24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

bilim dünyasından Kısa Haberler Mısır'da tarihöncesi döneme ait yeni kaya resimleri Mısır'dakı Dakla vahasında çalışan bir araştırma ekibi, tarihöncesi dönemde yerleşilen bölgenin en eski sakinlerine ait olduğu sanılan yeni kaya resimleri buldu. Kahire'deki "ElEkber" gazetesinden yapılan açıklamaya göre, kaya resimleri üzerinde uzun etek giyen ve ellerinde asa taşıyan kadın ve erkekleri zürafalar ızlemekte. Mısırlı araştırmacılar ayrıca bir de köpekbalığına ait kalıntılar bulmuşlar. Luxor'un 400 km. batısında yer alan vahada bir zamanlar bir gölün bulunduğu sanılıyor. Dakla'da önce de Neolitik döneme ait kaya resimlerinde, gölün etrafında bir zamanlar fillerin, mandaların ve tavus kuşlarının yaşadığını kanıtlayan betimlemeler bulunmuştu. Bebekler anne kanıında ağlamaya başlıyor Bebeklerin biz sadece doğduktan sonra ağladıklarını sanırken, şimdi Amerikalı veAvustralyalı bilim adamlan ceninlerin 28. haftadan itibaren ağladıklarını keşMi. erken doğumlardan da 24. haftalık bebeklerin ağlama sesleri çıkardıkları ve çevredeki sesîere tepkı verdıklerı bılinmekte. İklim değişimi yüzünden topraklar karbon kaybediyor Topraklardan tahmin edilenden çok daha fazla karbon açığa çıkıyor. Nature dergisınde yayımlanan bir haberde ingiliz bilim adamları bunun nedenini iklim değişimine bağlıyorlar Karbonun, karbondioksit olarak fopraktan sızması hava sıcaklığı üzerinde de etkıli oiabılir. Ancak bilim adamları karbo Uzay araçlarma kendi kendini onarabilen kılıf Uzay araçları gelecekte, dış kılı rızayı kendi kendılerine tespit edip onarabilecekler. Bunun içın gerekli bilgileri, tıpkı karıncalar gibi birbirleriye iletişim kuran hücrelerinden oluşan koruyucu kılıftan alacaklar. Her hücre sadece yanındaki hücreyle iletişim kuruyor, merkezi bir hücre bulunmamakta Bu da iletişim sisteminin tümüyle çökme riskini azaltmakta. Bild der VVissenschaft dergisindekı (www.wissenschaft.de, 9.9.05) habere göre ilk uzay aracı kılılının prototipi 192 hücreden oluşmakta. Her hücrenin arkasında bir basınç sensoru ve olası problemlerle ilgili çözümlerin kaydını taşıyan bir işlemci bulunmakta. Her işlemci yanındaki işlemciyle iletişim kurabilmekte. Karıncalar, hemcinslerinin besin kaynağına giden yolu bulmaları için feromenler salgılar, işlemciler ise dijital bilgiler gönderiyorlar. Bu şekilde örneğın hasarlı bölgenin böyüklüğü ve kesin yeri saptandıktan sonra bilgiler aktarılabilir Avustralya'daki CSIRO araştırma organizasyonu ve NASA bilim adamları bu sistemi biraz daha geliştirmek ıstiyorlar. Yeni sistemin hasarın türü hakkında, mesela korozyon mu yoksa çarpmayla gelen bir hasar mı olduğunu fark edebilmesi isteniyor Çünkü NASA'nın hedefi hasarları kendi kendıne fark edip onarabilen uzay araçları geliştirebilmek. North Carolina Üniversitesi'nden Chapel Hill ve arkadaşları, 28 haftadan itibaren izledikleri 11 ceninı, kısa süreli kalın seslerle uyardılar ve ceninler yeni doğmuş bebeklerin ağlarken yaptıkları hareketlerle yanıt vermiş. Böylece ağlama yetisinin doğumdan önce geliştiği anlaşıldı. Bu bulgulara, sigara ve kokain içen annelerde etkıleri araştırılırken ulaşıldı. Araştırmacılar ceninleri kalın ve titreşimli seslerle uyanrken, hareketlerini ultrasonla izlemiş. Ceninler tıpkı ağlamakta olan yeni doğmuş bebekler gibi uzun soluklar alırmış gibi ağızlarını açıp dillerini sarkıtmış. Aynı davransş biçimi sigara ve kokain içmeyen annelerin bebeklerinde de izlenmiş. Bilim adamlan bu tepkiyi verebilmeleri için bebeklerin duyguları işleyen ve buna uygun hareketlerle yanıt veren duyu organlarının ve beyin bölgelerinin, örnegin limbik sistemin bazı bölümlerinin gelişmiş olması gerekiyor. Yüzdeki mimik de ancak yüz kaslarının, solunum yollarının ve soluğun koordine olması halinde mümkün. Ceninler 21. haftadan itibaren ağlama sırasında meydana gelen çene titremesi ve yutma gibi motorik repertuvara sahipler. Ayrıca nun nereye gittiğini kesin olarak bilemiyorlar henüz. Bir tahmine göre bir kısmı daha derindeki tabakalara çökmüş veya yağmurla yıkanmış olabilir. Bilim adamlarının diğer bir tahminine göre ise karbondioksit olarak dışarı sızmakta. Ortalama olarak tüm topraklar yılda yaklaşık olarak 0,6 karbon yitirmiş. Dünya topraklarında, bir yılda fosil yakıtla açığa çıkandan 300 misli karbon barınmakta. Uzmanların bir çoğu karbonun uzun vadeli olarak toprakta kaldığını sanıyorlardı. iklim değişimi yüzünden karbonun açığa çıkma olasılığı bilim adamları arasında tartışmalıdır. Cranfield Üniversitesi'nden Pat Bellamy ve ekibi şimdi binlerce örnekte, İngiltere ve Wales bölgesindeki üst toprak tabakalarındaki karbon oranının 1978 ve 2003 yıllarında ne şekilde değiştiğinı araştırdılar. Araştırmacılar ne toprağın türü ne de toprağın işleniş biçimiyle ilgili bir ilişki kuramadıkları için karbon kaybının iklim değişimiyle ilgili olduğunu düşünüyorlar. Araştırma süresince ingiltere ve Wales bölgesinde hava sıcaklıkları 0,5 derece kadar arttığı gibi yağış miktarı da değişmiş. Bu da örneğin her şeyden önce karbondioksit olmak üzere organik maddeleri indirgeyen toprak organizmaları üzerinde etkili olmuş oiabılir deniyor. Hesaplara göre sadece ingıltere'dekı topraklardaki karbon kaybı yılda 13 milyon tonu bulmakta. Buna ilave olarak da endüstriden aşağı yukarı 150 milyon ton karbondioksit açığa çıkıyor. Sayfa haberleri: Nilgün Ağaçlann yaş halkalavında yerleşim arşivi İnsanlarm.topraklar üzerinde ne zaman yerleşmeler kurdukları, ağaçlardaki yaş halkalarından anlaşılmakta. Kanadalı araştırmacılarm konuyla ilgili yazıları "Environmental Science & Tecfınology" dergisinde yayımlandı. Ağaçların yakınlarındaki alanlarda anız yapıldıktan sonra, yaş halkalarındaki ağır azot izotoplarının oranı da artmış. Yaş halkaları ağaçlann, ilkbaharda, suların taşınması için geniş damarlar açmalarıyla oluşur. Kış aylarındaki halkalar ise daha incedir. uueens Üniversitesi'nden Andrew Bukata ve Kurtis Kyser şimdi iki yerleşmenin kenarında yer alan meşelerin (Ûuercus rubra ve uuercus alba) yaş halkalarını incelemiş. Her iki durumda da evlere ve yollara yer açmak için büyük ormanlık alanlar yok edilmişti. Ve bu süreler içinde gelişen yaş halkalarında, ağır azot izotopu N15'in oranı belirgin bir biçimde artmış. Ağır azot izotop oranı özellikle de ağaçlann yerleşmelere bakan taraflarında daha yoğun olarak saptanmış. izotop oranı ancak yıllar sonra yeniden eski değerine ulaşmış diyen araştırmacılar bunun toprak biyolojisi ve kimyasının değişmesiyle ilgili olduğunu sanıyorlar. Anızdan sonra nitrat ve nitrit oluşumu dışında, topraktaki su oranı da değişmişti. Anlaşıldığı üzere bölgeye yerleşen insanlar bahçelerini daha fazla gübrelemişler. Araştırmamız, yaş halkaları içindeki azot izotop oranına göre orman ekosistemindeki azot dolaşımı hakkında sağlam veriler elde edilmesini göstermesi açısından önem taşımakta diyor bilim adamları. 968/4 8 Ekim 2005 ^
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle