22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

TEKNOLOJ POL T K Baha Kuban baha.kuban@gmail.com 17. Uluslararası Enerji ve Çevre Fuarı ve Türkiye’de güneş enerjisinin sefaleti üzerine... Uzayda yaşam konusunda bilmedikleriniz... na gelen son derece kafa karıştırıcı bilgilerden u ötürü bir “uzay tutması” durumu yaşarlar. Uzay tutmasının belirtileri arasında bulantının yanı sıra, baş ağrısı ve kol ve bacak gibi organların yerini belirlemede güçlük gibi belirtiler de yer alıyor. Enerjide Yeni Teknikler ve Fırsatlar Geçen yazıda Yurttaş Forumları konusunu yarım bırakmıştık. Bu uygulamaya geri dönmek üzere geçtiğimiz hafta güneş enerjisi ile ilgili bir oturumuna (sanırım yegane) katılma fırsatı bulduğum Uluslararası Enerji ve Çevre Fuarı’nın düşündürdüklerini anlatmak isterim. İkinci başlıktaki ..’sefalet’ kelimesinin bu alanda yıllardır inatçı bir uğraş veren her kesimden dostlarımı incitmeyeceğini de umuyorum. Amacım konuyu ‘büyük resmin’ içinde değerlendirebilmenin yollarını aramak. Güneş enerjisi ve özellikle güneşten elektrik üretim teknolojisi olan fotovoltaik (FV) alanı, yakından tanıdığım bir sektör olması bakımından da Fuardaki ‘yokluğu’ ile dikkatimi çekti. Tüm yenilenebilir enerji teknolojileri ve sektörleri içinde en hızlı büyüyen ve muazzam bir teknolojik hareketliliğe konu olan FV alanı, Türkiye’nin resmi ağızlardan açıklanan ‘ulusal strateji’ belgelerinde de maalesef çok küçük bir yer tutuyor. Kaynak potansiyeli ve ortauzun vadeli imalat sanayi etkileri bakımından diğer temiz enerji teknolojileri ile kıyaslanamayacak kadar önemli roller oynayabilecek güneş enerjisi alanına ilgiyi çekebilmek için farklı bir yaklaşım deneyelim. Tabii şunu da eklemekte yarar var, güneş enerjisinin yararlı ısı ve elektriğe dönüşümü pek çok farklı teknolojik ürün ile yapılabiliyor. Her biri kendi içinde zengin bir çeşitlilik taşıyan bu teknik alan, tarihsel olarak da bilim adamları ve teknologların büyük ilgisini çekmiş. Şimdi özellikle nanoteknoloji ve organik alanındaki bazı gelişmelerin de heyecanı iyice artırdığını belirtmeliyiz. 2009 yılının 7 Kasım’ını 8’ine bağlayan gece, 03:00 ile 08:30 arasında koskoca İspanya’nın tüm elektrik tüketiminin yarıdan fazlasını rüzgar türbinleri sağlamış. Bu durumun Kuzey Avrupa ve özellikle Almanya’da, İtalya ve İspanya’da artık sıradan bir olaya dönüştüğünü, Bavyera’da yaz ortasında gündüz elektrik tüketimlerinin hatırı sayılır oranlarının FV yoluyla tedarik edildiğini de biliyoruz. Bu gözlemler, çeşitli Avrupa ve Asya ülkelerinin elektrik tüketiminde yenilenebilir enerji kaynaklarının payı konusundaki hedeflerinin, örneğin 2030’da %80’ler gibi çok yüksek oranlarda gerçekleşme olasılığının gayet yüksek olduğunu da gösteriyor. Temel mesele güç tedariği altyapısı olan ‘elektrik şebekesine’ ve mevcut dağıtım mantığına hemen hemen tümüyle ters olan ‘dağıtılmış’ güç tedariği paradigmasını ya da yaklaşımını anlamak, üstünlüklerini görmek ve genel olarak yenilenebilir enerji kaynaklarının ‘esas oğlan’ rolü oynayacakları yeni altyapı mantığını yavaş yavaş hayata geçirmek gibi görünüyor. Bildiğimiz biçimiyle elektrik dağıtım şebekesi, hemen hemen 19. yüzyılın sonlarından beri, yani Thomas Edison ve George Westinghouse zamanından beri aynı. Merkezi ve büyük ölçekli, çoğunlukla fosil kaynaklara dayalı güç üretimi ve dağıtımı. ABD, AB ve Japonya başta olmak üzere %80 oranlarda yenilenebilir kaynakları tedarik sisteminin merkezine almayı hedefleyen ülkeler ise bu yaklaşımı tersine çevirmeyi planlıyorlar. Bu kavrayışı ve yaklaşımı mümkün kılan ise son dönemlerde giderek hızlanan bir yakınsama olgusu, enerji, bilişim, yapılar ve araçlar alanındaki teknolojilerin yakınsaması (convergence). Bütün bu gelişmenin kolaylaştırıcısının enerjiyi verimli kullanmaya yönelik pratikler ve teknikler olduğunu hatırlatıp şöyle hayal etmeliyiz: Milyonlarca küçük güç üreticisi; çatı FV panelleri, mikrokojenerasyon kombileri, yerel rüzgar tarlaları, biyoyakıt tesisleri, kullandığımız tüm elektrik tüketicisi cihazların aynı zamanda güç arztalebini hissedecek ve haberleşecek becerilerle donanmış olması, kesikli kaynaklar olan güneş ve rüzgar elektriğini depolamaya yarayacak akü teknolojileri, yakıt hücreleri, milyonlarca elektrikli otomobil ve tüm bu karmaşık, çok sayıda veriyi işlemeyi becerek yazılım ve donanım altyapısı. Muazzam bir teknikler koalisyonu ve fırsatlar alanı. Enerji sektörü gibi 200 yıllık bir teknolojikkurumsal yapının, finansal, teknik, hukuki, kültürel kökleri ve toplum içindeki bağlantıları ile kolay teslim olacağını düşünmek de saflık olur tabii. •Hemen hemen tüm uzay adamları kulakları •Ancak bu gibi sıkıntılar en az kaygı uyandı tersine, patlamazsınız. Kanın oksijenden yoksun kalması durumunda ölürsünüz ve bu süreç yaklaşık iki dakika sürer. Richard Branson’un Virgin Galactic adlı uzay turizmi şirketinin, uzayda patlayabilecekleri olasılığı nedeniyle, silikon göğüslü kadınların tura katılmalarından yana olmadığı söyleniyor. Dünya yörüngesinde uzay uçuşu yapan ilk ABD’li uzay adamı olan John Glenn’in yediklerini yutmada güçlük çekmesi yerçekiminin sıfır olmasından kaynaklanmıyordu. Uzay adamları ilk dönemlerde alüminyum tüplere doldurulmuş yarı sıvı durumda lapalar, küp biçiminde lokmalara dönüştürülmüş yiyecekler ve suyu alınmış besinlerle besleniyorlardı. ni sıvı tuz ve karabiberle tatlandırabiliyor. Toz baharatlar uçuşarak burnun gıdıklanmasına ve burun deliklerinin tıkanmasına neden oluyor. racak türde sıkıntılar. Yerçekiminin olmadığı bir ortamda sıvılar yukarıya doğru akarak burun tıkanıklığı, kan toplanması ve yüzde şişkinlik gibi durumlara neden olur. Kemiklerdeki kalsiyum yitimi böbrek taşlarının oluşmasına ve kasların körelmesine yol açar. Buna bağlı olarak da bağırsakların işlevinde bir yavaşlama ve kalpte küçülme meydana gelir. • • •Sıfır yerçekiminde omurgaya uygulanan basıncın azalması, çoğu uzay yolcularının boylarında birkaç santimetrelik bir uzamaya neden olur. •Gebelik dönemlerinin ortalarında, dölütleri •Günümüzde uzay adamları artık yiyeceklerinin iç kulaklarının gelişmekte olduğu sırada uzaya gönderilen denek sıçanların “çakırkeyif” yavrular dünyaya getirdiklerine tanık olundu. •Henüz kimse uzayda doğum yapmadığından, •Uzay mekikleri ve Uluslararası Uzay stasyobu durumun insanlar için de geçerli olup olmadığı bilinmiyor. •2001 yılında yapılan bir araştırma yeryüzünde horlama alışkanlığı olan uzay adamlarının uzayda sessizce uyuduklarını ortaya koydu. nu’ndaki hava delikleri belli bir yere iliştirilmemiş olduğundan ortalıkta yüzen her şeyi yutuyorlar. Öyle ki, bu tür hava delikleri yitik eşya depoları işlevini görüyorlar. •Ancak uzay adamları sanıldığı denli deliksiz •Uzay mekiğinde ilk iş •Uzay mekiğindeki klozeti kullananların klo• uyumuyorlar; bir günde 16 kez gündoğumuna tanık olmaları günlük düzenlerini ciddi biçimde bozuyor. zetin tam orta yerine oturmaları gerekiyor. Mekik tuvaletinin yapay bir örneğinden yararlanmak suretiyle uzay adamları yolculuğa çıkmadan önce bu konuda eğitimden geçiriliyor. NASA uzay giysilerinin içine tuvalet işlevi görecek bir ekleme yapmaya çalıştıysa da, sonunda bu girişiminden vazgeçerek uzaya çıkanların tümüne bebek bezi dağıtılmasında karar kıldı. gününün başlangıcında, Houston’daki görev denetim merkezi tarafından, genellikle uzay adamlarından biri dikkate alınarak seçilen müzik parçaları yayınlanarak uyandırma yapılır. Dur durak bilmeden çalışan ve eğlenceye pek vakit bulamayan Uluslararası Uzay stasyonu ekipleri çalar saatle uyanıyorlar. •Uzay boşluğuna üzerinizde uzay giysileriniz olmadan düşecek olursanız sakın soluğunuzu tutmayın. Çünkü basıncın ansızın düşmesi akciğerlerin yırtılmasına neden olur. Uzay yolculuğundan dönen uzay adamları inişin hemen ardından kol ve bacaklarını oynatmada güçlük çektiklerini dile getiriyorlardı. niş sürecinin “ikinci kez dünyaya geliş” olarak nitelendirilmesinin bir nedeni de bu olsa gerek. Ne var ki, uzayda uzun süre kalıp yeryüzündeki yaşama yeniden uyum sağlamaya çalışan kimi kozmonotlar için alışılması en güç durum, elden bırakılan eşyaların yere düşmesiydi. Uzay yolculuğuna çıkan insanlardan sekizi görev sırasında yaşamını yitirdi. Ancak bunların hiç biri son soluğunu uzayda vermedi ölümler ya uzaya çıkarken, ya da yeryüzüne inerken gerçekleşti. Rita Urgan, Kaynak: Discover • •Ayrıca dildeki, burun ve gözlerdeki suyun da • • CBT 1266/8 24 Haziran 2011 buharlaşmasına yol açabilir. Nitekim, 1965 yılında NASA tarafından yapılan bir deney sırasında giysilerdeki teknik bir bozukluk nedeniyle deneğin 15 saniye boyunca uzay boşluğunda kalması sonucunda tam da böyle bir olay yaşandı. •Böyle bir durumda, Hollywood filmlerinin
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle