16 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

BİLİM DÜNYASINDAN K I S A “GENETİK HAYVAN ÜRÜNLERİ DOĞAL ÜRÜNLERDEN FARKLI DEĞİL” Avrupa Gıda Güvenliği Kurumu (EFSA) uzmanları, genetik hayvanların etinin ve sütünün içerik ve besin değeri açısından doğal sığır ve domuzlardan farklı olmadığını bildirdiler. Kopya hayvanların yavruları da sağlıklı doğduğu takdirde, genetik hayvanlarda gıda güvenliği için önemli olan değerler normal seviyede olur diyor uzmanlar. Parma'da gerçekleştirilen seminerde sunulan klinik verilerde de kopya H A B E R L E R DEPREMİN DE BELLEĞİ VAR Kimi zaman depremden sonra şiddetli sarsıntılar yaşanır. Amerikalı jeofizikçiler şimdi Nature dergisinde artçı depremlerin oluşmasında, yeraltındaki ses dalgalarının önemli bir rolü olduğunu açıkladılar. Daha ilginç bir nokta ise, deprem bölgesindeki kayacın, biriken enerji rezervini saklayan bir bellek görevi görerek, en zayıf sarsıntıları bile çoğaltıyor olması. Her depremde, yeraltından geçen ve fiziksel olarak ses dalgalarına benzeyen sismik dalgalar oluşmakta. Bu dalgalar depremin merkezindeki belli başlı çevrenin onlarca kilometre dışında artçı depremlere yol açabiliyorlar. Jeofizikçiler uzun bir süre sismik dalgaların, bu artçı deprem sınırının dışında zayıfladıklarını, dolayısıyla da daha uzaklarda sarsıntılara yol açamayacaklarını tahmin ediyorlardı. Fakat Los Alamos Araştırma Laboratuvarı'nda Paul Johnson Gomberg ve Chris Marone ile çalışan bilim insanları, sismik dalgaların binlerce kilometre uzaklıkta yeni depremlere neden olduğunu saptadılar. Marone bu amaçla Pennsylvania Eyalet Üniversitesi'nde depremi taklit edebilen özel bir aparat geliştirdi. Araştırmacı plakaları cam boncuk tabakası üzerine bastırıyor. Yeterli basınç uygulandığında plakalar, yer mantosunun üzerindeki yerkabuğu levhala hayvanlar ve yavruları ve normal hayvanlar arasında önemli farklılıklar bulunmamakta deniyor. Gerçi uzmanlar kopya hayvanlarda ölüm ve hastalık riskinin daha yüksek olduğunu kabul ediyorlar ama daha iyi teknolojilerle bu sorunların giderilebileceğine inanılmakta. Hastalıklı kopya hayvanlar gıda üretiminde kullanılmadığı takdirde, gıda güvenliğinde herhangi bir farklılık söz konusu olmaz diyor uzmanlar. Kopyalama tekniğinin çevreye zarar vermediği de açıklananlar arasında, ancak bu konudaki veriler henüz çok kısıtlı. ğu gibi embriyodan tek bir kök hücre alarak farklı hücrelere dönüşebilme özelliğini laminin proteiniyle korumuşlar. Laminin, hücreyi sağlamlaştıran bir bağdokusu proteinidir. Araştırmacıların dediğine göre bu işlem sırasında zarar görmeyen embriyo yaşamaya devam etmiş ve her beş hücreden birinden bir kök hücre dizisi elde edilebilmiş. Konuyla ilgili araştırma yazısı Cell Stem Cell dergisinde yayımlandı. Fakat birçok bilim insanı sonuçları kuşkuyla karşıladı. Sonuçların kimi araştırmacılar tarafından inandırıcı bulunmaması 2006 yılında Nature dergisinde yayımlanan bir yazıyla ilgili. Lanza o zaman da embriyoyu öldürmeden kök hücre elde ettiğini söylemişti. Ancak daha sonraları embriyoların zarar gördüğü ortaya çıktı. Sonuçlar hatalı olmasa da anlaşılmaz ve “üstü kapalı” bir şekilde sunulduğu için Nature dergisi bir düzeltme yazısı yayımlamak zorunda kalmıştı. Paleontoloji NASA’YA GÖRE MARS’TA ÇARPIŞMA YAŞANMAYACAK Son hesaplamalara göre Mars'a bir asteroitin çarpması pek olası görülmemekte. NASA'nın geçen günlerde yapmış olduğu açıklamaya göre “2007 WD5” isimli gökcismi 30 Ocak’ta tahminen Kızıl Gezege’nin 26.000 km yakınından geçecek. Çarpışma olasılığı yüzde 0,01. Uzmanlar kısa bir süre önce bu olasılığın yüzde 3.9 olduğunu açıklamışlardı. 2007 WD5 büyüklük açısından (50m) 1908 yılında Sibirya'ya çarpan ve 2200 kilometrekarede 80 milyon ağacı yok eden asteroite benziyor. Çarpışma olasılığı bilim insanları arasında büyük bir heyecan yaratmıştı. Genelde milyonda bir çarpışma olasılığıyla karşılaştığımız için bu sefer biraz endişeliydik diyor astronomlar. İNSANLIĞIN BEŞİĞİ KUMSAL OLABİLİR Amerikalı bilim insanlarına göre doğal çekirdek reaktörleri biyokimyasal süreçleri harekete geçirmiş olabilir. Dünyada yaşamın oluşu en büyük bilinmezlerden biridir. Washington Üniversitesi'nden Zachary Adam şimdi yaşamın doğuşuyla ilgili yeni bir tez sundu Astrobiology dergisinde. Habere göre yaşam radyoaktif bir kumsalda filizlenmiş olabilir. Adam, kumsalda oluşan bir tür doğal çekirdek reaktörün gerekli malzemeyi ürettiğine inanıyor. Çekirdek bölünmesiyle ortaya çıkan enerji daha sonra aminoasitlerin ve şekerlerin öncü molekülü olan asetronitrilin oluşumunu sağlayan kimyasal reaksiyonları tetiklemişti. Monazit gibi uranyum filizleri ise biyolojide yine önemli bir rol üstlenen fosfatları açığa çıkarmıştı. New Scientist dergisinde yayımlanan diğer bir yazıda aminoasitlerin, şekerin ve çözülebilir fosfatların aynı zamanda radyoaktif bir kumsalda oluşabileceği söylenmekte. Toryum veya uranyum ve organik moleküllerden oluşan bileşimler Adam'ın modeline göre ayrıca yaşam için gerekli olan biyokimyasal süreçleri bu görevi daha sonra üstlenen enzimlerin varlığından önce harekete geçirmiş olabilir. Adam, deneyleri sırasında geçmişteki çevre koşullarını yaratarak asetronitrilin oluşabileceğini kanıtladı. Araştırmacı çekirdek bölünmesinin gerçekleşebilmesi için kumsaldaki uranyum filizlerinin yüzde sekiz oranında olması gerektiğini hesaplamış. 4,3 milyar yıl önce bölünebilir uranyumun doğal minerallerdeki oranı günümüzden çok daha yüksekti. Adam uranyum filizlerinin kıyıda birikmiş olabileceğini öne sürüyor. Gelgit etkinliği o tarihlerde Ay’ın daha yakında bulunması nedeniyle çok daha güçlüydü, dalgalarla çeşitli ağır mineraller kıyıya taşınmış ve uranyum yatakları oluşmuştur diye açıklıyor Adam. Örneğin Alaska'da bu şekilde oluşmuş altın yatakları ve Namibya'da ise elmas yatakları bilinmekte. Ayrıca Gabun'daki (Batı Afrika) bir uranyum yatağında da iki milyar yıl önce başlayan zincirleme reaksiyonun 500.000 yıl öncesine kadar devam ettiği bilinmekte. ABD’Lİ BİLİM ADAMLARI EMBRİYOYU ÖLDÜRMEDEN KÖK HÜCRE ELDE ETTİLER Advanced Cell Technology (ACT) firması ve Kaliforniya Üniversitesi bilim insanları embriyoya zarar vermeden kök hücre elde ettiklerini açıkladılar. Yöntemin uygulanabilirliği kanıtlanabildiği takdirde gelişme, kök hücre araştırmaları için önemli bir adım olacak. Nitekim halihazırdaki tekniklerle kök hücre üretiminde embriyolar öldürülmekte. Bu yüzden kök hücre araştırmaları birçok ülkede katı kurallarla gerçekleştirilmekte. Robert Lanza yönetiminde çalışan araştırmacılar, yapay döllenmede gerçekleştirilen gelişim testinde oldu CBT1088/4 25 Ocak 2008
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle