Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Duyuru Bilgi işleyen Makina Olarak Beyirr 2324 Aralık 2005 tarihleri arasında Boğaziçi Üniversitesi Albert Long Hall'da ülkemizde bilgi işleyen makine olarak beyin ile ilgili konularda çalışan araştırmacıların bir araya gelmesini ve yaptıkları bilimsel veya uygularaalı çalışmalar hakkında ., , bilgi alış verişinde buI ,f, lunmasını sağlamak amacı ile bilgi işleyen makine olarak beyin 3 toplantısı yapılılıyor. Toplantı, 1995 ve 1997'de düzenlenen toplantıların devamı niteliğinde.. Bilim ve Düşünce Tarihi !( | Edebiyat dersinde ne okutulmalı? Halkın hayatından alarak, halkın ihtiyacı için,halkın dilinde edebiyat Refik Ahmet iselerde edebiyat tedrisatının bugünkü şekli, bu dersin amacını gerçekleştirmeye yetmiyor. Talim ve Terbiye Heyeti reisimiz, 137 numaralı Hayafte çıkan makalesiyle bu acıklı gerçeği ortaya koydu. Oysa edebiyat tedrisatından beklenilen faydalar vardır. Liseyi bitiren genç, Darülfünun eğitimi için gerekli olan asri kültür hazırlığını yapmış sayılacaktır. Kültürün iki unsuru bilgi ve duygudur. Lise öğrencisine 20. asır adamının bilmesi gereken mü'sbet bilimleri öğretmeye, öğrencinin muhakeme ve kabiliyetini bu yolda işletmeye çalışıyoruz. Bu gencin tam kültürel olabilmesi için ona bir yandan da 20. asır adamının zevkini verebilmemiz ğerekir. Öğrenciye bu zevki verecek olan edebiyat tedrisatıdır. Medreselerde bilim de, edebiyat da skolastikti. Liselerde bilim skolastik olmaktan kurtuldu. Bugün okullarımızda okutulan, bugünkü hayata gereği ve faydası olan bilimdir. Bilim skolastik olmaktan kurtuldu, fakat edebiyat henüz bu damgayı taşıyor. İlk kaynaklarından Osmanoğulları hükümeti zamanına kadarki edebiyatımız, aşiret ve feodalite dönemlerinin köylüsüne özgü ilkel ve büyük bir bölümü sözel bir edebiyattı. Fuzuli'den, Baki'den Tanzimat'a kadar İstanbul edebiyatı saraya ve saray çevresine özgü sınırlı sayıda kimseye hitap eden bir aristokrasi edebiyatıdır. Bu zaman dahilinde tekkede ve halk arasında yazılıp okunan edebiyat ise imparatorluk döneminin köylü ve orta sınıf şehirli ahalisine özgü bir ümmet edebiyatıdır. Tanzimatı Hayriye'nin ilanından Cumhuriyet'in ilanına kadar edebiyat, oluşmakta olan sınırlı münevver burjuvazi için yazıldı. Bugün lise öğrencisine verilmesi gereken zevk nedir? Aşiret ve feodalite köylüsünün zevki mi? Sarayı mihrap sayan aristokrasinin dalkavuk zevki mi? Derviş ve âşık zevki mi? Yalnız kazancını ve kendi küçük sınıfının çıkarlarını düşünen esnaf ruhlu burjuvanın zevkini mi? Zannederim ki, ne o, ne öteki, ne de diğeri... Halbuki elimizde mevcut olan edebiyat o dönemlerin ürünüdür, o zihniyetlerden, o cemiyetlerden doğmuştur, o zamanki zevki dile getirir. yi insandan biliyor. Yerde, gökte, irfanda, vicdanda kuruntuların saltanatı yıkıldı, insan zekasının şaheseri olan makine, doğayı kendisine bağımlı kıldı. Yirminci asrın karakterini çizmek gerekirse bunlan söyleyebiliriz. Cumhuriyet'in ilanıyla yeni bir asra girdik. Yeni nesli bu asrın kültürüyle yetiştirmek zorundayız. Okullarımızda okutacağımız edebiyat bu kültüre hizmet edecek bir edebiyat olmalıdır. Bu edebiyat var mıdır, nerededir, nasıldır? Bu edebiyat, Cumhuriyet'in dayanağı olan geniş halk kitlesinin anlayacağı dilde, geniş halk kitlesinin hayatından alarak geniş halk kitlesinin ihtiyacına cevap olmak üzere yerli malzeme ile ve uluslar arası usül ile oluşturulmuş bir edebiyat olacaktır. Bu edebiyat Cumhuriyet'in ilanından sonra şöhretlerini oluşturmaya başlamış genç yazarların kalemleriyle işleniyor. Bu edebiyat başlamıştır, demek ki vardır. Ortaokullar ve liselerde edebiyat okutanlar, genç yazarlara karşı çekingen ve güvensiz davranmamalıdırlar. Liselerde edebiyat derslerinde ne tarihe ek sayılacak nitelikte ölü unsurlarla bir eski zaman incelemesi yapmak, ne de edebiyatın tekniğini ve işçiliğini öğretmek öğrenci için bir fayda sağlamaz. Lise öğrencisine edebi metin okutmamız gerekir ve bu edebi metinlerin içeriği, bizim genç yazarların sosyal bir değer taşıyan yazıları ile bu tür edebiyatın yabancı dillerdeki sayısız örneklerinin çevirileri olmalıdır. Endüstriyalizm, yeryüzündeki bütün ulusları birbirleriyle sürekli bir ilişki ve karışım haline getirdi. Ekonomik ilişkiler, fıkri ilişkileri çoğalttı, sıklaştırdı. Bunun içindir ki, yirminci asrın adamı yalnız mensup olduğu milletin değil, bütün dünyanın malı olan büyük zekâları bilmek zorundadır. Şu halde liselerde edebiyat derslerinde öğrenciye aynı zamanda dünya şaheserlerini, dünya edebiyat hareketlerini tanıtmamız, onu uluslararası fikir ve sanat alemiyle karşı karşıya getirmemiz lazımdır. "Liselerde edebiyat derslerinde ne okutmalı?" sorusuna ben böyle cevap veririm. Hayat, Sayı: 139, 15 Eylül 1929, Ankara. Beyin ve Sinir Sistemi değişik disiplinlerin ilgisini çekmiştir. Bu toplantıda Antropoloji, Biyoloji, Dilbilim, Felsefe, Fizik, Giizel Sanatlar, Hukuk, Kimya, Matematik, Mühendislik, Psikoloji, Sosyoloji, Tıp gibi farklı disiplinlerin bu konuda yaklaşımlan kavramsal düzeyde, günlük dille ele ahnacaktır. Yarımşar günlük oturumlarda sunumların sonunda ilginç tartışmaların olması beklenmektedir. Önceki toplantılarda kapsanan başlıca konular: Organ Olarak Beyin, Bilgisayarlar, Beyinin Enerji Sistemi ve Görüntüleme, Beyinin Evrimi, Örüntü Tanıma/Denetim, Beyinin GirişÇıkış Kanalları, Beyinin Gelişimi, Beyin, Sinir Sistemi ve Bilgisayar Ağları, Bilgisayarda Öğrenme, Beyinde Öğrenme ve Bellek, Öğrenmenin Moleküler Mekanizması, Psikoloji Açısından BeyinBilgisayar Karşılaştırması, Zihnin Fiziği, Yapay Zekânın Felsefesi, Yapay Zekâda Vücut Beyin Problemi, Aklın Unsurlan, Beyin Bağlamında Kaotik Sistemlere Bakış. Bu toplantıda bellek, dil, duygu, yaratıcılık, karar verme, karmaşık sistemler gibi konulara ağırlık verilmesi düşünülmektedir, ancak toplantının konuları bu konularla sınırlı değildir. Toplantı herkese açık ve ücretsiz. Bildiri önerileri Prograrn Kurulu tarafından değerlendirilecek ve kabul edilen bildirilerin tam metni Pan Yayıncılık tarafından bir kitap halinde derlenecektir. Öneriler iki sayfayı, tam metin bildiriler 10 sayfayı geçmemeüdir. Öneride, bildirinin başlığı ve kapsamlı bir özeti yanında, bildiri sahibinin adı, soyadı, kurumu, posta adresi, epostası, telefonu ve faksı yer almalıdır. Öneriler elektronik posta ile gönderilmelidir. www.beyin.org.tr/beyin2005/index.htm L MODERN EDEBİYAT Demek ki, okullarda bunlan öğrencinin önüne koyamayız. Osmanlı edebiyatını bütünüyle kapayıp tarihe bırakmaktan başka yapılacak bir şey yoktur. Edebiyat tarihi için bu malzemeden yararlanabiliriz, fakat Cumhuriyet döneminin öğrencisi, feodalite ve imparatorluk dönemleri edebiyatından, okuma ve zevk için hiçbir şey bekleyemez. Cumhuriyet asrında, geniş halk kitlelerinin kendi kendilerini yönettikleri hürriyet asrında, cemiyetlerin bünyelerinde belirgin tesirler yapan, cemiyetin yollarını açıklıkla çizen endüstriyalizm asrında yaşıyoruz. Yeni medeniyet, yeryüzünde en büyük kıymet olarak insan kavramını buluyor, her şeyi insan için ve her şe Matematik Sergisi Her şeyin dijital, yani sayısal ve antirastlantısal olduğu dünyada "1" ler ile "0" lar hızla değer kazanıyor. "Sanal gerçeklik dediğimiz matematiğin ta kendisi mi yoksa? Mühendislik matematikle dost evet; peki ya sanat, edebiyat? Müziğin matematikle ilişkisi var mı dersiniz, ya resmin? Matematik mimarlığın neresinden teğet geçiyor, tasarıma yüzde kaç uğruyor?" Bu soruları sorduk birbirimize, sonra kendimize. Çoktan seçmeliler arasında öne çıkan "doğru şık" değildi aradığımız; biz daha çok yeni "şık"lar yaratma peşindeydik. Başkent Üniversitesi çatısı altında bir araya gelen Grafık Tasarımcılar olarak "matematik"i ilk akla gelenlerden uzaklaşarak irdelemek istedik. Böylece taze beyinlere tasarımcı olmanın sorgulamak olduğunu gösterebilir, bildikleri kavramlarla onları şaşırtarak farklı bir "hoşgeldin" diyebiliriz dedik. İki kere iki eder dört, dört kere dört onaltı, böl onaltıyı ortadan. Ortadan böl, katla, karesini aL.Çarpım tabloları, hesap makineleri, şablonlar, eğriler, doğrular, noktalar arasında yol alırken, matematiğin görünmeyen haritasmı çıkarıyoruz; yaratmaya dair cümleler kuruyor, oyunlar oynuyoruz. Biz, Halime Fişenk, Kutlu Gürelli, İnanç T. İlisulu, Kayahan Kaya, Özgün Tanglay, Çağlar Uzun, Altan Yörük'üz. Başkent Üniversitesi GSTMF 20042005 Güz Dönemi 20056 öğretim yılı ilk koridor sergisi olan MATEMATİK 17 Ekim 13 Kasım tarihleri arasında görülebilir. Sergi açılışı 17 Ekim Pazartesi günü saat 16:00'dadır. "Grafık Tasarım Bölümü Araştırma Görevlileri Matematik'e Deneysel Yaklaşınca!" konulu söyleşi ise 26 Ekim 2005'te Güzel Sanatlar Tasarım ve Mimarlık Fakültesi Konferans Salonu'nda (C 323), saat 14:30'da izlenebilir. Refik Ahmet Sevengil (19O31970). Gazetecilik ve yabancı okullarda edebiyat öğretmenliği yaptı. İstanbul Şehir Meclisi üyesi (19301938) ve Tokat milletvekili (19431946) seçildi. 1950'den sonra Basın Yayın Genel Müdürlüğü radyo dairesi müdürü, TRT yönetim kurulu üyesi (19641968), TRT genel müdür danışmanı (19681970) olarak çalıştı. Radyoda divan ve halk edebiyatıyla ilgili söyleşiler yaptı. Türk tiyatrosu tarihiyle ilgili geniş incelemeler yayınladı (Yakm Çağlarda Türk Tiyatrosu, 2 cilt, 1943 ve Türk Tiyatrosu Tarihi, 5 cilt, 19591968). İstanbul Nasıl Eğleniyordu? (1927), Çıplaklar (roman,1936), Açlık (roman,1937), Hüseyin Rahmi Gürpınar (1944), diğer eserlerinden bazılarıdır. 972/155 Kasım 2005