20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

OOOF OFF LİNE Tanol Türkoğlu rin daha ağır ve güçlü arabalar satın alma alışkanlıkları yüzünden hibrit motorların avantajlarını yitirdiğini söylüyor. 2000 ile 2006 yılları arasında ABD’de satılan hibrit araçların ortalama ağırlığı % 30 oranında arttı. Bu arada güçlerindeki artış % 60’lara ulaştı. Bu trendi biraz da körükleyen hibrit SUV’ların (Sports Utility Vehicles) üretilmesi oldu. 2006 yılında satılan hibritlerin yüzde 29’unu SUV’lar oluşturuyor. Sonuçta hibritlerin ortalama yakıt tüketimi 2000 yılından sonra %15 arttı (Environmental Research Letters). Bu da çevre dostu olmadıklarını gösteriyor. [email protected] Çünkü bilgi toplumu olmanın özünde gündelik hayatımızdaki karar alma süreçlerinde o mikro yatırım adımlarından azami düzeyde istifade etmek yer almaktadır. İnterneti Kullanalım da Ne İçin? Geçtiğimiz günlerde gazetelerde internet erişim sayıları ile ilgili olarak yapılmış olan yurtdışı kaynaklı bir haber dikkatimi çekti. Ülke bazında yapılan bu değerlendirmeye göre Türkiye ADSL tabanlı hızlı internet erişiminde nüfusa göre orantılandığında oldukça gerilerde kalmış ülkeler kategorisinde. Bu rapora göre Türkiye’deki abone sayısı 23 milyon arasında. Bu tür istatistikler bana her zaman John Perkins’in “Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları” adlı kitapta bahsedilen metodolojiyi anımsatıyor. Buna göre kaynağının sömürülmesi gereken bir ülkede önce gelecek yıllarda ne kadar yola, elektriğe, eve gereksinimi olduğu konusunda bir fizibilite çalışması yapılıyor; sonra da bu gereksinimleri karşılamak üzere dev projeler hazırlanıyor. Bu projeler o ülkenin önde gelen aile şirketleri ile Amerikan şirketleri tarafından gerçekleştiriliyor ve böylece ülkenin doğal kaynaklarından elde ettiği gelirin büyük bir kısmı bu projelerin finansmanına harcanıyor. Sonuç: Zamanı geldiğinde görülüyor ki o fizibilite çalışmalarında önerilen çıktılar hiç de gerçekçi değilmiş. O dev projelerin yapılmasına pek de gerek yokmuş. Çünkü ya deveci ölmüş, ya deve ölmüş, ya padişah ölmüş. Bu tür yatırıma sevk edici süreçlerden bir tanesi de bu tür istatistikler. İşte elimizde bir tane daha var. Ve biz artık bu tür istatistikleri gördüğümüz zaman iki koldan şu reaksiyonu gösteriyoruz: Üretici konumundaki firma ya da yatırımcılar burada bakir bir alan olduğunu öngörerek yatırım yapıyor ve ürünler, hizmetler sunmaya başlıyor. Tüketici konumundakiler de doğal olarak bu dalganın akıntısına kapılarak resmin parçası olma durumunda kalıyor. Ancak bu şekilde, ülke olarak, son sıralarda yer almanın getirdiği aşağılanma duygusundan kendimizi kurtarabiliyoruz. Burada gözden kaçırılan çok basit ve çok önemli bir olgu var. O da “ne için” sorusuna cevap bulabilmek. Firmalar ya da bireyler olarak bu alanda yatırım yapıyoruz. Peki ne için? Bu sorunun cevabını siz biliyor musunuz? Evinize bilgisayar alıyorsunuz, ADSL internet bağlantısı alıyorsunuz. Peki ne için? “Eee almayalım mı?” “Peki ne için” sorusuna verilecek cevap elbette ki bu değil. Tamam alalım. Hatta birden çok bilgisayar alalım. Herkes bir koltukta kablosuz erişimle evin içinde internete erişebilsin ADSL aboneliği üzerinden. Ama bir noktayı gözden kaçırmayalım. Bu yatırımı yaparken, bu yeni cihazları, teknolojileri öğrenmek zorunda kalırken, bu maddi ve manevi yatırımımızın bir sebebi olmalı. Çünkü bu imkânlar bilgi toplumu olma yolundaki mikro adımlardır. Ve bilgi toplumu olmanın özünde de gündelik hayatımızdaki karar alma süreçlerinde bu mikro yatırım adımlarından azami düzeyde istifade etmek yer almaktadır. Bu kadar yatırımı chat odalarında muhabbet yapmak için yapıyorsak, burada muazzam bir verimsizlik, israf vardır. Verimsizlikten kurtulmanın da iki yolu vardır. Birincisi giderleri kısmak ikincisi de verimi artırmak. Bellidir ki giderleri kısmak aynı zamanda gelişmeyi ve dönüşmeyi de yavaşlatacak bir olgudur. O nedenle tercih edilmesi gereken yol verimi artırmak olmalıdır. İşte bu nedenle o basit soruyu soruyorum: Ne için alıyoruz eve interneti? Çağı yakalamak için. Peki çağı yakalamak için ne yapıyoruz? Okul çağındaki çocuğumuza zaman zaman kızıyoruz bilgisayarın başından kalkmadığı için ama acaba o okuldayken bilgisayarın başına geçip internetten ben nasıl istifade ederim diye araştırıyor muyuz? Internet olgusuna bu açıdan yaklaşmadığımız sürece bilgisayar ya da ADSL ücretleri ne kadar ucuzlarsa ucuzlasın, internet bir eğlence ve lüks tüketim malzemesi olmaktan öteye geçemeyecek. Tıpkı SMS çılgınlığının benzer bir etkiyi cep telefonu dünyasında yaptığı gibi. Bu yazıyı olumlu mu buldunuz o halde bilmem ne numarasına SMS gönderin !... İşte “bilgi toplumu” olgusundan anladığımızın en basit özeti... GÖRSEL KORTEKSE YENİ BİR YAZILIM MODELİ Üzerinize doğru koşarak gelmekte olan “şey” bir fil mi, yoksa bir kaya yığını mı? Kendinizi kurtarmanız için beyninizin 20 milisaniye içinde karar vermesi gerekir. Beyin korteksinin bunu nasıl yaptığını açıklayacak yeni bir yazılım modeli geliştirildi. Robotların ve denetleme sistemlerinin geliştirilmesinde bu yazılımdan yararlanılacak. Görüntünün farkında olmadan önce o bir şeyin hayvan mı yoksa bir yüz mü olduğunu söyleyebiliriz. Bir görüşe göre sinirsel faaliyetin ilk tarama evresi, geribesleme evresinden önce başlar. Massachusetts Institute of Technology’den Tomaso Poggio ve meslektaşları görsel korteksteki nöron gruplarını taklit eden bir bilgisayar modeli geliştirdi. Gruplardan biri yalnızca kenarlara odaklanırken, bir diğeri köşeleri görür. Bu model, beynin yaptığı gibi verileri bir nöron grubundan diğerine geçirir. Ancak beyinden farklı olarak hassas ayar için verileri işlemden geçirmez. Proceedings of the National Academy of Sciences (DOI: 10.1073/pnas.0700622104) dergisinde yayımlanan çalışma, hızlı tanım gereken koşullarda geribesleme halkasının bypass edildiğini gösteriyor. SPOR VE MÜZİK BİR ARADA Nike, ayakkabı modellerinden birçoğuna Nike+ özelliği ekleyerek iPod ile iletişime girmelerini sağlıyor. Nike+ serisi ayakkabıların sahip oldukları ve tabanda bulunan özel boşluğa yerleştirilen sensör, harekete başlama zamanı, hız, alınan yol ve yakılan kalori gibi bilgileri kablosuz olarak iPod Nano’ya aktarıyor. iPod’un buradaki görevi, gelen bilgileri ekranda göstermek ve sabit diskinde kayıt altına almak. Kulaklıklar aracılığı ile kullanıcıya gerçek zamanlı sesli bilgi de veriliyor. Cihaz takımı, ayakkabının içindeki bir algılayıcı ve iPod’a eklenmiş bir alıcıdan oluşuyor. Kullanıcılar daha sonra bu bilgileri bilgisayarlarında tekrar görüntüleyerek istatistik tutabiliyorlar. iPod Nano, bilgisayara bağlanarak egzersiz bilgileri www.nikeplus.com adresine de gönderilebiliyor. Derleyen: Reyhan Oksay CBT 1052/19 18 Mayıs 2007
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle