diye düşündürüyor. “Türkçede bir işi yapan aygıt ya da düzenek için ‘aç, eç, geç’ ekleri çoğunlukla kullanılmaktadır; sayaç, kaldıraç, çevirgeç, sarkaç… Bir işi yapan ya da bir işle uğraşan kişiler için de ‘cı, ici’ ekleri kullanılmaktadır: elektrikçi, boyacı, simitçi… “Söz gelimi, Güler Sabancı kimdir dendiğinde ‘sanayici’ diyoruz; sanayi adamı, sanayi kadını ya da sanayi insanı değil. İlhan Selçuk kimdir dendiğinde ‘gazeteci’ diyoruz; gazete adamı, gazete insanı değil. A. Einstein kimdir dendiğinde ‘fizikçi’ diyoruz; fizik adamı, fizik insanı değil. “Öyleyse bilim ile uğraşan kişilere neden ‘bilimci’ demeyelim? Hem tek sözcük, hem Türkçe anlatıma uygun hem de kadın erkek herkesi içine alıyor. “Önerimin çoğunlukça benimsenmesi ve yaygın kullanım kazanması dileğiyle.” *** Mümtaz Soysal da geçen ay bir yazısında bilimci denmesi önerisini yapmıştı, biz de yazılarımızda arada sırada bu kavramı kullanıyoruz.. Gelecek Cuma’ya kadar sevgi ve dostlukla.. [email protected] http://orhanbursali.blogspot.com CBT 1267/ 3 1 Temmuz 2011 Cumhuriyet BİLİM VE TEKNOLOJİ Sayı: 1267 1 Temmuz 2011 İMTİYAZ SAHİBİ Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç GENEL YAYIN YÖNETMENİ İbrahim Yıldız YAYIN YÖNETMENİ Orhan Bursalı SORUMLU MÜDÜR Miyase İlknur GÖRSEL YÖNETMEN Tüles Hasdemir Sağlık sayfası VKV Amerikan Hastanesi’nin katkıları ile hazırlanmıştır YAYIMLAYAN Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. İDARE MERKEZİ VE YAZIŞMA ADRESİ Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sokak No: 2 34382 Şişli İstanbul Tel: 0212.3437274 Faks: 0212.3437264 CUMHURİYET REKLAM Tel: 0212.2519874/3437274 Yerel Süreli Yayın BASKI DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle