Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
BİLİM DÜNYASINDAN K I S A BREZİLYA’DA YENİ BİR KIZILDERİLİ KABİLESİ Brezilya'daki bir köyde daha önce hiç bilinmeyen bir Kızılderili kabilesi keşfedildi. Amazon bölgesinde yaşayan Kızılderili kabilesi bugüne kadar uygar dünyayla hiç tanışmamış. Kızılderililer Birliği sözcüsü Mario Moura'nın açıklamasına göre Metyktire kabilesinin 87 üyesi Rio de Janeiro'nun yaklaşık olarak 2000 km kuzeybatısında ulaşılması çok zor olan bir bölgede yaşıyor. Kayapo Kızılderililerinin bir alt kabilesi olan Metyktire Kızılderililerinin iki üyesi geçtiğimiz haftalarda bir Kayapo köyünde görülmüşler. Moura, iki Kızılderili'nin niçin iletişim kurmak istediğini bilemediğini söylüyor. Yeni kabileler genelde ormancıların veya köylülerin, bölgelerine girmeleriyle keşfedilmekte. Londra'daki “Indigenous People's Cultrual Support Trust” birliğinden Patrick Cunningham, Metyktire Kızılderililerinin, ilkel bir Kayapo dili konuştuklarını ve cinsel organlarını örten bir kılıf dışın H A B E R L E R de de görüyorlar. Ancak bu fark tümüyle tartışmasız değildi. Son sonuçlar bu farkı biraz daha silikleştirdi diyor araştırmayı yöneten Robin Crompton. Araştırmacıların kaydettikleri üç bin görüntüde, orangutanlar özellikle de ince dallar üzerinde iki ayak üzerinde hareket ediyorlar. Ayaklarıyla genelde birkaç dalı bir araya getirirken, elleriyle tutunuyor ya da meyve topluyorlar. Orta kalınlıkta dallarda ağırlıklarını kollarına vererek dallara asılarak hareket ediyor. Araştırmacıların gözlemlerine göre orangutanlar sadece kalın dallarda dört ayak üzerinde yürüyorlar. Anlaşıldığı üzere bipedalizm sadece meyvelerin bulunduğu ince dallarda kullanılmakta. Orangutanlar ağaçların tepesinde iki ayak üzerinde daldan dala da atlayabiliyorlar diyen bilim adamları, aynı yetinin atalarımızda da geliştiğini ve bu yetiyi “yere indikten” sonra da koruduklarını ve alçak bitkilerinden yemiş topladıklarını tahmin ediyorlar. PROTEİN FABRİKALARI NASIL OLUŞUYOR? İnsan ve diğer tüm canlılar hücrelerden oluşur. Bilim insanları hücrelerin dünyasını daha yakından inceledikçe, ne kadar karmaşık olduğunu görüyorlar. Bu araştırmalar sırasında bilim insanları son olarak “protein fabrikalarının” nerede üretildiğini buldu. Yapı maddeleri olarak görev gören proteinler, besinleri sindiriyor ve organizmayı bakterilerden koruyor ve buna benzer daha birçok görevi yerine getiriyorlar. Hücrelerde tüm yaşam süreçleri için gerekli olan protein fabrikaları ribozom olarak adlandırılır. Bunlar minik tanecikler görünümünde olup, RNA molekülleri ve yaklaşık olarak seksen farklı proteinden meydana gelirler. İnsandaki tek bir beden hücresi yaklaşık olarak on milyon ribozom barındırır. İKİ AYAK ÜZERİNDE YÜRÜME YETİSİ AĞAÇ ÜZERİNDE GELİŞMİŞ Bugüne kadarki bilgilere göre atalarımızın iki ayak üzerinde yürüme yetisini savanlarda kazandıkları tahmin ediliyordu. Fakat bilim insanları, hayvanların bile iki ayak üzerinde yürümelerinden yola çıkarak bu yetinin yalnızca insanlara özgü olmadığını düşünüyor. Birmingham Üniversitesi araştırmacıları orangutanların ağaç üzerindeyken dik yürüdüklerini gözlemlemişler. Bu şekilde ağaçların taçları dışındaki meyveleri topluyor ve dalların arasından geçiyorlar. Bilim insanları bu yüzden “bipedalizm” olarak bilinen iki ayak üzerinde dik yürüme yetisinin yalnızca insana ait olmadığını düşünüyorlar. Sumatra'daki Gunung Leuser Milli Parkı'ndaki insansı maymunları bir yılı aşkın bir süre gözlemledikten sonra “Ağaç tacında iki ayak üzerinde yürümek çok avantajlı” yorumunu yapıyor. Buradan elde ettikleri bilgilerden sonra biyolog çalışma arkadaşlarıyla birlikte dik yürüyüşün orangutanlar için de yararlı olup olmadığını izlemiş. Orangutanlar, tıpkı atalarımız ve en yakın akrabaları olan şempanze ve goriller gibi yaşamlarının neredeyse tümünü ağaçların tepesinde geçiriyorlar. Hipoteze göre atalarımız ve bu insansı maymunlar, besin aramak için ağaçları terk etmiş ve zamanla iki ayak üzerinde yürümeye başlamıştı. Şempanze ve goriller evrim süreci içinde ellerini kullanarak iki ayak üzerinde yürümeye öğrenirken, ellerden destek almadan iki ayak üzerinde dik yürüme yetisinin yalnızca insanda geliştiği sanılıyordu. Paleontologlar bu farkı atalarımızın ve insansı maymunların fosillerin İklim Araştırmaları CBT1057/4 22 Haziran 2007 da başka hiçbir giysi taşımadıklarını açıkladı. Kabile üyeleri alt dudaklarına diskler geçiriyor, kadınlar ise kafalarını tıraş ediyorlar. Kayapo kabilesinin tahminine göre, Metyktire kabilesi, ellili yıllarda antropolog Orlando Villas Boas'ın gözleri önünde balta girmemiş ormanlara kaçan aileler tarafından kurulmuş. Yağmur ormanlarının çok sık olduğu ancak yakınlarında ırmakların bulunmadığı bir bölgede yaşadıkları için şimdiye kadar hiç kimse tarafından görülmemiş. Survival International grubu yetkilisi Miriam Ross, dünya genelinde henüz keşfedilmeyen yüzden fazla kabilenin bulunduğunu tahmin ediyor. Brezilya'da bulunan yaklaşık 700.000 Kızılderili'nin çoğu Amazonlarda yaşıyor. Bunlardan 400.000'i de geleneksel kültürlerini, dillerini ve yaşam biçimlerini koruyabildikleri bölgelerde sürdürüyorlar yaşamlarını. KUTUP İKLİMİ, TROPİKAL BÖLGELERİ NİÇİN ETKİLİYOR? Geçmişteki iklim değişimleri hakkında bilgi veren yöntemle, kutup ikliminin tropikal bölgelerde niçin etkili olduğu açıklandı. Kutuplardaki iklimsel değişimler doğrudan doğruya ve hızlı bir şekilde tropikal bölgeleri etkiyor. Şöyle kuzeyde hava ısındığında tropikal bölgelerdeki nem oranı da hemen artıyor. Hava sıcaklığı düştüğünde ise Afrika'da kuraklık başlıyor. Sonuç, batı Afrika'da son 155.000 yılın muson mevsimine ait su dolaşımını tasarlayan Alman bilim insanlarına ait. Konuyla ilgili araştırma yazısı Science dergisinde yayımlandı. Jeologlar araştırmaları için ilk kez geçmişteki iklim değişimleri hakkında bilgi veren bir yöntemden yararlanarak, 2003 yılında Gine körfezinde okyanus dibinden alınan karot örneğini incelemişler. Karot örneği içindeki fosillerden, Gine körfezindeki ırmaklardan gelen tatlı su oranı okunabilmekte. Araştırmacılar daha sonra bu verileri kuzey Grönland'dan alınan örneklerle karşılaştırmışlar. Buna göre batı Afrika'da 4050 yıl içinde yağışlarda meydana gelen belirgin oynamalar, kutup buzundaki değişimlerle örtüşmekte. İlk kez muson yağmurlarının, kutup bölgelerindeki buz tabakasındaki gelişmelere duyarlı bir şekilde reaksiyon gösterdiğini kanıtladık diyor Kiel Üniversitesi jeologu Syee Weldeab. Peki sonuçlar geleceğin iklimi için ne ifade ediyor. Araştırmayı yayımlayan Ralph Schneider, iklimin çok değişken bir şekilde seyretmesi halinde ekosistemlerinin bu gelişmeye uyum sağlayamayacağını söylüyor. Özellikle yerleşik yaşam biçimlerinde ve tarımda büyük zorluklar yaşanabilir.