Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
kitap “ÇILGIN BİR OT GÖRDÜM ADINI ÖĞRENDİĞİMDE ONU DAHA GÜZEL BULDUM.” türden üretimleri çok sevindirici bir gelişme olarak değerlendiriyorum. Öte yandan, Sayın Mamıkoğlu'nun yapıtı, “bilimsel bilginin” toplumsallaştırılmasına yönelik çabalara da önemli bir katkı: Son yıllarda ülkemizde de hızla yaygınlaşan doğa korumacı duyarlılığın bu türden üretimlerle beslenmesi de gerekiyordu. Çünkü, “sivil” sayılabilecek kişi ve kuruluşların çabaları bu gereğin yerine getirilmesini daha da kolaylaştırıyor; duyarlı yurttaşlarımızı böylesi çabalara ve üretimlere yüreklendiriyor. doğal olarak yetişebildikleri yerlere de açıklık getirilmiş, her ağaç ve ağaççık türünün tanınabilmesi, birbirinden ayırt edilebilmesi için gerekli her türlü bilgi de ayrıntılı sayılabilecek biçimde aktarılmıştır. Bunlarla da yetinilmemiş, Kitaba “Özel Terimler Sözlüğü” ile kapsama aldığı ağaç ve ağaççık türlerinin Türkçe ve Latince dizinlerini de eklemiştir. Ne güzel; ne yaparlarsa yapsınlar, ülkemizde de insanları tüketemiyorlar. Sayın Mamıkoğlu'nun kitabı, bence, bu gerçeğin sevindirici bir tanıtı. Ne yazık ki, Sayın Mamıkoğlu'nu içtenlikle kutlamak ve bu türden üretimlerde bulunabilen yurttaşlarımızın başka alanlarda da çıkmasını ve çoğalmasını dilemekten; NTV Yayınları'na da teşekkür etmekten başka elimden bir şey gelmiyor. pılaşmaların nasıl denetleneceğini belirleyen ilk yasal düzenlemedir. Bu çalışma ile, değişik tarihlerde yapılmış konutların hangi derecedeki deprem bölgesinde olduğu ve hangi yönetmeliğe göre yapılmış olması gerektiğini belirlemek, geçmiş tarihli yönetmelik ve haritalar ile ilgili inceleme ve çalışmalar yapabilmek, geçirdikleri evreler hakkında bilgi sahibi olmak, harita ve yönetmeliklerdeki farklılaşma ve farklılaşmanın kapsamı yapı stoku üzerindeki etkisi gibi çalışmalarda bulunabilmek olanaklı hale getirildi. Ayrıca bu çalışmanın deprem sigortası sistemi içinde yararlı olacağı düşünülmekte. Kitabın ekine okuyuculara kolaylık sağlamak amacıyla bir CD eklenerek yapım yılı bilinen bir binanın bulunduğu yerin, yapım tarihinde dahil olduğu deprem bölgesi ve aynı tarihte yürürlükte olan deprem yönetmeliğini YÜZELLİBİN FOTOĞRAF Doç.Dr.Yücel Çağlar, Kırsal Çevre ve Ormancılık Sorunları Araştırma Derneği Üyesi. TÜBİTAK, biz zamanlar çok işlevsel etkinlikler de gerçekleştiriyordu ve “bilimsel bilginin” toplumsallaşmasına yaşamsal önemde katkılarda bulunuyordu bu etkinlikleriyle. “Popüler Bilim Kitapları” dizisi de bunlardan birisiydi. Değinin başlığında yer verilen dizeler Astrofizikçi Hubert Reeves'in, bu dizinin 150. kitabı olarak 2001 yılında “Boşluk Bakışımın biçimini alıyor” adıyla yayımlanan kitabında geçiyor ve Reeves ekliyor; “Görülünce güzelleşti, adlandırılınca daha da güzelleşti.” Gerçekten de, tanımak, kalıcı sevgilerin öncelikli koşulu ise eğer, Sayın Necati Güvenç Mamıkoğlu'nun, NTV Yayınları arasında geçen yıl Türkiye'nin Ağaçları ve Çalıları adıyla yayımlanan kitabı karşısında, pek çok nedenle “şapka çıkarmak” gerekiyor. Bir kez, Mamıkoğlu da tıpkı Ağaçlar, Doğa Sevenler İçin Rehber kitabının yazarı “muhasebeci” Sayın Tuğrul Mataracı, otsu bitkilerimizi tanıtıcı iki ciltlik kitabın yazarı ODTÜ Metalurji Bölümü eski öğretim üyelerinden Sayın Erdoğan Tekin gibi meslekten botanikçi ya da ormanbilimci değil; elektrik mühendisi. Bu yönüyle, Mamıkoğlu'nun yapıtı da ülkemizde sıkça görülemeyen bir cesaretin, özverinin ve emeğin örneği. Çünkü, ilgili bilim alanının “akademisyenleri” ve araştırmacıları dışında bu türden üretimlerle ülkemizde sıkça karşılaşamıyoruz ne yazık ki. Bu nedenle bu Bu bağlamda son olarak, Sayın Mamıkoğlu'nun yapıtındaki emeğin ve özenin büyüklüğüne dikkat çekmek istiyorum: Dört yaşındaki bir kız çocuğunun elma ağacını çınar ağacından ayırabilmesine yardımcı olabilecek bir “albüm” hazırlamak için yol çıkan Mamıkoğlu, süreç içinde bir yandan ilgili yayınları inceler, konu uzmanlarına danışırken bir yandan da kilometrelerce yolculuklar yaparak sergilemek istediği ağaç ve ağaççık türlerinin her yönleriyle tanıtıcı resimlerini de çekmeye başlamış; yüzlerce ağaç ve ağaççığın yüzellibin, evet, yüzellibin dolayında fotoğrafını çekmiş ve yüzlerce sayfalık bilgi derlemiş. Sonuçta, 350 ağaç ve ağaççığın çeşitli ayırtedici özelliklerinin (görünüm, yaprak, gövde, tohum, çiçek vb) hem görsel hem de sözel olarak ayrıntılı biçimde tanıtıldığı tam 727 sayfalık, büyük boy Türkiye'nin Ağaçları ve Çalıları kitabı çıkmış ortaya. Türkiye'nin Ağaçları ve Çalıları'nda kapsama alınan ağaç ve ağaççık türleri, doğal olarak iki kümede toplanarak sergilenmiştir. Ancak, sergileme öncesinde, önce “Ağaç Nedir?” gibi son derece zorlu bir soru yanıtlanmış; daha sonra da ağaçların nasıl sınıflandırıldıkları ve adlandırıldıkları açıklanarak yaşamsal önemde bir gerek yerine getirilmiştir. “Yaşamsal önemde”, çünkü, bu bilgilerden yoksun olmak, ilgilenenlerin canlılarla, özelde olarak da ağaç ve ağaççıklarla tanışma serüveninde kaybolmalara yol açıyor. Öte yandan Kitapta, ağaç ve ağaççık türleri tanıtılırken hem Türkçe hem Latince hem de yerel adları verilmiş, ayrıca, ülkemizde TÜRKİYE’NİN DEPREM GERÇEĞİ Deprem Bölgeleri Haritaları ve Deprem Yönetmeliklerinin Tarihsel Gelişimi Prof. Dr. Süleyman Pampal Bülent Özmen Dünyanın hemen her ülkesinde olduğu gibi Türkiye'de de deprem mühendisliğinin başlangıcı ve gelişimi ülkenin yaşadığı büyük depremler sonrasında oldu. 26 Aralık 1939 tarihinde meydana gelen, çok geniş bir bölgeyi etkileyen ve 33.000 kişinin yaşamını yitirmesine, 100.000 kişinin yaralanmasına ve 120.000 yapının yıkılmasına veya ağır hasar görmesine yol açan, 8.0 büyüklüğündeki, Erzincan Depremi sonrasında ilk kez ülkenin deprem tehlikesini belirleme ve depremlere karşı önlemler alma ihtiyacı gündeme geldi. 1940 yılı içerisinde “Zelzele Mıntıkaları Muvakkat Yapı Talimatnamesi” hazırlanarak yurt genelinde uygulanmaya başlandı. Daha sonraki depremlerin de büyük can ve mal kayıplarına neden olması sonucunda 22 Temmuz 1944 tarih ve 4623 sayılı “Yersarsıntısından Evvel ve Sonra Alınacak Tedbirler Hakkında Kanun” çıkarıldı. Bu kanun Türkiye'de deprem tehlikesi ve riskinin belirlenmesi ve deprem zararlarının azaltılması konusunda, merkezi ve yerel düzeylerde nasıl örgütlenileceğini, yerleşme ve ya otomatik olarak bulmaları sağlanmıştır. CD ye il, il deprem bölgeleri ve fay haritaları, deprem hakkında herkes için yararlı olabilecek bilgiler, yerleşim birimi ismi yazarak geçmiş tarihli haritalarda hangi dereceli deprem bölgesinde olduğunu kolayca bulma gibi birçok fonksiyon eklendi. Ayrıca kitabın ekine halen yürürlükte olan Deprem Bölgeleri Haritası, Türkiye Diri Fay Haritası ve geçmiş tarihli (1945, 1947, 1963 ve 1972) deprem bölgeleri haritalarını birarada gösterecek şekilde hazırlanan bir harita da eklendi. Yazarlar: Prof. Dr. Süleyman Pampal, Bülent Özmen Gazi Üniversitesi Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi; Eposta: spampal@gazi.edu.tr ; bulentozmen@gazi.edu.tr ; www.deprem.gazi.edu.tr CBT 1088/16 25 OCak 2008