20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

OOOF OFF LİNE Tanol Türkoğlu sına da ikisi şakaklarda ikisi arkada dört elektrot portu yerleştirilmiş. Tedaviyi yöneten nöroloji cerrahı Ali R. Rezai'nin talimatı ile elektrotların ucunun değdiği beyin noktalarına pil beslemeli stimülatörlerden çok hafif ve düzenli akımlar yollanmış. Hiçbir acı ya da sızı hissedilmeyen tedavi sırasında Hire'ı önce biraz hararet basmış ve yüzü hafif kızarmış. Tedavi bittiğinde Hire'ın ilk yorumu 'odanın parladığı' şeklinde. Hissettiği mutluluktan şaşkınlığa düşen Hire 'hemen işe koyulup hemen her şeyi yapabilecek'gibi hissettiğini ekliyor. En önemlisi de 20 yıldır yüzünde rastlanmayan gülümsemenin yeniden geri gelmesi. Kaynak: PopSci, http://www.terrakki.net/newsDetail [email protected] Bugünün kuşakları için çatışmaya meze olan konu internet, bilgisayar ya da teknoloji. Belki de elli sene sonra, çevremizdeki evcil hayvanların DNA'sını değiştirerek abuk sabuk canavarlar üretme sevdası “kuşaklar arası çatışma konusu” olacak. İnternet Diyeti Diyet her yerde! Çoğumuzun da diyetle sorunu var. Ya hep “yarın başlamak üzere” diye karar veriyor (ama o yarın hiç gelmiyor) ya başlıyor ama sonunu getiremiyoruz. Öte yandan başka şeylerin de diyeti olabilir. Örneğin her yıl kitap fuarı arifesinde ben şahsen kitap alımlarımı birkaç ay önceden durduruyorum. Böylece kitap fuarına gittiğimde yayıncıların standlarında arayacağım bir şeyler oluyor. (Yoksa özellikle son dönemde internet ortamında her gün önerilen indirim oranları, kitap fuarlarındaki indirim oranlarıyla eş değerde). Peki teknolojik açıdan diyete ne zaman gireceğiz? Ya da böyle bir şey söz konusu olabilir mi? Örneğin günün belli saatlerinde ya da haftanın belli günlerinde bilgisayarımızı açmadan durabilir miyiz? Ya da hadi açtık diyelim, internete bağlanmadan kullanabilir miyiz onu? İlk etapta bu soruları sormak anlamsız gelebilir. Çünkü açmayan açmayabiliyor, internete girmeyen girmeyebiliyordur. Asıl sorun zaten bunları yapamayanlarda. Yani bilgisayarı belli dönemlerde açmadan duramayan ya da internete girmeden yapamayanların da böyle bir durumda olduklarını idrak edebilmeleri ve kendilerini zorlayabilmelerinde. Sigara tiryakisi olmadan önce şöyle bir dönem var malum: “İstediğim zaman içmeden durabilirim”. O aşama geçildikten sonra ise bu değerlendirme asla gündeme gelmez (çünkü gelirse cevap durabilirim olmayacaktır artık). Şu an bilgisayar ile internet ile iç içe olanlar, özellikle de gençler, bilgisayar kullanımı ya da internet erişimi konusunda o denli “kayıtsız şartsız” bir açlık içindeler ki “belli dönemlerde onlarsız yapabilme” olgusunu özellikle gündeme getirip yaşamlarına monte etme çabasından, gerekliliğinden, bilinç düzeyinden çok uzaktalar. Eşik değeri olabilecek dozu geçtikten sonra da tıpkı sigara tiryakilerinde olduğu gibi konu gündemlerine girmeden çıkmış olacak. Bu durumda karşımızda bilgisayar bağımlısı, internet müptelası bireyler bulacağız (mevcut durumdan çok daha vahim durumlarla karşılaşacağız). Acaba bunlarla “mücadele etmek için” Yeşilay benzeri kurumlar da kurulacak mı? Ya da kurulmalı mı? Ne yazık ki ben şahsen hangisinin doğru hangisinin yanlış olduğu konusunda karar verebilmiş değilim. Belki de yaşımdan dolayıdır. Biraz daha ileri yaşlarını yaşayan birisi olsaydım, sanırım çok daha net bir görüşüm olacaktı olumsuz anlamda (“bununla mücadele edilmeli”). Ya da biraz daha genç olsaydım o net görüş olumlu anlamda olabilirdi (“bu çok normal”). Aslında insanlık tarihinde bu tür dramatik değişimlerin yaşandığı dönemlerde ortaya çıkan tipik ikilemi mi yaşıyoruz? At arabasından motorla çalışan otomobillere geçerken de benzer şeyleri mi yaşadı o kuşağın insanları? Saatte 50 km hız ile gitmenin insanı felakete sürükleyeceği dehşetini genç kuşaklara anlatmaya mı çalıştılar? Tıpkı bizim şimdi internetin başından kalkmayan gençlerin asosyal yetişmekte olduklarını anlatmaya çalıştığımız gibi... Konuya belli bir seviyeden baktığımızda “o başka bu başka” demek çok doğal. Oysa belki biraz daha farklı bir açıdan bakıldığında ortada pek de farklı bir durum olmadığını keşfetmek zor değil. Oyuna konu olan figürler, araçlar değişik belki ama oyun aynı oyun. Bunun daha konvansiyonel bir örneğini “kuşak çatışmasında” yaşamıyor muyuz? Her birey gençken anne ve babası ile ailesi ile kendisinden büyüklerle genelde bir çatışma halindedir ve bu durum doğaldır. O gençlerin gençlikleri geçip de orta yaşlı ya da daha yaşlı olduklarında, gençken anne ya da babalarının büründükleri role bürünmeleri ve arkalarından gelen genç kuşaklarla çatışma içinde olmaları da aynı şekilde doğaldır. O halde bu tür olgularda sorun içerik değil. Öyle olsa gençken yaşlı ile çatışan bireyin yaşlandığında gençlerle çatışmaması gerekir. Bugünün kuşakları için çatışmaya meze olan konu internet, bilgisayar ya da teknoloji. Belki de elli sene sonra, çevremizdeki evcil hayvanların DNA'sını değiştirerek abuk sabuk canavarlar üretme sevdası “kuşaklar arası çatışma konusu” olacak. Zaten bu türden yapıcı bir çatışma ortamı olmasa ilerleme olur muydu? DİL İLE HAREKET EDEN TEKERLEKLİ SANDALYE Kollarını ve bacaklarını oynatamayan felçliler, tekerlekli sandalyelerini yönlendirmek veya bir bilgisayar imlecini hareket ettirebilmek için bir çubuğu emmek veya üflemek zorundadırlar. İngiltere'deki Southampton Üniversitesi'nden Ravi Vaidyanathan bu işlemin kullanıcı açısından hijyenik olmadığı gibi ayrıca rahatsız edici olduğunu belirtiyor. Vaidyanathan ve Southern İllinois University Carbondale'den Lalit Gupta, bunun yerine, dilin hareketlerini % 97 oranında bir doğruluk payı ile tespit eden bir cihaz geliştirdi. Bu cihazın en can alıcı parçası kulağın içine yerleştirilen bir mikrofon. Cleveland'daki ThinkaMove isimli bir şirket 2007 yılının sonlarına doğru bu cihazdan yararlanarak ürettiği tekerlekli cihazı piyasaya çıkartacağını söylüyor. Cihaz kulağı dış gürültülere karşı kapayan bir tıkaç ve kulak kanalının içine yerleştirilmiş bir mikrofondan oluşuyor. Felçli dilini oynattığı zaman, dil basınç değişiklikliği yaratıyor. Bu basınç değişiklikleri östaki borusu aracılığı ile kulak kanalına iletilir. Burada değişiklikleri tespit eden mikrofon, bunları cihazın içindeki bir bilgisayara gönderir. Bilgisayar da bu sinyalleri sandalyeyi yönlendirmeye yarayan komutlara dönüştürür. Askerler ve itfaiyeciler, bu cihazları kullanarak elleri serbest kalacak şekilde, yalnızca dillerini oynatarak, uzaktan kumandalı robotları yönlendirebilecekler. DEFTER KÂĞITLARINI EVDE BASIN! Okulların açılmasıyla birlikte, kırtasiye malzemesi alışverişine başladınız. Ya da diyelim ki çocuğunuzun öğretmeni son dakikada müzik defteri istedi ama sizin alışveriş yapacak zamanınız yok! O halde HP'nin Okul Kâğıdı yazılımı tam size göre. HP Photosmart C5280, C6280, C7280, C8180, D7260, D7460 model yazıcılarla kullanılabilen bu yeni yazılım sayesinde, çizgili kâğıt, müzik defteri sayfası, grafik kâğıdı gibi 8 farklı kâğıt evde basılabiliyor. Hatta her seferinde farklı bir heyecan yaratan eğlenceli labirent çizgileri bile seçilebiliyor. Bu kâğıtları basmak için, yazılımın kullanılabildiği yazıcıların kontrol panelindeki yönergeleri izlemek yeterli oluyor. Birkaç dokunuşla, istediğiniz özellikteki kâğıtlar yazıcıdan çıkıyor. Böylece çocuklar kendi kâğıtlarını yazdırmanın tadını yaşıyor. Hazırlayan: Reyhan Oksay CBT 1072/19 5 Ekim 2007
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle