25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

BiyoTıp ZümrüttenAkisler TerfiTayin Mevsimi ve Üniversitelerde Gelenek İTÜ'de Moleküler BiyolojiBiyoteknoloji ve Genetik Araştırmalar Merkezi ystanbul Teknik Üniversitesi'niıı (İTÜ). Dr. I Yük. Müh. Orhan öcalgiray tarafından yapıAlan bağışlarla lam donanımlı olarak inşa edilen Moleküler BiyolojiBiyoteknoloji ve Genetik Araştırmalar Merkezi lıiznıete girdi. Yerli ve yabancı araştırrnacılara hitap edecek uluslararası ve seçkin bir bilim ortamı yaratması hedeflenen 4.400 m2 alana salıip nıerkezin, ülkemizin ve platformda önde olabilmek, iilkede yeterli bilgi hirikimini sağlamak, dünya standartlarında kaliteli araştırmacılar yetiştirmek ve evrensel bilime katkıda bulunmak amacıyla kuruldu. Merkezde, tam teçhizatlı eğitim ve araştırma amaçli toplam 21 laboratuvar, aynı anda üç paralel toplantının sürdürülehileceği konferans salonu ve sergi alanı bulunuyor. Ayrıca, akademik ve idari personelin kullanımı için 24 ofıs, 4 adet 40 öğrenci kapasiteli derslik, bir kafeterya, iki öğrenci kulüp odası, katlara yayılmış dinlenme alanları yer alıyor. Çok sayıda araştırmacıyı barındırabilecek kapasitedeki merkez, kapsamlı bilimsel etkinliklerin düzenlenmesine olanak tanıyacak altyapıya sahıp. Çalışmalarmı disiplinlerarası işbirliği çerçevesinde yürütecek merkez, bilimsel çalışmalardaki özgünlüğü ve teknolojinin gerekleri doğrultusunda kendisini yenileyebilen yapısıyla üniversileendüstri ilişkilerinde köprü görevi üstlenecek. Merkezin öncelikli çalışma alanları; moleküler biyoloji, genetik, biyoteknolojı, nanobiyoteknoloji, yönlendirilmiş evrim (protein ve metaholizma mühendisliği), enzim biyoteknolojisi, genetik mühendisliği, nörobiyoloji, biyobenzetim (biomimetics), biyomalzemeler, kombinatoriyel hiyoloji. çevre biyoteknolojisi, moleküler ınodelleme, moleküler evrim. fonksiyonel genomik, proteomik olacak. Orhan Öcalgiray 1922 yılında İstanbul'da doğdu. İsLanbul Erkek Lisesi'ni bitirdıkten soııra İstanbul Teknik Üniversitesi'ne girdi ve Makine Yüksek Mühendisi olarak mezun oldu. l'İrıiversite öğrenimi sırasında Sümerbank'tan burs aldığı için, mezun olduktan sonra mecburi hizmetinı Sümerbank Merinos Yünlü Sanayi Müessesesi'nde yaptı. Orhan Öcalgiray halen Öcalgiray Yatırım Holding A.Ş., Oran Tekstil İplik Sanayi ve Ticaret A.Ş., Orimpeks Tekstil İthalat İhracat A.Ş., Nako İplik Pazarlama ve Ticaret A.Ş. isimli şirketlerin Yönetim Kurulu Başkanlığını yapıyor. AMDelalŞengör Temmuz ayının son haftasıyla beraber bu yıl da, her yıl tüm Türk Silahlı Kuvvetlerinde olduğu gibi, Türk Hava Kunetlerinde terfi ve tayin mevsimi başlamış oldu. insan kaçınılmaz olarak dostları, yakınlan ve en önemlisi ülkemi7in geleceği düşünceleri nedeniyle bu mevsimin beyecanına kapılıyor. Beklenir ki, bu konuda sohbet, tartışma ve dedikodular da Jemmu2 ayıyla birlikte hızlansın veya en azından başlasm. Halbuki gerçek bunun tamamen tersidir, Birkaç örnek: Temmuz ayındaki tatilimizde Hava Kuvvetlerimizin temel pilol eğitimini veren 2. Ana Jet Üs Uçuş Eğitim Merkez Komutanlığı komutanı Sayın Hv. Plt. Tümg. Volkan Tiryakiler'i ziyaret etlik. Bu yıl onun terfi yılıydı. Halbuki komutanın bizlerle konuştuğu konular, uçuş eğitiminin temel prensipleri, bu konuda daha iyiye gidilmesi için nelerin düşilnüldüğü, üste yapılanların tanıtımından ibaretti. Uçuş eğitimi gören teğmenleri bize tanıtırken, Tiryakiler General gerçek bir babanın ve öğretmenin hisleriyle emrinde yeni bir beceri kazanmağa çaiışan gençleri övüyor, onlara ne kadar imrendiğini anlatıyordu. Peki ya kendisi bir ay sonra emekli oiursa? Bu konu asla dile gelmedi. Sanki sonsuza kadar orada olacaktı. içinden emindi ki kendisi gitse bile yerine gelecek arkadaşı aynerı kendisi gibi işi bulduğu yerden ilerilere aynı aşk ve şevkle görtürecek. Onca mühim olan da oydu. İTU'ııuıı bilim ve teknoloji alamnda dünyayla yarışan bir kıırum olmasıııda onemli rol oynayacağı belirtildi. Rektör Prnf Dr. Gülsün Sağlamer. "Mezunlarımızdan [)r. Orhan öcalgiray'ın bağışlarıyla yaptınlan merkez, üniversitenin son 8 yılda gerçekleştirdiği atılımların son halkasını oluşturuyor. Lisaııs, lisansüstü ve uluslararası düzeyde araştırmalann yapılacağı merkez, üniversitemizi 21. yüzyıla taşıyacak. Öcalgiray'a yaptığı bağış için üniversiLemiz adına teşekkür ediyorum." dedi. Dr. Orhan Öcalgiray ıse "Küçük bir memur çocuğuyum, bu üniversitede okuyarak feyiz aldıın. Üniversiteme borcumu ödemek içiıı bu merkezi yaptırdım. Merkezin kış koşullarına rağmen 8 ayda bitirilerek hizmete açılmasını, projeye katkıda bulunanların sevgi, bağlılık ve insanüstü cahalarına borçluyuz." dedi. Moleküler BiyolojiBiyoteknoloji ve Genetik Araştırmalar Merkezi: moleküler biyoloji, genetik ve hiyoteknoloji alanlarında uluslararası Aynı şey devre arkadaşı, Hava Harp Okulu komutanı Sayın Hv. Plt. Tümg. Şevket Dingiloğlu için geçerli. Onun da şımdi tüm yaşamı varsa yoksa Hava Harp Okulu ve belli ki canından çok sevdiği harbiyelileri. Harp Okulu Dekanı Sayın Hv. Mu. Kur. Alb. Osman Kapani Aktaş'ın da buyıl terli senesi. Ya general olacak, ya emekli! Yani ya sınıt atlayacak ya da tüm ömrünü adadığı bir yaşam tarzı bitiverecek. Böyle bir insanın bu yaşamsal karar anında kalbi küt küt atma/ mı? Geçen gün onun emrinde ingilizce öğretmenliği yapan eşimle makamındayıı. Kendisi aile dostumuz. insan dostlarına terfi ümitlerinden lalan bahselmez mi? Ne gezer? Kapani Albayın o an tek derdı Oya Paris'e bir yıl gıdince konuşma derslerıne kimin gireceği. Şaka yollu da olsa, yerine birisini bulmadan giderse hoşnut olmayacagını imâ ediyor. Yerine birisinın bulunduğunu duyunca da hemen ekliyor: "Pazaıtesı saat ikiden sonra ikinizi de bekliyoıum." Kapani Albay Ağustos'un ilk battası gerçeklen terti etti, general oldu. Bız de Pazar günü tebriğe giltik. Gelgelelim konu değişmedi. Kendisi gıdıyor. ingilizce konuşma dersi de ariık gelecek dekanın derdi olsıın. Mümkün mü? Arkadaşıııa koltugunu devredene kadar o dert hâlâ Kapani Paşanın. Evinin önünden bızi ugurlarken Oya'ya hatırlatıyor: "Oya, yarını unutmadın değil mi? ikiden sonra seninle Ayşe Hanımefendi'yi bekliyorum." Burada adlarını andığım üç dost, kırk yıldır tanıdığım Hava Kuvvetleri personelinin işlerine bakışının tipik ö'rnekleridir. Eşlerinin de dedıği gibi, Hava Kuvvetleri personelinin yaşamında herşeyden önce Hava Kuvvetleri gelır. Bu hissin adı tutkudur ve o olmadan büyük başarı mümkün degıldir Benim ise derdim, üniversite camiamızda birkaç örnek dışında bu tutkuyu bulamamaktır. Bunun nedenlerini uzun uztın düşünmüşümdür. Tabiîki ilk ve orla eğimimiz bir tacia. Ünıversiteye buradan gelen çocuklar neredeyse tam cahil gelıyorlaı. Ama Hava Harp Okulu da aynı kaynaktan besleniyor. Onların başarılı olduğu yerde bız niye başarısızız? İNGİLİZCEDERSNE OLACAK? Beyinde çok hızlı uyarı iletiınine sadece bir buçuk yaşında çok konuşacak olan beş aylık bebekler sahip oluyor. Ancak beyin akımlarının az ama iletiminin yavaş olduğunu gösteren aksi sonuç geçerli değil. Beyin araştırmacısı Nubel, bu yüzden konıışma bozııkluğuııun beyin taramasıvia erkeıı teslıis edilebileceğine inanmıyor. Bugüne kadar hiçbir parametre, kesin bir açıklama fîetirecek kadar sağlam sonuçlar vermedi. "Baa" , "pa" ve "da" ve "ga" ıle yapılan testlerle elde edilen tarklı sonuçlar da ancak farklı ölçüm vönteınleriylt: ilgili olabilir. Ayrıca tam doğrıı olsa bile, hozukluğun tedavi edilebilecefii anlamma gelınez. Alman Logopedi Birliği Başkanı Monika Rausch, "Hayır. çocuk iki yaşına geldikten sonra da konıışmasını geliştirebilir" diyor. Hatta doktorların, anne babaların dertlerini ciddiye alıp dört yaş yerine iki yaşında tedavi etmelerine bile razı. Yoksa küçük yaşta almacak önlemler ancak bilimsel açıdan ilginç olabilir. Konuyla ilgili dünyanın en büyük araştırmasının yarı yolda çöpe gitmesi, yine hatalı olabilir. Konuşma bozııkluğu tanısında ve terapisinde devrim niteliğinde yenilikler getirmediyse de bazı öııemli sorıılara yanıt verebilir. Çocuklarda dilsel ve motorik yetiler birlikte ne şekilde etkiyor? "Boş" bebek bcyni kelımelere alışmak. anlamını ve gramerinı sapLanıak için ne gibi taktikler uygulanıakta? Çünkü sonuçta bilim bir çocıığun koııu^mayı ne şekilde ögrendiğı bilnıecesini hâlâ çözemedi. Knynak: Dic Zcit 31 2004 Nilgün özbaşaran Dede Bunun belki de bir cevabı gelenektir. Üniversitemiz gelenek takiri, gelen öğenciye. uzun ve güvenilir bir geleneğin parçası olduğu hissini. dolayısıyla bıı gelecek ümidi veremiyoruı. Geçen gün aziz dostum llhan Selçuk Bey, "Kim ne derse desin, bızde üniversite yaşamı 1933'te başlamıştır" dedi. Haklı. Ve o yaşam merasim lakiridir. Uygar ülkelerdeki üniversitelerin tersine, ne akademik yıl açılışları, ne de dıploma törenleri şatafatlı. gelenek haline gelmiş merasimler içerirleı. Töıenleıde akademik personel. üniversite üniforması olan cübbeyı tören salonuna gıreııe kadar (cübbeyle gürünmek zulmüş gibi) elinde taşır, salondan çıkar çıkmaz da gene çıkarır (o da katılanların az bir kısmı). Geri kalan cübbe getirmek zahmetini bile gösteımez (çoğu bu cübbe edinmemiştir bile) Brahms'ın akademik lestival overtürünü düşünün. Var mı müıiğimizde bir örneği'? Akademik testıvalimiz var mı ki, müziği olsun. Gerçi bir akademik lestivalin içini dolduracak akademisyenimiz var mı diye de sorulabilir. Ama bu bıı yuıııuıtatavuk hikâyesidır. Hocamın ölümsüz sözieriyle bugünkü yazımı noktalıyorum: Kendi yaptığına saygısı olmayan adamın, hiçbirşeye saygısı olmaz. KENDİYAPTIĞINASAYGI 908/5 14 Ağustos 2004
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle