20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ZÜMRÜTTEN AKİSLER A.M. Celal Şengör Son günlerde ülkemizi yönetmekte olan iktidar partisinin mensuplarını dinledikçe ve kendilerini desteklemek için birbiriyle yarışan bazı köşe yazarlarımızı okudukça, «halkın gücü» anlamına gelen demokrasinin, sanki demokratik yöntemle başa geçen yönetimlerin her istediklerini yapmalarına imkân veren bir ehliyet gibi görüldüğü anlaşılıyor. Doğa Bilimi, Demokrasinin Sınırları ve Laiklik İlkesi rici bulduğunu ve en büyük hayallerinden birini gerçekleştirebildiği için mutlu olduğunu söyledi. Parabol uçuşlarında pilotlar, dikey bir uçuşla 25 saniyelik bir yerçekimsizlik hissi yaratıyorlar. Hawkings manevradan kısa bir süre önce tekerlekli sandalyeden kaldırılmış ve bir süngerin üzerine yatırılmıştı. Fizikçiye göre uzay yolculuğu, insanlık için hayatta kalma şansı olabilir. Dünyadaki yaşam eninde sonunda bir felaketle son bulacaktır diyen Hawkings, olası felaketler için ani küresel ısınma, atom savaşı ya da genetiği değiştirilmiş bir virüs gibi örnekler verdi. Zero Gravity Corporation hava yolculuğu şirketi 3750 dolara uçuşlar sunuyor. Yolcular bir Boeing 727 uçağıyla dikey olarak 10.000 m yüksekliğe taşındıktan sonra neredeyse 2.500 m’kadar devam eden dikine düşüş sırasında yarım dakika kadar yerçekimsizlik hissini yaşıyorlar. Nilgün Özbaşaran Dede Astronomiye ilgi duyanlara yaz okulu Ege Üniversitesi Gözlemevi bu yıl da gökyüzünü merak eden amatörlere kapılarını açıyor. E CBT 1052/5 18 Mayıs 2007 ge Üniversitesi Gözlemevi, bilimsel çalışmaların yanında halka yönelik çalışmalarla da gökbilimde önemli bir boşluğu doldurur. Bu sene düzenlenecek 11. Amatör Astronomi Yaz Okulu, İzmir’deki Ege Üniversitesi Gözlemevi’ nde 25 Haziran21 Temmuz 2006 tarihleri arasında birer haftalık 4 dönem halinde yapılacak. Yaz Okulu süresince konaklama gözlemevinde olacak. Yaz ayları boyunca gözlemevinde yapılacak bilimsel çalışmalar da dikkate alınırsa her bir döneme kabul edebileceğimiz konuk sayısı 14’ü geçmeyecek. Yaz okullarımıza her yaştan astronomiye meraklı kişi katılabilir. Katılımcılar ikişer veya üçer kişilik odalarımızda kalacaklar. Yemekler ve konaklama gözlemevi tarafından sağlanacak ve ücrete dahildir. Ege Üniversitesi Gözlemevi, Bornova, İzmir’deki Ege Üniversitesi Kampüs alanından yaklaşık 18 km. uzakta, Kurudağ tepesinde, yolun büyük bir kısmı toprak ve eğimli bir arazi yapısı var. Bu yüzden gözlemevine ulaşım üniversitenin bu yolun yapısına uygun araçlarıyla sağlanır. Özel araçları ile gelmek isteyenler yaklaşık yarım saat süren yolculuk için yol durumunu göz önüne almalı. YAZ OKULU DÖNEMLERİ: 1. Dönem: 25 Haziran – 30 Haziran 2007; 2. Dönem: 02 07 Temmuz 2007; 3. Dönem: 09 14 Temmuz 2007; 4. Dönem: 16 21 Temmuz 2007... Yaz okullarına katılım ücreti herşey dahil kişi başı 450 YTL. İki kişiden daha fazla sayıda katılım durumlarında kişi başı ücret 400 YTL olmakta. Yaz Okulunda gece ve gündüz olmak üzere iki ayrı program uygulanır. Gece programlarında 15 ve 30 cm’lik iki teleskopla gezegenler, yıldızlar, yıldız kümeleri ve bulutsular gösterilir, uydumuz Ay’ın kraterleri yakından incelettirilir. Katılımcılar kısa zamanda verilen yıldız haritalarını kullanarak istenen yıldızlara teleskopları yöneltebilir. Aynı zamanda, yapılan bilimsel gözlemleri izleme şansları olacak. Gündüzleri ise Genel Astronomi, Güneş Sistemi ve Güneş, Yıldızlar ve Yaşamları, Gökadalar ve Teleskoplar alanında popüler dersler verilecek. Katılımcılar dönem sonunda birer sertifika alacak. Başvuru: Prof. Dr. Serdar Evren, Ege Üniversitesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü; Tel: 0232388 40 00 iç hat: 2322; Cep: 0532 2215183; [email protected]; http://astronomy.sci.ege.edu.tr Biz doğa bilimciler de bu tür ahmakça iddiaları bıyık altından gülerek dinliyor, aymaz sahiplerini hayretle seyrediyoruz. Küresel ısınma kapıda: Dünyanın tüm demokratik yönetimleri bir araya gelip %100'lük bir oy oranıyla buna karşı olduklarını söylesinler. Bu oylama küresel ısınmanın hızında en küçük bir değişikliğe yol açmayacak, yüzyıl sonuna kadar bu arslan demokratlar ne yaparlarsa yapsınlar, bazı bölgeler su altında kalacak, Avrupa'nın kuzey kısımları biraz daha soğuyacak, Orta Anadolu biraz daha çölleşecektir. Bu arslan demokratlar şunu da yapabilirler: Hep birlikte Kyoto Antlaşmasına imza koyup, yarından itibaren tüm endüstriyel CO2 çıkışını kesebilirler. Hani olacak iş değil ama, diyelim ki toplumumuza öyle bir demokrasi ruhu birden sahip oldu ki, bunu becerebildik. Gene de küresel ısınmayı kesmemiz mümkün olmayacaktır, zira dünyamızın içinde bulunduğu Milankoviç döngüleri ve bugüne kadar endüstrimizin becerdikleri, gene de ısınmanın sürmesini sağlayacaktır. Demokrasinin en ateşli taraftarları deprem riskini yok etmek için de oy verebilirler: Bu da ne yazık ki belli bir zaman aralığında belli bir ısıyı kaybetmek zorunda olan ve bu zorunluluğu merhum Joseph Fourier tarafından tek başına, hiçbir demokratik süreçten geçmeden tesbit edilmiş olan dünyamız tarafından hiçbir şekilde dikkate alınamayacaktır. Deprem riskini yok etmek için verilecek oy, depremin nedenini, etkilerini anlamış, buna karşı alınabilecek önlemleri inceleyerek belirlemiş kişilerin dediklerinin yapılması yönünde de olabilir. İşte o zaman o oy işe yarar. Ama oy demokratik yöntemlerle verilmiş olduğundan değil, doğanın dikte ettiği sınırlar içinde kalınması yönünde bir kararı temsil ettiğinden. Bahis konusu kararı, sözünü herkese geçirebilen tek başına bir diktatör de alsa sonuç aynı olur. Özetle: İnsan kendi yaşamını doğanın kendisine çizdiği sınırlar içerisinde sürdürdüğü takdirde o yaşam emin, rahat ve uzun olabilir. Bunun için doğayı anlamak şarttır. Doğayı anlamanın tek yolu da doğa bilimlerinden geçer. Bertrand Russell'ın dediği gibi, bilimin söylemediğini insanlık bilemez. Bu nedenle, doğa bilimiyle çelişen, insanın çocukluk çağlarındaki cehaletin ürünü olan envâi çeşit inançlara göre yaşam düzenlemeye kalkmak, eninde sonunda doğa ile çarpışmaya mahkum bir projedir. Kara Ölüm denilen veba 14. yüzyılda Avrupa'ya ulaştığı zaman ne bu hastalığın nedeni, ne de yayılmasının vasıtaları konusunda bir şey biliniyordu. Zavalı cahil Avrupalı, bu hastalığa karşı kıliseye sığınarak korunmak istedi. Sayısız ayinlerde, bitip tükenmez dualarla yaradana yalvarıldı. Bu yalvarışlar pek çok insanı şehirlere çektiğinden ve kıliselere doluşturduğundan hastalığın yayılış hızı arttı. Sonunda cahil Avrupa, olduğunu varsaydığı yaradanından hiçbir yardım gelmediğinden hiçbir şey yapamadı ve veba kıt'anın nüfusunun en az üçte birini, bazı tahminlere göre yarısını, süpürdü götürdü. İnsan cemiyetinde isteyen istediğini yaparsa, o cemiyetin sonu felâket olur! Bunun tarihteki örnekleri saymakla bitmez. Yapabileceğimiz tek şey doğanın bize çizdiği sınırlar içinde yaşamımızı her geçen gün daha zenginleştirip güzelleştirerek yaşamaya çalışmaktan ibarettir. Doğayı, onun kuralları dahilinde istediğimiz yönde kendimize hizmetkâr yapabilmek için gene doğanın evrim kuralı çerçevesinde gelişmiş bir aklımız vardır. Bu aklımızı gerektiği gibi, yani eleştirel olarak, doğa ile temasa gelmek ve onu anlamak için kullanalım. Her önüne gelen falcıyı dinlemeye kalkarsak, sonuç 12. yüzyıl Ortadoğusu’ndan, 14. yüzyıl Avrupası’ndan, veya 20. yüzyıl Rusya'sından farklı olmaz. Doğanın bir parçası olan insan toplumu, doğadan tamamen kopuk bir şekilde insanın rüyalarıyla yönetilemez. Yönetilmeye kalkışılırsa, yönetimin tarzı ne olursa olsun, ne kadar demokratik olursa olsun, sonuç felâket olur. İşte dini, toplum yönetiminden dışlayan laiklik, bu nedenden ötürü yaşamsal önemi hâizdir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle