Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Zümrıitten Akisler A. M. Celal Şengör Plüton'un iki uydusu daha bulundu Plüton gezegen mi değit mi tartışması süredursun, son gözlemlere göre bu minik gezegenin etrafında bir değil üç uydu dönüyor. 1979 yıtında Charon uydusu bulunmuştu. Hubble şimdi iki küçük uydu daha buldu. Çapları 45 ile 160 km. olan iki uydu Ptüton'un çevresinde 44.000 km. mesafede dönüyor. Güneş sisteminin kenarında, Kuiper kuşağında daha önce birden fazla uyduya sahip bir gökcismi görülmemişti bugiine dek. Kuiper kuşağı, Neptün'ün yörüngesinin karşı tarafında buz ve kayalıktan oluşan gökcisimlerini barındıran büyük bir bölgedir. Güneş sisteminin dokuzuncu gezegeni olan Plüton, 1930 yılında bulunmuştu. Plüton, dünyamızın uydusundan daha küçük. Bilimsel Varsayımlar, Gelenekler ve Avrupa lılar Avrupa Insan Hakları Mahkemesinin Büyük Dairesi de üniversiteye türbanla gidilmesini uygunsuz buldu. Bu, üniversitelere bir "oh" dedirtirken, hükümetimiz kanadında hayal kınklığına yol açtı. Hükümetimizin bu konudaki hayal kınklığının sebebi, daha Büyük Daire kararı agklanmadan önce, Türkiye Büyük Millet Meclisi Sayın Başkanı, daha sonra da Sayın Başbakanımız tarfından dile getirildi. Sayın Meclis Başkanı türban yasağını kadın için aşağılayıcı bulurken, Sayın Başbakan, Fransa'daki olaylara da atfen, gelenek ve göreneklerin toplum yaşamında gözardı edilemeyeceğini söyledi. Sayın Meclis Başkanımııa bu arada pek çok cevaplar verildi, aslında türbanın kadını aşağıladığına dikkat çekildi. Ancak bu konudaki en veciz cevap, sanırım Atatürk'ün 30 Ağustos 1925'te Kastamonu'da, başında şapkayla verdiği devrim müjdesi içerisindedir: "Bazı yerlerde kadınlar görüyorum ki, başına bir bez veya peştemal veya buna mümasil bir şeyler atarakyüzünü gözünü gizler ve yanında geçen erkeklere karşı ya arkasını çevirir veya yere oturarak yumulur. Bu tavrın mana ve medlulu nedir? Efendiler! Medeni bir millet anası, millet kızı bu garip şekle, bu vahşi vaziyete girer mi? Bu hal milleti çok gülünç gösteren bir manzaradır. Derhal tashihi lâzımdır." alerjiyeyol açan polen proteinleri yerleştirmişler. Bitkiler bunun üzerine bu proteinleri üreterek pirinç tanelerinde depolamaya başlamışlar. Bu şekilde genetik değişimden geçirilen pirinçlerle beslenen farelerde kesin bir etki ortaya çıkmış. Farelerin bedeninde E sınıfı antikor oranı ve histamin, kontrol grubundakilere göre çok daha az saptanmış. Fakat aşının insanlarda denenebilmesi için daha birçok testin yapılması gerekiyor diyor bilim adamları. nucuna varmış. Ancak maymun bir kez kokainin tadına vardıktan sonra, statüsü bağımlılığın seyri üzerine pek etkili olmamakta. Çünkü beyindeki dopamin reseptörleri azalıyor. Ancak kokain bağımlılığı aşıldıktan sonra sosyal çevre yeniden önem kazınmakta. Yüksek statüden olan maymunlarda dopamin reseptörleri altı ile dokuz ay sonra yeniden artıyor. Bu nedenle bu maymunların alt statüdekiler kadar çabuk yeniden kokakine yaklaşmadıkları sanılmakta. Bilim adamı bu sonuçlar sayesinde kokain bağımlılığından kurtulan insanlara yardımcı olabilmeyi umuyor. Çünkü insan beyninde de kokain alımı durduktan sonra dopamin reseptörleri yükselmekte diye tahmin iyi bir çevreden gelen ediyor bilim adamaymunlar kokain bağımlılığınmı. dan uzak duruyorlar. Daha rahat Gerçi bu ve daha az stresli bir yaşam süuzun yıllar sürebiren maymunların beyin kimyalir ama bu konuda sında stresli ve zorlu koşullarda sosyal çevre çok yaşayanlardan farklı olarak değiönemli. Çalışma şimler yaşanmakta diyor Wakehayatı, eğitim olaForestÜniversitesi'nden Michanakları ve ailenin el Nader. ye ait bir maymunun kokain kul desteği gibi faktörler, bağımlılıkBu değişimler hayvanları lanma olasılığı da daha zayıf. Na tan uzak tutuyor ve kişilerin bağımlılığa karşı dirençli kılma der bu gözlemlerine dayanarak yeniden uyuşturucuya yönelnın ötesinde uyuşturucuyu bırak beyindeki dopamin reseptörü melerini engellemekte. tıktan sonra yeniden başlamala oranı ve kokain bağımlılığı araSayfa haberleri: Nilgün rını da önlemekte. Kokain beyin sında bir ilişkinin varolduğu soözbaşaran Dede Kokain bağımlıhğmda sosyal çevre çok önemli deki uyarı maddesi dopaminin seviyesini yükselterek bir tür sarhoşluk durumu yaratmakta. Ancak beyin zamanla yükselen dopamin seviyesine, dopamin reseptörlerini indirgeyerek bağışıklık kazanıyor. işte Nader, şimdi bir maymun beyninde ne oranda dopamin reseptörü bulunduğunun maymunun sosyal statüsüne bağlı olduğunu buldu. Hemcinsleri tarafından sayılan ve bakılan maymunların dopamin reseptörleri daha fazla. Fakat ilginç bir şekilde bu farklılık doğuştan varolmuyor, hayvanın içinde bulunduğu çevreye göre gelişmekte. Ayrıca daha yüksek statü mumuzda neye dayanarak bir sonraki cumhurbaşkanının Atatürk'ün garip, vahşi ve hattâ gülünç bulduğu bir tavra izin vereceğinin garantisini verebilmektedir? Filhakika Avrupa insan Hakları Mahkemesi, Atatürk'ün uygargörüşünü paylaşmıştır. Sayın Başkan ülkemizin gerilere, bireyin aşağılandığı çağlara sürüklenmesini mi arzulamaktadır? Bireyin aşağılanması gelenek ve görenekler içine girmiş olabilir. Bunun tarihte ve günümüzde pek çok örnekleri vardır. Toplum yaşamında bu gelenek ve görenekleri görmezden gelmek, Sayın Başbakanımızın da hatırlattığı gibi, hatta patlamalı durumlara sebebiyet verebilir. İşte bu konuda, gelenek ve göreneklerin toplum yaşamında nasıi ele alınmaları gerektiği sorunu gündeme gelir ki, sanırım bunun da en güzel cevabını gelmiş geçmiş en büyük bilim filozolu olarak betimlenen Viyanalı Karl Popper vermiştir. Popper gelenek ve göreneklerin toplumun ilkel dönemlerinde toplum düzenini sağlayan yasalar yerine geçtiklerini, bilimde tam doğru olmadıklarını bildiğimiz halde kullanmayı sürdürdüğümüz bazı bilimsel hipotezler nasıl ilişkisiz veriler yığınına bir düzen getiriyorlarsa, gelenek ve göreneklerin de toplum yaşamında benzer rolleri üstlendiklerini göstermiştir. Ancak Popper, bilimin yanlış hipotezlerle yoluna uzun müddet devam etmeyeceğini, daha iyilerin eski hipotezlerin yerine geçtiklerini hatırlatır ve bunun toplum yaşamında da böyle olması gerektiğini söyler. Bunu yapamayanlar, toplum psiklojisinin büyük isimlerinden Prot. Robert Edgerton'a göre "Hasta Toplumlar'dır. Örneğin, kadın ve çocuklara etlerin yalnızca kötü kısımlarını vermek Afrika'da bazı kabilelerde gelenektir, ama bu gelenek zamanla bu kabilelerin sağlıklarını olumsuz etkilemiştir. Ataturk: 'Bazı yerlerde kadınlar görüyorum ki, başına bir bez veSayın Meclis Başkanının başkanlık ettiği Türkiye Büyük Millet Mec ya peştemal veya buna mümasil lisi üyeleri Atatürk ilke ve devrimlerine bir şeyler atarak yüzünü gözünü bağlılık yemini ederek sandalyalarına gizler ve yanında geçen erkeklere otururlar. Bunda bir değişiklik mi ol karşı ya arkasını çevirir veya yere muştur? Sayın Başkan Sayın Cumhur oturarak yumulur. Bu tavrın mabaşkanımızı neye dayanarak eleştirmekna ve medlulu nedir?' te ve, en korkuncu, demokratik topluBİREYİAŞAĞILAMAK Uganda 'da başı ağrıyanın alnına kor halinde bir mızrağı yapıştırmak, her ne kadar o kişinin bir daha baş ağrısından şikâyet etmemesini sağlıyorsa da, baş ağrısına bir çare olduğu söylenemez. Gelenek ve görenek, toplumun bireylerinin yetişmesinde temel rolü oynayan anneyi toplum yaşamında marjinalleştiriyor, onu erkeğin bir malı haline getiriyorsa, üstelik babayı da kendini kontrol edemeyen seks düşkünü bir hayvan olarak kabul ediyorsa, o gelenek behemahal değiştirilmeli ve tarihin içine atılmalıdır. Pygmalion 'un önsözünde Bernad Shaw ne diyor? Başka düşünecek bir şeyi olmayacak kadar cahil ve zavallı olanlar doğanın kendilerine bahşettiği tek tutku olan seksten başka bir şey düşünemezler. Profesör Higgins'in, elinin altında duran güzel Eliza yerine ancak kitaplarda okuyabildiği Milton'ı veya Keats'i tutku haline getirmiş olmasını bu vahşi güruh asla anlayamaz. Sayın Meclis Başkanımız ve Sayın Başbakanımız yüce milletimizi öyle bir vahşi güruh olarak mı görüyorlar? Buna inanmak istemiyorum. DÛŞÛNECEKŞEYVESEKS 974/519 Kasım 2005