25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Biyoloji GönüldenBilime Ahmetinam Dünyanın en etkili reaktörü Termit bağırsağını yakından inceleyen bilim adamları, termitin sindirim mekanizmasını çözebilirlerse, dünyadaki enerji sorununa çare bulabileceklerine inanıyorlar. ir termitin bağırsağı topu topu dört milimetre uzunluğunda ve bir milimetre kalınlığındadır. Fakat son zamanlarda bilimin odağına yerleşen bu minik organ hiç de küçümsenecek gibi değil. Termit bağırsağındaki yüzlerce mikroorganizma türü sindirimde yardımcı olarak hayvanların odunla beslenebilmelerini sağlıyorlar. Böylece bir yılda milyarlarca ton selüloz termitlerin bağırsaklarında indirgenmekte. Bu açıdan bakıldığında termitler küresel karbon dolaşımında önemli bir rol oynamakta. Marburg MaxPlanck Toprak Mıkrobiyolojisi Enstitüsü araştırma yöneticisi Andreas Brune, alışılmışın dışında ve pek bilinmeyen "termit bağırsağı biyotopunun" hangi yöntemlerle incelenebileceğini araştırıyor. Diğer böceklere karşın termitler evrim süresince, odundaki selüloz içeriğini orta bağırsakta kendi enzimleriyle işlemeye öğrenmişler. Fakat ilginç sindirim sisteminin en önemli kısmi ilkel türlerde böceklerin son bağırsağında barınan tek hücreli kamçılarca tamamlanmakla. Tabii kamçılılar işe girişmeden önce, termitlerin odunu ağızlarındaki parçalayıcı araçlar ve kuvvetli mideleriyle minik partiküller halinde öğütmeleri gerekir. Bu şekilde sadece odun partiküllerinin yüzeyi önemli ölçüde büyümek " U Bilim Yutan, Sanat Öğüten **, B le kalmayıp, aromaük bileşimlerin (linyin) karmaşık yapısı bozulmakta (bu bileşimler normalde odunun hücre duvarlarına mekanik dayanıklılık ver>r ve odunun ana maddesi olan selüloz ve hemiselülozun enzimlerle indirgenmesini önler). Ve odun bu şekilde işlemden geçirildikten sonra kamçılılar, selüloz ve hemiselülozu hücrelerine alıp hızla sindiriyorlar. Bu sindirim aşaması ayrıca, odunun içerikleri dışında kamçılıların metabolizma ürünlerini de değerlendiren çok sayıda mikroorganizma tarafından da desteklenmekte. Bu bakteriyel özümlenme ve mikroorganizmalar sonuçta termitlerin besini oluyor. Mikrobiyologların en fazla ilgisini çeken nokta, mililitrenin binde biri kadar hacmi olan bu organın içinde yüzlerce mikroorganizma türünün barınıyor olması. Bu dar mekandaki ortak yaşamın ne şekilde organize olduğu ve hangi organizmaların yer değişiminden sorumlu olduğu henüz pek anlaşılmış değil. Termit bağırsağı bu nedenle bilim adamları için heyecan verici bir model teşkil etmekte. Termit bağırsağında bakteriyel toplulukların genel ilkeleri özellikle de içe kapalı küçük bir sistem olduğu için gayet kolay incelenebiliyor. Bu minik organ öte yandan küresel karbon dolaşımının önemli bir bölümünün gerçekleştiği yerdir. Bu konuda odunun parçalanması ve karbonun humus biçiminde dengelenişi en önemli rolü oynamakta. Kolektif yaşam termitlerin hayatta kalabilmeleri için gerekli enerjiyi üreten, son derece etkili bir biyokimya fabrikasının minyatür biçimini sunmakta. Atık ürünle birlikte önemli miktarda karbondioksit, hidrojen ve metan oluşmakta. Atmosfere yayılan küresel metan salımının yaklaşık %4'ü 12 trilyon termitin eseridir. Ve bu açıdan bakıldığında "Termit bağırsağı bakteriyel etkinliğin 'sıcak noktalarıdır' " diyor Brune. Çok küçük parçacıklar halinde öğütülen odun, sadece birkaç saat veya birkaç gün içinde sindirilmekte ki bu durum laboratuvar deneyleri için bir avantajdır. Çünkü aynı süreç toprakta yıllarca devam edebilir. İşte bilim adamları Bedeninde abartılı bır kocamanlık vardı. Elleri, ayakları, burnu, alnı, bacakları kocaman kocamandı. Ayağa kalktığında, başı tavana değecek gibiydi. Değmiyordu ama başı ile tavan arasındaki o daracık afanda, esin perileri bir inip bir çıkıyordu. Giysileri, bu dev insanı ilâhîbir hâle sokmuyor değildi, üzerinden gelen kokulan çok çarpıcıydı, o zamana dek hiç koklamadığım gizli dünyaların tütsüleriyle başım dönüyordu yanında; bir ağacın hiç de ince olmayan dallarını andıran parmaklanndan tarih öncesi yaşanmışlıkların izlerini taşıyan yüzükler fışkınyordu. Ayağında uçları kalkık, simsiyah, topuklu çizmeler, heybetli bir deri pantolon tarafından sarılmıştı. Yakası açık, morlu, siyahlı boncuklarla işlenmiş gömleğinden kocaman, gümüş bir madalyon, arada bir ışıldayıp duruyordu. Odamda, bir ikindi vakti, karşı karşıyaydık. Yüksek sesle, hop oturup hop kalkarak durmadan konuşuyordu. 0 zamana dek görmediğim büyüklükteki bir deflerden yazılarını, resimlerini, desenlerini gösteriyordu. "Ş" harflerinin üzerine basa basa çok hızlı konuşuyordu. Konuşması, şimşek çakışı görüntüsüyle, düşüncelerini izlemekte zorluk çekiyordu. "Ben" diyordu, gümbürgümbür, savaşçı edasıyla, "matematik okudum, fizik de. Kısa zamanda fen bilimlerini tüketip, sosyal bilimlere geçtim. Zaten nedir ki, sosyal bilim dediğin. Birkaç ayda onların da defterini dürdüm. Bana bilim dayanmıyordu. Tarih, dilbilim, insanbilim, yutuverdim. Yuta yuta sıra felsefeye geldi. Sözün kısası Ahmet Bey, ben felsefeyi yutmaya geldim." "Midenize oturmasın sakın" dedim, kaşlarımı çatarak. "Bendeki mideyi bilmediğiniz için kuşku duyuyorsunuz. Biliyor musunuz belki de ben, insanın mutasyona uğramış bir hâliyim, Kimbilir, Nietzsche'nin beklediği üst insan da olabilirim. Henüz otuz iki yaşındayım, sekiz şiir kitabım, üç romanım, iki denemem, bir evrenin oluşum kuramlarını eleştiren incelemem, bir de matematiğin ve mantığın temelleri üstüne yazılmış iki bin beş yüz sayfalık araştırmam var. Son zamanlarda Sanskritçe'nin dil bilimsel yapısı üzerine bir bilgisayar modellemesi üstüne çalışmaktayım." "Öyle görünüyor ki" dedim, "siz her şeyi çözmüşsünüz. Felsefeye de hiç ihtiyacınız kalmamış" dedim. "Hiç öyle şey olur mu? Sanatın ve bilimin hemen her alanında varlığını kanıtlamış bir insan olarak, felsefeyle hesaplaşmamı yapmam gerek. Dinlerle olan sorunumu çözeli neredeyse on beş yıl oluyor. Latin ve Yunan kaynaklarını ana metinlerinden okuyunca anladım: Aslolan insandır. Elbette insan üstü güçler vardır ama aklımız onlara kapalıdır. insan gibi insan olmaktan öte, bir çözümümüz yoktur. inanmak bir terbiyedir. Ben bunu yıllar önce edindim. Dine ihtiyacım yok. Ama felsefe canımı sıkıyor. izin verirseniz, sizinle metafiziğin en ağır sorunları üzerine çalışmak, bir doktora tezi yazmak isterim." "Diyelim ki tezinizi yazdınız, sonra ne yapacaksınız? Dünyada bilinebilecek olanların sonuna gelmiş olacaksınız" dedim. "Korkmayın bilgi bitimsizdir. Ben bilgi yutanım, sanat öğüten. Bilirim ki ne sanat ne de bilim tükenmez. Elbette felsefe de. "Peki bu yaşa dek neyle geçindiniz?" "Babam ölürken, ömrünün sonuna dek yetecek miras bıraktı bana. Tek çocuğuydum. Bilim yapmamı çok isterdi. Nedense akademik hayatı hiç sevmedim. Küçük insanlar doldurmuş bilim kurumlarını. İki doktoram var, fizikte ve matematikte. Çalışmalarımı gönderdiğim hocalar üzerime üşüşüyor. Yurt içinde ve yurt dışında. Reddettim tümünü de. Açtığım resım ve heykel sergilerinde çok takdir gördüm." "Şaşılacak bir şey doğrusu1 Otuz ikiyıllık bir ömre bunca başarıyı, bunca deneyimi sığdırmak! Sizin, benim gibi zavallı bir felsefeciden öğreneceğiniz hiçbir şey olamaz. Gidin, kendi kendinize felsefe kitapları okuyun. Çok çabuk kavrayacaksınız sorunları." "Beni yanlış anladınız Ahmet Bey, ben sizden malumat anlamında bilgi öğrenmeye gelmedim. Bunları nereden olsa edinebilirim Ben sizden bu bilgıyle ilgili tavırı görmeye geldim." "Ben de, sizin öğrenmeye can attığınız böyle bir tavrın olduğunu düşünüyor musunuz?" "Bakacağım. Yoksa ertesı gün bır daha benı göremezsiniz" dedı "Çok etkilendim doğrusu Bu arada, özel bir soru saymazsanız, size bir şey sorabilir miyim?" "Buyrun!" "Mutlu musunuz" diye sordum. "İşte bu soru bana acı veriyor. Sıradan insanlar gibi algılayıp, düşünemediğim için, sıradan bir yaşamım yok. Az da olsa, birkaç dostum var Sanat ve bilim dünyası ile ilişkilerimi sağlıyorlar Çok aktifbir cinsel yaşamım var, profesyonellerı kullanıyorum." "Çok yakın bir dostunuz ya da sevgiliniz yok demek ki." "Benimle kimse paylaşmayı başaramıyor ki!" Öyleyse size ilk, belki de son tavrımı göstereyim" dedim, "Paylaşamayanların felsefede yeri yoktur. Size güle güle..." Selâm verip çıktı odamdan. Bir daha kendısınden hiç haber alamadım. BİRMİDEVARKL HADİGÜLEGÜLE Ustteki resim: Termit yuvası Alt solda Termitler, altsağda: Termit bağırsağmm içeriği Yazının devamı 22. sayfada 972/9 5 Kasım 2005
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle