Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Sağlık "Kronik ağrınız varsa sessiz kalmayın!" Kronik Ağrı, artık başlı başına bir hastalık olarak kabul ediliyor. Dünyada en çok görülen hastalıklardan biri olmakla birlikte, gerektiği kadar önemsenmiyor. Halbuki, çocukluk çağında bile yaşam kalitesini olumsuz etkileyen kronik ağrıların pek çoğu, güniimüzde tedavi edilebiliyor. ğ. ğrılar, bizler için bazen iyi niyetli bir uyarıcı olabilirken, çoğu zaman en kötü düşmanımız haline geliyor. Çünkü ağrı, bazı durumlarda çeşitli hastalıkların habercisi olurken, bazı durumlarda ise tedavi edilmesi gereken ciddi bir hastalık haline dönüşebiliyor. Uzmanlar, bu konuda bir bilinç oluşturabilmek ve bunu yaygınlaştırabilmek için, dikkatleri, dünyada en çok görülen hastalıklardan biri olan "kronik ağrı"ya çekmeye çalışıyorlar. Ağrılar ve ağrı tedavisi konusunda toplumu bılgilendirmek, ağrıyı tedavi etmek kadar büyük önem taşıyor. yalidir. Ağrının kaynaklandığı bölgede bir problem olduğunu anlatır ve dikkati o bölgeye çeker. Bir alarm olmaktan çıkıp, üç aydan daha uzun süreli ve yıpratıcı hale dönüşenler ise kronik ağrılardır ve güncel tıpta artık başlı başına bir hastalık olarak kabul edilmektedir. Kronik ağrı, tüm dünyada en fazla işgücü kaybına ve hayat kalitesi düşmesine yol açan hastalıktır. Şöyle bir çevremize baktığımızda, her 10 kişiden en az 3'ünün kronik ağrıdan şikâyetçi olduğunu görebiliriz. Kronik ağrı, görülme sıklığı açısından, neredeyse grip ile aynı orana sahiptir." KRONİK AĞRI GRİP KADAR YAYGIN BİR HASTALIK Ağrı Tanı ve Tedavi Merkezi Medikal Direktörü Dr. Halil Algan, ağrıyı ve ağrı türlerini şöyle tanımlıyor: "Ağrı, algısal, emosyonel ve sosyal faktörlere bağlı olarak şekillenen bireysel, karmaşık ve hoş olmayan bir deneyimdir. Bu nedenle, aynı ağrı türünde bile ağrının yaşanma şekli ve şiddeti kişiye göre değişiklik gösterebilir. Ağrıları 'akut' ve 'kronik' olarak iki temel gruba ayırabiliriz. Akut ağrılar, genellikle vücuttaki bir rahatsızlığın habercisi niteliğindedir. Ameliyatlardan sonra yara yerinde veya düştükten sonra dizimizde ya da böbrek taşı düşürürken belimizde hissettiğimiz ağrılar, akut ağrılardır. Akut ağrı, vücudun bir nevi imdat sin TEDAVİSİ, EN DOĞAL İNSANLIK HAKKI ABD'de topluma, sigortalara ve devlete yıllık 75 milyar dolar ek maliyet getiren kronik ağrıya bağlı iş gücü ve verimlilik kaybı, ağrı tedavisinin önemine işaret eden ciddi bir ekonomik göstergedir. Kronik ağrı mağdurları, çoğunlukla ağrılarının tedavi edilebileceğinden umudunu kesmiş ve gündelik yaşamla bağları kopmaya yüz tutmuş insanlardır. Duygusal açıdan kırılgan, depresif bir ruh haline bürünürler. Verimlilikleri düşer; toplum ve aile içi ilişkileri kolayca zedelenir. Tüm bu sıkıntıları yaşayan insanlar için IASP'nin (International Association for the Study of Pain Uluslararası Ağrı Araştırmaları Birliği) ve diğer ağrı organizasyonlarının çalışmaları ile ağrı tedavisi artık 'En doğal insanlık hakkı' olarak kabul ediliyor. Kronik ağrı hastalarını tedavi edip topluma kazandırmak için yoğun çalışmalar yapılıyor. Ağrı tedavisi konusunda uzmanlaşmış ve tüm zamanını ağrı tedavisine ayıran doktorlardan oluşan Ağrı Klinikleri artan bir hızla hizmet vermeye başlıyor. ji, psikiyatri, nöroşirurji, ortopedi ve fizik tedavi uzmanlarının eşgüdüm içinde çalışmaları gerekir" diyerek, ağrı tedavisinin multidisipliner bir yaklaşım gerektirdiğine dikkat çekiyor. MODERN YAŞAMIN AĞIR YAN ETKİLERİ Daha çok beyin gücünün kullanılarak üretim yapıldığı günümüzde, hareketsiz bir yaşam sürüyoruz. Buna uykusuzluk, aşırı yorgunluk, sigara ve sağlıksız beslenme koşulları da eklenince, sıkıntı yaratan ağrılar için güçlü bir zemin oluşuyor. Bu ortamdan en çok etkilenen vücudumuzun iskelet sistemi. Ülkemizde en sık görülen ağrılar, bel ve boyun fıtığına bağlı ağrılardır. Bunu diğer bel, sırt ve boyun ağrıları izliyor. Baş ağrıları, nevralji adı verilen ve vücuttaki sinirlerden kaynaklanan ağrılar (Trigeminal Nevralji gibi), Zona sonrası oluşan ağrılar, kansere veya şeker hastalığına bağlı ortaya çıkan ağrılar da kişilerin yaşam kalitelerini ciddi oranda olumsuz etkiliyor. AĞRI KLİNİKLERİ TÜRKİYE'DE DE YAYGINLAŞIYOR ABD'de 1950'li yıllardan bu yana uygulanmakta olan ağrı tedavisi, ülkemizde de 199()'lı yıllarla birlikte önem ve ivme kazandı. Ağrı Tanı ve Tedavi Merkezi'nin Ağrı Tedavisi Bölüm Şefı Uzm. Dr. M. Anıl Süzer, "Ağrı kliniklerinde, ağrının kaynağı saptanıp ağrı tedavi edilmeye çalışılır ve gerektiğinde de diğer bilim dallanndan görüş ve yardım alınır. İdeal bir Ağrı Kliniği'nde, tam zamanlı ağrı tedavisi ile uğraşan doktorlarla birlikte nörolo Ağrı tedavisi için uygulanan yöntemler Ağrıyı dindirmeyi amaçlayan çabalar sonucu ortaya çıkan tıp bilimi, artık ağrının tedavisi için çok özel yöntemlere sahip. • İlaç tedavileri: Uygun hastalıklar için, uygun ilaçlarla yapılan ağrı tedavileridir. • Enjeksiyon tedavileri: Bel fıtığı, boyun fıtığı gibi sinir sıkışmalarının da olduğu durumlarda, sıkışan siniri rahatlatmak için sinir çevresine uygulanan ilaç tedavileridir. Bu tedavi yöntemi Zona sonrası oluşan ağrılarda da çok olumlu sonuçlar vermektedir. • Radyofrekans uygulamalan: Ağrılı durumlarda, ağrıyı yaratan sinirlerin radyofrekans dalgalan kullanılarak, ağrıya neden olmasının önlenebilmesi prensibine dayanan tedavilerdir. • Programlanabilen Otomatik Ağrı pompalan: Kansere bağlı ağrılarda veya tüm tedavilere rağmen geçmeyen ağrılarda kullanılır. Ağrı kesici ilaçlar hastanın cilt altına yerleştirilen pompa sayesınde doğrudan ağrıyı taşıyan sinirlerin bulunduğu omurilik bölgesine verilir. Bu pompalar sayesinde, ağızdan alınan ilaç dozunun yüzde l'i kadarlık bir ilaçla ağrının kesilmesi sağlanabilir. • Omurilik Stimülatörleri (Omurilik pilleri): Diğer ağrı tedavi yöntemlerinin vetersiz kaldığı durumlarda uygulanan bir tekniktir. Hastanın omurilik bölgesine bir elektrod yerleştirilir ve çok düşük dozlarda akım kullanılarak hastanın ağrısı kesilmeye çalışılır. TEDAVİ ORANI ÇOK YÜKSEK Ayrıntılı bir muayene ile bel ve boyun fıtıklarına yüzde 80 oranında tanı konulabiliyor. Tanıyı doğrulamak için gerekirse MR, EMG gibi testlerden de yararlanılıyor. Dr. M. Anıl Süzer, modern tıbbın gelişmesiyle, artık bel veya boyun fıtığı hastalarının, yüzde 97 oranında ameliyata gerek kalmadan tedavi edilebildiğini söylüyor: "Ağrı kaynağını belirledikten sonra, hastaya önce uygun ilaç tedavisi uygulanır. Hasta istediği rahatlığı ilaçlarla elde edemediğini ifade ederse, enjeksiyon tedavisi planlanır. Epidural steroid uygulamaları ile hastalarımızın önemli bir bölümünde rahatlama olur. Ağrısı kesilen hastamızı egzersiz tedavisine yönlendiririz ki, o bölgedeki kaslar kuvvetlensin ve fıtık tekrarlamasın. Tabii ki burada önemli olan, hastanın bel ve boynunu kötü kullanmaması. Hastamızı bu konuda da bilgilendir ı 974/18 19 Kasım 2005