25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ZÜMRÜTTEN AKİSLER A.M. Celal Şengör durdurunca Tau olarak bilinen anahtar proteininde artış gözlemlemiş. Tau proteini beyindeki birikimlerden sorumlu. versitesi'ne bağlı Moleküler Psikiyatri Bölümü'nde Dr. Meliha Karsak ile çalışan ekip, bedendeki endokanabinoidlerin, tıpkı kenevir içerikli etki maddesi THC gibi aynı bölgelere yapıştıklarını fark etmiş. Varlıkları uzun süredir bilinen ancak bugüne kadar görevleri pek araştırılmayan endokanabinoidler, yabancı maddelere karşı cildin savunma reaksiyonunu ayarlıyor. Araştırmacılar, kanabinoidlerle kenetlenen noktaları, taşımayan farelerde genelde nikel alerjisi geliştiğini görmüşler. Daha sonraki deneylerde ise bu kenetlenme noktaları ilaçla bloke edilen hayvanların alerjene karşı daha kuvvetli bir şekilde reaksiyon gösterdikleri saptanmış. Anlaşıldığı gibi bedendeki kanabinoidler, hayvanları cilt alerjilerinden korumakta. Aynı maddelerin temasla gelişen alerjilerde de etkili olup olmadığını görmek için araştırmacılar, alerjenle temas eden hayvanların cildine THC çözeltisi sürmüşler. THC çözeltisi alerjik reaksiyonu gerçekten de hafifletmekte. Mesela alerjiye bağlı kabarcıklar %50 oranında azalmış. Ama alerjik reaksiyonu ne şekilde önlediği bilinmemekte. Araştırmacılar yağ bazlı kenevir kremi üretiminin sorun olmayacağını ve cilt üzerine uygulanan maddenin uyuşturucu etkisi yapmayacağını söylüyor. Nilgün Özbaşaran Dede İTÜ'nün eski hocalarından biri, modern deneysel yapısal jeolojinin kurucusuydu. ALERJİYE KARŞI MARİHUANA KREMİ Philipp Forchheimer İTÜ İnşaat Fakültesi’nde merhum Prof. Dr. Kâzım Çeçen Hoca’dan ders görmüş olanların hepsi, Philipp Forchheimer'in (18521833) İTÜ ile ilişkisini öğrenmişlerdir. Ben de Kâzım Hoca ile birlikte İTÜ'nün tarihi üzerinde çalışırken, bu büyük hidrolik mühendisinin adını duymuştum. Ama Forchheimer'in adını bir jeolog olarak daha önce, İTÜ Maden Fakültesi’nde de duymuş olmam gerekirdi. Zira bu fakültede bir mühendislik jeolojisi kürsüsü vardı ve burada deneysel jeloji okutuluyor, bu konuda araştırma yapılıyordu. Üstelik, aynı kürsünün kurucusu olan ve kürsüyü zamansız vefatına kadar yönetmiş olan merhum hocamız Prof. Dr. Kemâl Erguvanlı, aynı zamanda bir jeoloji tarihçisiydi. Ama bana Forchheimer'den ne rahmetli Kemâl Hoca ne de herhangi bir diğer jeolog bahsetti. Hiç kuşkusuz bahsedilmesi gerektiğinden bile habersizdiler, zira ben de 52 yaşıma gelene kadar Forchheimer'in, her hidrolik mühendis kadar jeolojiyle ilgisi dışında, onun bir jeologu ilgilendirecek herhangi bir özelliği olduğunu bilmiyordum. Üstelik sözüm ona bir yapısal jeolog ve aynı zamanda jeoloji tarihçisi olduğum halde, Philipp Forchheimer hocamızın modern deneysel jeolojiyi kurmuş kişi olduğunu hiç duymamıştım! Forchheimer hocamız diyorum, zira bu büyük bilim insanı, 18911892 akademik yıllarıyla 19131918 yılları arasında İTÜ'de hocalık yapmıştır. Hem de 19131918 yılları arasında, eğer Viyana Üniversitesi arşivinden bana gönderilen belgede yazanlar yanlış değilse, İnşaat Fakültesi Dekanı olarak! Üstelik, dünyada modern zemin mekaniğini kuran kişi olarak bilinen Karl von Terzaghi'yi İTÜ'ye getiren de Philipp Forchheimer'dir. Bilindiği gibi, Terzaghi daha sonra yazdıklarında, kendisine dünya çapında şöhret sağlayan çalışmalarının temellerinin İTÜ'de atılmış olduğunu anlatacaktır. HansPeter Kuhl'un Frankfurt Johann Wolfgang Goethe Üniversitesi’nde 1987 yılında yayımlanmış olan doktora tezi geçenlerde elime geçmeseydi, benim Forchheimer hakkındaki cehaletim sürmeye devam edecekti. Bu tezinde Kuhl kısaca deneysel jeolojinin tarihçesini anlatırken Forchheimer'in 1881, 1882, 1883 ve 1893 yıllarında yaptığı deneysel jeoloji yayınlarından bahsediyor. Forchheimer deneylerinde kuru kum kullanarak deforme olan kayaçları modellemiş. Bildiğim kadarıyla, onun bulduğu bu yöntem bugün hâlâ kullanılmakta ve kayaçların fiziksel özelliklerinin ölçeklendirilmesini sağlamaktadır. Kuhl'un yayımladığı resimlere bakınca, Forchehimer'in modern sismolojinin tesbitlerinin bazılarına (ör. normal fayların listrik olmamaları) daha o zamanki deneyleriyle ulaşmış olduğunu gördüm. Forchheimer bu çalışmalarından İTÜ'deki derslerinde bahsetmiş midır? Benzer deneyler İTÜ'de de yapılmış mıdır? Deneylerinde heyelan konusunu da işleyen büyük mühendis, acaba Türkiye'deki heyelan problemleriyle de ilgilenmiş midir? Heyelanın hele doğu Karadeniz'de insanlarımızın canlarını ve mallarını alan bir sorun olduğu Forchhiemer Hoca'ya anlatılmış mıdır? Forchheimer Hoca 1892'de niçin bir yıllık bir tedristen sonra ülkemizden ayrılmıştır? Onu tutmak için ne gibi çabalar gösterilmiştir? Bu ve benzeri sorulara ne İTÜ'nün ne de ülkemizdeki başka herhangi bir arşivin cevap verebileceğini sanıyorum. Türkiye'den geçen nice Forchheimer'ler gibi, o da neredeyse iz bırakamadan ülkesine döndü. Niçin mi? Türkiye'nin üzerinde iz bırakılabilecek bir toprağı olmadığı, Forchheimer'leri hatırlamasını ona bildirecek bir aklı olmadığı, onlardan bir şeyler öğrenmesi gerektiğini ona bildirecek bir düşüncesi olmadığı için. Şimdi de seçim bildirgelerinde eğitim konusunu ele alan politikacılarımızı dehşet içinde dinliyorum. Aralarında, isimlerinin önünde, kanımca tamamen anlamsız olan akademik titr taşıyanlar da var. Bunların, insanımızı taş devrine iten, oradaki çamura batıran ve sonunda onun haysiyetini de beş paralık eden bir antlaşmayı onun boğazından aşağı tıkmaya çalışan Osmanlı'nın devamı olduğunu düşünüyorum. Oyumu 22 Temmuz'da bunu en az yapana, biraz olsun bilimden anlayarak bahsedene vereceğim. Yoksa büyük hocamız Forchheimer'in ruhu beni affetmez; İTÜ'nün, yalnızca o ve yerli ve yabancı benzerlerinin anılarının yücelttiği kapısından içeri rahat giremem. Fareler üzerinde deneyler yapan Bonn Üniversitesi bilim insanları, bedende bulunan kenevir benzeri uyarı maddelerinin, temasla gelişen alerjilerde iltihap önleyici ve antialerjik etki yaptığını saptadı. Kanabinoidler birkaç zamandır zaten araştırılıyordu. Son araştırmada bedende bulunan endokanabinoidlerin ayrıca Parkinson hastalığına da iyi geldiği görüldü. Bonn Üni Ekin'de inovasyon projesi 'İnovasyon / yenileşim' kavramının tüm dünyada artan önemini dikkate alan İzmir Ekin Koleji, 5. sınıf öğrencilerine yönelik 'İnovasyon Öğretme ve Öğrenme Programı'nı yaşama geçirdi. Uzman eğitimcilerin yönlendirdiği eğitim programında, öğrencilere örneklerle inovasyonun anlamı, önemi ve uygulanması hakkında bilgiler verildi. Uygulamalı olarak gerçekleştirilen derslerde öğrenciler, değişik ürün ve konularda yeni ve farklı fikirler geliştirdiler. Bu fikirlerini projelendiren Ekinli öğrenciler, projelerini okulun kültürel etkinlikler salonunda gerçekleştirdikleri etkinlikle, iş âleminin temsilcileriyle, konuklarla ve arkadaşlarıyla paylaştı. Proje kapsamında şirket kuran ve ürünfikir geliştiren öğrenciler, bunları hayatapiyasaya sunmanın yol ve yöntemlerini sahnede birlikte sergilediler. Ekin Koleji Kurucu Temsilcisi Yasemin Reşitoğlu, “21. yüzyıl insan ve insan mutluluğunun öne çıktığı bir yüzyıl. Bugün dünyada en fazla arzu edilen şey, herkesin daha iyi koşullarda yaşaması, yoksulluğun azaltılması, ülkelerin ve toplumların kalkınıp gelişmesidir. Son zamanlarda çok sözü edilen inovasyon da, bu kapıları açan bir anahtar olarak öne çıkmaktadır. İnovasyon, farklı, değişik, yeni fikirler geliştirmek ve uygulamak anlamına gelmektedir... Bu fikirlerin yaşama geçirilmesi ve ortaya ürün veya hizmet çıkarılmasıyla ve ardından bu ürün ve hizmetlerin satılmaya başlanmasıyla inovasyonyenileşim gerçekleştirilmiş olmaktadır” dedi Öte yandan Ekin Koleji'nin hazırladığı çevreci iki proje, uluslararası alanda ses getirdi. Okulun 5. ve 7. sınıf öğrencilerinin hazırladıkları 'Enerji Tasarrufunun Önemi' ve 'Ege Bölgesi'nde Nesli Tükenmekte Olan Canlılar' adlı iki farklı proje, Birleşmiş Milletler Çevre Programı ile Volvo tarafından yürütülen uluslar arası organizasyona kabul edildi. CBT 1060/5 13 Temmuz 2007
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle