24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

KENT VE KÜLTÜR GÜNCEL TIP Mustafa Çetiner cetiner.m@superonline.com Gelişen teknoloji, iletişimi inanılmaz bir hızla artırdı. İnternetin yaşamımıza girmesinden sonra insanlar daha özgürce tartışmaya, bilgiye çok daha hızla ulaşmaya başladılar. Bu gelişme beraberinde bazı zorlukları da getirdi. Sanal Ortamda Tartışmak Özellikle elektronik ortamda yapılan tartışmalarda kişiler birbirlerini görmeden, duymadan tartıştıkları için iletişim zorluğu yaşayabiliyor. Asla yüz yüze söylemeye cesaret edemeyecekleri şeyleri düşünmeden kaleme alabiliyor. Yazıların muhatapları yazandan tamamen farklı bir ruh hali ile kendileri hakkındaki iletileri okuduklarında farklı anlam ve sonuçlar çıkarabiliyor ve çoğu kez incir çekirdeğini doldurmayan anlaşmazlıklar, o kişileri birbirlerinin yüzüne bakamaz hale getirebiliyor. O halde ne yapmalı? Uzmanlar bu konuda bazı uyarılarda bulunuyor. Sanal ortamda haberleşen herkesin işine yarayabileceğini düşündüğüm bu önerleri paylaşmak istiyorum. Yazılarda nazik bir ifade kullanmalı, öfke ve aceleyle kaleme alınan yazılar hemen gönderilmemeli. Gerçekten de aceleyle gönderilen birçok yazı, yazan için bile, o ruh halinden sıyrıldığında tamamen anlamsızlaşabilmekte. Tartışmalar asla kişiselleştirilmemeli, insanları duygusal yönde zedeleyen, rahatsız eden, doğrudan karşıdakinin canını yakmaya yönelik ifadelerden kaçınılmalı. Yazılarda kimlik gizlenmemeli ve yanlış anlaşılmalara yol açmayacak düz ve yalın cümlelerle olabildiğince net ve kısa yazılmalı. Yazılanlar tartışmaya ek katkı sağlamayacaksa yazılmamalı, düşünceleri kabul ettirmede ısrarcı olmamalı. Yazışmalarda büyük harfler ve gereksiz özel simgeler kullanmamak uygundur. Tartışmalarda amaç bir sorunun çözümüne katkı sağlamak ise tartıştığınız kişinin kişilik haklarına ve özel yaşamına saygılı olmak ve kişileri karalamaktan kaçınmak zorunludur. Aksi davranışın sorunun çözümüne katkı sağlamayacağı açıktır. Tehdit edici, yukarıdan bir tarz ile yazışmakta sanal ortamda yapılan tartışmaların tam bir kısır kavgaya dönüşmesine neden olacaktır. Uygunsuz tartışma ortamlarında susmak ve hiç yazmamak en iyisidir. Elektronik ortamda tartışmak yukarıda andığım kurallar ile yapıldığında çok hızlı ve birçok kişinin katılımını ve bilgilenmesini sağlayan önemli bir iletişim biçimidir. Bunun son örneği 14 Nisan Cumhuriyet mitinginden sonra hekimlerin ortak forumlarında yaşandı. Türk Tabipler Birliği ve İstanbul Tabip Odasının Cumhuriyet tarihinin bu en büyük mitingine katılmama kararı çok büyük bir tartışma yarattı. Son derece düzeyli ve duyarlı bir biçimde birçok hekim forumunda yürütülen tartışma elektronik ortamda nasıl tartışılması ve konuşulması gerektiğinin de güzel bir örneğini oluşturdu. Yazılanlar içinde Doç. Dr. Önder Ergönül’e ait ileti beni en etkileyenlerden biriydi. Yeri gelmişken aktarmak isterim. “Sol düşünce, olanları bütün yönleriyle değerlendirip, somut gerçekleri soyutlayıp ama sonunda mutlaka somut duruma dönerek yaklaşım geliştiren bir geleneğe sahiptir. Eğer somut duruma dönme başarısı gösteremezse dünyayı ak ve kara olarak görmeyi tercih eder, "ak" olma kaygısı ön plana çıkar. Ak kalacağım derken, kendi varlığı