24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

OOOF OFF LINE Tanol Türkoğlu (tanolTurkoğlu@Gmail.com) gösterecek. Yeni HP Designjet H35000/H45000 Yazıcı serisi, HP’nin esnek ve katı ortamlar üzerine canlı renklerle kalıcı açıkhava ve iç mekân tabelaları, pankartlar, satış noktası (POP) görüntüleri ve posterler üretmek isteyen ticari baskı hizmeti sağlayıcılarına yönelik çözüm portföyünü destekliyor. HP Designjet 788 mürekkepleri ve damla boyutunda yazıcı kafaları içeren, rulo beslemeli yazıcıdan flatbed (düz yatak) yazıcıya kolayca dönüştürülebilen bu cihazlar, sert görüntü mukavvaları ya da esnek ortamlar üzerine doğrudan baskı yapabiliyor. HP Designjet H35000 serisi, HP Designjet H35100 ve HP Designjet H35500 yazıcılardan oluşuyor. Bu seri, sert ve esnek ortamlara doğrudan baskı yapan, uygun maliyetli ve güvenilir UV hibrid yazıcılar olarak dikkat çekiyor. HP Designjet H45000 serisi ise HP Designjet H45100 ve HP Designjet H45500 yazıcılardan oluşuyor; saatte 36 metrekareye varan baskı hızlarıyla verimliliği artırıyor. Bilginin aktif formu olan öteki herşey ve onun sahipliği dijitalleşmenin dünya kültürüne yeni bir altyapı modeli sunmasıyla yeniden tanımlanma gereği duymaktadır. Dün bir bedel ödeyerek edinilen bilgi ürünleri bugünün değişen altyapı formu çerçevesinde hala bir bedel ödenerek mi edinilmelidir? “Bilgi Özgür Olmak İstiyor” Bu deyim ilk defa 1984 yılında Steward Brand tarafından bir konferansta dile getirilmiştir. Wikipedia’ya göre deyimin geçtiği metin aynen şöyle: “Öte yandan bilgi pahalı olmak istiyor çünkü çok değerli. Doğru zamanda doğru bilgi yaşamınızı değiştirebilir. Öte yandan bilgi özgür olmak istiyor çünkü onu elde etme maliyeti her daim azalmaktadır. Böylece ortaya birbiri ile kavga halindeki bu iki olgu çıkmaktadır”. Bilgi değişik formlarda olabilir. Cep telefonu bir bilgidir. Her yeni modeli çıktığında Brand’ın yukarıdaki saptamasına uyacak şekilde belli bir bedelden satışa sunulur. Bilgi dediğimizde pek çoğumuzun aklına zihinlerde ya da kitaplarda saklanan pasif bilgi formu gelir. Gerek duyduğunuzda açıp baktığınız, sonra da bir kenara atıp unuttuğunuz. Mesela vapur tarifesi ya da 2006 Dünya Kupası’nı kimin kazandığı bu türden bilgilerdir. Bu “pasif” bilgi çoğunlukla değersiz sayılır. Tıpkı sağlık gibi. İnsan sağlığın çok değerli bir şey olduğunu ne zaman idrak eder? Sağlığını yitirdiği zamanlarda. Bir başka deyişle sağlığına gereksinim duyduğunda. Bu pasif bilgi de gereksinim duyulduğunda bir anda değeri tavan yapan bir olgu haline gelir. Örneğin birisi çıkıp da “1974 Dünya Kupası hangi ülkede yapıldı ve kupayı kim kazandı” diye sorsa ve bilene yüzbin lira vereceğini açıklasa; iki kere “Almanya” demek bir anda yüzbin lira değerinde bir meta haline gelir. Bilginin değerini belirleyen başka boyutlar da var. Bu boyutların farkına varmak için ise paradigmasal dönüşümler yaşamak gerekir. Bu tıpkı gazete dediğimiz şeyin ne olduğunu dijital kültürün ortaya çıkmasıyla yeniden tanımlama gereği duymamıza benziyor. Dijital kültür olmadan önce gazete dediğimizde neyi kastettiğimiz konusunda genel bir fikir birliği vardı. Oysa bugün gazeteyi oluşturan içeriğin kâğıt denilen altyapı olmadan da var olabileceğini bize paradigmasal olarak ispat eden dijital kültür sayesinde gazete dediğimizde “daha doğru” bir tanım yapabiliyoruz. Bu daha doğru tanım gazete denildiğinde içeriğin kast edildiğini, o içeriğin var olabilmesi için gerekli olan altyapıların ise (ister kâğıt olsun ister web siteleri olsun) farklılıklar gösterebileceğini bize anlatıyor. Bu paradigmasal dönüşümlerin bilginin özgürlük araması saptamasıyla ilişkisi nedir? Bilginin aktif formu olan öteki herşey ve onun sahipliği dijitalleşmenin dünya kültürüne yeni bir altyapı modeli sunmasıyla yeniden tanımlanma gereği duymaktadır. Dün bir bedel ödeyerek edinilen bilgi ürünleri bugünün değişen altyapı formu çerçevesinde hâlâ bir bedel ödenerek mi edinilmelidir? Ünlü müzisyenimiz Mazhar Alanson geçtiğimiz günlerde yaptığı bir açıklamada kendisinin de internetten bedava müzik indirdiğini açıkladı ve bugüne dek yaptığı müzikten telif anlamında bir gelir elde etmemiş olduğunu, elde ettiği geliri konser gibi, reklam gibi diğer yollardan sağladığını ekledi. Bu yaklaşım bir süredir dijital kültürde yer almış olan yepyeni ekonomi modelinin de özünde yer alan bir olgudur. Ben bu olguyu şöyle tanımlıyorum: “Bugün paralı olan bir bilgiyi (bilgi ürününü) bedavaya getirecek bir şey icat edin; sonra da onun referansı ile size gelir getirecek bir oluşum gelip kapınızı çalsın”. Ancak bu formulün çalışması için bir de ön koşul var. Kişisel amacınız birinin gelip kapınızı çalmasını beklemek olmamalıdır. Eğer bu yola bu amaç için çıkarsanız yolun sonunu getiremezsiniz. Yola çıkma nedeniniz formülün birinci kısmında belirtilen şeydir; bir bilgi ürününü bedava haline getirecek bir şey icat etmek. Bilgi özgür kalmak istedikçe onu kontrol altına kimler ne için almak istiyor? Elinde herhangi bir nüfuz olan (olmasını isteyen) herkes bilgiyi kontrol altına almak ister. Amacı de özde nüfuzunu artırmaktır. Dijital kültür yeryüzünde kendini gösterene kadar bu böyleydi. Şimdi onun sağladığı lojistik kolaylık sayesinde yeni bir paradigmasal dönüşüm yaşanmakta. Her paradigmasal dönüşümde olduğu gibi burada da birilerinin canı yanacak, birileri sıfırdan göklere çıkacak, canı yanma potansiyeli olanlar bu sürece karşı çıkacak, kaybedecek bir şeyi olmayanlar bu süreci gönülden destekleyecek. ÇİN’DE AĞIR METAL ATIKLARININ YOL AÇTIĞI TEHLİKE Dünyadaki kullanılmayan telefon ve bilgisayarların yüzde 70’i Çin’e gönderiliyor. Bunların pek çoğu ailelerin işlettiği atölyelerde işleniyor. Bu işlem sırasında baskılı devreler cihazların içinden çıkartılıyor ve açık havada yakılan ateşlerde ısıtılıyor. Ateşte lehimler eridiği için devrenin üzerinde bulunan parçaların her biri tek tek ayıklanabiliyor ve yeniden satılabiliyor. Çıplak kalan baskılı devreler daha sonra yakılıyor. Hong Kong Babtist Üniversitesi’nden Ming Wong, baskılı devrelerin yüksek oranda ağır metal içerdiğini işaret ederek, bunları yakmakla havaya aşırı miktarda kurşun ve bakır gibi metaller içeren dumanların salındığını belirtiyor. Bu dumanların insan sağlığı için büyük risk oluşturduğunu iddia eden Wong, örneğin kurşunun merkezi sinir sistemine ve solunum yoluyla da akciğerlere zarar verdiğini söylüyor. Wong, bu araştırmasının sonucunda elde ettiği bilgileri Avrupa Birliği’ne bağlı çevre koruma örgütlerine göndererek, baskılı devrelerin tehlikeli atıklar sınıfına dahil edilmesini talep ediyor. Wong daha önceki bir çalışmasında da Çin’deki eatık bölgelerinin yakınlarında yaşayan kadınların sütlerinde toksik organik kimyasal maddeler tespit etmişti. DEFİBRİLATÖR OLARAK ÇALIŞAN CEP TELEFONLARI Cep telefonları acil durumlarda kardiyak defibrilatörü (kalbin normal dışı atımını tekrar normal kalp ritmine dönmesini sağlayan araç) olarak çalışabilecek. Florida’da bulunan Boca Raton’dan Ben Saketkhou, kapaklı bir telefona elektrotlar monte ederek geliştirdiği ürüne patent aldı (2007/0270909). Kapağı açılıp göğüs üzerine yerleştirildiğinde kalbe şok gönderen telefon, ayrıca acil servislere de hastanın bulunduğu koordinatlara ilişkin GPS sinyali gönderiyor. Ancak dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, çağrı sırasında yanlış tuşa basmamak. Derleyen: Reyhan Oksay CBT 1106/ 19 30 Mayıs 2008
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle