Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
•KÜLTÜR• DOĞAN KUBAN Sporcu Olmadan Futbolcu Olmak Sevgili okuyucu, sıra dışı olgular dışında, hiçbir şey toplumun ortalama kalitesi dışında olamıyor. Pekin Olimpiyatlarını seyrettiğim zaman Çinlilerin başarılarını toplumsal bir patlama gibi algıladım. Başarma iradesi ve bunu elde etmek için hazırlanan sporcuların fiziksel koşulları ilgi çekiciydi. Türkiye’de yuvarlak top çukurunda hapsolmuş, spor takımı mı, iş bulma bürosu mu, yoksa politik parti mi olduğu anlaşılmayan kurumlar var. Sporu yaygınlaştıramadığı için her alanda başarılar geçici oluyor. Kuşkusuz bunların başında toplumun baş tutkusu futbol geliyor. T oplum başarıya muhtaç. Ekonomiden, eğitimden, sağlıktan, sanayiden pek umutlu olmayanlar için spor takımlarının başarısı insanları heyecanlandırıyor. Türk ulusu bir kimlik sahibi olduğunu o sırada hatırlıyor. Bu doyurucu olması da güçlü bir ‘Ersatz’. Atletizm, yüzme, yelken, tenis, kış sporları ve hiç yapmadığımız pek çok sporun varlığını unutup, top oyunlarıyla nefsimizi körletiyoruz. Kısaca karnımızı simitle doyuruyorlar. Ama altyapı olarak fakir milyonlara ulaşan bir spor ortamı olmayınca, hiçbir spor kolunda, ulusal duyguları sürekli tatmin edecek kadar başarılı olmak olası değil. Tesadüfi bir iki başarı, örgütlenmenin kültürel altyapısını güçlendirmeye, oyuncu psikolojisini, halk psikolojini diriltmeye, parasal kazanç yaygaraları ile kirlenen havayı temizlemeye yetmiyor. Türkiye’de çağdaş kavramının içeriğini bilinçlendiremediğimiz çok açık. En çok gürültü çıkardığımız spor etkinliklerinde, halkın söyleminde açık bir hamlık var. Performansların sayısal boyutlarını sade kendi mahallemizi izlediğimiz için dünya ile karşılaşınca sık sık hayal kırıklığına uğruyoruz. Eğitimde spor, toplumda yaygın cimnastik ve spor, spor örgütlenmesinin yaygınlaşması, halka uzanan teşvikler, etkinliklerin programlanması hep yüzeyde kalıyor. Her zaman merak ettiğim ne kadar çok soru var: Türkiye’de spordan sorumlu olanlar, dünyada yapılan sporların kaçının, ne oranda bizim toplum yaşamında var olduğunu biliyorlar mı? Okullarda, kentlerde, kasabalarda bu sporları yapanların sayılarını izliyorlar mı? Kadın, erkek katılımının oranını biliyorlar mı? Dünyada nüfusa göre erkek ve kadınların aktif spor yapanlarının sayısını merak edip öğrenmişler mi? Bizim toplumu bu düzeye getirmek için ne yapıyoruz? Bundan dertlenen devlet ya da spor idarecisi var mı? Spor altyapısı olmadan, cimnastik, atletizm gelişmeden tümel performansın yükselebileceğine inanıyorlar mı? Sporda başarının eğitimle olan ilişkisini irdelemiş ve bunu gerçekleştirmek sorumlularının ortak programları var mı? Neden olimpiyatlarda, Türkiye’den çok daha az nüfusu olan ülkelerin kış sporu, yüzme ve atletizmde bizden daha çok temsilcisi oluyor? Bu ülkeyi idare edenler Türk toplumunun her şeye çok geç başladığını, her alanda görece geri olduğunu saptayıp, bunun tarihi ve toplumsal nedenlerini doğru değerlendiriyorlar mı? Gazetelerin spor sayfalarında kulüp ve kadro kavgası dışında gerçek spor ne kadar var? Türkiye’de gazetelerin spor sayfalarından dünyadaki atletizm, tenis ve başka etkinlikler için yeterli bilgi edinebiliyor muyuz? Türk ulusal takımları, ya da Türk takımları dışında ne olup bitiyor, normal bir gazete okuyucusu bu bilgileri edinemez. Çünkü bu alanlar boş. Erzurum’da kış olimpiyatlarında yüz elli kişilik bir Türk kafilesi gördük. ki kişi (biri Rus) bir üçüncülük kazandı. lgililer ve basın bu başarının üzerinde neler söylediler? kinci Dünya Savaşı’ndan önce ordunun Türki VE D ĞER SORULAR CBT 1267/2 1 Temmuz 2011 karmaşık parametreleri olabilir. Gazeteler, televizyon haberleri henüz bu konuları yeterince tartışmıyor. Gelişmemişlik, okumamışlıkla ilgisi de açık. Bunları yapanlarımız olsa bile spora ilgi duyan insanların bundan ne kadar haberi var? Ve halkın etkinliklere katılmaları için ne yapıyoruz? Bu ülkenin duyarlı ve aklı ve gönlü ile yabancılaşmamış aydınları boyuna bu soruları sormak ve sormayı akıl edemeyenlere de bunu öğretmek zorundalar. Sormadıkça yanıt da gelmeyecek. Futbol kulüplerinin yaye’nin dağlık yapısını düşünerek dağcı yetiştirmek için bancı oyuncularının, yabancı antrenörlerinin ve patEğirdir’de bir Dağ Talimgâhı kurduğunu biliyorum. Bu ronlarının özel sorunları ötesinde sporun nesi konuşulutoplum her çağdaş etkinliği ve bilgiyi törensel bir rozet yor? gibi takıyor. Bir tarihte Cumhuriyet gazetesinde ‘AtleSevgili okuyucu, tizm rekora doydu’ diye bir başlık görmüştüm. Türkiye Toplumun katıldığı, katılırken emek sarf ettiği, para rekoru Avrupa ve dünya rekorlarıyla karışlaştırılmazsa sarf ettiği, acı ya da sevinç duyduğu, sahiplendiği, heyene önemi var? Ha kahvede daha çok tavla oynamış, ha canlandığı hiçbir olgu kültür düzeyinin ortalamasını gekendi rekorunu çemez. kırmışsın. AmeriTürkiye’de filozof, bikalılar, Ruslar reBilim istemeyen toplumda bilim adamları, kentin ne lim adamı, bilge politikacı, korlarını kırdıkları kentlileşmiş insanlar, saolduğunu bilmeyen toplumda büyük mimarlar, ağazaman dünya rekonatçılar, ünlü mimarlar ne ca dost olmayan toplumda parklar, çevre duyarlığı runa yakın bir perkadar çoğalırsa büyük sporolmayan toplumda çevre koruma ortaya çıkmaz. formans gösteriyorcu, futbolcu, voleybolcu da lar. Ne var ki uygarlığın fiyatı yoktur. Onu ithal edemiaynı oranda yetişir. Türkiye’de ‘biz Ortalama profesörün yoruz. Onun için bütün takımlara büyük şampiyonmerkezli’ spor hakalitesi kadar üniversite lar ithal etseniz de takımın kalitesi onu idare edenberciliğinin mahalkalitesi, ortalama doktor lerden fazla olamaz. le kavgasından öte kadar hastane kalitesi, orbir anlamı var mı? talama öğretmen kadar Söylemin kahraokul kalitesi, ortalama şoför kadar ulaşım, ortalama inmanlık dozu ise yüksek mi yüksek. Türkiye’de demokra san kadar politikacı yetişir. si şarlatanlığı ne kadar muteberse, spor gevezeliği de o Kuşkusuz her toplumun üstün adam, yaratıcı adam kadar muteber. yetiştirme potansiyeli var. Fakat cahil bir toplum büyük Bugün spor, uluslararası karşılaşmaya dayalı bir etbilim adamları, sanatla ilgisi olmayan bir toplum büyük kinlik, daha doğrusu bir sanayi. Bütün toplumu tümel sanatçılar, köyden gelen insanlar büyük mimari eserler yapısıyla bütünleştiren sürekli bir uğraş. Türkiye’de bel yaratamazlar. Çünkü o kalabalıklarda uygar, gelişmiş iski 3040 milyon insanı etkilemeli. Okul ve mahalle katekler yoğunlaşmıyor. dar çok sayıda ve örgütlü olmalı. Türkiye’de futbol, voBilim istemeyen toplumda bilim adamları, kentin leybol, basketbol dışında spor var. Başarılı sporcu da ye ne olduğunu bilmeyen toplumda büyük mimarlar, ağaca tişiyor. Ama Türkiye’nin nüfusuna göre bu başarılar de dost olmayan toplumda parklar, çevre duyarlığı olmavede kulak. Bizim toplumun sporda örgütlenmesi kentyan toplumda çevre koruma ortaya çıkmaz. lerimizdeki kaldırımlara benziyor; her adımda bir çukura Ne var ki uygarlığın fiyatı yoktur. Onu ithal edemidüşüp, ayağınızı kırabilirsiniz. yoruz. Onun için bütün takımlara büyük şampiyonlar ithal etseniz de takımın kalitesi onu idare edenlerden fazSPORDA ÇAĞDAŞLIĞIN ANLAMI la olamaz. Sporda çağdaşlık evrensel ölçütlerin varlığını biTayfun Akgül linçlendirmek ve ona erişmek için hazırlanmak demek. Bu da yaptıklarımızı dünya ile karşılaştırmak, sistemli bilgi pompalamak ve sporcu performanslarını dünya ile karşılaştırmak anlamına geliyor. Bunu örgütleyecek kadar bilgili olmayınca kolaylıkla şamar oğlanı olup çıkıyoruz. Kanımca toplum bundan olumsuz etkileniyor. Futboldan başka fakir gençleri spor yapmaya teşvik eden nasıl bir örgütlenme var, ben pek bilmiyorum. Fakat bu örgütlenmenin bütün yurdu örtmesi gerek. Toplumun ortalama spor performansının ekonomik, sosyal ve psikolojik