ve kendi kimliği ile uğraşır durur. Diğer yandan hayat akıp gitmektedir, Cumhurbaşkanı seçilecektir vs, ne gam! Hızlıca siyasetten uzaklaşılır. Sürekli kendini tartışan narsistik bir konum daha güvenlidir. TTB'nin son tavrını bu çerçevede ele alıyorum. Bu miting darbecilerin mitingi değildi, çağdaş ve modern bir Türkiye özlemi çeken insanların tepkilerini ortaya koydukları bir miting idi. TTB mitingi yanlış okumuş”. Ben bu satırları miting henüz bittiğinde okudum. TTB’nin tavrı inanılmaz bir hızla elektronik ortamda tartışılmaya başlandı. TTB ve İTO’nun miting öncesi yayımladığı bildiri hekimlerin büyük bölümünde öylesine bir tepki doğurdu ki, TTB yeni bir açıklama yapma gereksinimi duydu. Birçok hekim 14 Nisan gününden henüz 2 gün sonra yine kanımca özeleştiri niteliğindeki bu yeni bildiriyi elektronik posta kutularında buldular. TTB, Ergönül’ün dile getirdiği gibi “mitingi yanlış okumuştu”. Toplum karşısında, insanlar ile yüz yüze iken kendimize yakıştırdığımız tavrı, elektronik ortamdaki tartışmalarda da sürdürebilmeliyiz. Bu durumda elektronik ortamda tartışmanın birçok sorunun çözümünde son derece etkili bir yol olduğunu düşünüyorum. Gevher Nesibe Sultan Şifahanesi Hilton altında ezilmiş. Kayseri: Tarihini otomobil ve yüksek yapıya feda eden kent Binlerce hektarlık yeni inşaat alanlar içinde 70 hektarlık ortaçağını korumayı planlayamayan bir kent kültürü uygarlığın çok uzağındadır. Bu kadar tarihe saygısız, insanı dışlamış kent bulmak neredeyse olanaksız. Bu kent kararlarını verenleri yetiştiren kültür ortamını biz ortaçağın hangi ikliminde yaratıyoruz? Doğan Kuban K ayseri’yi Erciyaş’ın emsalsiz güzelliğiyle taçlandırdığı ilk nisan günlerinde yine gördüm. Hilton Oteli’nin Cumhuriyet Meydanı’na bakan bir katından 1968’de yapılmış (bir tarihi eser?) olan taklit camiyi aydınlatmışlar. Sinan’ın yıldönümü kutlanan bu günlerde Sinan dönemine ait Kurşunlu Cami’yi aydınlatmak akıllarına gelmemiş. Gerçi Hilton Oteli’nin karşısına böyle bir cami müsveddesi daha uygun düşmüş. Caminin yanında ortaçağ Selçuklu çağının iç kalesinin kalıntısı var. Bir ortaçağ kalesinin hemen yanında böyle bir taklit cami uygun düşer diye düşünmüşler, anlaşılan. Kim karar vermişse öğrenmesi gereken bir ilke var: Bir 13. yüzyıl kalesinin yakınına bir 20. yüzyıl camisi uygun düşmez. Hele bu eskiyi boyutlarıyla eziyorsa daha da kötü olur. Süleymaniye Camisi’nin ya da Sultanahmet’in yanına onu aşan yeni cami ne kadar uygun düşerse bu da öyle olmuş. DAHA BÜYÜK FELAKET Bu düşüncesizliğin yaygın olduğunu biliyordum. Fakat sabah uyandığım zaman daha büyük bir felakete tanık oldum. Hilton Oteli, Gevher Nesibe Sultan Şifahanesi ile Sahibiye Medresesi arasına dikilmiş. Eski kalenin karşısında tarihi ezen bu yeni zengin simgesinin koca kütlesinin ayaklarının ucunda Türk ortaçağının önemli anıtları duruyor. Otelin arkasında dünyanın en eski polikliniklerinden biri, Türk ve İslam tıbbının heyheyli günlerinin gözbebeği Gevher Nesibe Sultan Şifahanesi var. Önüne bir az yeşil bırakmışlar. Göğe tırmanan heyula yapılar arasında, bu ortaçağ yapıları, cehaletin ve tarihe duyarsız olmanın onları layık gör CBT 1049 / 14 27 Nisan 2007
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle