20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

TIP ARAŞTIRMALARI Yapay kalıtımlı AIDS terapisi nasıl işliyor? Normal virüs çevrimi Aids virüsünün çoğalması için bir enzim yardımıyla virüs RNA'sı DNA'ya çevrilmekte Virüsün intiharı Kısa bir yapay DNA parçacığı (siDNA), RNase H enzimine DNA kopyasının hazır olduğu izlenimini vererek aldatıyor. Bundan sonra, virüs RNA'sını bozan Rnase H enzimi etkinleşmekte Böylece RNase H zamanından önce etkinleşerek, virüs RNA'yı bozuyor Son olarak da hücrenin kalıtımını yerleşen çift dizi oluşmakta. Virüs DNA burada yeni virüslerin üretimi için komut verir. Fakat henüz tamamlanmış bir DNA dizisi bulunmadığı için virüs kalıtımı kayboluyor Bu intihar hem bulaşık hücrede hem de virüsün kendisinde gerçekleşebiliyor. AIDS virüsünü intihara sürükleyen yöntem İsviçreli bir viroloji uzmanı, bedendeki virüs savunma mekanizmasına çok benzeyen bir etki mekanizmasıyla farelerdeki HI virüsünü etkisiz hale getirmeyi başardı. ünya genelinde yaklaşık olarak 40 milyon kişi AIDS virüsü taşıyod ve hastaların %95'i az gelişmiş ülkelerde yaşıyor. Birleşmiş Milletlerin tahminine göre tüm dünyada bugüne kadar 24 bin kişi AIDS yüzünden yaşamını yitirdi. Tüm bu veriler AIDS hastalığıyla mücadelenin hâlâ istenilen düzeye ulaşamadığını gösteriyor. Bilim insanları etkili AIDS ilaçları geliştirebilmek için geKaring Mölling nelde, HI virüsünün moleküler araçlarını engelleyen maddeler arıyorlar. Zürich Üniversitesi Tıbbi Viroloji Enstitüsü'nde Karing Mölling ile çalışan ekip, farklı bir yol deneyerek ilginç bir sonuca ulaştı. Araştırmacılar AIDS virüsünün de dahil olduğu retrovirüslerde bir enzimi önceden etkinleştirebilen bir mekanizma keşfettiler. Bu etkinleşme sonucunda virüs kendi kalıtım bilgilerini, yeni virüs partiküllerinin üretimini mümkün kılacak kopyanın oluşumundan önce bozuyor. Böylece virüsün yapı planı CBT 1057 / 2 22 Haziran 2007 D kayboluyor ve virüs ölüyor. Yöntem, hücre kültürlerinden sonra farelerde de başarılı oldu. AIDS virüsünü intihara sürükleme düşüncesi aslında on yıl öncesine uzanmakta. Bilim insanları o tarihlerde, hücre kültürlerine yapay olarak üretilen kısa DNA parçacıkları ilave ettiklerinde HI virüslerindeki çoğalmanın engellendiğini görmüşlerdi. Fakat virüsün kalıtımındaki belli bir bölgeye yerleşen firkete biçimindeki kalıtım parçacığının etki mekanizmasını ancak geçen yıl öğrenebildiler. Ve böylece kalıtımdaki gerekli kopyaların çoğaltılmasından sorumlu enzimi “aldatmaya” başardılar. Şöyle oluyor: Enzim kopyalama işleminin başladığını sanarak, kalıtım taslağını zamanından önce keserek, virüsün çoğalma çevrimini durduruyor. FARELERDE BAŞARILI Araştırmacılar bu etki mekanizmasını test etmek amacıyla fare için bir model geliştirdi. Farelere HI virüsü bulaşmadığı için araştırma, hayvanlarda kan kanserine neden olan özel bir fare retrovirüsü (“spleen focus forming virus”) ile sürdürüldü. DNA parçacıkları fare virüsünün kalıtımında aynı etkiyi gösterdi. Virüs parçacıklarının DNA parçalarıyla tedavi edilmesi sonucunda farelerin kanındaki virüs oranı kontrol grubundaki farelere kıyasla (enfeksiyondan beş gün sonra) yarı yarıya azaldı. Bu durum, küçük DNA parçacıklarının, virüse, hücrelere girmeden önce “saldırdığını” kanıtlamakta. Terapi hem bulaşma anında hem de sonrasında etkili oluyor. Bu şekilde tedavi edilen hayvanlarda kan kanseri daha yavaş ilerledi, çok sayıda fare de hayatta kalmış. Hatta bazı durumlarda enfeksiyon tamamen yok oldu. Araştırmacılar ayrıca, virüsün tedavi yüzünden değişime uğradığını ya da dirençli ha le geldiğini gösteren herhangi bir kanıtla karşılaşmadı. Bu da yeni terapinin virüs enzimini bloke etmek yerine “aldatılmasıyla” ilgili olabilir. İsviçreli bilim kadının yöntemi, bedenimizde virüsleri savunan mekanizmaya benzemekte. RNA girişimi olarak adlandırılan bu bulgu geçtiğimiz yıl Nobel ödülüne layık görülmüştü. Küçük RNA parçacıkları (siRNA) insan kalıtımındaki genleri, virüs bulaşmış olanları da dahil hedefe uygun bir şekilde bloke ederek zararsız hale getiriyor. Bu bulgudan sonra AIDS araştırmacıları da siRNA ile çalışmaya başladı. Kalp enfarktüsü, kanser ve Alzheimer'e kadar birçok hastalığın siRNA ile tedavi edilme umudu doğdu, ama ne var ki araştırmacılar hep bir engelle karşılaştı: siRNA'nın beden hücrelerine aşılanması çok zor. İşte Mölling bu problemi artık siDNA olarak isimlendirdiği DNA parçacılarıyla çözmüş oldu. Bu madde hem bulaşık hücrelere hem de doğrudan doğruya virüsün içine çok kolay aktarılabilmekte. İsviçreli araştırmacının sonuçları siDNA'nın mükemmel bir profilaks adayı olabileceğini gösteriyor. Mesela vajinal ovülde mikrobisid olarak ya da HI virüsünün bulaşmasından hemen sonra (örneğin bir doktorun parmağına virüslü iğne batması gibi durumlarda) enfeksiyon sonrası profilaks olarak üretilebilir. Hatta yenidoğanların doğum anında virüs kapması da önlenebilir. Bu tedavi şu anki tedavilerden çok daha kolay, diyor Mölling. Haftalar süren terapi yerine, sancılar sırasında bir enjeksiyon yeterli olabilir, çünkü damardan verilen siDNA'nın etkisi birkaç saat içinde görülmekte. Tabii bulgunun etkili bir ilaca dönüşmesi biraz zaman alacak, sonuçta masraflı bir yöntem. Nilgün Özbaşaran Dede www.nzz.ch, der Spiegel 23/2007
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle