29 Eylül 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

GÜNCEL TIP kalma göstergesi olarak kanda, kronik kurşuna maruz kalma göstergesi olarak saçta kurşun düzeyine bakıldı. Birinci çalışma için İstanbul Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Çocuk Sağlığı İzlem Polikliniği tarafından takip edilen doğum tartısı 2500 gramın üzerinde, miadında doğmuş, kronik hastalığı olmayan, ailesi 1 yıldır İstanbul’da aynı adreste oturan çocuklar alındı. Her çocuktan kan ve saç örnekleri doğumdan sonraki 1., 6., 12. ve 24. aylarda alındı. Başlangıçta 199 çocuk araştırmaya alındı 6. ayda 193, 12. ayda 185, 24. ayda 131 çocuk ile araştırma sürdürülebildi. Bulgularımıza göre kan ve saç kurşun düzeyleri yaşla birlikte artıyordu, en yüksek kurşun düzeyi 24. ayda gözlendi. Yalnız bir çocukta kan kurşun düzeyi girişim gerektirecek kadar yüksek bulundu. Bu çocuğun pillerle oynadığı, onları ağzına aldığı belirlendi. Bitkisel çay (Ihlamur, rezene, nane, anason vb) verilen, sigara dumanına maruz kalan, merkezi ısıtma sistemi olan evlerde yaşayan, babası kurşunla ilgili işlerde çalışan çocuklarda kan ve saç kurşun düzeyleri, istatistiksel açıdan anlamlı yüksek çıktı. Mustafa Çetiner [email protected] Geçen günlerde ülkemizin en çok izlenen haber bültenlerinden birinde, nadir görülen ve löseminin kronik bir formu olan kronik miyelositik lösemi hakkında yeni gelişmeleri anlattım. Hekim ve Medya Aslında haberi hazırlayan televizyoncu arkadaşım da son derece sorumlu bir habercilik örneği verdi ve haberin sadece bu alt lösemi grubuyla ilgili olduğunu hazırladığı haberde açıkça vurguladı. 13. Avrupa Hematoloji Kongresi sırasında hazırlanan bu haberde sadece benim değil, konunun dünyadaki önemli otoritelerinin görüşlerine de yer verilmekteydi. Haberi ilk izlediğimde beğendim ve televizyoncu arkadaşımı da haber nedeniyle kutladım. Ancak haberin toplum tarafından algılanışı çok farklı oldu. Çünkü söz konusu teevizyon kanalı haber bülteninin başlangıcından itibaren alt yazı olarak “lösemi artık yüksek tansiyon ve şeker hastalığı gibi ilaçla tedavi edilebiliyor” diye yazdı. Bu benzetme aslında bana aitti, ancak sadece haberde de açık biçimde belirtildiği üzere yukarıda andığım kronik lösemi alt grubu için söz konusuydu. Haberin içeriğinde bunun bir kronik lösemi alt grubu için söz konusu olduğu açıkça söylenmesine rağmen birçok kişi sadece bu alt yazı nedeniyle ilacın tüm lösemi türlerinde kullanıldığını düşündü. Ertesi gün düşüncelerine çok değer verdiğim bir hocam beni aradı ve kötü bir rayting oyununa alet edildiğimi söyledi. Gerçekten de birçok hasta, hekimlerine kemoterapi yerine benim ana haber bülteninde söz ettiğim ilacı neden uygulamadıklarını sormuştu. Yaşadığım bu olay uzun süredir beynimi meşgul eden bir sorunu yeniden gündemime getirdi. Acaba görsel medyada yer almak doğru muydu? Yoksa bu tür yanlış anlaşılma risklerini göze alarak doğru ve bilimsel olanı anlatmaya devam etmeli ve aslında çoğu kez sadece ekranda görünerek bundan kişisel getirim sağlamaya çalışanlara meydanı bırakmamalıydı. Bunu yaparken kişisel getirim sağlamaya çalışanlar ile aynı kefede tartılma riskini almaya değer miydi? Konuyu geçtiğimiz günlerde İstanbul Tabip Odası Başkanı Özdemir Aktan ile ayaküstü konuştum. Bana gülümseyerek baktı, öylesine tanıdığı bir hayal kırıklığı idi ki benimkisi. Aslında o medyanın sağlık alanındaki yönlendirmelerinden ve dalgalandırıcı habercilik anlayışından yakınanların başında geliyordu. Özdemir Aktan da benim düşündüğüm gibi çok iyi ve sorumlu gazetecilik yapanları bir kenara ayırıyor, ancak medyada sağlık alanında bir haber kirliliği olduğuna da inanıyordu. Kanımca sağlık alanındaki haber kirliliğinin bazı nedenleri var. Bunlardan ilki, sağlık haberleri yapanların bir bölümünün bu konuda yeterince donanımlarının olmamasıdır. Bu sorun aslında iyi ve güvenilir danışmanlarla aşılabilir bir durumdur. Kaldı ki, kimi deneyimli gazeteciler aslında konuyu bilmeseler bile kimden öğrenmeleri gerektiğini gazeteci sezileri ile anlayabiliyorlar. Medyadaki kirliliğin bir diğer nedeni, gazete sütunlarında ve TV ekranlarında görünmekten hoşlanan ve bazen de bunu ticari bir olanak olarak gören meslektaşlarımızdır. Üçüncü belirleyici olan ise, sağlıkta reklamın yasak olduğu ülkemizde haber görünümlü reklamların yayınlanması, en az 10 yıldan beri uygulanmakta olan kimi tedavi yöntemlerinin yeni imiş gibi izleyenlere sunulmasıdır. Son önemli neden ise medyadaki izlenme oranları ile ilgili kaygıdır. Bu kaygı yukarıda sözünü ettiğim “lösemi artık yüksek tansiyon ve şeker hastalığı gibi ilaçla tedavi edilebiliyor” diye alt yazı geçmesine neden olmaktadır. Sadece bu kaygı nedeni ile söz konusu alt yazı “nadir görülen kronik bir lösemi türü artık yüksek tansiyon ve şeker hastalığı gibi ilaçla tedavi edilebiliyor” olamamaktadır. Seyircilerin durumunu da bir sorun olarak görmek gerekir. Kanımca onlar da eleştiriyi hak ediyor. İzleyicilerin haberde bu derece net belirtilmesine rağmen bir tek cümlelik alt yazıya itibar etmeleri haklı mıdır? Peki, halen 108 bölgesel, 1058 yerel ve 36 ulusal olmak üzere 1462 radyo; 15 bölgesel, 229’u yerel ve 15’i de ulusal olmak üzere 259 TV’nin yayın yaptığı ülkemizde ne yapmalı? Bu ayrı bir yazı konusudur. Çözüm önerileri ile ilgili geri dönümlerinizi bekliyorum. Bu konuya devam edeceğim… SİGARA VE TRAFİK İkinci çalışma İstanbul’da toplam 13 ilköğretim okulunda yürütüldü. Araştırma için 960 öğrenciden kan ve 760 öğrenciden saç örnekleri alındı. Örneklerdeki kurşun analizi sonuçlarına göre, sigara içilen evlerde yaşayan, ana caddeye yakın okullarda eğitim gören çocukların saç ve kan kurşun düzeyi yüksekti. On çocukta kurşun düzeyi yüksek bulundu. Üç çocukta kaynak saptanabildi. Bir çocuğun babası kurşunla ilgili işte çalışıyordu. Diğer iki kardeşin yaşadığı ev eskiydi ve evin su tesisatı kurşunlu eskimiş borulardan oluşuyordu. Ayrıca bu kardeşlerin yoğun bir şekilde çatapat içeren oyuncaklarla oynadıkları belirlendi. Kurşun düzeyleri yüksek bulunan çocukların tümü tedavi edildi. Kurşun analizlerinin hepsi İstanbul Tıp Fakültesi Çocuk Hastalıkları Ana Bilim Dalında 1974 yılında kurulmuş olan Eser Element Araştırma Laboratuvarı’nda yapıldı. Her iki araştırmamızda tedavi gerektirecek kadar kan kurşun düzeyi yüksek çocuk sayısı az idi. Ancak bir toplumdaki ortalama kan kurşun düzeyi arttıkça, o toplumda zekâ puanı dağılımına göre uçlarda yer alan insanlar daha fazla etkilenmektedir. Böylece toplumun motor güçlerinden biri olan ileri zekâlı insan sayısı azalırken; düşük zekâ puanına sahip insan sayısı da artmaktadır. Bu nedenlerle kan kurşun düzeyini düşük tutacak önerilerin tüm toplum tarafından benimsenmesi önemlidir. ÇOCUKLAR İÇİN ÖNERİLER Araştırma sonuçlarımıza göre, çocuk sağlığı açısından önerileri şöyle sıralayabiliriz: 1. Çocuklara ilk 12 ayda bitkisel çaylar verilmemeli. 2. Çocukların bulunduğu kapalı mekânlarda sigara içilmemeli. 3. Okullar ana caddelere yakın olmamalı. 4. Kurşunla ilgili işlerde çalışanlar iş giysilerini işte bırakmalı ve mümkünse işyerini terk etmeden önce banyo yapmalı. 5. Kurşunlu benzin kullanımı yasaklanmalı. 6. Su borularının kurşunsuz olmalarına dikkat edilmeli. Araştırma sonuçlarımız 02 yaş ve 1113 yaş arasında kan ve saç kurşun düzeylerinde yükselmeye yol açan faktörlerin önlenebilir nedenlerden kaynaklandığını gösteriyor. Toplumun bu açıdan bilgilendirilmesi çocuk sağlığına önemli katkı sağlayacaktır. Kaynaklar Goldstein GW. Neurological concepts of lead poisoning in children. Pediatrics Annals. 1992;21:38488. Özden TA, Gökçay G, Ertem HV, Süoğlu ÖD, Kılıç A, Sökücü S, Saner G; Elevated hair levels of cadmium and lead in school children exposed to smoking and in highways near schools. Clinical Biochemistry 2007; 40: 5256. Özden TA, Kılıç A, Vehid HE, Toparlak D, Gökçay G, Saner G. “ Blood Lead Levels in School Children,” Indoor and Built Environmental, 2004; 13(2),149154. Özden TA, İşsever H, Gökçay G, Saner G. Longitudinal Analyses of BloodLead Levels and Risk Factors For Lead Poisonng in Healthy Children Under Two Years of Ege. Indoor and Built Environmental, 2004;13(4),303308. Özden TA, İşsever H, Gökçay G, Saner G. 02 yaş arası çocuklarda saç kurşun düzeyleri ve kronik kurşuna maruz kalma nedenleri. İstanbul Tıp Fak. Mecmuası, 2003;66(4), 238246. Schwartz J. Low level lead exposure and children’s IQ: metaanalysis and search for a threshold. Environ Res, 1994;65:4255. CBT 1112/ 15 11 Temmuz 2008
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle