27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

POLİTİK BİLİM Aykut Göker http:/www.ınovasyon.org;hagoker@ttmail.com Sürekli ‘başkalarının yaptıklarını izlemek’; sürekli ‘başkalarının ortaya attığı yeni kavram ve terimleri’ öğrenmek... Bunları yazmak bana da ağır geliyor; ama, bilim ve teknolojiyi üreten, bu bilgi kümelerine ciddi ölçekte katkıda bulunan bir toplum olamadığımız sürece ne yazık ki bu böyle olacak... “Bizim Mucitler” de ilginç projeler yarışıyor Kanal D, ODTÜ ve Ankara Ticaret Odası işbirliği ile sürdürülen “Bizim Mucitler” programında, ilginç buluşlar gündeme geliyor... Tarımsanayi ilişkisi (2) Geçen hafta, ‘inovasyon’ meselesinin tarım politikalarında da dikkate alınması gerektiğini vurgulamıştım. Bunu okuyanlardan çoğu, benim için muhtemelen, ‘tarımda inovasyona gelinceye kadar çözülmesi gereken yüzlerce meselemiz varken adamın yazdığına bak’, diye düşünmüştür. Haklı olabilirler; ama ben de, günün bastıran sorunlarıyla boğuşulurken tarımın dünyadaki geleceğini şekillendiren gelişmeler gözden kaçabileceği için kaygılıyım. Dikkatlerimiz o gelişmelere de odaklanmalı. Bugünümüzü kaybettik, yarınımızı da kaybetmeyelim; merâmım bu. Biraz dikkatli bir göz, yarının dünyasında iddiası olan ülkelerin bilim ve teknoloji strateji ve politika dokümanlarında yer alan, tarımla ilişkilendirilebilecek orta ve uzun vâdeli öngörülerinin bizim pek kullanmadığımız kavramlarla, terimlerle örülü olduğunu fark edebilir. O ülkelerde ortaya çıkan yeni kavram ve terimleri hangi alanda olursa olsun biz de hemen ezberimize alalım, anlayışı tabiî ki yanlış. Ama, bilim ve teknolojideki gelişmeleri ve bunların üretim alanlarında uygulanmalarına yönelik öngörüleri bilmek; bu nedenle, söz konusu gelişme ve öngörüleri ifade etmek için ortaya atılan yeni kavram ve terimleri öğrenmek, muhtevâlarını kavramak zorundayız. Sürekli ‘başkalarının yaptıklarını izlemek’; sürekli ‘başkalarının ortaya attığı yeni kavram ve terimleri’ öğrenmek... Bunları yazmak bana da ağır geliyor; ama, bilim ve teknolojiyi üreten, bu bilgi kümelerine ciddî ölçekte katkıda bulunan bir toplum olamadığımız sürece ne yazık ki bu böyle olacak... Dışımızdaki gelişmeleri izlemek, bilim ve teknolojide biz de yetkinleşmeliyiz, iddiasından vazgeçmek anlamına gelmiyor. Eğer, yarının dünyasında var olabileceksek bu iddiayı sürdürmek zorundayız. Söylemek istediğim şu: Bizden önde koşanların yarattıkları yenilikleri elbette sürekli izleyeceğiz; ama bir şey daha yapacağız: Kendi koşullarımızı da dikkate alarak bunları değerlendireceğiz; yarar sağlayacağımıza inandığımız andan itibaren de uyguluyormuş gibi yapmayıp yeni olanı biz de gerçekten uygulayacağız. Bilim ve teknolojide gerilerdeyiz ama, bu tür değerlendirmeleri yapabilecek kadar da bilgi ve deneyime sahibiz. Tanzîmât’tan beri, bizden önde koşan ülkelerden bir şeyler öğrenmeye, onların yaptıklarından kendimize dersler çıkarmaya çalışıyoruz. Doğru olan seçimlerimiz var; hatâlarımız var... Yaptığımız seçimlerden, özellikle hatâlarımızdan çok şey öğrenmiş olan insanlarımızın günümüzde bile hiç de az olmadıklarını düşünüyorum. Hele söz konusu olan tarımsa, özellikle Cumhuriyet döneminde, bugün bile yararlanabileceğimiz pek çok deneyim yaşadık. Cumhuriyet’in daha başlarında agronomlar, ziraat mühendisleri yetiştirmeye başlayanlar bu toplumun içinden çıkmadı mı? Modern tarım işletmelerinin Türkiye’nin pek çok bölgesindeki çiftçilerimiz için ilk somut örnekleri olan devlet üretme çiftliklerini kuranlar; tarım teknik ve teknolojilerini araştırarak öğrenmek, öğrenileni uygulama alanlarına aktarmak ve tarımsal araştırmalarda yetkinleşip kendi bulgularımızı ortaya koymak için bunca araştırma enstitüsünü kuranlar; kırsal kesimlerde yaşayan insanlarımızı bir yandan bilgiyle donatırken bir yandan da onları üretken hâle getiren Köy Enstitüleri’ni kuranlar bu toplumun içinden çıkmadı mı? Üstelik bu kurucular, dış dünyanın bilgi ve deneyiminden yararlanırken kendi yaratıcılıklarını da ortaya koymayı ve özgün kurumlar yaratmayı başarmadılar mı? Bunca deneyimden, iyi kötü, bugüne hiç mi bir şey kalmadı ki, tarımda bugün, dünya tarımına hükmedenlerin bunca gerisine düştük ve yeni gelişmeleri öğrenip akıl süzgecinden geçirerek uygulamayı da bir yana bırakıp sâdece dıştan bize dikte edilenleri uygular hâle geldik? Sorulacak soru çok da çözüm bu değil. Bu haftayı bir dertleşme sayın. Asıl konumuz olan ‘tarımsanayi ilişkisi’ne önümüzdeki hafta tekrar dönmek üzere. A bbas Güçlü’nün sunduğu Bizim Mucitler yarışması ön elemelerden sonra bölgesel finallerle sürüyor. Bölge birincilerine 10 YTL ödül veriliyor. Bugüne kadar üç bölgesel yarı finalde ilk üçe giren projeler açıklandı. İç Anadolu Bölgesi Yarı Finali’nde Furkan Kuru ve Mustafa Ayan Canlı Kitap projeleriyle, Ergün Aydın Fındık Makinesi ile, Neşet Oflaz, Mum Atma Cihazı ile, Ali Mancar, Güneş Enerjili Araba ile, Erkan Uzuner Sıcak Su Tesisat Cihazı ile, Nevzat Özel ise Dijital İris projesiyle yarıştı. ODTÜ Rektörü Ural Akbulut ve Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aygün’ün de bulunduğu Jüri, Furkan Kuru ve Mustafa Ayan’ı Canlı Kitap projeleriyle birinci seçti. Proje, sanal karekterler yaratıp kitap okumayı daha keyifli ve kolay hale getiriyor. Bilgisayar yazılımı sayesinde kitaptaki bilgileri üç boyutlu animasyonlar haline dönüştüren proje Büyük finalde 150.000 YTL için yarışacak. İç Anadolu Bölgesi ikincisi seçilen Nevzat Özel’e, dizüstü bilgisayar kazandıran Dijital İris projesi, güvenlik testlerini daha hassas, daha güvenli ve daha kolay yapılmasını sağlıyor. Jüri, Testle ilgili veri tabanı oluşturma imkanı, tüp marka bağımlılığının ortadan kalkmasını, hepsi ithal olan bu cihazların en gelişmişinin ülkemizde yapılmasına olanak sunmasını gözönüne aldı. Bülent Üçüncü seçilen Ergün Aydın’ın Fındık Makinesi ise, fındığı yeşil kabuklarından ayırmak için tasarlanmış. KARADENİZ BÖLGESİ YARI FİNALİ Ergün Aydın CBT 1106/ 6 30 Mayıs 2008 Yarı Finale kalan projeler: Ercüment Ülgüner: Harçsız Duvar; Kamil Çınar: Radyatörlü Kızılötesi Isıtma; Murat Sarıyıldız: Sırla Kiremit Kaplama; Yağızalp Aksoy: Zeytin Atık Suyu Arıtma; Bahtiyar Sarıboğa: Fenilketonürinin Biyosensörle Tanısı; Hamit Tecer: Parke makinesi ve Sabri Özkaraman: Lejyonella İle Mücadele.. Jüri, Ercüment Ülgüner’in Harçsız Duvar projesiyle Bahtiyar Sarıboğa’nın Fenilketonürinin Biyosensörle Tanısı projelerini eşdeğer gördü ve ikisini de birinci seçti. birinci seçti; projeler 10.000’ar bin YTL ile ödüllendirdi. Harçsız Duvar projesi, insan gücüyle taşınabilir yeni tasarım Modüler Yapı Elemanları kullanımı ile harç ve sıva kullanımına gerek kalmaksızın taşıyıcı nitelikte duvar ve yapı inşasının gerçekleştirilmesini öngörmekte. Proje ile, Özgün Geometrik tasarımlara sahip olan taşınabilir Modüler Yapı Elemanları kullanımı ile, taşıyıcı nitelikte duvar ve yapıların inşa yöntemine yenilik getirmek, gerek zaman gerek maliyet açısından iyileştirmeler sağlamak, mevcut yapı teknikleri ile elde edilen yapılara göre daha mukavim ve daha estetik yapılar oluşturmak hedeflenmekte. Kamil Çınar’ın Radyatörlü Kızılötesi Isıtma projesi ise üçüncü seçildi: Proje, infrared teknolojili ısıtma sistemlerinin verimliğinin artırılması ve kullanım alanlarının genişletilmesini öngörmekte. Piyasadaki infrared teknolojili ısıtıcılar sadece gördükleri bölgeyi heterojen bir şekilde ısıtırken, dar ve kapalı alan
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle