20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

İSLAM VE BİLİM İslam: Bilimde geriliğin nedenleri Son 10 yıl içinde Tayvan ve Güney Kore, yalnızca bilim ve teknolojide değil, ekonomik açıdan da hızlı bir kalkınma hamlesini gerçekleştirmiş durumda. Acaba benzer bir hamle Müslüman dünyasında da gerçekleştirilebilir mi? üslüman ülkelerin bilim ve teknolojide Batılı ülkelerin çok gerisinde kalmış olmasının nedenlerini araştıran bilim adamları, şimdi en kısa sürede bu aranın nasıl kapatılabileceğini tartışıyor. Nature dergisinin İslam ve Bilim özel sayısında görüş ve önerilerini dile getiren CERN’in eski başkanı ve SESAME Konseyi’nin bugünkü başkanı Herwig Schopper, İslam ülkelerinin çağdaş bilim düzeyini tutturamamaları durumunda, petrol gelirlerine karşın, pek çoğunun dünya ekonomisinde de söz sahibi olamayacaklarını ileri sürüyor. Aşağıda Schopper’in Müslüman ülkelerin bilimde geri kalmışlığının nedenleri ve çözümleri ile ilgili görüş ve önerileri yer alıyor: Müslüman ülkeler bilim ve teknolojide yalnızca Batılı gelişmiş ülkelerin değil, Doğu’daki Tayvan ve Güney Kore gibi büyük bir hızla kalkınan ülkeleÜrdün’de yapımı sürmekte olan SESAME binası rin de gerisinde kalıyor. Son 10 yıl içinde Tayvan ve Güney Kore, yalnızca bilim ve teknolojide değil, ekonomik açıdan da hızlı bir kalkınma hamlesini gerçekleştirmiş durumda. Acaba benzer bir hamle Müslüman dünyasında da gerçekleştirilebilir mi? M kiyor. Geçmişte bilime destek, Müslüman toplumların en üst kademelerinden geliyordu. 3) Uluslararası bilim dünyasına uzak düşmek Bir diğer faktör de uluslararası bilim toplumu ile Müslüman ülkeler arasında bir iletişimin kurulamamış olması. 2000 yılında UNESCO’nun gözetimi altında SESAME (Ortadoğu ve Akdeniz bölgeleri Sinkrotron Radyasyonu için Uluslararası Laboratuvar) kuruldu. Amacı, uluslararası işbirliğini geliştirmek ve ülkeleri barış içinde bir araya gelmelerini sağlamak olan bu laboratuvar, Ürdün’de, Amman’a yakın bir bölgede kuruldu. SESAM, kurulurken CERN (Cenevre yakınlarındaki Parçacık Fiziği için Avrupa Laboratuvarı) örnek alındı. CERN’de deneyim sahibi olduğum için SESAM Konseyi’nin de başkanlığını yürütmem istendi. İşte bu nedenle Ortadoğu’daki sorunları izleyerek öğrenme olanağına kavuştum. mel itici güç haline gelmiştir. Pek çok Müslüman lider veya örgüt bilim ve teknolojinin ilerlemesi için çeşitli önerilerde bulundular. Ancak bunların pek çoğunun yararı olmadı. Dünya Bankası Kalkınma Göstergeleri’ne göre 1996 ile 2003 yılları arasında Müslüman toplumlar bilimsel araştırmalara GSMH’nın %0.4’ten azını harcarken, dünya ortalaması %2.36’larda seyrediyordu. Kaldı ki dünyanın diğer taraflarındaki sponsorlar, Müslüman dünyasındaki çabalar artmadıkça bu ülkelere destek vermeğe sıcak bakmıyorlar. Bu bağlamda bazı girişimler iyi niyetli de olsa, sonuçlar her zaman olumlu olmayabiliyor. 2002 yılının mayıs ayında İKÖ’ye bağlı COMSTECH (Standing Committee on Scientific and Technological Cooperation) örgütü İslam Kalkınma Bankası adı altında bir bankanın kurulmasını önerdi. Bu bankanın vereceği yılda 1 milyon Amerikan doları ile seçilmiş araştırma enstitülerinin yenilenmesi öngörülüyordu. Ancak bu iyi niyetli girişimin somut yararlar sağladığı söylenemez. 6) Beyin göçü Bu arada Arap dünyası Batı’ya göç eden aydınlarını geri getirememenin sıkıntısını yaşıyor. Kahire’deki Körfez Stratejik Çalışmalar Merkezi’nin 2004 raporuna göre her yıl Arap ülkeleri yeni mezun doktorlarının %50’sini, mühendislerinin %23’ünü, bilim adamlarının %15’ini, başta İngiltere olmak üzere ABD ve Kanada’ya kaptırıyor. Ayrıca yabancı ülkelerde okuyan Arap öğrencilerinin %45’i mezun olduktan sonra ülkelerine geri dönmüyorlar. 4) Tarihi etmenler Müslüman dünyası bilimsel açıdan altın çağını 8. ve 13.Yüzyıl arasında yaşadı ve daha sonra inişe geçti. Müslüman biliminin inişe geçmesine, başta 13.Yüzyıl’daki Moğol istilaları olmak üzere dış etmenler yol açtı. Ancak dış dünyadan kopmalar, otoriter rejimlerin gelişmesi, keşiflerin desteklenmemesi ve ifade özgürlüğüne getirilen kısıtlamalar gibi iç etmenler de bu süreçte önemli rol oynadı. Genel olarak, 1100 yıllarından başlayarak akılcı ve hoşgörülü ortam, yerini daha tutucu düşünce şekillerine bıraktı. Bu düşünce şeklinde akılcılık ve felsefeye yer yoktu. Avrupa’nın eski gelişmiş ülkelerinin tarıma dayalı toplumdan sanayileşmiş bir topluma geçmeleri 150 yılda gerçekleşti. Ancak İslam ülkelerinin Avrupalılarının deneyimlerini birebir yaşamaları için yeterli zamanları yok. Eğer Müslüman toplumlar modernizasyona ulaşmak için aynı, yavaş yolu izlemeye kalkışırlarsa, küresel ekonomilerde esameleri bile okunmaz. Bu ülkelerin sanayileşmiş ülkelerin düzeyine çıkabilmeleri için çok büyük bir atılım yapmaları gerekiyor.Tayvan, Güney Kore ve en son Çin bunun mümkün olabileceğinin somut kanıtlarıdır. 7) Olgunlaşmamış yüksek öğrenim sistemi Akademik alanda bilimsel ilerlemenin önündeki en büyük engel üniversite sisteminin yeterince olgunlaşmamış olmasıdır. Bu kurumlarda terfiler yetenek ve beceriden çok güvenilirlik esasına göre belirlenir. Bazı ülkelerde akademisyenlerin aldığı ücretler o kadar düşüktür ki insanların ek bir iş daha bulma zorunluluğu ortaya çıkar. Ayrıca bürokratik sistemler inovasyonları engelleyecek kadar katıdır. BİLİMDE GERİ KALMIŞLIĞIN NEDENLERİ 1) Kaynak azlığı Parasal destek azlığı bilim ve teknolojide geri kalmışlığın önündeki en önemli engellerden biri, fakat İslam ülkelerinin bütününde izlenen vahim tablonun tek nedeni değil. Doğal olarak daha yoksul ülkeler için kaynak azlığı sorun yaratabiliyor ve bu ülkeler bilimi erişemeyecekleri bir lüks olarak görebiliyorlar. Gerçekte hükümetlerin düşük yatırımları en önemli sorunmuş gibi sunmalarının nedeni, bilimi geliştirecek sağlam stratejilerden yoksun olmalarıdır. BİLİMSEL İLERLEMEYE YÖNELİK ÖNERİLER Müslüman ülkelerdeki bilim ve teknolojinin durumu ile ilgili görüşlerim tümüyle kişisel deneyimlerine bağlı olmakla birlikte, burada dile getirdiğim önerilerin pek çoğu Müslüman bilim adamlarının da katıldığı görüşlerdir. 5) Liderlerin bilime bakışı Her şeyden önce siyasi liderlerinin bilimle ile ilgili zihniyetlerinin değişmesi gerekir. Pek çok İslam ülkesinin lideri, ülkelerinin kalkınmasında bilimin ne denli önemli olduğunu kavramaktan aciz. Ancak bu, bazı ülkelerin gerçekten çok yoksul, bazılarının da Ürdün, Pakistan, İran ve Türkiye gibi bilimin önemini kavramış oldukları gerçeğini değiştirmiyor. Kısaca burada dile getirdiğim görüşler ve eleştiriler İslam Konferansı Örgütü’ne (İKÖ) bağlı 57 ülkenin tümünü hedef almıyor. Yine de tüm İslam ülkeleri bilim ve teknolojiyi destekleyerek çok daha fazlasını yapabilirler. Sosyoekonomik kalkınma yalnızca doğal kaynaklara bağlı değildir. Bugünlerde, dünya ekonomilerinde bilgi, te 2) Görüş farklılığı Müslüman ülkelerinin çözmek zorunda olduğu en önemli sorun bilimin bir mal gibi ele alınıp, düşünce sürecinden kopartılmasıdır. Petrol gelirleri ile Batı teknolojisini kolayca satın alacaklarını düşünen Arap ülkeleri, bilim ve teknoloji ürünlerini tüketmenin ötesine pek geçemediler. Kesin olan bilim ve teknolojinin gelişebilmek için kültürel bir temele ihtiyaç duymasıdır. Bu temel de ancak bilimsel eğitim ve araştırma programları ile kazanılır. Bunun için, her şeyin üzerinde, geçmişteki sponsorluk kurumunun yeniden işlerlik kazanması gere 1) Sponsorluk sisteminin yeniden kurulması Kısa vadede bilimsel araştırmaların yapılabilmesi için siyasi düzeyde sponsorluk sistemine yeniden işlerlik kazandırmak yarar sağlar. Buna en iyi örnek Ürdün’de Kral 2. Abdullah’ın ve Pakistan’da Başkan Pervez Müşerref’in sağladığı desteklerdir. Siyasi liderlerin temel bilimsel araştırmalar için yeterli miktarda kaynak sağlaması ve bunların da masraf olarak değil, yatırım olarak değerlendirilmesi gerekir. CBT1040/10 23 Şubat 2007
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle