24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Tartısma Hart devrimi karşıtları ve gerçek Harf devrimi, kısa zamanda bütün milleti okuryazar kılmak için yapıldı. Osman Bahadır »ok uzun bir zamandan beri 1928 harf devrimine karşı açık olarak dile getiril'meyen, içten içe bir karşı tavır sürdürülffyordu. Ancak son zamanlarda bu muhalif tutum çeşitli ortamlarda ve düzeylerde artık açık olarak ifade edilmeye başlandı. Ben bu yazımda, son günlerde yayınlanan iki yazıyı temel alarak harf devrimiyle ilgili yanıltmalara cevap vermeye çalışacağım. Ayşe Kadıoğlu, "Türk Ulusal Kimliğinin Üç Ötekisi" başlıklı yazısında şunları söylüyor; (1) "Tasvip edilmeyen bir geçmişi unutmanın zirveye çıktığı anlardan biri 1928'de yapılan harf devrimidir. Bu devrim ile Feroz Ahmad'ın ifadesiyle 'bir gecede bütün bir millet okuyamazyazamaz kılınmıştır'. Bu iki cümlede söylenenlerle gerçek tümüyle saptırılmaktadır. Öncelikle söylenmesi gereken şey şudur; harf devrimiyle bütün bir millet okuyamazyazamaz kılınmamıştır. Çünkü o tarihte milletin hemen tamamına yakını zaten okuyamaz yazamaz durumdaydı. Erkeklerin % 80'den fazlası, kadınların ise % 98'den fazlası okuma yazma bilmiyordu. İkincisi, harf devrimi, birçoklarının iddia ettiği gibi geçmişi unutturmanın bir aracı olarak yapılmış değildir. Böyle bir iddiayı ileri sürenler Cumhuriyet yönetimin kendi 5 yıllık çok önemli dönüşüm evresinide unutturmak istiyor! Kimse gerçekten geçerli güçlü bir gerekçe olmaksızın bir milletin alfabesini değiştirmeye cesaret edemezdi ve etmesi durumunda da başarıya ulaşamazdı. Mustafa Kemal ve Cumhuriyet yönetimi de elbette bazı kayıpları göze alarak, fakat yukarda söylenenin tam tersine, bütün milleti kısa bir zamanda okuryazar haline getirmek için bu yola başvurmuştur. Mustafa Kemal'in, harf devrimini açıkladığı 8 Ağustos 1928 tarihinde İstanbul'da Sarayburnu parkındaki gazinoda gece toplantısında söylediği şu sözler bu gerçeği açık olarak göstermektedir; "..Çok işler yapılmıştır, amma bugün yapmaya mecbur olduğumuz son değil, lakin çok lüzumlu bir iş daha vardır: Yeni Türk harflerini çabuk öğrenmelidir. Vatandaşa, kadına, erkeğe, hamala, sandalcıya öğretiniz. Bunu vatanperverlik ve milliyetperverlik biliniz. Bu vazifeyi yaparken düşününüz ki.bir milletin, bir heyeti ictimaiyenin yüzde onu okuma yazma bilir, yüzde sekseni bilmez nevidendir. Bundan insan olarak utanmak lazımdır..." (2) eski yazı ile kesin olarak ifade etmek imkansızdır. Örneğin "gel" sözcüğünü yazdığınız zaman, gerçekte "gül" veya "kel" de demiş olabilirsiniz. Çünkü gel, gül ve kel sözcükleri aynı şekilde yazılır. (Bu örnek harf devrimi sırasında slogan olarak kullanılmıştı). Eğer metinde ipuçları yoksa ne dendiğini tam olarak anlayamazsınız. Özellikle özel isimler söz konusu olduğunda bu, büyük bir problem olarak karşınıza çıkar. Rastlantılar dışın BİR GECEDE KARAR VERİLMEDİ Üçüncüsü, harf devrimi Ayşe Kadıoğlu ve Feroz Ahmad'ın ileri sürdüğü gibi bir gecede olmamıştır. Yazarlar "bir gecede" ifadesiyle gerçekte bu dönüşümün oldu bittiye getirildiğini mi söylemek istiyorlar? Harf devrimine giden yolun çok uzun bir tarihi geçmişi vardır. Eski yazının yetersizlikleri, Latin alfabesini kullanmanın yararları ve gerekliliği üzerine öneriler ve tartışmalar Munif Paşa (18301910) ve Ali Suavi (18391878)'ye kadar gitmektedir. Cumhuriyet'in kuruluşundan sonra ise bu tartışmalar çok büyük bir yoğunluk kazanmıştır. Özellikle harf devriminden önceki bir yılda, harf devriminin gerekliliğini savunanlarla, bu devrime karşı çıkanlar arasında çok yoğun (ve bazen de sert) ve çok özgürce tartışmalar yapılmıştır. Çeşitli dergi ve gazetelerde yayınlanan bu yazılar binlerce sayfayı bulan bir literatür oluşturmakta den biri, halkın bir an önce kendi çıkarlarının bilincinde olan yurttaşlar topluluğu haline dönüştürülmesiydi. Mustafa Armağan ise, Virgül dergisinde yer alan "Harf İnkılabı ve 'Aydın Duruşu'; Fuat Köprülü'nün Trajedisi" başlıklı yazısında (3), "...Cemil Meriç'in deyişiyle, bir gecede kütüphanelerimizi 'tuğla yığınına' çeviren" sözleriyle tanımladığı harf devrimini eleştirirken, yazısına eksen olarak Fuat Köprülü'nün bu konudaki davranışlarını almakta ve Köprülü'nün harf devriminden önce bu tasarıyı şiddetle eleştirirken, harf devriminden bir süre sonra bu devrimi desteklemeye başlamış olmasının " nedenlerini açıklamaya" çalışmaktadır.(Öncelikle şunu tekrar vurgulamak gerekir ki, eğer kütüphanelerimizi bütün bir millet kullanabiliyor olsaydı, harf devrimi yapılamazdı, yapılmasına gerek de olmazdı.). Mustafa Armağan şunları söylüyor; "...Dikkatimi çeken bir başka nokta ise şu oldu: 1929'dan sonra, eskiden savunduğu ne kadar ilke ve esas varsa hemen hepsini unutmuş görünen bu Köprülü, 1926'da, hatta 1929'da gündeme getirdiği ve memleketin içine düşeceğinden endişe ettiği 'büyük ve korkunç kültür buhranı'ndan da habersiz görünmektedir. Hatta bu yazının yalnız muhtevası değil, üslubu da Köprülü'nünkünden çok, Ülkü dergisinin kurucusu ve Atatürk'ten daha hızlı bir Kemalist kesilen Recep Peker'inkini andırıyor! Acaba?.. Yok canım, o kadarını da düşünmek istemiyorum koca Köprülü için. İstanbul Üniversitesi'nden hocam olan Prof. Dr. Ömer Faruk Akün, bir seferinde, Fuat Köprülü'nün, bir gece konağmdan almıp bir yerlere götürüldüğüne aynı mahallede oturdukları için bizzat şahit olduğunu anlatmıştı. İşte Akün hocaya göre, o gece Köprülü, Latin harflerinin aslında 'milli Türk harfleri' olduğuna ikna edilmiş olmalıydı. Zira o geceden sonra bir daha Latin harflerine karşı çıkmayacak ve 'Alfabe İnkılabı'nın lehine biraz geç kalsa da yazılar kaleme almaya koyulacaktı." Gördüğümüz gibi Mustafa Armağan, önce Fuat Köprülü'nün, yazısını Recep Peker'e yazdırmış olabileceğini 'aklına getiriyor' ve bize bunu demek istiyor. Sonra bundan vazgeçer gibi görünüp bu defa bir mahalle dedikodusuna yöneliyor. Bu dedikoduya göre de Fuat Bey'in "hizaya getirildiğini" ve evinden alındığı o geceden sonra artık harf inkılapçısı olduğunu söylüyor (daha doğrusu bunu o söylemiyor, o sadece Prof. Dr. Ömer Faruk Akün'ün yalancısı!). İnsan bir kere polisiye mantıkla düşünmeye görsün. Nerelere kadar gidebiliyor? Gerçi bu mantıkla bile Mustafa Armağan kurgusunda yetersiz durumdadır. Çünkü eksik bıraktığı bir sorunun daha cevabını vermesi gerekiyor. Fuat Köprülü niçin harf devrimi öncesinde sert eleştiriler yaparken değil de, harf devriminden çok sonra 'evinden alınıp götürüldü'? "Her şeyi" aklına getiren Mustafa Armağan'ın, nedense, Cumhuriyet'in en parlak bilim insanlarından ve entelektüellerinden olan Fuat Köprülü gibi düşüncelerinden hiçYAZININ DEVAMI22. SAYFADA Harf devrimiyle bütün bir millet okuyamazyazamaz kılınmamıştır. Çünkü o tarihte milletin hemen tamamma yakını zaten okuyamazyazamaz durumdaydı. da, özel bir isim (özellikle de yabancı isimler) yazılırken tam bir kesinlikten söz edilemez. Birçok metinde Arap harflerinin arasında birdenbire Latin harfleriyle yazılmış bazı isimlerin ve kavramların görünmesinin sebebi budur. Eski yazının öğrenilmesi de zordur. Çünkü her harf, kelimenin başında, ortasında ve sonunda yer alışına göre farklı biçimlerde yazılır. Bu yüzden eski yazıyı yeterli bir biçimde okuyup yazabilmek için diğer yardımcı işaretlerle birlikte neredeyse 100'e yakm sembol ve yazılış biçimini doğru olarak öğrenmek zorunluluğu vardır. Kabul etmek gerekir ki, böylesine karmaşık bir yazı sistemini öğrenmek oldukça uzun bir süreyi ve çabayı gerektirmektedir. Nitekim Osmanlı medreselerinde yıllarca eğitim gördüğü halde hâlâ yeterli bir şekilde okuyup yazamayan çok sayıda öğrenciye rastlanabiliyordu. Oysa yeni harflerle bugün 6 yaşındaki bir çocuk, birkaç ay içinde okuyup yazmayı öğrenebilmektedir. Bütün bir milleti birkaç yıl içinde okuryazar durumuna getirme büyük ülküsünü harf devrimine bağlayan temel gerçek budur. dır. Bu tartışmaların sonucunda, o günkü entelektüeller ve aydınlar topluluğunun çoğunluğunun ikna edilmesiyle gerçekleşmiş bir süreçtir, harf devrimi süreci. Devrimi fıilen gerçekleştirenler de işte bu girişimi yürekten destekleyen bu topluluk olmuştur. Aksi halde, sadece bir gecede oluşturulan bir hükümet kararıyla, böyle büyük bir toplumsal dönüşüm başarıya ulaştırılabilir miydi? YÛKSEK DEMOKRATİK İÇERİK Harf devriminin çok yüksek bir demokratik muhtevası vardır. Bütün bir milletin kısa bir zamanda okuryazar olmasını sağlamaya yönelik bir girişimin demokratik içeriğinden kuşku duyulabilir mi? Nitekim harf devriminden sonra kısa sürede kolayca okumayazma öğrenen halk kitleleri, böylece kendilerini doğrudan ilgilendiren sorunlar hakkında bilgi edinebilme ve düşüncelerini ifade edebilme imkanına kavuşmuştur. Bu imkanın yaratılması, ülkemizdeki demokratikleşme sürecinin önemli aşamalarından birini oluşturmaktadır. Kuvvetini halkın cehaletinden alan bir imparatorluğun yıkılmasından sonra, yeni cumhuriyetin ana hedeflerin ESKİ YAZI MUĞLAK VE ZORDU Burada bütün bir milleti okuryazar yapma düşüncesi yeterince açık olarak görünmüyor mu? Peki, bütün milleti okuryazar yapma arzusu neden harf devrimine bağlanmıştır? Çünkü eski yazı, henı yetersiz, hem de öğrenmesi zor bir yazıdır. Yetersizdir, çünkü muğlaklık içerir. Bazı sözcükleri 974/1619 Kasınfi 2005
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle