17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

OOOF OFF LINE Tanol Türkoğlu ([email protected]) Adı ister siber savaş olsun ister bilgi savaşı, işin özünde internet üzerine daha çok devlet kontrolü getirilmesi arzusu yatıyor. Bilgi yerine inanç gözlüğü ile olayları yorumlayan bireyler içinse, internet sorunlarını çözmede “son büyük imkân” olma özelliğini kaybetmektedir. brahim Alaaddin Gövsa ve evrim teorisi İbrahim Alaaddin (Gövsa) beyin Büyük Adamlar Serisi’nden yayımladığı Darwin adlı kitapçık, Cumhuriyet döneminde Darwin ve evrim teorisi hakkında yayımlanmış ilk kitaptır. Osman Bahadır, [email protected] Sanal Savaş Üçüncü Dünya Savaşı sanal ortamda, siber araçlarla gerçekleşirse sanırım çok az kişi buna şaşıracak. Internet teknolojileri geliştikçe siber atakların sayısında da artma gözlenmekte. Bu saldırılar birkaç web sitesinin çalışmaz hale getirilmesinden tutun da tüm dünyayı etkileyecek bilgileri bünyesinde barındıran global şirketlerin bilgisayar sistemlerine saldırılmasına kadar geniş bir perspektifte gerçekleştirilebiliyor. Öte yandan politik alanda bu olguları isimlendirme ve içeriğini tanımlama konusunda ciddi bir görüş ayrılığı da devam etmekte. ABD olguyu “siber savaş” olarak nitelendirip, bilgisayar, iletişim sistemlerine yapılacak saldırılar olarak tanımlıyorsa da Rusya’nın başını çektiği ve giderek gelişmekte olan ülkelerde daha popülarite kazanan alternatif bakış açısı olguyu “bilgi savaşı” olarak tanımlamayı tercih ediyor. Bilgi Savaşı tanımı bir ülkenin, devletin yıkılması ya da içişlerine karışılması anlamına gelecek her türlü siber aktiviteyi içeriyor. Her ne amaçla (ör. demokrasi getirme) yapılırsa yapılsın. Dolayısıyla 2011 yılı boyunca izlemekte olduğumuz Ortadoğu ülkelerindeki hareketlenmelerin internet üzerindeki tüm yansımaları bu kategoride “bilgi savaşı” olarak yorumlanabilir. Bu çerçevede o ülkelerde neler olup bittiğini raporlayan twitter mesajları, blog yazıları ya da epostalar bilgi savaşının birer silahı konumuna gelmektedir ki bu da, Rusya’nın bakış açısına göre, ilgili devletlerin gerekli sanal müdahalelerde bulunmasını meşru kılmaktadır. Bu görüşün gelişmekte olan ülkelerde neden giderek daha çok destek buluyor olduğuna şaşmamak gerekir. Adı ister siber savaş olsun ister bilgi savaşı, işin özünde internet üzerine daha çok devlet kontrolü getirilmesi arzusu yattığı ortada. Görünen o ki BM’de sözü geçen ülkeler kendi meşreplerine göre bu arzuyu hayata geçirmek istiyor. Devlet olgusunun birey olgusundan bu kadar soyutlanması bir açıdan trajikomik görünse de bunu sağlam temellere dayandıran bakış açısına göre sorun sokaktaki vatandaşla ilgili değil – daha ziyade onu ajite ederek kandıran provakatörlerle ilgili! Türkiye de bu bakış açısına oldukça aşina değil mi? Muhalefet anlamına çıkacak her türlü hareket, provokasyon olarak yorumlanıyor; hakkını arayan birey olgusu bir türlü sindirilemiyor, kabul edilemiyor (bu tutarlı bir davranış, aksi taktirde kusurlu olunduğu kabullenilmiş olacak). Son örneğini üniversite sınavlarındaki çarpıklıklarda gördük, yaşadık. Hakkını arayan genç olgusu ile “kazara mağdur edilmiş” gençleri provoke edenler olgusu çarpıştı, durdu. Öte yandan, görülen o ki, bu düzeyde bir fikirsel çatışma olmasa daha üst düzeyde başka kavramlarla benzer bir çatışma olacak. Birisi çıkıp “siber savaş” diyecek, diğeri çıkıp “bilgi savaşı”. İsimler değişiyor ama öz değişmiyor. Internet, gücün bireye geçmesi konusunda yeryüzü kültürünün icat ettiği son imkân. Bu imkânı hakkıyla kullanabilmesi için her bireyin bilgi olgusunu, bilgiye nasıl erişeceğini, doğru bilgi ile yanlış bilgiyi birbirinden nasıl ayırt edebileceğini idrak etmiş olması gerekmektedir. Hayata, olaylara “bilgi” açısından değil de “inanç” açısından bakan bireyler ise böyle bir imkândan ne yazık ki istifade edemeyecektir. C umhuriyet dönemi biyografi ve ansiklopedi çalışmalarının öncülerinden olan eğitimci brahim Alaaddin (Gövsa) Bey’in (18891949), 1927 yılında yayımladığı Darwin kitabı, Cumhuriyet döneminde evrim teorisini savunan ve evrim konusunda bilgi veren ilk kitaptır. 15 sayfadan ibaret olan kitabın kapağında, “ brahim Alaaddin Bey’in riyaseti altında güzide bir heyeti ilmiye tarafından vücuda getirilmiştir” ibaresi bulunmaktadır. Kitabın ilk sayfasında yer alan küçük bir çerçe“ lim ve felsefe tarihinin asla unutamayacağı ve adını daima tekrimle (saygıyla) yâd edeceği Darwin, 1803’te ngiltere’de doğdu. 1882’de öldü. Cenubi Amerika’da uzun tetkiklerde bulundu. nsanın menşeini en ilmi surette izah ederek fikir ve felsefe âlemine yepyeni bir ufuk açan bu dâhi, daha mektepte iken tabiatı tetkikten hoşlanırdı. Ne tıbbiyede, ne de papaz mektebinde o iyi bir talebeydi. Onu ilk görenler sergüzeşt (macera) romanı okuyan şair ruhlu bir genç zannederlerdi.” 4 nsan topraktan halk edilmemiştir (yaratılmamıştır). Hayvanlar silsilesine dahildir. Şempanzeden tekamül ederek husule gelmiştir.” (s. 6). “Darwin aynı zamanda Cenubi (güney) Amerika seyahatinden müthiş bir Maltush’çu olarak dönüyordu. Robert Maltush’un fikirlerini uzviyyat (canlılar) sahasına sokmuş, bundan hayat mücadelesi düsturunu (ilkesini) çıkarmıştı. Bunu ıstıfa ve nevilerin istikrarsızlığı tamamladı.”(s. 89). “Tenasüb (uygunluk) kanunu, bu, uzviyyetin (organın) vazifesine mütenasib (uygun) bir ahenk göstermesidir. Atta köpek dişi yoktur. Karınca ile beslenen hayvanlarda hiç diş bulunmaz. Et yiyen hayvanlarda ayaklar daha muntazam, daha kuvvetlidir.” (s.12). “Mürekkep (bileşik) kısımların tahavvülü kanunu, anatomik vasıflardaki tahavvülleri ifade eder. Bu tahavvüller vazifeleri ile mütenasibdir (uygundur). Mesela insanda iki meme olduğu halde köpekte altı tanedir. Meme yavrunun adediyle mütenasibdir.” (s.12) Görüldüğü gibi kitapta bazı hatalar bulunmaktadır. Darwin, insanın şempanzeden türediğine dair bir şey söylememişti. Sadece atalarının ortak olduğunu söylemekle yetinmişti. ( nsanlığın primat ata CBT 1267/ 12 1 Temmuz 2011 ve yazısında şunlar söylenmektedir: “Darwin’i hazırlayan muhit” başlığıyla başlayan kitabın diğer ara başlıkları, “Darwin’in hayatı”, “Muavin (yardımcı) kanunlar”, “Darwin’in insanın menşei hakkında tasavvuru” ve “Darwin’in fikirleri ve sosyoloji” başlıklarından oluşmaktadır. “Tabiiyyat (doğa bilimleri) ve felsefe âleminin unutamayacağı layemut (ölümsüz) bir sima: Darwin. Darwin İbrahim Alaaddin Gövsa (18891949) Darwin (1927) kitabının kapağı felsefeyi ve tabiiyyatı çıkmaz yoldan kurtarmış ve tecrübeye müstenid larıyla olan ilişkisi, moleküler biyolojinin başarıla(dayalı) vazıh (açık) bir ilim telakkisinin hayata tat rıyla ancak 1967’den sonra açıklık kazanmıştır.) bik edilebileceğini de ispat etmiştir.” sözcükleriyle Öte yandan, Darwin’in Malthus’un kitabından (s. 2) başlayan kitapta, Darwin’in yaşamöyküsü hak etkilenerek doğal seçilim teorisine ulaşması, Güney kında bilgiler verildikten sonra, onun öğretisiyle il Amerika’dayken değil, Beagle gemisiyle yaptığı segili açıklamalara geçiliyor ve diğer şeylerin yanı sı yahatten (18311836) ngiltere’ye dönerek çalışra şunlar söyleniyor: malarına başlamasından çok sonra (1838 Ekim’in“Darwin’in ibdakar (yaratıcı) zekâsıyla ileri sür de) olmuştur. brahim Alaaddin Bey’in, dönemindüğü esaslar şunlardır: deki birçok düşünür ve bilim insanı gibi, La1 Hayatta bir tekamül vardır. marck’ın etkisinden kurtulamamış olduğunu da ki2 Bu tekamül gayri müstakır (değişken) nevi taptaki birçok açıklamadan anlıyoruz. Bütün bunler vücuda getirir. lara karşın, brahim Alaaddin (Gövsa) Bey’in Dar3 Bu nevilerin husule gelmesine esas olan şu: win kitabının, evrim teorisini ve doğal seçilim a tabii ıstıfa (doğal seçilim), b hayat mücadelesi teorisini cesaretle ve zengin bir içerikle savunmuş dir. olması dikkat çekicidir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle