22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

TARTIŞMAEDİTÖRE MEKTUP İlköğretimde düşünme eğitimi 20062007 eğitimöğretim yılında, uygulaması aşamalı olarak yapılmak üzere, ilköğretim okullarının ikinci döneminde (ilköğretimin son üç yılı) "Düşünme Eğitimi" başlıklı bir ders okutulmaya başlandı. 6., 7. ve 8. sınıflarda okutulacak olan ve ders dağılım çizelgesinde "seçmeli" olarak yer alan "Düşünme Eğitimi" dersinin 6. sınıfa ilişkin öğretim programı, Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı’nca 14.09.2006 tarihli ve 361 sayılı kararla kabul edildi. Betül Çotuksöken betulc@maltepe edu.tr mu, 1992 yılından bu yana "çocuklar için felsefe"ye ilişkin; kurulduğu 1974 yılından bu yana da genellikle felsefe eğitimiyle ilgili kapsamlı etkinlikler gerçekleştiriyor. Bu çalışmalardan biri de 2004 yılı 30.06.200402.07.2004 günleri arasında Kurumun, Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığıyla birlikte düzenlediği Türkiye’de Felsefe Eğitimi Sempozyumu’ydu ve çocuklara yönelik felsefe çalışmalarının ne olduğu ve ne olması gerektiği bu sempozyumda kapsamlı olarak ele alındı. Öyleyse; "insandünyabilgi ilişkisinde işlerlik kazanan düşünme, belli bir eğitimle, felsefi eğitimle güçlü kılındığında kişiye ne sağlayacaktır" sorusunu bir kez daha soralım ve yanıtlayalım. Böyle bir eğitim: 1. Soru sormayı, 2. Soru sormayı hep etkin kılmayı, sürdürmeyi; bir başka deyişle sorgulamayı, 3. Gerekçelendirmeyi, 4. Düşünme nesnesine odaklanmayı, 5. Tartışmayı, 6. Eleştirmeyi, 7. Benzerlikleri ortaya koymayı, saptamayı, 8. Benzerleri bir araya getirmeyi, 9. Farklılıklara dikkati çekmeyi, saptamayı, 10. Farklı olanları duruma göre değerlendirmeyi, 11. Önemliyle önemsizi ayırt etmeyi, 12. Öncelikleri saptamayı, 13. Anlamaya çalışmayı, 14. Anlamlandırmaya çalışmayı, 15. Değerlendirmeyi, 16. Yargıda bulunmayı, 17. Yargısını tartışmaya, eleştiriye açacak biçimde açıklamayı, sağlayacaktır. Daha da çoğaltılabilecek bu işlevler, çok çeşitli aracı ortamlarla yerine getirilebilir. Bu aracı ortamlar, başta mantık olmak üzere, daha başka içerikli bilgilerden de oluşturulabilir. Anlama çabasının düşünme ve dile getirmede somutlaşan, kendini gösteren yönü, temelde bir tür sınır çizme çabasıdır. Gerçekten de var olanı düşünme etkinliğinin konusu yapma, onu o olmayandan ayırma ve ardından gerektiğinde dile getirme, logos’un alanına çekme, var olana sınır çekmekten ya da sınır çizmekten başka bir şey değildir. Günlük yaşamın hızlı akışı içinde farkına varılmayan sınırlar, bilme etkinliğiyle daha bilinçli bir biçimde fark edilmeye başlanır. Öyleyse, var olanlar arasındaki ilişkileri anlamaya yönelik her çalışma, düşünme ve dil yoluyla, varolanı benzer ve farklı yönleriyle belirgin kılmaya ilişkindir. Her bilme biçimi, ama özellikle felsefe, herhangi bir oluşumu, durumu, var olanı, sorunu, farklı düzlemlerdeki ilişkileri bakımından soru konusu yapar. Dışdünya durumlarına, düşünme ve/veya dil açısından yönelir. Olup bitenlerdeki sorunlu yönleri bulup çıkaran keskin bakışlı bir göz olarak felsefe, tüm dikkatini aslında ‘dünya sorunları’na yöneltir. Hemen itiraz edebilirsiniz: "Tüm bilme etkinlikleri de böyle yapmıyor mu? O halde felsefenin farkı ne?" sorusunu burada sorabiliriz. Ancak verilecek yanıt, felsefenin farkını ortaya koymaktadır: "Tüm yönelişlerin de kendisine yönelmek, yürüyüş yolunu aydınlatmak." Çünkü "Çağdaş Sosyal Bilimler Felsefesi” başlıklı kitabında Brian Fay’in de dediği gibi, "Sizi siz yapan şey (ler) üzerinde düşünerek başlayalım. Örneğin, sizi bir kapıdan, bir virüsten ya da bir domatesten farklı kılan nedir? Bu soruya vereceğiniz yanıt, bunlardan hiçbirinin düşünemediğini, duyumsayamadığını ya da tahayyül edemediğini ve bunların hiçbirinin çevrelerinin bilincinde olmadığını ya da çevrelerine karşı tutum geliştiremediğini hatırlatmakla başlayabilir. Kısacası, bunların hiçbirinin zihinsel deneyimi yoktur. Sizi bunlardan ayıran şey, aklınızın ve bilincinizin olmasıdır. Gerçekten, sizin ne ve kim olduğunuzun temeli, bilinç kapasitenizdir." Belli bir insan anlayışına, insanın açıksaydam ve bir o kadar da gizli varlık olduğu anlayışına dayalı olarak, i n s a n d ü n y a b i l g i ekseninde dü "D üşünme Eğitimi Öğretim Programının Genel Amaçları"nda öğrencilerle ilgili olarak şu belirlemelere yer veriliyor: Düşünme Eğitimi Dersi Öğretim Programı’nı tamamlayan öğrencilerin; • Düşünme eylemi üzerinde düşünmeleri, • Kendi düşünme yollarının farkına varmaları, • Düşünmenin geliştirilebilen bir beceri olduğunun farkına varmaları, • Farklı düşüncelere saygı duymaları, • Düşünürken milli, manevi ve evrensel değerleri gözetmeleri, • Kuşku, güven, ısrar, merak, dikkat ve sabrı düşünme sürecinde bir değer olarak kabullenmeleri, • Ne bildiğinin ve ne bilmek istediğinin farkın ÇOCUKLAR İÇİN FELSEFE Türkiye Felsefe Kurumu yetkilileri, öğretim programlarında yer verilmesi gereken dersin adının "Çocuklar İçin Felsefe" olmasını önerdi. Ancak Milli Eğitim Bakanlığı, söz konusu dersin adının "Düşünme Eğitimi" olmasına karar verdi. Bakanlık bu arada, dersin sadece felsefe grubu eğitimi öğretmenlerince okutulmasını karara bağladı. Bu son karar gerçekten çok önemliydi; çünkü düşünme eğitimi, felsefe tarihi yalın bilgisinin ötesinde, felsefi düşünme yollarını, usavurma biçimlerini, olup bitene farklı açılardan bakmayı, farklı düşünme biçimleri arasındaki bağlantıları ve/veya çelişkileri görmeyi ve göstermeyi gündeminde sürekli olarak tutan kişilerce ancak iyi bir biçimde verilebilir. ÜNİVERSİTELER VE DÜŞÜNME EĞİTİMİ Üniversitelerin Düşünme Eğitimi konusunda yaptığı çalışmaları şöyle özetleyebilirim: Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı’nın konuya ilişkin çalışmalarının yanı sıra, Sabancı Üniversitesi, 0809 Nisan 2006 günlerinde düzenlediği Eğitim Reformu Girişimi, Eğitimde İyi Örnekler Konferansı’nda, Rektör Prof. Dr. Tosun Terzioğlu’nun yönetiminde "Düşünme Eğitimi Atölyesi"nde konuyu, tartışmaya açmıştır. Bu çalışmaya Talim ve Terbiye Kurulu’nda konuya ilişkin çalışmaları yürüten komisyon üyelerinden de katılanlar olmuştur. Ayrıca Maltepe Üniversitesi FenEdebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü, Düşünme Eğitimi dersiyle yakından ilgilenmektedir. Bu bağlamda, Maltepe Üniversitesi FenEdebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü 21. 06. 2006 günü, Türkiye Felsefe Kaurumu Başkanının, İstanbul’daki Liselerarası Felsefe Kulüpleri Platformunda yer alan Felsefe Öğretmenlerinin ve Felsefe Bölümü’ndeki diğer öğretim üyelerinin katılımıyla, bir çalıştay düzenlemiştir. Çalıştayın "Açış Konuşması"nda bu satırların yazarı, konuyu; tarihsel, yine ona bağlı olmak üzere kurumsal, yapısal ve işlevsel açılardan ele almıştır. Burada bir kez daha, özellikle işlevsel olana ilişkin birkaç belirleme yapmak yerinde olacaktır. CBT1040/20 23 Şubat 2007 da olmaları, • Düşüncelerini aktarırken dili doğru ve özenli kullanmaları, • Kendini, dünyayı ve bilgiyi sorgulayarak sağlıklı değerlendirmeler yapmaları ve • Tartışma kültürlerini geliştirmeleri amaçlanmaktadır. Söz konusu derse ilişkin öğretim programı içerik olarak aslında felsefi düşünmeye işaret ediyor. Amaçlar arasında sıralananlar, özellikle felsefi düşünme bağlamının genel çerçevesini oluşturuyor. Belki de dersin adı, dünya ölçeğindeki örneklerinde olduğu gibi, "Çocuklar İçin Felsefe" olsaydı, anlaşılırlık açısından daha doğru bir iş yapılmış olurdu. Çünkü böyle bir başlık, konunun "salt eğitimciler"in değil, felsefecilerin konusu olduğunu daha iyi gösterebilirdi! Ülkemizde felsefe kültürünün yaygınlaşması konusunda çalışmalar yapan Türkiye Felsefe Kuru
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle