Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
AylakBilgi Doğa TahirM. Ceylan İnternet Toplumu Intemet, kablolardan bir kan gibi akan milyarlarca cümlenin bilgisayar önünde pıhtılaşmış gibi oturan insanların eşzamanlı olarak gözünde şavkıması ya da kulağında yankılanmasıdır. Bütun ağızlar ne demekte, bunu orada her kulak bilmektedir. internet, Amerika'nın keşfi kadar heyecan verici biraurada özgürliik, çapul, anarşi ve kaos içinde kalmak, ağzında bir kufürle görünmeden insanların arasında çırılçıplak dolaşmaktır. internet insan ilişkileriniyeniden örgütlemektedir. Eski ilişki tarzı, kanalların azlığı nedeniyle belli sayıda ilişkiye yer veriyordu. Çünkü bir ağız konuşurken başka ağızların konuştuğunu kulaklar dinlemiyordu. 0 yüzden toplumiçi bir hiyerarşi kurulmuştu ve ancak onu aşabilenler işe yarar bir ilişkiye girmek için avantajlı hale geliyordu. Eskiden kılıçlar hiyerarşiye uymayan kalın boyunlar için yapılmıştı! Yetenekli olup sosyal olmayan milyarlarca insan, yeteneksiz fakatsosyal olanların tıkadığı deliklerden tek söz geçirememiş, yıllar içinde kaybolup gitmişti. Oysa uygarlık yaratma potansiyelimiz bugün yaratılanın binlerce katı olabilirdi. Altı bin tane bir milyon insanın yaşadığı dünyada, ne demekmiş tek bir tanecik Marquez, Rahmaninov, Van Gogh, Darwin, Einstein ve Lavosier? Bu dünyada onları defalarca yaratacak genetik yapı fazlasıyla var, ama gelin görün ki delikler tıkalı. Örneğin isimsiz biryazarın iyi bir romanını cesaret edip yayınlayacak elle tutulur biriki yayınevi ya var ya yok bu ülkede, ama ya intemette? Peki sorunlaryok mu, elbette var. Mesela her onsekiz kullanıcıdan birisi internete bağımlı olmuş durumda bugün. Günlük yaşamda geriye düşenler, delice süren mücadeleden yorulanlar, ilişkinın bu risksiz tarzına kendilerini bırakıyorlar. internet sohbetlerinde bilmiyoruz ama tahmin edebiliyoruz o rumuzların altında kimler var? Belki bir eroin bağımlısı, belki bir profesör, belki bir fahişe, belki bir başbakan... Hepsi aynı odanın içinde konuşuyor, gerçek hayatta asla bir araya gelemeyecek olanlar internet odalarında tutkuyla buluşuyor, orada ağlıyor, küfrediyor, sevişiyor ve aynı kişiler kravatlarını takıp, akşam seviştiklerine sabah "Nasılsınız" diyor. Bunların olacağını bildiğimden, olacaklara önceden toptan gülmüştüm ben, yaşanan komedilere herkes gülerken ağlamam bugün bundan! Akşam iç döküyor intemette, sabahsa dış topluyorlar ofiste. Giyinmek, el sıkışmak toplumsal kurallar yani insanın dışıysa, küfürler, ağlamalar, yalvarmalar intemette insanlığın içidir! Her birimizin bilgisayar tepesinde tüneyerek kablolar üzerinden yaptığı sohbet, maymunların ağaçlarda dallar üzerinde çığrışmasının tabii ki daha gelişkin modelidir! Sanal dünyanın kişiyi kemirici biryönü de var. Bir hafta boyunca internet başında bir saat kalmak depresyonu % 1 arttırmaktadır. ilginç biçimde artık sanal yönü olmayan yüzyüze ilişkilerin, sürekliliği de olmamaktadır. Çünkü kimse kilometrelerce yol tepip "merhaba nasılsınla başlayıp nereye varacağı belli olan sohbetlere gerek duymamakta, onun yerine diyelim erkekler gerçek dünyada bira şişesi gibi kadınlarla konuşmaktansa, şampanya bardağı gibi kadmlar hayal edip intemette, bira içerek konuşmayı seçmektedir Eski toplum para gücü olan erkeğin, ötekilerin yollannı tıkayıp bütün kadınlara sahip olması ve tek tip çocuklaryaratmasıysa, internet toplumu, bütün erkeklerin bütün kadınlara sahip olması ve çok sayıda ilişkiden rengarenk çocukların oluşmasıdır. internet toplumun kombinasyonlarını arttırmakta, insanları sınırsız ilişkilere zorlamaktadır. Eski toplumda güçlü erkekle daha az güçlüsü arasında muazzam bir fark vardı, çünkü güçlü, güçsüzün kanallarını tıkamakta, bunu bilen kadmlar da güçlü erkeğin üzerine topluca "abanmaktaydı." Şimdi buna gerek kalmadı, güçlü, güçsüz bütün erkekler bu toplumda aynı şansa sahip. Güçlüyle daha az güçlü arasında sadece bir derece farkı olduğunu, (arklılığın varolmayokolma ikilemi taşımadığı anlaşılmış durumda. Bilgisayar başında oturmaktan yarışacak kimse görmeyince bir hiç olmak kolaylaştı ve erkekler nihayet güçsüz olmak konusunda özgürleşti, kadmlar da bir erkeğe ait olmaya kendini zorlamaktan vazgeçti. Ama ilginç olarak, erkekler güçsüzken de kadın sahibi olabildiklerinden kadınlara tutkuyla bağlanmaktan vazgeçti. Çünkü onu elde ederken dağları devirmeleri gerekmemiştir, ayrıca güçsüzken elde ettikleri gerçekte onların değildir, çoğu zaman kaybedilir. Erkekler para, zaman ve statü olarak bir ödeme yaptıklan kadmları sahiplenmekteler. Bir "tık'la kadın elde etmekse... Her şey normal olmaya başladığında hayat bitmiş demektir. www.crsm.net Romantik fareler şarkı eşliğinde kur yapıyor Farelerin kuşlar gibi karşı cinse kur yaparken şarkı söylediği anlaşıldı. Üstelik bu müzik kuşlarınki kadar karmaşık. Bugü'ne dek farelerin söylediğişarkıların dikkat çekmemiş olması hayvanların bu sesleri ultrasonik frekanslarda çıkarmasından kaynaklanıyor. BD'de VVashington Universitesi Tıp Fakültesi'nden Tiın L loly ve Zhongseng Guo, dişi farelerin feromonlarına maruz kalan erkek farelerin çıkarttıkları sesleri kaydetti ve bu seslerin sanılandan daha kompleks olduğunu ortaya çıkarttı. Kaydedilen sesleri dijital sese dönüştüren bilim adamları, analiz yapabilmek için ses perdesini birkaç oktav düşürdüler. Bu durumda ses kayıtlarının çeşitli hece tipleri içerdiğini ve bu şekillerin "şarkı" formatına uyduğunu fark ettiler. Oysa çekirge ve kurbağaların çağrıları çok daha basittir. Bugün dek memeli grubunda insanlann dışında, yalnızca yarasa ve balinaların şarkı söylediği sanılıyordu. Yarasalar ve balinalar da kur yapmak için şarkı söyler. Laboratuvar farelerinin de şarkı söylediğinin ortaya çıkmasıyla şarkı söyleyen memelilerin sayısı artmış oldu. Bu şarkıların hangi amaçla söylendiği henüz tam olarak bilinmese de, erkeklerin feromonlara maruz kalınca şarkı söylemeye başlamaları, dişilere ne kadar "kaliteli" olduklarını kanıtlama çabası olarak yorumlanıyor Bilim adamları kuşların şakımasından yararlanarak, insanlardaki konuşma ve öğren SORUNLARDAVAR me olgusunu araştırırken, laboratuvar farelerinden ise insanlarda görülen hastahkların incelenmesinde yararlanıyordu. Holy, şarkı söyleyen fareyi inceleyerek beynin temel ilkeleri konusunda ayrıntıh bilgi edinebileceklerini ve otizm gibi iletişim bozukluklarını daha iyi anlayabileceklerini umut ediyor. Filler de ölülerine hürmet eder Fillerin belleği çok güçlü'dür. Öyle ki bu hayvanlar ölü akrabalarının kemiklerine bile saygıda kusur etmiyorlar. ok az hayvan ölülerine saygı gösterir. Şempanzeler bu konuda bir istisnadır. Bunların ölen eşlerine karşı kompleks davranışlar sergiledikleri biliniyor. Ancak ölü hayvanın cesedi çürümeden şempanze ölü eşini terk etmez. Aslanlar da, kendi cinsinden ölü bir aslanı mideye indirmeden önce koklar ve yalar. İngiltere'de Sussex Üniversitesi'nden Karen McComb ve meslektaşları, Kenya'daki Amboseli Ulusal Parkı'nda yaşayan 17 Afrika fılinin önüne fil, öküz ve gergedan iskeletleri koydu. Filler öküz ve gergedan iskeletlerine hiç ilği göstermezken, kendi türlerinden olan iskeletlerle yakından ilgilendiler. Bu iskeletleri kokladılar, hortumlarıyla dokundular ve ayak BİRTIKİLEELDE Ç larıyla hafifçe yerinden oynattılar. Bilim ekibi daha sonra 19 fîlin önüne bir fildişi, fil kafatası ve bir tahta parçası koydular. Hayvanların fildişine diğer nesnelerden, kafatasına da tahtadan daha fazla ilgi duyduğu gözlendi. Ne var ki bilim adamları fillerin arada sırada ölü akrabalarının kemiklerini ziyaret ettiği yolundaki söylentilerin doğruluğunu kanıtlayacak bulgulara henüz sahip olmadıklarını belirtiyor. 974/819 Kasım 2005