20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ARGE VE SANAYİ POLİTİK BİLİM Aykut Göker http://www.ınovasyon.org; [email protected] Hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkeleri tehdit eden Asya'daki yeni ekonomik güç odakları “uluslararası piyasalarda önemli bir yeri olan ya da bu piyasalarda yer edinmeye çalışan bütün ülkelerde sanayileşme stratejilerini yeniden gözden geçirme baskısı yaratmaktadır.” Türkiye’nin Sanayi Stratejisi İhtiyacı Sanayicilerinin uzun vâdeli stratejik düşünce tarzıyla aralarının pek hoş olmadığı bir ülkede bu ihtiyaç da nereden çıktı, diyeceksiniz. Vallahi benden değil; bu ihtiyacı söyleyen de sanayi kesiminden! Şu satırlar ilginç: “Asya'nın bir bütün olarak gelecekte dünya ekonomik gücünün önemli bir çekirdeği olacağı ve 2025'e kadar [dünya toplamı olarak] GSYİH'nin yarısını oluşturabileceği tahmini yapılmaktadır... Bu durum, gelişmiş ülkelerde sahip oldukları pazarları kaybetme korkusu yaratmakta, [Asya'nın yükselen ekonomilerinin] rekabet baskısını daha fazla hissetmelerine yol açmakta ve istihdam sorununu gündemlerinde ön sıralara taşımaktadır. “Özellikle Asya'dan kaynaklanan rekabet baskısı gelişmekte olan ülkelerde daha farklı bir biçim almaktadır. Çin ve Hindistan'ın son dönemde ortaya koydukları dikkat çeken başarıları, gelişmekte olan ülkelerin zâten daha önceden göreli bir varlık gösterebildikleri dünya piyasalarındaki rekabet güçlerini gelişmiş ülkelere göre daha fazla zorlamaktadır... Gelişmekte olan ülkelerin, mevcut sanayi yapıları ile dünya piyasalarındaki bu sürece hangi düzeyde cevap verebileceklerini iyi plânlayamadıkları takdirde, uluslararası rekabet yarışında geride kalmaları kaçınılmaz olacaktır.” Yazara göre hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkeleri tehdit eden Asya'daki yeni ekonomik güç odakları “uluslararası piyasalarda önemli bir yeri olan ya da bu piyasalarda yer edinmeye çalışan bütün ülkelerde sanayileşme stratejilerini yeniden gözden geçirme baskısı yaratmaktadır.” Yazar ülkemiz içinse şunları söylüyor: “Türkiye, 2001 yılından itibaren çok olumlu bir ekonomik performans sergilerken, benzeri rekabet baskılarını belki de diğer gelişmekte olan ülkelerden daha da yoğun yaşamaktadır... 20022006 döneminde Türkiye ekonomisi ortalama %7,5'lik bir büyüme sergilemiş, aynı dönemde gelişmekte olan ülkelerin ortalama büyümesi ise %6,8 civarında olmuştur. [Buna karşılık, aynı] dönemde Türkiye'nin cârî işlemler açığının millî gelire oranı %1'den %8'e yaklaşırken, gelişmekte olan Avrupa ülkelerinin ortalaması sadece %3,4'ten %5,7'ye çıkmış, Lâtin Amerika ülkeleri gibi diğer bazı ülkelerinki ise tam tersi cârî fazlaya dönüşmüştür. “Türkiye'nin cârî işlemler açığının diğer gelişmekte olan ülkelere nazaran daha da kötüleşmesinin başlıca nedenlerinden biri ülkenin dış ticaret açığının da daha hızlı genişlemesidir. Son yıllarda, sanayi üretiminin ithalâta bağımlılığının giderek artması, kriz sonrasındaki hızlı büyüme döneminde iç talep ve ihracata yönelik üretimin artmasıyla, ithalât artışını da körüklemiştir. “Türkiye, sanayileşme bakımından önemli bir güce, tecrübeye ve potansiyele sahiptir. Ancak, yükselen ithalât bağımlılığının yanı sıra, Türkiye'nin AB üyelik sürecinde bir ülke olması da sanayide yeni bir vizyonu gerektirmektedir. Modern ve geleneksel üretim yapılarının birlikteliği, çok keskin bölgesel farklılıklar, ara malı ve yatırım malında çok yüksek ithalât payı, sistemli bir ulusal inovasyon sistemi eksikliği, fikrî ve sınaî hak korumasında uygulama sorunları, ciddî boyutlarda haksız rekabet gibi yapısal sorunları bulunan Türk sanayiinde stratejik bir yeniden yapılanma ihtiyacı çok açıktır... AB üyelik sürecindeki Türkiye, AB standartlarında bir sanayi stratejisi hazırlamalıdır.” Bu uzun alıntı TÜSİAD Genel Sekreter Yardımcısı Dr. Ümit İzmen'in Sabancı ÜniversitesiTÜSİAD Rekabet Forumu'nun yayımladığı Rekabet Postası'nda (21 Ağustos 2007, sayı 11) yer alan makalesinden aktarıldı. Ne kadar güzel, demek ki artık sanayicilerimiz de bir sanayi stratejisi hazırlanmasını istiyorlar. Peki, bu stratejinin çerçevesi ne olacak ve bunu kim hazırlayacak; kim uygulayacak? Sorunun yanıtını gelecek hafta birlikte araştırırız. ‘Hibrid araçlar tümüyle yerli tasarlanacak ve üretilecek’ 2007 Ağustos itibariyle Otosan'ın; 55'i patent, 32'si faydalı model ve de 31'i endüstriyel tasarım olmak üzere 118 fikri hakkı var. Ford Otosan ile üniversiteler, Tübitak ve diğer sanayi ortakları arasında “rekabet öncesi işbirliği çerçevesinde” gerçekleştirilen yakıt pili projesi ile özgün teknolojiyle prototip yakıt pili modülleri üretildi. Bunlar, dünyada üretilen ürünlerle yarışabilecek teknik özelliklere sahip. ord Otosan, Gebze Teknoloji Merkezinde açtığı yeni ARGE birimi ile gündeme geldi. Şirket burada özel anlamda içten yanmalı motor ve güç aktarma sistemlerinin geliştirilmesi ve mühendislik çalışmalarını yürütecek. Aslında Otosan'ın ARGE faaliyetleri ülkemizde oldukça kapsamlı ve iki kısımda sürdürülmekte: Önümüzdeki 5 yıla ait teknolojileri geliştirip, ticari ürün olarak üretim aşamasına getiren Ürün Geliştirme Bölümü. burada yaklaşık 450 mühendis beyaz kağıttan, ticari ürüne kadar aracı tasarımlayıp, üretim sürecine kadar hazırlıyor... ARGE Ford Otosan ARGE Koordinasyon Müdürü departmanı ise, 1015 yıl sonrasının ileri Dr. Murat Yıldırım teknolojileri üzerinde çalışıyor. Bu bölümde daha mütevazı sayıda mühendis, çok sayıda Üniversite Öğretim Üyesi ve Tübitak mensubu ile birlikte teknoloji üretmeye çalışıyor. Ford Otosan ARGE Koordinasyon Müdürü Dr. Murat Yıldırım'a sorular yönelttik. Bize şunları söyledi: “ARGE çalışmalarımız üç ana eksen üzerinde odaklı. Birincisi; gelişmiş ileri teknoloji aktarma organları ve tahrik sistemleri. Alternatif yakıt ve yakma sistemleri üzerine yapılan çalışmalar, Hibrid elektrikli araçlar, doğalgazı (CNG) yakabilen motorlar, hibrid araçlar, hidrojen ve yakıt pilli araçlar gibi. İkinci ana konu başlığımız, araç güvenliği. Burada trafik kazalarını engelleyici, önleyici ya da kaza şiddetini azaltıcı sistemleri aktif güvenlik teknolojilerini inceliyoruz. Üçüncü konu ise gelişmiş malzeme teknolojileri, nanoteknolojidir. Tümüne baktığımızda, ARGE çalışmalarının, tüm dünya için aynı “sürdürülebilir çevre” doğrultusunda ilerlediğini söyleyebiliriz. Soru: ODTÜ'de çarpışma test merkezi çalışmalarınız da var? Türkiye'de üretilen araçların çarpışma testleri artık bu merkezde mi yapılacak? Murat Yıldırım: ARGE Koordinasyon Müdürlüğü'nün ana hedefinin üniversiteler ile, yeni teknolojilerin araştırılacağı projeleri üretmek ve bunlar sayesinde ülkemize katma değer kazandırmak. Üniversitelerimizin ilgili bölümlerini ARGE merkezimiz olarak değerlendirip, Sanayi Üniversite İşbirliği'ni geliştirmek amacıyla yürütülen projelerden biri de ODTÜ'de çarpışma test merkezi kurulmasıdır. Çarpışma testleri konusunda böyle gelişmiş bir merkez kurulması, tüm sanayinin buradan faydalanmasını, yurtdışında yapılması gereken bazı testlerin Türkiye'ye taşınmış olması dolayısıyla da gerek üniversitemize gerekse ülkemize yüksek oranda yarar sağlayacaktır. Merkezin altyapı yatırımları tamamlanmak üzeredir. Soru: TÜBİTAK MAM ve DPT ile yürütülen Hibrit Araç Test Merkezi F CBT 1072/6 5 Ekim 2007
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle