28 Eylül 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

SON ARAŞTIRMALAR KAHVE, HASTALIK SÜRECİNİ YAVAŞLATIYOR Kahvenin kronik karaciğer hastalıklarına iyi geldiği anlaşıldı. Kafein, sağlıklı karaciğer hücrelerinin işlevsiz bağdokusuna dönüşme sürecini yavaşlatıyor. Aslında son yıllarda kahvenin kronik karaciğer bozukluğu (Fibroz) üzerindeki olumlu etkisi deneysel araştırmalarla fark edilmişti. Bu hastalıkta organdaki bağdokusu çoğalınca doku sertleşir ve karaciğer görevini yerine getiremez hale gelir. Karaciğer fibrozları özellikle aşırı alkol tüketimi ve Hepatit C ve B’ye bağlı olarak gelişmekte. Düzenli olarak kahve içen hastalarda hastalık süreci yavaşlıyor. Ne var ki bu iyileşme sürecinin moleküler biyolojik nedenleri bilinmiyordu. Aachen Teknik Yüksekokulu’nda Axel Gressner ile çalışan araştırmacılar şimdi kafeinin karaciğer hücrelerindeki “CycloAMP” oranını arttırdığını saptadı. Bu uyarı maddesi sağlıklı hücreleri işlevsiz hücrelere dönüştüren bağdokusu büyüme faktörü CTGF’yi engellemekte. Bilim insanları deneyler sırasında sağlıklı farelerden aldıkları karaciğer hücrelerini kafeinle uyarınca, CTGF üretiminin önemli ölçüde azaldığını fark etmişler. Bununla birlikte karaciğer fibrozunun sadece kahve tüketimiyle tedavi edilemeyeceğini de söyleyen Gressner, uygun tedavinin, ancak yüksek dozda kafein içerikli ilaçlarla uzun vadede başarılı olabileceğini düşünüyor. törü James Bertram. Su sorunu tüm gelişmekte olan ülkeleri olduğu kadar endüstri ülkelerini de tehdit ediyor. Asya Gelişme Bankası’na göre Asya’da 700 milyon kişi yeterli içme suyu bulamıyor. Bertrem su sorunun giderilebilmesi için su arıtımı için acilen yatırımların yapılmasını önermekte. Bu konuda Singapur örnek gösteriliyor. Singapur bir yandan atık suyu arıtarak içme suyuna dönüştürürken diğer yandan da yağmur suyu topluyor. tırmacılar. Belkemiği, el ve kalça eklemlerinde şiddetli artroz izleri bulan uzmanlar, ayrıca çene ve alın boşluğunda kronik iltihaplanmalara ait izler de saptanmış. Ayrıca düşerek kolunu kıran ve orta kulak iltihabı geçiren süvari, iki atı ve özel eşyalarıyla birlikte gömülmüş. Mumya iyi koruna gelmiş olması nedeniyle dünya genelindeki uzmanların ilgisini çekmişti. İskelet kalıntıları, çok havadar bir mezar odası içinde buzun üzerinde yer alan bir ahşap zemin üzerinde bulunmuş. İskelet bu yüzden “derin dondurucuda kurutulmuş” gibi koruna gelmiş. İncelenmesi için 2006 yılında Göttingen’e getirilen iskelet kalıntıları, temmuz ayında yeniden Moğolistan’ın başkenti UlanBatur’a götürülecek. 2300 YILLIK MUMYA BİR SÜVARİYE AİT Moğolistan’da bulunan ve buzun üzerinde mumyalanarak korunagelen iskeletin, ölümünden önce ağır işler yapmayan bir süvariye ait olduğu anlaşıldı. Göttingen Üniversitesi’nde yapılan analizlere göre İskit savaşçısı “kemiği eriten bir süreç” sonucunda ölmüş. Ayrıntılı bilgiler incelemelerin bu yılın sonunda tamamlanmasıyla elde edilecek. Süvarinin 5060 yaşına kadar yaşadığı, 1,67 boyunda olduğu ve orta tabakanın üst sınıfına ait olduğu bilinmekte. Dişlerden, savaşçının daha çok etle beslendiği anlaşılıyor. İlk başta tahmin edildiğinin aksine, adam sarışın değil koyu kahverengi saçlıymış. Mumya üzerinde bulunan saçın rengi ölümden sonra açılmış. Bu durum belki de mumyalanmayla ilgili diyor araş HAYVANLARIN NİÇİN UYKUYA İHTİYAÇLARI VAR? Son bir araştırmayla dinlenme evrelerinin beyni yenilediği anlaşıldı. İnsanlarda öğrenilenlerin işlenmesini sağlayan REM uykusunun akıllı hayvanlarda da önemli bir işlevi var. REM uykusunun özelliği rüyalar ve gözlerin hareketleridir. Bu uyku evresi insanın bir gün önce öğrendiklerini kalıcı kılar. Bilim insanları hayvanlarda uykunun neye iyi geldiğini kesin olarak bilmiyorlardı. John Lesku’yla çalışan ekip şimdi büyük beyinli hayvanların, küçük beyinlilere kıyasla daha fazla REM uykusuna ihtiyaç duyduklarını tespit etti. Bu yüzden Rem evrelerinin sayısı ve uzunlu ğu doğrudan doğruya zekâyla ilişkili olabilir diyor araştırmacılar. Fakat Lesku’nun araştırması, daha önceleri birçok biyolog tarafından kabul edilen tezi doğrulamadı. Bu teze göre daha yüksek metabolizma oranlarına sahip hayvanlar daha fazla uykuya gerek duyuyordu. Lesku ise uykunun tüm akıllı hayvanlarda beynin yenilenmesinde önemli bir rolü olduğu sonucuna vardı. PARAZİTLER, DİL VE İLETİŞİM ARASINDAKİ İLİŞKİ Parazitlerin ve hastalıkların evrim sürecinde dil çeşitliliğini tetikledikleri anlaşıldı. İnsanların parazitler ve hastalıklarla daha fazla mücadele etmek zorunda kaldıkları bölgelerdeki dil çeşitliliği daha zengin. Sonuç, bölgelere göre parazit ve dil çeşitliliğini karşılaştıran Amerikalı bilim insanlarına ait. Diğer topluluklara iletişim sırasında hastalık bulaşma riski büyükse, daha küçük toplulukları kuruluyor ve bu gruplar kendi dillerini geliştiriyorlar diye açıklıyor New Mexico Üniversitesi’nden Corey Fincher ve Randy Thornhill. Araştırma çerçevesinde altı kıtadan veriler bir araya getirildikten sonra bölgesel parazit ve dil çeşitliliği arasındaki gelişme incelenmiş. Bu ilişki, tarihsel gelişme veya kolonileştirme gibi faktörler KİRLİ İÇME SUYU YÜZÜNDEN GÜNDE 4 BİN KİŞİ ÖLÜYOR Dünya Sağlık Organizasyonu’ndan (WHO) yapılan bir açıklamaya göre dünya genelinde her gün 4 bin kişi yaşamını yitiriyor kirli içme suyu yüzünden. Önlem alınmazsa bu yıl ölü sayısı 1.6 milyon kişiyi bulacak. Dünyanın birçok yerinde su kıtlığı daha da artacak, çünkü git gide daha fazla insan içme suyuna ihtiyaç duymakta ve iklim değişimi yüzünden kuraklıklar meydana gelmekte diyor WHO’nun su ve sağlık koordina Gen araştırmaları KOPYALANMIŞ BAĞIŞIKLIK HÜCRELERİ KANSER HASTASINI KURTARDI Bir cilt kanseri hastası, kendi bedeninden kopyalanan bağışıklık hücreleriyle başarılı bir şekilde tedavi edildi. Hastanın tümörleri iki ay içinde yok olmuş. Tıp tarihinde bir ilk olan bu tedavi Seattle’deki Fred Hutchinson Kanser Araştırmaları Merkezi’nden Cassian Yee ve ekibi tarafından gerçekleştirildi. Araştırmacılar hastadan aldıkları uzmanlaşmış savunma hücrelerini (‘Thücreleri”) beden dışında kopyaladıktan sonra enjekte etmişlerdi. Tedaviden iki yıl sonra bile hastada kanser hücreleri saptanmamış. Melanom hastasının tedavisinde başarılı olan ekip, şimdi sağaltımın etkisini geniş kapsamlı bir araştırmada kanıtlamaya çalışacak. Hastaya özellikle de belli bir şekilde uzmanlaşan tümör proteinine karşı etkili olan kopya CD4T hücreleri aşılanmış. Hücreler hastanın bedeninde seksen gün hayatta kalmışlar. Melanom özellikle de bedenin uzun süre güneşte kalan bölgelerinde gelişmekte. Kanser derine işleyerek lenf ve kan damarları ile bedene yayılabilmekte ki bu kanser türünü tehlikeli kılan da bu. Melanom daha çok omuzların ve kalçaların arasında, baş veya omuzda ve özellikle de kadınların kollarında ve bacaklarında gelişmekte. Konuyla ilgili araştırma yazısı New England Journal of Medicine dergisinde yayımlandı. CBT 1112/ 4 11 Temmuz 2008
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle