24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

TARTIŞMAEDİTÖRE MEKTUP İSLAM ÜLKELERİYLE KARŞILAŞTIRMA CBT1088/22 25 Ocak 2008 Şekil 2'deki grafikte Türkiye dışındaki 55 İslam ülkesinin topyekun yayın sayısı ile ülkemizinki kıyaslanmaktadır. Geri kalan İslam ülkelerince üretilen yayınların yaklaşık 3/5 kadarını Türkiye tek başına üretmektedir. Bu oran, ilk 6 yılda %45'ten %78'e yükselmiş, yani ülkemiz İslam ülkelerinden çok daha hızlı gelişirken, 2004 yılından beri o toplumlar hızlanırken, bizim yavaşlamamız sonucu, %64'e gerilemiştir. Bu değerlendirme, Türkiye'nin diğer Müslüman ülkelere kıyasla ne kadar ileri olduğunu meydana koyduğu kadar, son üç yılda izafi olarak zemin kaybettiğimizi de göstermektedir. Bu yargı, yukarıda açıklanan İran, Pakistan, Nijerya, Tunus, Cezayir için özellikle geçerlidir. Dışımızdaki İslam ülkeleri halen yılda 30.000 bilimsel yayın yaratırken, dünyadan %2 pay almaktadır. Milyon nüfus başına İslam dünyası bütününde 2007 yılında 24 yayının üretilmesine karşılık, Türkiye'de bunun 11 katı, 260 yayın üretilmiştir. Bu göstergeler de aradaki büyük farkı tanımlamaya yeter. Kısa bir süre önce yazar Meral Tamer, köşesinde Müslüman ülkelerin dünyada yaratılan toplam yurtiçi hasılanın yalnızca %6'sını sağladığını, bunun da bir Gelir ile bilim Almanya'nınkine eşit olarasındaki duğunu aktardı. Açıkladıilişki petrol ğım veriler, sözkonusu zengini İslam toplumların bilimsel yayın bakımından dünyanın ülkelerinde %2'sini ürettiğini, bu mikters tarın da ülkemizin yayınetkileniyor. larından sadece 1/3 daha fazla, Almanya'nın üretiminin 1/3'üne denk geldiğini ifade edebiliriz. Bu vesileyle eklemek istediğim bir gözlem de, gelir ile bilim arasındaki ilişkiyi, İslam ülkelerinde petrol zenginliğinin ters etkilemesidir. Milli gelirle bilimsel etkinlik arasında güçlü bir doğrusal ilişki varlığı iyi bilinmesine rağmen, petrol zengini ülkelerden Suudi Arabistan, Endonezya, B. Arap Emirlikleri, Irak ve Cezayir gelirlerine göre bilimde hayli geri kalırken, Malezya, Pakistan, Tunus, Lübnan, Ürdün gibi ülkeler, petrol kaynaklarına sahip olmaksızın, bilimde nisbi başarı sergilemektedir. Bilimsel etkinliğin bir başka ve daha değerli boyutu olan atıfların nasıl şekilleneceği, tabii, ancak ileride anlaşılacaktır. Sonuç olarak, 2007 yılı bilimsel yayın verileri, ülkemizin 2004 yılından itibaren durgunluk dönemine girdiğini (1) desteklemiş olup gelişmiş ülkelerle aramızdaki mesafenin kapanma olasılığını tehdit etmektedir. Hayli gerimizde kalan İslam ülkelerine kıyasla bile, son dönemde zeminimizin kaydığı anlaşılmaktadır. Değini: 1. Onat A: “Uluslararası bilimsel yayın sayısı üç yıldır alarm veriyor.” Cumhuriyet BT 27 Temmuz 2007, sayı 1062, s. 7. Türk üniversitelerinin dünya sıralamasındaki yeri Prof.Dr Nadir Paksoy, Sitopatolog, Serbest Hekim, İzmitKocaeli; citographica@superonline.com T ürk üniversitelerinin dünya üniversiteleri arasındaki yerine ilişkin veriler zaman zaman gündeme yansır. “İlk 500 üniversite arasına” Türk üniversitelerinin niye giremediği sorgulanır. Newsweek'e dayandırılan bir başka haberdeyse birkaç üniversitemizin ilk 500'de yer aldığı belirtilir; ancak her iki kaynaktaki göstergelerde uygulanan yöntem ve değerlendirme ölçütleri farklıdır. Bu konuda akademik çevrelerde kabul gören 3 ayrı sıralama sistemi var: 1 “Dünya Üniversiteleri Akademik Sıralaması”: Çin Halk Cumhuriyeti'nin Şanghay Jiao Tong Üniversitesi tarafından formüle edilen sıralama sistemidir. Değerlendirme ölçütleri; üniversitenin mezunlarından / çalışanlarından Nobel almış olma, Nature ve Science gibi en makbul bilim dergilerinde yayın koşulu ve Science Citation Index'e giren uluslararası makalelerdir. Listenin ilk 200 ve ilk 500'ünde yer almak önemli kabul edilir. Her yılın ağustos ayında liste tazelenir. 2007 Ağustos sıralamasında, ilk 500'e giren tek bir Türk üniversitesi vardır: İstanbul Üniversitesi. (471'inci sırada) 2 THESQS adı verilen değerlendirme sistemi: İngiliz The Times gazetesi eğitim bölümü tarafından hazırlanır. Uluslararası hakemli dergilerde (peer review) yer alan öğretim üyesi sayısı ve uluslarası yayınlara ağırlık verilen bir yöntemle hesaplanır. İlk 400 üniversiteyi önemser ve web sitesinde yayımlar. 2007 listesinde ilk 400'ün arasına girmeyi başaran tek bir Türk üniversitesi bulunmaktadır: İstanbul Teknik Üniversitesi (390. sırada) (Newsweek dergisindeki bir habere atfen geçen aylarda basında yer alan "İlk 500'e giren Türk üniversitelerinin sayısında artış oldu" şeklindeki yazıların temeli THESQS değerlendirmesidir. 400. sıradan sonra ilk 500 arasında birkaç Türk üniversitesinin daha adı geçmektedir. Ancak THESQS web sitesinde ilk 400 üniversitenin listesini yayımlamaktadır). 3 Dünya Üniversiteleri Webometrik sıralaması: Bu sıralama İspanya Ulusal Araştırma Konseyi'nin Sibemetrik Laboratuvarı'nda yapılmaktadır. Temel aldığı ölçüt, dünya üniversitelerinin yapmış oldukları her türlü bilimsel çalışmanın (uluslararası /ulusal yayınlar, ders notları, bilimsel toplantı sunumları vb.) internet ortamında bilim arenasına aktarılmasıdır. İnternet ortamında paylaşılan bilimsel çalışmalar ve etkinlikler değerlendirmeye alındığından, gelişmekte olan ülkelerin lehine olan bir yöntem olarak kabul görmek tedir. Dünyada, üniversite tanımlamasına uyan 13 bin yüksek öğretim kurumunu değerlendirmeye alan 'Webometrik Sıralaması', bunlardan 4 bin'ini (%30) internet sitesinde sıralamaya değer bulur (Bkz: Wikipedia'nin Webometrics sayfası.) Dünyadaki 13 bin üniversitenin ilk 4 bini içinde Türk üniversitelerinin yeri şöyle: İlk 500'te 2 üniversitemiz var: Bilkent (475) ve ODTÜ (482). İlk 1000'e giren üniversitelerimiz Boğaziçi (525), İTÜ (789), Ankara (852) ve Hacettepe (915)'dir. Webometrics sıralamasında belirtilen 4 bin üniversitenin arasındaki diğer Türk üniversiteleri ve sıralamadaki yerleri şöyle: Ege (1002), Anadolu (1068), Gazi (1145), Sabancı (1371), İstanbul (1397), Doğu Akdeniz (1401), İnönü (1412), Yıldız Teknik (1479), Bilgi (1510), Çukurova (1521), Uludağ (1612), Selçuk (1655), Koç (1703), Isparta (1731), Akdeniz (1736), Başkent (1769), Erciyes (1847), Karadeniz Teknik (2103), Marmara (2153), Gaziantep (2157), Trakya (2166), Doğuş (2360), Afyon (2414), Sakarya (2432), K.Maraş (2441), Aydın (2461), Çankaya (2478), Çanakkale (2503), Fatih (2606), Yeditepe (2683), Dicle (2701), Cumhuriyet (2734), Van (2888), Fırat (2901), Balıkesir (2946), Samsun (2953), Mersin (2960), Pamukkale (3003), Galatasaray (3073), Atatürk (3101), Kültür (3153), TOBB (2168), Osmangazi (3203), Abant (3261), Manisa (3295), Zonguldak (3423), Harran (3511), Muğla (3586), Beykent (3626), Atılım (3697), Bahçeşehir (3747), GATA (3846), Maltepe (3965) ve Niğde (3978). Bu yıl yeni kurulanlar dışında, vakıfdevlet 80 kadar üniversitemizin 60'ı, ilk 4000'lik listede yer almaktadır; bunların yarıdan fazlası ikinci 2000'lik dilimdedir. Webometrik sıralamada dünyada ilk 10'u, ABD'nin bilinen saygın üniversiteleri (Stanford, MIT, Berkeley, Harvard vb) paylaşıyor. Avrupa üniversiteleri arasında ilk 10'nda yer alanlar ve bunların dünya sıralamasındaki konumları şöyle: Cambridge (21), Oxford (40), Zurih Teknik (41), Helsinki (44), Edinburg (45), Oslo (46), Londra (55), Linkopingİsveç (62), TrierAlmanya (64) ve Viyana (67). Bu tabloyu, hiçbir yorum getirmeksizin YÖK ve üniversitelerimizin yeniden Türkiye'nin gündemine girdiği şu günlerde, yüksek öğretim ile yetkili/ilgili tüm kişi, kurum ve kuruluşların bilgisine sunmak istedim. Not: Bu yazıya verdiği ilhamdan dolayı Çukurova Üniversitesi'nden Sn. Prof. Dr. İbrahim Ortaç'a teşekkür ederim. İlgilenenler yukarıda aktardığım bilgilere, internetten Wikipedia English sayfasını açıp 'ara' kutusuna 'universities ranking' sözcüklerini yazmak suretiyle ulaşabilirler. AB’de bilim ve araştırma: Yeni kararlar Avrupa kimya sanayisinin rekabet gücü hakkındaki Yüksek Düzeyde İstişare Grubu, 19 Aralık'ta AB'nin bu alandaki lider pozisyonunun korunmasına yönelik bir dizi öneride bulundu. Artan enerji fiyatları, iklim değişikliği ile mücadele çerçevesinde çevresel önlemler alma gerekliliği ve gelişmekte olan ülkelerin yarattığı güçlü rekabet ortamı gibi birçok zorlukla karşı karşıya olan kimya sanayisinin yenilikçilik ağlarını güçlendirme, ARGE faaliyetlerini arttırma ve insan kaynaklarını geliştirme gibi önlemler alması gerektiğini belirten İstişare Grubu'nun önerileri şunlar: • Yenilikçilik ağlarını güçlendirme: enerji, iklim değişikliği gibi konular için özel ağlar oluşturarak iyi uygulama örnekleri ve bilgi paylaşımını arttırma; sektörler ve sınırlar arası işbirliğini güçlendirmek amacıyla var olan kümelerin güçlendirilmesi; Sürdürebilir Kimya İçin Avrupa Teknoloji Platformu'nun (SusChem) faaliyet alanının genişletilmesi • ARGE faaliyetlerinin miktarının ve etkinliğinin arttırılması: özel ve kamu sektörlerinin ARGE faaliyetlerini arttırması, desteklemesi ve orta ve uzun vadeli hedefler belirlemesi. • İnsan kaynaklarını güçlendirme: kimya ve fen bilimleri eğitimin ilkokuldan başlayarak verilmesi; kimya ve kimya mühendisliği fakültelerinin sanayi ile işbirliği halinde sektörün gelişimine uygun meslek dalları geliştirmesi; yerel ve bölgesel insan kaynakları ihtiyacının önceden belirlenmesi. • Bilgi ve iletişimin iyileştirilmesi: kimya sanayisi ve toplum arasında daha etkin bir diyalog kurulması; AB Komisyonu ve üye ülkelerdeki ilgili makamların sanayi ve diğer paydaşlarla iletişiminin arttırılması; AB Komisyonu'nun her yeni yasal paket için araştırma faaliyetlerini de dahil eden etki analizleri yapması.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle