28 Haziran 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Kuramsal fizikte evrensel bir değer: Her toplumun gelecek kuşakları için insanı, doğayı ve evreni anlamasında sağlam yol göstericilere gereksinimi vardır. Günümüzün gelişmiş kabul edilen toplumları için bu yol gösterici veya mürşid genellikle bilimdir. Bu bağlamda çağdaş dünyanın ilerleme ve gelişme tasarımını paylaşmak ve onlarla insan, dünya ve evren üzerine ortak söylemler geliştirmek ve bir bütün olarak varlık üzerine sağlam ve güvenilir bilgi yığınları oluşturmak istiyorsak, yapacağımız şey mürşidimizin bilim olmasıdır.. Doç. Dr. Hüseyin Gazi Topdemir, Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi, Felsefe Bölümü, Bilim Tarihi Anabilim Dalı. [email protected] B u gerçeklikten hareket eden Atatürk, “Hayatta en hakiki mürşid ilimdir, fendir.” özlü sözüyle, yeni dünyanın değerleriyle genç Cumhuriyetin çocuklarının bu bağlamda kucaklaşacaklarını dile getirmiştir. Bu inanç ve öngörüsünün sözde değil, uygulamada da hayata geçirilmesi için Türk toplumunda pozitif düşünce talepleri yaratmayı başarmış olan XX. yüzyılın büyük dehası, geleceğin Türkiye’sini emanet edeceği gençlerin çağdaş dünyanın yükselen değeri olan bilimin somut başarılarıyla yetişmeleri için sonsuz bir gayret ve çaba göstermiştir. Bu çaba sonucunda bilime evrensel çapta katkı yapacak düzeyde yüzlerce genç yetişmiştir. Yaşamı ve yapıtları irdelendiğinde bu parlak gençlerden birisinin de Feza Gürsey olduğu anlaşılmaktadır. konularında çalışmalara başlayan Gürsey, 1974 yılına kadar ODTÜ’de ve Yale’te dönüşümlü olarak öğretim üyeliği görevini sürdürdü. 1974’de Yale’de kürsü başkanı olan Gürsey, 1990’a kadar çalışmalarını burada sürdürdü. Ömrünün sonuna doğru kansere yakalanan bu değerli bilim insanı 13 Nisan 1992’de Amerika Birleşik Devletleri’nin New Haven kentinde vefat etti. Dünyanın yetiştirdiği seçkin bir fizikçi ve matematikçi olmasına karşın, Feza Gürsey’in kültürel ilgileri tarihten edebiyata, sanatın çeşitli dallarından çeşitli ulusların gelenek ve göreneklerine kadar uzanan bir çeşitlilik göstermekteydi. Bu bakımdan eşsiz bir bilim, düşün ve sanat adamıydı. BİLİMSEL ÇALIŞMALARI Bilim, insanın doğal bir parçasıdır. İnsansal etkinliklerin en göz alıcı, en verimli ve düşünsel zenginlik açısından da en önde gelenidir. İnsanlık kadar eski, bir o kadar da yeni ve çocuksudur. İnsanın özeli, kendisi olduğu ve kendisi için yaptığı tek entelektüel uğraştır. Bu bakımdan çok büyük ve yaşamsal bir yararı vardır. Çünkü insanların hem gündelik hem de daha köklü sorunlarına keskin, etkili ve kalıcı çözüm önerileri üretebilen tek uğraştır. Bu bakımdan değerlendirildiğinde, sonu ilerlemeyle biten tek entelektüel etkinliktir. Bu etkinliğin zirvelerine ulaşmış ve çalışmalarıyla bilim alanındaki gelişmeleri kendisiyle beraber zirveye taşımış Feza Gürsey, fiziksel problemlerde kullandığı matematiksel yöntemlerin (özellikle grup teorisi) özgünlüğüyle anılmakla birlikte, temel parçacıkların grup özellikleri, kuvvetli ve zayıf etkileşmelerin simetrileri hakkındaki ilk çalışmalarıyla da dikkatleri üzerinde toplamayı başarmış bir bilim adamıdır. Özellikle kuvvetli etkileşmelerin simetrileri konusunda yaptığı öneri bu etkileşimlerde, “chiral” adı verilen yeni bir simetri bulunduğunu ilk defa bilim topluluklarının gündemine getirmesi bakımından önemlidir. Bu simetri, son ve tam şeklini daha sonra lineer olmayan sigma modeli çerçevesinde kazanmıştır. Gürsey, bu bağlamda Brookhaven Ulusal Laboratuvarı’nda Luigi Radicati ile 1962 yılında kuvvetli etkileşmelerin spin ve üniter spinden bağımsızlıkları hakkında bir makale yayımlamıştır. Temel parçacıklar fiziğinde önemli ve kalıcı bir etki yaratan bu makalede SU(6) grubunun kuarklar için düşük enerjilerde geçerli bir yaklaşık simetri grubu olduğu ileri sürülüyordu. Böylece Gürsey, bütün temel parçacık etkileşmelerini birleştirmeye aday teorilerin kurulmasına, E(6) ve E(7) gruplarına dayanan simetrileri önererek çok önemli bir katkı yapmıştır. Çünkü bu öneriyle Lie grupları fizikte ilk kez kullanılmış oluyordu ve Gürsey’in matematiksel fiziğe katkılarının derinliğini göstermesi bakımından da dikkat çekiciydi. Bu noktadaki başarısının en iyi göstergesi ise Nobel Fizik Ödülü’ne aday gösterilmesidir. Cumhuriyet Türkiye’sinin seçkin kuramsal fizikçilerinden Cengiz Yalçın, bu öneriyi yapmak için seçilen bilim adamlarımızdan birisi olarak 1985 ve 1992 yıllarında iki kez Nobel Fizik Ödülü için aday önerme komitesine seçilmiştir. Cengiz Yalçın, kendisine gönderilen Eylül 1984 ve Eylül 1991 tarihli, “Çok Gizli” kayıtlı, “İsveç Kraliyet Bilimler Akademisi adına, Fizik Nobel Komitesi olarak, 1985 yılı Nobel Fizik Ödülü için aday önerme onurunu size verdik” diye başlayan iki mektupla göreve davet edilmiştir. İlk daveti kabul eden Yalçın, 03 Ocak 1985 tarihinde aday önerisinde bulunmuş ve EVRENSEL KİŞİLİK XX. yüzyıl fiziğinin evrensel kişiliklerinden birisi olan Feza Gürsey, daha sonra ulaşacağı büyük başarılardan en ufak bir belirti taşımaksızın, askeri doktor Reşit Gürsey ve kimyager Remziye Hisar’ın sıradan bir çocukları olarak 7 Nisan 1921 tarihinde İstanbul’da doğmuştur. Bilime ve başarıya doymayan bir kişilik kazanmasını anne ve babasından aldığı anlaşılan Gürsey’in annesi de 1920’lerde, Sorbonne’da Devlet Kimya Doktorasını tamamlamış, kendisi gibi seçkin bir bilim insanıydı. 1920’li yıllar Türkiye’nin kölelik ile özgürlük arasında bir seçim yapmaya zorlandığı yıllardı. Belirsizlik her yer Feza Gürsey, Fen Fakültesi’ndeyken. de kol geziyordu ve sağlıklı karar vermek her zamankinden daha zordu. Atatürk ve arkadaşları özgürlüğü seçmişlerdi ve bedelini ödemeye hazırdılar. Türk halkı da bu tarihi kararı onaylamıştı. Kurtuluş Savaşı yapılacaktı. Remziye Hisar Kurtuluş Savaşı’na geleceğin gençlerini yetiştirmek üzere Adana’da öğretmenlik, Reşit Gürsey ise Ankara’da doktorluk yaparak katıldılar. Bunlardan habersiz Feza Gürsey, anneannesi ve teyzesi tarafından bir süreliğine büyütüldü. Savaşın bitiminde anne ve babasının Paris’e gitmeleri nedeniyle, Paris’e götürülen Feza Gürsey, İlkokul eğitimi için Jeanne d’Arc okuluna kaydedildi. Buradaki eğitimi annesinin Türkiye’ye çağrılması sonucu kısa sürdü ve bu kez İstanbul’da Galatasaray Lisesi’nin ilkokul 3. sınıfına yatılı olarak kaydedildi. Galatasaray’da başlayan eğitim 1940 yılında tamamlandı. Aynı yıl İstanbul Üniversitesi Fen Gürsey, annesi Remziye Hanım ve kız kardeşi Deha ile. Fakültesi MatematikFizik Bölümü’ne kaydolan Gürsey, 1944 yılında mezun oldu. larında İstanbul Üniversitesi’nde Modern Çağ’ın seçkin Milli Eğitim Bakanlığı’nın yaptığı sınavı kazanarak Kuramsal Fizik Anabilim Dallarından birisini oluşturmak İngiltere’ye giden Gürsey, burada Imperial College’de dok için yoğun bir çaba gösterdi. Bu uğraşısı sürerken yettora yapmaya başladı. Kuaterniyonların Alan kinliğini artırmak için 195761 yılları arasında zaman zaDenklemlerine Uygulanmaları konusunda hazırladığı te man Brookhaven Ulusal Laboratuvarı’nda, Princeton ve zini 1950’de tamamladı. Aynı yıl Cambridge Columbia Üniversitelerinde araştırmalar yaptı. Bu döÜniversitesi’nde doktora sonrası çalışmalarda da bulu nemde çağdaş fiziğin devleriyle tanışmak fırsatını bulan nan Gürsey, 1951 yılında İstanbul Üniversitesi’nde fi Gürsey, 1961 yılında Türkiye’ye döndü ve Orta Doğu zik asistanı olarak göreve başladı. 1952’de meslektaşı Suha Teknik Üniversitesi’nde göreve başladı ve Kuramsal Fizik Pamir ile evlendi. Bölümü’nü kurdu. Bu dönemde Kuantum Elektrodinamiği 1953 yılında doçent olan Gürsey, bundan sonraki yıl CBT 1114/ 10 25 Temmuz 2008
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle