01 Haziran 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Kent Kültürü GüncelTıp Dr. Mustafa Çetiner Ülkemizde Bilimsel Düşünce ve Ötesi Geçtiğimiz günlerde Fransa’nın Lyon kentinde lenf bezi kanseri (lenfoma) tedavisine yön veren Profesör Dr. Bertrand Coiffier ve arkadaşlarının düzenlediği bir kursa katıldım. Kursun sonunda ise Coiffier’in hastanesindeki (Hospices Civiles de Lyon) hematoloji departmanını gezme fırsatı buldum. Dr. Coiffier’in departmanı da kendisi gibi son derece gösterişsiz ancak çok iyi örgütlenmişti. ABD’de bulunduğum sırada gözlerimi kamaştıran zenginliklerden eser yoktu. Dünyada lenfoma tedavisine yön veren Fransız yetişkin lenfoma grubunun (Groupe d’Etudes des Lymphomes de L’Adulte – GELA) verilerinin toplandığı ve analizlerin yapıldığı merkez, hematolojionkoloji servisinin yanında bulunan bir barakadan ibaretti. GELA örneği akademik başarının yalnızca sınırsız mali olanaklar ile değil, iyi planlama, örgütlenme ve gelişmiş bir bilim kültürü ile sağlanabileceğini göstermeye yeterdi. Geçtiğimiz yıl bu sütunda tartıştığım ilk 500 üniversite sıralamasında petrol milyarderi Arap ülkelerinden bir tek üniversitenin olmamasının sırrı da kanımca buydu. CİDDİ ENGELLER AŞILMALI Kuşkusuz ki, çağdaşlaşma ve bilim toplumu olma savaşında halen çok önemli mesafeler alması gereken ülkemizde akademisyenlerin en büyük sıkıntılarından biri ekonomik olanaksızlıklardır. Ancak Türk Bilim Dünyası, bu olanaksızlıklara ve siyasi otoritenin üniversitelerimiz üzerinde yarattığı baskıya rağmen bilim üretme sürecinde dikkate değer ilerlemeler kaydetmektedir. Türk bilim insanlarının önemli indekslerde her yıl artan sayıdaki makaleleri bunun kanıtıdır. Ancak kabul etmek gerekir ki, ülkemizde halen bilim kültürü ve geleneğinin oluşması için aşılması gereken çok ciddi engeller vardır. Yine de umutsuzluğa kapılmamak gereklidir. Hematoloji yan dal ihtisasına başladığım yıllarda İtalyan kaynaklı çalışmalara herkesin biraz kuşkuyla baktığını hatırlıyorum. Ancak günümüzde, en azından benim uzmanlık alanımda, İtalyan bilim insanlarının dünyada çok belirleyici ve önemli bir noktaya geldiklerini söyleyebilirim. Türkiye kanımca tam da İtalya’nın 10 yıl önceki durumundadır. Sayın Prof Dr. Celal Şengör’ün sunusu ile başlayan ve tüm bilim ve kitap severlere hararetle önerdiğim "21. yüzyılda Bilim İnsanı Yetiştirme Üzerine Öneriler" isimli kitapta, California Teknik Üniversitesi JeolojiJeofizik profesörü Wasserburg’un bir konferansının tam metni yer almaktadır. Wassenburg, bu konuşmanın bir yerinde şunları söylüyor. "Üniversitelerin, bir midyenin etine nüfuz etmiş olan küçük kum tanesine benzediğine inanıyorum. Bu rahatsız edici bir öğedir ve uygun koşullar oluştuğunda, midyenin güzelliğini ve değerini çok arttıran değerli bir inci üretmesine neden olan bir uyarıcıdır." Üniversitelerin toplum yaşamındaki işlevi doğru algılandığında, korkmadan özgür ve özerk bırakıldığında Türkiye teknoloji üreten bir ülke haline de gelecektir. Böylece bir çok sanayici ve imalatçı yeni bilgi üretiminin "kazanç" ile ilişkisini kavrayacak, bununla koşut olarak toplumda da "öğrenmeye" ilgi ve inanç artacaktır. düfi bir kaç gözlem dışında, kapsamlı bir inceleme bulmak da kolay değildir. olacak kültürel engellerin de bir özetidir. Kent ve mimarinin aynasında imgeler, pek çok alandaki çarpıklıkların büyütülmüş HEM ELEŞTİR HEM KILINI örnekleridir. Kentin trafiğinde yarattığımız KIPIRDATMA! kaosu mimariye de getirdik. Turizmi de böyModa olan mimari söylem, dünyanın le yorumluyoruz. Demokrasiyi ve özgürlüğü, ünlü mimarlarının yaptıkları yapılar, söyledik hatta eğitimi de aynı ilkellik ve sayısal pragleri sözler, turistik oteller, zengin konutları, matizm çerçevesinde yorumlayabiliyoruz. Bu ve kuramsal spekülasyonlarla sınırlıdır. Gök denli kaygısızca inşa edilmiş yapıların ve ondelenler tartışmaların odak noktalarıdır. Mi ların yarattığı kent dokusunun kişi ve toplum mari söylem, kentli nüfusunun çoğunluğu psikolojisini nasıl etkileyeceğini hayal edebilinun içinde yaşadığı mimariyi neredeyse gör riz. Büyük bir bölümü kırsal kökenli olan mezlikten gelmektedir. Türk toplumunun ge halk; düzensizliği, çirkinliği, rahatsızlığı bülişememiş, kent ortamında yeşermekte zorla yük kentin özellikleri olarak görmekte, bunnan eleştirel düşüncenin ülke nüfusunun larla yaşamakta ve daha iyisini istemeyi düşüyüzde sekseninin içinde yaşanememektedir. Bu durumu dığı konutlarla ilgili ayrıntılı kentsel yaşamın bir sonucu olaKamu oyunun, bir söylem geliştirmemiş olrak algılamaktadır. ması düşündürücüdür. Toplum çirkinin, doğa gecekondu Bir yandan kentlerin düşmanlığının, hava kirliliğikonusuna plansız, çarpık gelişmelerinnin, gürültünün, stresin farkınden yakınıp, öte yandan bu da değildir adeta. Sükuneti, olduğu gibi, çirkinliğin temel öğesi olan kentsel konforu unutmuş dukutu mimarisi mimari salgınını köklü bir rumdadır. Kutu çevrelerin içineleştiri konusu yapmamak, de yaşamanın yarattığı izolaskonusuna da anlaşılması zor bir "adam senyon, yaratıcılıktan uzak, tek düaynı yoğunlukla ze ve robot bir toplumu üretde"cilikdir. Bunun giderek, uluslararası tüketim söylemektedir. Fakat ülkemiz için ve duyarlılıkla miyle empoze edilen, biraz da bunun gelişmiş toplumlara göeğilmesi özendirildiğimiz bir bütünleşre riskli yönleri olduğunu me çabası sonucunda bir tür anımsamalıyız. gerekir. yarı sömürge kültürü gösteriBatılı ülkelerde kentlilik sine dönüştüğü söylenebilir. dönemleri, düşüncelerin bir rasyonel çağı, entelektüel örgütlenmeler ve ÇARPIK MİMARİ SÖYLEM bugünkü kent baskısına karşı çıkabilecek biTürkiye’ de turizm amacıyla "Sungate rikimler vardır. Bugün bir İstanbul’lu, bir PaPort Royal" otelleri, "Dubai Kuleleri" ve mil ris’linin, 18 yüzyıldan bu yana sahip olduğu yonluk lüks konutlar yapılırken, nüfusun ya deneyimlerden hiç birine sahip değildir. Burısından çoğu yarı gecekondu apartmanlarda günün çevre üretimi, yaratıcılığını ve duyarlıyaşıyorsa ve bu durum mimari söylemde yer lıklarını yitirmiş bir toplumun; kültür düzeyialmıyorsa, bu çarpık bir mimari kültür söyle nin, kaderine boyun eğmişliğinin, politik mini açıklar. hamlığının bir araç haline getirildiğini gösteMimarlık kamu oyunun, gecekondu ko ren bir işarettir. nusuna olduğu gibi, kutu mimarisi konusuna Kentler bu ‘konteyner’leri depolayan da aynı yoğunlukla ve duyarlılıkla eğilmesi antrepolara dönüşmektedir. Bu sağlıksız bigerekir. Bu kent kamburu aydın mimar kesi nalarda oturan yeni kent insanının ise, yaratımi için belki de en önemli sorundur. Bugün cı olma şansı çok sınırlıdır. Yeni mimari söykent dokusunun oluşturduğu ilkellik ve çir lem bu duruma baş kaldıran sözlerle başkinlik 21. yüzyılda ülkenin yaşamına egemen lamalıdır. 999/15 13 Mayıs 2006 KÜBA ÖRNEĞİ Küba örneği, ekonomik olanaksızlıkların bilim üretme sürecinde tek başına belirleyici olamayacağını gösteren diğer bir örnektir. Bu yoksul ülke yıllarca ABD’nin ambargosu altında yaşıyor olmasına rağmen, biyoteknoloji alanında dünya ülkeleri ile rekabet edebilmektedir. Küba, tüm zorluklarına rağmen Latin Amerika’daki en büyük ilaç ihracatçısı olup içlerinde bazı Avrupa ülkeleri, Çin, Hindistan ve Malezya’nın da olduğu 50’den fazla ülkeye ilaç satmaktadır. Dahası, bu bilimsel çalışmalar için gerekli alt yapı, ambargo nedeniyle Küba’nın kendi öz kaynakları kullanılarak yaratılmaktadır. Bu ülke bir çok üçüncü dünya ülkesine teknoloji transferi bile yapabilmektedir. Asıl etkileyici nokta, onların bu bilimsel performansına en büyük düşmanı ABD’nin bile kayıtsız kalmadığıdır. Tam 40 yıldır süren ABD ambargosu, ABD hükümetinin Küba’lı bilimcilerin geliştirdiği bir kanser ilacı (CancerVax) ile ilgili ortak çalışma yürütmek istemesiyle kırılmıştır. Tarafların imzaladığı protokole göre bu aşı ile ilişkili çalışmaların devamı Kaliforniya’daki bir laboratuarda sürdürülecek ve geliştirilen ilaçtan elde edilecek kazanç Küba hükümeti ile paylaşılacaktır. Türkiye’nin potansiyeli Küba’dan hiç de geri değildir. Ülkemiz tüm ekonomik zorluklara rağmen yetişmiş insan gücüne sahip bir ülkedir ve bilim toplumu olma savaşını kazanabilecek gücü vardır. Önemli olan bu gücü harekete geçirecek anlayışın ülkeye egemen olmasıdır. Ünlü Türk hekimi İbni Sina, "bilim ve sanat iltifat görmediği ülkeleri terk eder" diyor, bu ülkede yaşayan herkesin farkında olması gereken esas nokta tam olarak budur.… [email protected]
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle