20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

TEKNOLOJİ=YAŞAM Edip Emil Öymen [email protected] Üniversitelerimiz ilk 500'e girebildi mi? "Neden ilk 500 sıralamasında Türk üniversitesi yok" konusu epeyce basında tartışılmıştı. Ancak birçok gazete "En iyi 500 üniversite listesinde beş Türk üniversitesi" başlığı ile Newsweek'in dünyanın en kaliteli 500 üniversitesi ile ilgili "World's Top Universitys" adlı çalışmayı sundu. Prof. Dr. İbrahim Ortaş, Çukurova Üniversitesi, [email protected] SORU: Çöpten dağ olmaz mı? YANIT: Bakarsan bağ olur Atığa Barkodlu Toplama İleri teknoloji, çöp tenekesine girdi... İngiltere'de her çöp konteynerine barkod verilecek. Böylece, hangi evden/apartmandan ne tür çöp çıktığı izlenecek. Karar, atık ve çöplerin daha başarılı geri dönüşümünü sağlamak ve çöp vergilerinin daha adil saptanması gibi “derin” sorunlara çözüm olarak düşünülüyor. Çöp konteyneri barkodu şuna yarayacak: Geri dönüşüm konteynerine atılması gerektiği halde ev atığı diye kapı önüne konulan çöpü “kimin attığını” saptamaya... Çöpe atılacak “yanlış” atıklardan, çöpün sahibi sorumlu olacak. Ödeyeceği ceza 100 Sterlini (300 YTL gibi) bulabilir. Bu yeni uygulama için, çöpçülere barkod okuma aletleri verilecek. Çöpü boşatırken, ne tür çöpün nereden çıktığı bilgisayara kaydedilecek. L istede Türkiye'den İstanbul, Sabancı, İTÜ, Bilkent ve Çukurova üniversiteleri var. Ayrıca 'Dünya üniversiteleri' başlığıyla yayımlanan makalede "eğitim kalitesi ve prestijleri ele alınmıştır" denilmekte. Dünya sıralamasında 500 içinde beş Türk üniversitesi bulunması anlamlı, ancak neye göre ve hangi kriterlere göre bu sıralamayı yaptığının belirtilmemesi beraberinde kuşkuları da getirdi. Amerikan Newsweek dergisinin gündeme getirdiği yükseköğretimdeki global yarış başlıklı yazıda "sıralamanın ABD'den THES (Times Higher Education Supplement) ve Çin'den Shanghai Jiao Tony University'nin yaptığı sıralamalara uzmanlardan alınan görüşlerin eklenmesiyle dünyanın en prestijli ve kaliteli 500 üniversitesi belirlendi" denilmekte. öğretim üyemizi teşvik ettik? Kaç projeye destek sağladık? Kaç konferansı destekledik? Kaç öğretim üyesini yurtdışına gönderdik? Bilimsel çalışma yapan öğretim üyelerine ne oranda destek olduk? Başarılı öğretim üyesine ne tür destekler çıktık? Üniversitenin ödül sistemi ne orada objektif değerlendiriliyor? Başarılı kaç öğretim üyemizi daha çok üretmek için isteklendirdik? Üniversitelerimizin basın yayın organlarında sürekli adının geçmesini sağlayan kaç kişiye teşekkür ettik? Üniversitelerimizin misyonu ve vizyonuna uygun ne tür tedbirler aldık da üniversitelerimizde kalite arttı konusunda üreteceğimiz sorular da değerlendirmeye yardımcı olur. BİLİME KATKI Türkiye dünyanın en büyük 21. ekonomi ve 17. büyük nüfusa sahip belirli konularda ağırlığı olan bir ülke. Geçmişinde önemli bir imparatorluk bulunan, yönetsel ve dünyadaki büyük ordulara sahip ve askeri tecrübesi bulunan ülkeniz, dünyanın önemli bir coğrafyasında bulunuyor. Ancak eğitim kalitesi, ürettiği değerler yönünden az gelişmiş ülkeler kategorisinde yer almakta. Bilimsel makale üretme sayısı bakımından ilk 20 sırada yer almamıza rağmen dünya bilim makalelerine katkımız %1'in altında ve ülkemiz adresli makalelere yapılan atıf sayısı ise daha da düşük düzeydedir. Newsweek dergisinin haber yaptığı THES sıralamasındaki değerlendirme her ne kadar sübjektif olarak yapılmış olsa da iyi niyetle kendimize bir bakış açısı kazandırmak ve gelecekte gerçekten dünyada belirli bir sıralamada olmamız açısından bize bir sorumluluk yüklemiştir. Bugün ilk 500'e girip de yarın oradan çıkarılmak zor ve kötü bir imaj yaratır. Bu nedenle kendimizi daha iyi yerlere ve ileriye taşımak için daha çok nitelikli ölçütleri olan, bilime ve liyakate dayalı ciddi bir çalışmaya girmemiz gerekir. İlerlemek İçin Üniversitenin Nitel Bazı Tedbirleri Alması Gerekir: Öğretim üyesi alımında ciddi uluslararası ölçütleriniz var mı? Öğrenci almada söz sahibi misiniz? Daha fazla yüksek lisans ve doktora için altyapı ve kaynak ayırabiliyor musunuz? Üniversite kaynaklarından yararlanma konusunda hakkaniyet ve ölçütlere riayet sağlanıyor mu? Başarılı bilim adamlarına maddi ve manevi destek sağlanıyor mu? Üniversite organlarının şekillenmesinde liyakata önem veriliyor mu? Teknoloji ve patent üretiminde neredeyiz? Sosyal sorunların çözümünde alternatif modeller geliştirebildik mi? Sağlıkta, tarımda yeni buluşlara imza atabildik mi? Üniversitelerde toplumsal modeller (örneğin demokratik bir yapı) oluşturabildik mi? Aydınlanma sürecine, insanların kafalarının genişlemesine, sorma becerisine bir katkımız oldu mu? Kısacası, özerk bir üniversite ortamına kavuşabildik mi? Türkiye'nin Potansiyeli Var, Bilim Yapma Ortamının İyileşmesi Zorunlu: Ülke olarak bu konuyu siyaset üstü bir anlayışla ele alıp kendimize yakışır yere gelmek için ne yapacağımızı belirlememiz gerekir. Artık uzun erimli çağdaş Türkiye için bilim yapma ortamı ve koşullarını sağlamaya çalışalım. Ülkemizde uluslararası nitelikte bilim insanı var, çok sayıda bilim insanı da. Bilgisiyle, eleştirisiyle, aydınlanmasıyla, sanatsal duyarlılıklarıyla, patentleriyle kendi ölçütlerini kendisi geliştirebilen ve insanlık tarihinde yerini alabilen Türk ve dünya üniversiteleri dileğiyle. OBJEKTİF KRİTERLER GEREKLİ Çin'in Shanghai Jiao Tony University'nin yaptığı çalışma konusu akademisyenler tarafından eleştirilmişti, ancak kendine göre kriterleri vardı. Ancak THES (Times Higher Education Supplement) listesinde ise pek kriter görülmüyor. Ülkemizdeki birçok üniversite anında olaya tepki vererek sübjektif bir değerlendirme yapıldığını belirttiler (Sabah, 15 Ağustos 2007). Konuyu değişik boyutlarda elektronik ortamda araştırdım ve yurtdışında bazı bilim adamlarına sordum. Bazı öğretim üyelerinin görüşleri, dikkate alınacak bir olay olmadığı, ekonomik kaygılar ile yapılmış sübjektif bir değerlendirme olduğu yönündeydi. Önümüzdeki yıllarda listede ODTÜ, Boğaziçi, Hacettepe, Ankara, Ege Üniversiteleri, Dokuz Eylül, Uludağ ve Gazi gibi köklü üniversitelerin adının da geçeceğini sanıyorum. Daha önce Şangay Üniversitesi’nin listesinde bir dönem yalnızca İstanbul ve Hacettepe üniversiteleri girmişti. Şimdi Hacettepe Üniversitesi yok. Sanırım kuşkular da buradan başlıyor. Listede adı sanı duyulmamış üçüncü dünya ülkelerinin üniversitelerinin olması kaygıyı iyice artırmakta. İlgili Internet sitesi (http://www.topuniversities.com/book/) özel bir site, öğrenci değişim programı ve işbirlikleri konusunda reklam ve bilgi sunan bir site izlenimini veriyor. Sitedeki bilgileri yetersiz, ikna edici değil. Birçok öğretim üyesi ABD kaynaklı bu haberlerin altında "bir bit yeniği var mı?" diye sormakta. ÇÖPÜNÜ “ANLA” Belediye, geri dönüşümü olan/olmayan çöpler konusunu “anlamayan” yurttaşlara ek vergi salarak, “anlamalarını” sağlayacak. Birkaç kez anlamayana otomatik ceza var. Ülke çapında çöp barkodu uygulaması, belediyelerin zihni sinir procesi değil: Çevre ve Gıda Bakanlığı'nın kararı. Muhalefet, bu konuda hemen muhalefetini yaptı: “Her çöp konteynerine numara vererek, yurttaşların özel yaşamına karışma konusunda bir adım daha atılmış oluyor. Bu da kimlik kartı zorlamasından farklı değil,” dedi. Burada bir parantez: İngiltere'de yurttaşların kimlik kartı yok. Yani bizdeki türden bir nüfus cüzdanı bulunmuyor. Polis, yolda birini çevirip kimlik soramıyor çünkü böyle bir belge yok. Sadece karakola götürüp orada kimlik araştırması yapabilir... Her yurttaşa bir kimlik kartı verilsin/verilmesin tartışması yıllardır sürüyor. Sonuç: Henüz sıfır. Yurttaşın kimlik kartı yoksa, bari çöpünün olsun! ATIK FARKINDALIĞI Çöpü barkodlama konusunda açıklama yapan Yerel Yönetimler Birliği, bu işi aileleri gözetleyip haklarında casusluk yapmak için değil, tamamen çevre koruma amacıyla yaptıklarını belirtti. İlerleyen teknolojinin illa ki sofistike ve rafine tüketim araçlarında değil, fakat atıkçerçöp gibi kirli pis işlerde de kullanılabileceğini söyledi. Ülke çapında bu tartışmalar yaşanırken, Salford kenti belediyesi, çöp toplama ve ayrıştırma işini daha da ileri düzeye taşımış durumda. Gazetekâğıtkarton için mavi, şişeplastikteneke kutular için kahverengi, genel ev atıkları için siyah, bahçe atıkları için pembe kapaklı 9 bin konteyner yaptırdı belediye ve halka dağıttı. Herkes çöpünü atığını buna göre ayrıştırarak kapının önüne çıkartacak. Siyah konteyner hafta bir, diğerleri iki haftada bir toplanacak. Salford Belediyesi, halkın “homurdanmasına” rağmen sadece 120 kişinin uygulamaya itiraz ettiğini iftiharla açıkladı. Belediye ayrıca, “Atık Farkındalığı Birimi” kurdu. Neyi nereye atacağını bilemeyenlere bu birim yardım ediyor! BAŞARIYI NASIL SAĞLADIK? Yine de ülkemiz üniversiteleri adına sevindirici. Emeği geçen herkesi kutluyorum. Ancak ABD'de öğrenci değişim ticareti yapan bir sitenin ötesinde, kendi gerçeklerimiz ile yüzleşerek gerçekten bilim yapan bir üniversite olarak yerimizi kendimizin belirlemesi gerekir diye düşünüyorum. Eğer geçmişle kıyaslandığında üniversitelerimiz ilerlemiş ise, o zaman ekilen biçilmiş demektir. Maalesef son yıllarda yeterli akademik kadroların ve bütçenin sağlanamaması nedeniyle üniversitelerin zor günler geçirdiğini biliyoruz. Çok sayıda bilim adamının yoksulluk sınırında maaş almalarına rağmen bilim yapma konusundaki çabaları sonucu ülkemiz üniversitelerini yukarıya taşımaktadır. Kendi kendimize sormamız gereken sorular: Öğretim üyemize, öğrencimize ne kadar üniversite ve çalışma ortamı hazırladık? Altyapıya ne kadar önem verdik? Kaç CBT1081/21 7 Aralık 2007
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle