28 Haziran 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

POLİTİK BİLİM Aykut Göker http:/www.ınovasyon.org;[email protected] ÜniversiteSanayi İşbirliği Merkezleri Platformu tarafından 2627 Haziran’da Çukurova Üniversitesi’nde düzenlenen ‘ÜniversiteSanayi İşbirliği Ulusal Kongresi2008’in en güzel yanı, taşın altına elini sokmuş olanların deneyimlerini aktarmalarıydı. Deneyimlerimizi Paylaşmak... Kongre ve benzeri etkinliklerin güzel yanı katılımcıların bilgi ve deneyimlerini başkalarıyla paylaşmalarıdır. Tartışılan, uygulamadaki yeni bir kurumsal model ya da bir uygulama alanında izlenen farklı yollar ve sonuçları gibi pratikteki meselelerse, taşın altına elini sokmuş olanların deneyim paylaşımları çok daha büyük bir değer ifade eder. ÜniversiteSanayi İşbirliği Merkezleri Platformu (ÜSİMP) tarafından 2627 Haziran’da Çukurova Üniversitesi’nde düzenlenen ‘ÜniversiteSanayi İşbirliği Ulusal Kongresi2008’in en güzel yanı da, bu türden deneyimlerin aktarımına sahne olmasıydı. ÜniversiteSanayi İşbirliği Merkezleri Platformu’ndan 08 Şubat 2008 günlü CBT’de yer alan yazımda söz edilmişti. TÜBİTAK’ın, 1996'da yürürlüğe koyduğu bir program (ÜSAMP) kapsamında kurulmuş altı, ‘üniversitesanayi ortak araştırma merkezi’nden beşinin, kurumun, bu merkezler üzerindeki koruyucu şemsiyesini kaldırmasına rağmen yollarına devam etme kararını aldıkları ve aralarındaki birlikteliği sürdürebilmek, bir işbirliği ve deneyim paylaşım ortamı yaratmak amacıyla bu platformu oluşturdukları da, yine aynı yazıda belirtilmişti. ABD’nin ‘NSF’ kısa adıyla bilinen Ulusal Bilim Vakfı’na yaptığı ziyaret sırasında kurumun üniversitesanayi ortak araştırma merkezleri destek programını ve bu kapsamda geliştirdiği ‘merkez modeli’ni inceleyen ve buradan aldığı ilhamla, TÜBİTAK’ın da benzer bir programı yürürlüğe koymasını sağlayan, o dönemdeki TÜBİTAKTİDEB Başkanı Doç. Dr. Cemil Arıkan’ın kongrede yaptığı, bu programa ilişkin yorumları dinlemek ilginçti. ÜSAMP’ın yürürlüğe konduğu günden kapandığı güne dek, programın adeta misyonerliğini yapan, TİDEB’in o zamanki kadrosunda görevli Mahmut Kiper’in, o süreçte tanık olduğu, üniversitesanayi işbirliğini kurmadaki başarılar ve başarısızlıklara ilişkin çözümlemeleri önemliydi, öğreticiydi. Yeni bir hüviyetle yollarına devam etmekte olan merkezlerde yaşananları, doğrudan bu merkezlerin sorumlularından dinlemek de, tabiî, çok önemliydi. Deneyimlerini bizlere açık kalplilikle aktardırlar. Dinlediğimiz merkez sorumlularını ad olarak da söyleyeyim: ADANA– ÜSAM [Adana ÜniversiteSanayi Ortak Araştırma Merkezi Derneği ve ARGE İktisadi İşletmesi] Yönetim Kurulu Üyesi ve ÜSİMP Yürütme Kurulu Başkanı Prof. Dr. A. Hamit Serbest (Çukurova Üniversitesi); ADANAÜSAM’ın geçmiş dönemlerde müdürlüğünü yapmış olan Prof. Dr. Necdet Geren (Çukurova Üniversitesi); BİYOMEDTEK [Biyomedikal Teknolojiler Merkezi Derneği, Hacettepe Üniversitesi] Yönetim Kurulu Başkanı ve merkezin sanayi kesimindeki paydaşlarından Çim Mühendislik’in Temsilcisi L. Mete Özgürbüz; ODAGEM’den [OSTİM Ortadoğu İleri İmalat Sistemleri ve Teknolojileri ARGE Merkezi A.Ş.] Prof. Dr. S. Engin Kılıç (ODTÜ); OTAM [Otomotiv Teknolojileri Araştırma Geliştirme San. ve Tic. A.Ş.] Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Ali G. Göktan (İTÜ); SAM [Seramik Araştırma Merkezi A.Ş.] ARGE Koordinatörü Prof. Dr. Ferhat Kara (Anadolu Üniversitesi)... Deneyim paylaşımında, söz konusu olan bir başarı örneğindeki deneyimlerse ya da anılan kongrede olduğu gibi, anlatılan, en azından ayakta kalmayı başarmış bir merkezin öyküsüyse, bunları aktarırken tanık olunan olumsuzluklar ya da yapılan hatalar da rahatlıkla söylenebilir; bu rahatlığı veren, ne de olsa, son çözümlemede sonucun olumlu olmasıdır. Ya anlatacağınız, kuruluş sürecinde sizin de rol aldığınız, ama sonuçta bütünüyle başarısız kalan bir merkezse; buradaki deneyimler de aynı rahatlıkla anlatılabilir mi? Kongrede bu zor görevi, Gaziantep’in genç sanayicilerinden Semih Tılfarlıoğlu üstlendi ve bize ÜSAMP kapsamında kurulan, sonra da sürdürülemeyip kapatılan, Gaziantep’teki merkeze ilişkin deneyimlerini bütün içtenliğiyle aktardı; tarafların başarısızlıkta etken olan davranışlarına ilişkin çözümlemelerde bulundu. Kendisine bu öğretici sunuşu için teşekkür borçluyuz. Gelecek hafta, aynı kongrede anlatılan, ilginç, birkaç deneyimden söz edeceğim. Kanserde yeni yaklaşımlar “Emerging Trends in Oncology” isimli dizi seminerler kapsamında İstanbul’da düzenlenen sempozyumda, ülkemizin önde gelen onkolog, hematolog ve klinisyenleri bir araya gelerek, onkoloji dalında ortaya çıkan yeni eğilimleri tartıştılar. Reyhan Oksay K anser tedavisindeki yeni gelişmeler ile ilgili doktorları bilgilendirmek amacıyla düzenlenen “Emerging Trends in Oncology” isimli seminerler dizisi kapsamında 5 Temmuz tarihinde İstanbul’da da bir seminer düzenlendi. Toplantı merkezi ABD’de olan ve tüm dünyada eğitim faaliyetleri düzenleyen “Physicians’ Education Resources” isimli bağımsız kuruluş tarafından gerçekleştirildi. Onkolog, hematolog ve diğer klinisyenleri biraraya getiren 1 günlük sempozyumda, başta ABD’de yapılan Amerikan Onkoloji Derneği yıllık toplantısı olmak üzere, onkoloji alanında düzenlenen toplantılarda dile getirilen temel veriler ana hatlarıyla dinleyicilere sunuldu. Doktorlara bulundukları bölgede erişmeyi hedefleye seminerler, bilgilendirici oturumlar ve interaktif, vakatabanlı panel tartışmaları ile genç hekimlerin klinik çalışmalarında karşılaştıkları günlük sorunları, konunun yetkin isimleriyle tartışma olanağına kavuşmalarını sağlıyor. Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Hematoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi. Doç.Dr. Mustafa Çetiner ve Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Onkoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Nil Molinas Mandel’in organizasyonun Türkiye ayağını üstlendiği toplantıda meme kanseri, mide ve bağırsak kanserleri, genitoüriner kanserler, akciğer ve hematolojik kanserlerin tedavilerinde son gelişmeler tartışıldı ve yeni ilaçlarla ilgili tanıtımlar yapıldı. Emerging Trends in Oncology isimli dizi seminerlerin uluslararası organizatörlerinden Prof. Dr. Tarıq Mughal bu seminerlerin ana hedefinin, son gelişmeleri komprime bir şekilde doktorlara aktarmak ve en azından doktorların dünyada yapılan çalışmalar hakkında bilgi sahibi olmalarını sağlamak olduğunu belirtiyor. “Lösemileri, Lenfomaları ve Miyelomları Anlamak” isimli popüler bir kitabın da yazarlarından biri olan Prof. Mughal, dünyada en sık rastlanılan kanser türünün meme ve akciğer kanseri olduğuna dikkat çekti. Bu arada Multiple Myeloma hastalığının son günlerde artış göstermesinin nedenlerine ilişkin sorumuzu Dr. Mughal şöyle yanıtladı: “Multiple Myeloma bir kan kanseri türüdür. Ancak kemik iliği tümörlerine de yol açtığı için kemik iliği kanseri olarak da isimlendirilir. Son yıllarda artış gösterdiğini düşünmüyorum. 10 yıl önce hastalığın tedavisinde çok fazla seçeneğimiz yoktu. Bugün farklı ilaç şirketlerini ürettiği çok başarılı yeni ilaçlar var (Talidomide, Bortezomib gibi). Hastalık eskiden daha az bilinirdi; günümüzde hastalığın farkındalığı arttı ve adı daha sık duyulmaya başladı. Olay budur.” YENİ TRENDLER NEDİR? Sempozyumda “Mide ve Bağırsak Kanserlerine Yeni Bir Bakış” başlığı altında bir sunum yapan İstanbul Bilim Üniversitesi Tıbbi Onkololoji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. O. Gökhan Demir, bugün kanser tedavisinde konfeksiyon tedavilerden kişiselleştirilmiş (individualize) tedavilere doğru bir geçiş olduğunu ve kanser hücrelerinin moleküler ve genetik özelliklerini daha iyi anladıkça bunun mümkün olacağını söyledi. Toplantıda “Lösemi için Tedavi CBT 1112/ 6 11 Temmuz 2008 Prof. Dr. O. Gökhan Demir
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle