Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SON ARAŞTIRMALAR 150 MİLYON YILLIK MÜREKKEPBALIĞI Soyları tükenmiş olan bu hayvanların sadece arka kısımları bulunmuştu bugüne dek. Almanya’nın Schwaebisch Alb bölgesinde kısa bir süre önce gün ışığına çıkarılan diğer bir parçayla fosil tamamlanmış oldu. Bilim insanları ilk kez Jura devrine ait bir mürekkepbalığının çene kalıntısını buldular. Kazı başkanı Günter Schweigert’ın lemek mümkün olmuyor. Bilim insanlarının amacı başarılı atları kopyalamak değil, bu tür şampiyon atların genlerini gelecek nesillere aktarabilmelerini sağlamak. Dünyanın ilk kopya atı Prometea 2003 yılında İtalya’da doğmuştu. ise görsel ve kokuyla ilgili uyartılarla bedeni yemeye teşvik ediyor. Fakat Dagher ile çalışan araştırmacılar şimdi bu iki mekanizmanın birbiriyle ilişkili olduğunu ve açlık hormonu grehlinin iki mekanizmada da önemli bir rol oynadığını söylüyorlar. Araştırma öte yandan şişmanlığın bir beyin hastalığı ve açlığın da bir tür yemek bağımlılığı olduğunu göstermekte. Nitekim araştırmacılar grehlin hormonunun insan beynindeki ödüllenme merkezleri üzerinde etkili olduğunu bulmuşlar. Bilim insanları grehlin hormonu verilen deneklerde hatırlama yetisinin de etkilendiğini saptamışlar. Yemekleri daha çekici ve lezzetli bulan denekler ayrıca gördüklerini de daha iyi hatırlamışlar. Bununla birlikte grehlin hormonunun hatırlama yetisi üzerinde genel bir etki mi yaptığı yoksa yiyeceklerden dolayı mı etkili olduğu henüz kesin olarak bilinmemekte. YİYECEKLER HORMON YÜZÜNDEN DAHA LEZZETLİ GÖRÜNÜYOR Mide tarafından kana aktarılan ve açlık hissini uyandıran “grehlin” hormonu, insanların yiyecek uyartılarına daha fazla tepki göstermelerine neden olan beyin bölgelerini etkilemekte. McGill Üniversitesi’ne bağlı Montreal Nöroloji Enstitüsü bilim insanlarının sonuçlarına göre grehlin hormonu yiyecekleri hatırlama ve algılama yetisini güçlendirmekte. “Grehlin hormonunun, yiyeceklerin lezzetli görünmesinden sorumlu beyin süreçlerini çalıştırdığını bulduk” diyor araştırmayı yöneten Alain Dagher. Bugüne kadar açlığın iki farklı mekanizmayla kontrol edildiği sanılıyordu. Birincisi hormonsal bir süreç. Mesela grehlin hormonu beyni etkileyerek bedeni yemek yeme için uyarmakta. Bu şekilde beden ağırlığı sabit tutulduğu gibi gerekli enerji ihtiyacı da karşılanmakta. Diğeri açıklamasına göre Stuttgart Doğa Bilimleri Müzesi araştırma ekibi 150 milyon yıllık fosili Nusplinger’deki kireç tabakalarında bulmuş. Belemnit olarak adlandırılan soyu tükenmiş mürekkepbalığının bugüne kadar yalnızca arka kısmı bulunmuştu. Schweigert yeni ortaya çıkarılan kalıntının evrim tarihi açısından büyük bir önem taşıdığını vurguladı. Gen araştırmaları KOL VE BACAK UZUNLUĞU VE DEMANS HASTALIKLARI 2800 gönüllüyü inceleyen Amerikalı bilim insanları, kolları ve bacakları kısa olan kadınlarda demans hastalıklarına yakalanma olasılığının daha yüksek olduğunu buldu. Erkeklerde sadece kolun uzunluğu etkili olmakta. Bilim adamları bu riski, anne karnında veya erken çocukluk döneminde bes GAGALI MEMELİNİN KALITIMI ÇÖZÜLDÜ Biraz memeli, biraz kuş ve biraz sürüngen: Uluslararası bir araştırma ekibi gagalı memelinin kalıtımıyla, en tuhaf memelinin yapı planını çözmeye başardı. Çok iyi koku alabilen gagalı memeli, elektrik sensörleriyle yön bulabilme yetisine de sahip. Ayrıca yumurtlayabildiği gibi meme ucu olmadan yavrularını sütle besleyebiliyor. Araştırma sırasında çeşitli hayvan sınıflarının ender karışımının genlerden okunabildiği görülmüş. Araştırmayla ilgili sonuçları Nature dergisinde yayımlayan bilim insanları böylece memelilerin evrimindeki önemli bir boşluğu doldurmuş oldular. Monotremlerin küçük bir sınıfına dahil olan gagalı memeli (Ornithorhynchus anatinus), yavrularını sütle beslediği ve kürklü olduğu için memeli olarak sınıflandırılmakta. Fakat öte yandan kuş ve sürüngen özellikleri taşıdığı gibi eşsiz özelliklere de sahip. Mesela gagası karmaşık elektro sensör sistemine sahip ve bu sayede suyun altında, gözleri, kulakları ve burun delikleri kapalı olduğu zaman bile yönünü bulabiliyor. Erkek gagalı memelinin arka ayaklarında ise tıpkı sürüngenler gibi acil durumlarda zehir püskürten uzantılar var. Gagalı memelide eşsiz olan iki çok farklı sınıfın özelliklerini korumuş olm a s ı . Oysa daha sonraki memeliler sürüngenlerin bazı özelliklerini yitirmişlerdir diye açıklıyor projeyi yöneten genetik profesörü Wes Warren. Yaklaşık olarak 166 milyon yıl önce ilkel memelilerin atalarından ayrılan gagalı memeli, insana en uzak olan memelidir. Araştırma çerçevesinde gagalı memelinin kalıtımı insan, fare, köpek, kokarca ve tavuğun kalıtımıyla karşılaştırılmış. Gagalı memeli genlerinin %80’ini diğer memelilerle paylaşmakta. Araştırmacılar yumurtlamayı ve süt üretimini destekleyen genler bulmuşlar. Meme ucuna sahip olmayan gagalı memeli, yavrularını karın duvarı üzerinden beslemekte. Sürüngenlerle genetik ortaklıklar arayan bilim insanları zehir üretiminden sorumlu gen sekanslarında benzer çiftleşmeler saptamışlar. Fakat bunlar ilginç bir şekilde gagalı memeli ve sürüngenlerde birbirinden bağımsız olarak gelişmiş. Gagalı memeli öte yandan çok iyi koku alabilen köpek gibi hayvanlarda bulunan genlere de sahip olduğu için araştırmacılar hayvanın su altında da koku alabildiğini tahmin ediyorlar. DÜNYANIN İLK KOPYA ATI NORMAL YOLDAN DOĞURDU Dünyanın ilk kopya atı Prometea, İtalya’da mart ayının ortalarında bir aygır dünyaya getirdi. Pegaso olarak adlandırılan erkek tayın tamamen doğal yoldan dünyaya gelmesi, kopya hayvanların da normal hayvanlar olduğunu kanıtlamak ta diyor İtalyan bilim kadını Giovanna Lazzari. Lazzari ünlü klon araştırmacısı Cesare Galli ile birlikte çalışıyor. Gebeliği gayet normal seyreden Prometea’nın yavrusuna karşı olan davranışları da gayet olumlu diyor uzmanlar. Pegaso’nun sağlıklı bir şekilde dünyaya gelmesi özellikle binicilik sporu için büyük bir önem taşımakta. Çünkü engelli at yarışlarında koşturulan atlar henüz çok gençken kısırlaştırılmakta. Ve daha sonra şampiyon oldukları zaman da onları döl leyici madde eksikliğine bağlıyorlar. Bu eksiklik beynin gelişimi kadar uzuvların büyümesini de etkilemekte. Yaş ortalaması 72 olan 2800 katılımcının sağlık durumu beş yıl süreyle takip edilmiş. Bu zaman zarfında 480 kişide demans hastalığı gelişti diyor araştırmacılar. En kısa kollu kadınların demans hastalığına yakalanma riski bir buçuk misli fazla. Bacak uzunluğunda da benzer bir sonuç çıkmış. Bacak boyu uzadıkça demans olasılığı azalıyor. Araştırma sırasında erkeklerde bacak boyunun etkili olmadığı görülmüş. Araştırmayı yöneten bilim kadını Tina Huang’a göre daha önceki araştırmalarla da beden boyu ve sosyoekonomik statü arasında sıkı bir ilişki ortaya çıkmıştı. Yaşlarına göre kısa boylu CBT 1106/ 4 30 Mayıs 2008