Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
OOOF OFF LİNE Tanol Türkoğlu teknikte, trikalsiyum fosfat eriyiği damlacıkları, hidroksiapatit üzerine tabaka tabaka “basılıyor”. Bu mineraller reaksiyona girerek, sertleşiyor ve 3 boyutlu gözenekli bir iskele oluşturuyor. Bu iskele vücut içinde gerçek kemik ile yer değiştirecek şekilde yavaş yavaş eriyor. Ekibin lideri Jake Barralet, implant’ların içinde kan damarı ağının oluşmasını da sağlamış bulunuyor. İmplant farelerde denendiği zaman, VEGF denilen büyüme faktörünün damarlanmayı tetiklediği görüldü. TanolTurkoglu@Gmail.com Bu tür cezalandırmalarla sonuçlanan ve sonuçlanacak olan süreçler interetle ilgili değil. Bu daha ziyade hoşgörü ve bir arada yaşayabilme kavramlarından hızla uzaklaştırılmakta olan bireylerimizin oluşturduğu toplumsal bir sorun. Keşke Sadece Internete Sansür Olsa!.. Son dönemde gündeme gelen çocuk pornografisine yataklık yapması ve bunun sonucu keşfedilen “temiz internet” kampanyası ile zihnimizdeki nahoş tadların yanında yerini alan internet, hırpalanmaya devam ediyor. Youtube.com’a getirilen kısa süreli erişim engelleme cezasından sonra üç tane web sitesinin daha mahkeme kararıyla erişimi engellendi. Bu sitelerden bir tanesi popüler ekşi sözlük sitesi. Diğer ikisi ise superpoligon.com sitesi ile antoloji.com sitesi. Biri haber diğeri şiir, kitap sitesi. Sebep? Web sitelerinde yer alan kimi sayfalarda bulunan bazı ifadelerin, ilgili bireylerin kişilik haklarını zedelemiş olması ve bu kişilerin bu sebeple mahkemeye başvurmuş olmaları. Mahkeme de bu başvuruları yerinde bulmuş ancak ilginç bir şekilde o sayfaların siteden kaldırılması cezası yerine siteleri tamamen kapatma cezası vermiş (anlaşılan açanlar böyle bir ceza verilmesi talebiyle mhkemeye gitmiş). Allah bilir bu kişiler mahkeme yerine o sitelerin yöneticilerine başvurmuş olsalardı, sitelerin yöneticileri de duyarlı davranabilir, o ifadeleri sitelerinden kaldırırlardı (demek amaç pek de üzüm yemek değil!) Bu tür olgulara verilecek ceza türü ile ilgili tek bir standardın olması beklenemez. Bir ülke bu tür bir suçta idam cezası verebilir. Bir ülke site erişimi engelleme. Bir başkası ise sadece ilgili sayfaların silinmesi cezası... (Bilgi toplumu olgusunu idrak etmiş pek çok ülke ise muhtemelen görevsizlik kararı verecektir) O nedenle verilen ceza çok ağır ya da çok hafif diye yorumlamak bakış açısı ile ilgili görece bir kavramdır. Ancak yine de gösterilen reaksiyona bakarak toplumu yöneten kişi ve kanunlarla ilgili bir fikir sahibi olunabilir. Ülkemizin de ne yazık ki bu konudaki karnesi kırıklarla dolu. Hem de bu konuda çok acılar çekmiş, 70’li yılların anlamsız terörizm dalgasını yaşamış bir toplum olarak, günün yepyeni olguları karşısında da benzer refleks gösteriyor olmamız vahim. Çünkü geçen otuz seneden hiçbir ders çıkarmadığımız anlaşılıyor. Birileri yine içinde yaşadığı toplumun önünde koşuyor ve “Nişantası sosyetesi” diye adlandırıldıkları bir alt kimlik çerçevesinde sevimli bir azınlık olarak kalıyor. Birileri yine akıllarının ermediği konularla ilgili yetkilerle donanıp porselen odasındaki fili oynuyor. Geri kalanlarımıza da o filin marifetlerinin altında ezilen çimen rolü düşüyor. Ne yazık ki aslında bu tür cezalarla sonuçlanan ve sonuçlanmaya devam edecek süreçler ne internet ile ilgili ne de başka bir teknolojik olgu ile. Bu daha ziyade hoşgörü ve bir arada yaşayabilme kavramlarından hızla uzaklaştırılmakta olan bireylerimizin oluşturduğu toplumsal bir sorun. Geçen yıllarda vizyona giren Hacivatla Karagöz Neden Öldürüldü filminin arka planında gösterilen ve ta 13. yüzyıl Anadolusu’nu resmeden hoşgörüyü anımsarken, Orta Doğu’yu kan gölüne çeviren ABD’ye karşılık, “Türkler bu topraklarda yaşayan binbir çeşit insanı yüzlerce yıl barış içinde yaşattı, yönetti” diye yorumlar yaparken, hoşgörülü olmakla övünmesini biliyoruz da, “hadi bunu bugünkü gündelik hayatımıza uygulayalım, onu yaşarken de idrak edelim” dediğimizde bir anda “ya benim düşünce tarzım ya da ölüm” pozisyonunu alıyoruz. 14 Nisan’dan sonra Türkiye toplumu gayri resmi olarak ikiye bölündü. Farkında değiliz. Her modelde olduğu gibi demokrasi de “modelin kendi yönetim süreci” model ile aynı kurallara tabii olmak zorunda değildir. Bilim modeli her zaman yeniyi araştırır ama bilim adamı elindeki son bilgilere son nefesine dek sadık olacak kadar tutucudur. Demokrasi herkesi özgür kılar ama bu model, demokrasiyi yıkmak isteyenlere geçit vermez ve onlara karşı demokratik olmak zorunluluğu yoktur. Üç tane web sitesinin mahkeme kararı ile kapatılmış olmasını internete sansür diye yorumlamak konuyu çok sığ düşünmek olacaktır. İnşallah bunun idrakine de yirmi otuz sene sonra varmayız. ORMAN YANGINLARINDA PANİĞİ ÖNLEME EĞİTİMİ Aniden büyüyen çalılık ve orman yangınlarında yalnızca panik nedeniyle bugüne dek yüzlerce insan yaşamını yitirdi. Reno’daki Nevada Üniversitesi’nden bilim adamları sanal gerçeklik sisteminden yararlanarak, aniden yükselen alevlere ve genişleyen havanın yol açtığı patlama sesine karşı insanlarda görülen paniği önlemenin yollarını araştırıyor. Bilim adamlarının geliştirdiği VRFire adı verilen sistem, insanları bu gibi yangınlara karşı hazırlamak için gerçek görüntüleri gösteren video ekranları ve ses kayıtlarından oluşuyor. Kendini sanal bir yangının içinde bulan insanlar, ne yapmaları gerektiği konusunda aşama aşama eğitiliyorlar. ÇOK AMAÇLI UZAY GARAJI Boeing şirketi yörüngedeki uzay araçlarının yakıt ihtiyacını karşılayacak deneme amaçlı bir uzay gemisini uzaya fırlattı. Şirket aynı zamanda çok amaçlı bir uzay garajı yapmayı da planlıyor. 8 Mart tarihinde uzaya fırlatılan Orbital Express, uzaydaki araçlara yakıt ikmali yapmak üzere tasarlanmış sistemleri test ediyor. Bu fikri bir adım daha ileri taşıyan Boeing, geçen hafta uydulara yakıt sağlayacak, NASA’nın yakın gelecekte uzaya fırlatmayı düşündüğü Crew Exploration Vehicle gibi insanlı uzay araçlarına oksijen, su ve yakıt takviyesi yapacak bir uzay deposu için çalışmalarına başladı. Depo, araçları arıza yapmış astronotların geçici olarak konaklayabileceği kadar büyük olacak. Yakıt, su ve oksijen kolayca değiştirilebilir kartuşlar içinde saklanacak. Böylece uzay taşıtları arasında sıvı pompalamanın yaratacağı riskler ortadan kalkmış olacak. AY’DA TOZ KALDIRMADAN SONDAJ ABD, Knoxville’de Tennessee Üniversitesi’nden bilim adamları Ay’da yaşayan astronotların gereksinimlerinin bir kısmını Ay toprağından karşılayabilmeleri için laboratuvarlarında çeşitli deneyler yapıyorlar. Bilim adamlarına göre Ay toprağından su, oksijen ve diğer yararlı malzemeler elde edilebilir. Ancak bu sondaj işlemleri sırasında çok büyük miktarlarda potansiyel toksik tozlar havalanabilir. Bilim adamları bu tozların havaya kalkmaması ve demir bakımından zengin toprağı emmesi için manyetik bobin ile desteklenmiş esnek bir tüp geliştirdiler. Manyetik bobin, tozların tüpün duvarlarında birikmesini önlüyor. Hazırlayan: Reyhan Oksay CBT 1049/19 27 Nisan 2007