01 Haziran 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

TartışmaEditöre Mektup "Yara sarma"dan, "Zarar azaltma" politikasına geçilme Kocaeli depreminden sonra devlet ve hükümetler ciddi bir şey yapmadı ve hâlâ 'yara sarma politikası' uyguluyor. Oysa bugün izlenmesi gereken, olası bir depremin oluşturabileceği tüm zararları, deprem olmadan önce alınacak önlemlerle önlemeyi ya da en aza indirgemeyi öngören 'zarar azaltma politikası'dır. ürkiye için macldı ve manevi çok büyük kayıplara neden olan ve tüm ülkemizi büyük yasa boğan 7.4 büyüklüğünck'ki 17 Ağustos 1999 Doğu Marmara depreminden bu yana tam beş yıl ğeçmiş olmasına karşın Türkiye, depremlerle mücadele konusunda, bugüne dek, ne yazık ki bir arpa boyu bile yol alamadı. Çünkü Türkiye, depremle mücadelede başarılı olabilmenin temel koşulu olan, toplumun tüm kesimlerinin ortak katkısını ve koordinasyonunu gerektiren bir ulusal organizasyonu bir türlü gerçekleştiremedi. Bunun un önumli nedeni, ülkemizde, depremlerle ilgili çalışmalarının esasını oluşturan yasa ve düzenlemelerin, gerek merkezı vönetinıler gerek yerel yonetımler bağlanıında. polıtık baskıl.ır nedeniyle. yürütnıe iradesinin zafıyete uğratılınası sonucu, istenen ölçüde yaşama geçirilememiş olmasıdır. Cerek devletin kurumsal yapısının gerekse bu yapı içerisinde yer alan kamıı kurum ve kuruluşlarının konu ile ilğili yetki ve soruınluluklurını tanımlayan yasal mevzuatın çok geııiş bir yelpaze oluşturması nedeniyle uygulamada istenilen ölçüde bir koordınasyonun oluşturulması olanaksız hale gelmışür. Ornegın, tdşkın alanlannııı belirlenmesi Devlel Su İşleri'nin; taşkma müdahale ise Afet İşleri Genel Müdürlü ğü'nün görevidir. 15u nedenle, doğal afetlerle ilgili tüm kurum ve kuruluşlar arasında koordiııasyonu sağlayacak bir merkez uıutlaka kıırulınalıdır. Ancak bu çalışmalar çoğunlukla akademik çevreler içerisinde kaldı. kamuoyuna yeterince yansıtılamadı. Celiştirilen projeler ise hükümetlerden ve diğer kurum ve kuruluşlardan gerekli ve yeterli desteği bulamadı. Bazı belediler ise imar planları ile ilgili onemli bazı çalışmalar yapmışlar; ancak bunlar da üniversitelerden kopuk olduğu ve bilimsel bir temele dayandırılmadığı ıçin başarılı olamadı. Sivil toplum orgutleri de bu konuda kendi aralarında bir birlik ve dayanışınayı sağlayaBıı politika ile, deprem bölgelerinde oluşan ekonomik değer, prımi sürekli devlet tarafından ödenen bir tür sigorta kapsamına alınmış olmaktadır. Bu durum. depreme hassas bölgelerdeki ekonomik gelişım etkinliklerinin, kent planlamasından yapım aşamasına kadar olan tum çalışmalarda, bu çalışmaların içinde yer alan tüm kişi. kurum ve kuruluşlan, ilgili mevzuatta öngörülen düzenlemelere uymama yönünde adeta teşvik etmekte ve cesaretlendirmektedir. Oysa bugün Türkiye gibi deprem riski altındaki gelişmiş ülkelerde benimsenen ve uygulanan çağdaş politika, olası bir depremin oluşturabileceği tüm zararları, deprem olmadan önce alınacak önlemlerle önlemeyi ya da en aza indirgemeyi öngören 'zarar azaltma politikası'dır. Bugün Türkiye'nin, her şeyden önce, doğal afet zararlarını, afet öncesi süreçte alınacak önlemlerle azaltmayı te 17 Ağustoş 1999'u beş geçe... T sorumluluklar düşer. Ancak, bu kesimlerin bu görevlerini ve sorumluluklarını yerine getirebilmeleri için, her şeyden once hukumetlerin bu konudaki siyasi iradelerini ortaya koymaları; mevcut yasalarda yapılması gereken değişiklikleri ivedilikle yapmaları, gereksinim duyulan yenı yasaları bir an önce çıkartarak uyğulamaya koymaları gerekir. Ancak, gelin ğörün kı deprem konusu bugünkü hükümetin 'Hükümet Programı'nda bile yer almıyor. 17 Ağustos 1999 Hoğu NTarmara depreminden bu yana geçen beş yıl içerisinde tstanbul'u etkileyebilecek olası bir büyük deprem beklentisi hep gündemde tutuldu, ancak, depremin İstanbul'a verebileceği olası zararların önlenmesi ya da en aza indirgenebilmesi için ne merkezi ne de yerel yonetımler tarafından somut adım atılabilirdi. Bu konudaki tek olumlu gelişme, Mayıs 2003'te Hürriyet C.azetesi'nin Milli Eğitim Vakfı ve üniversitelerle birlikte başlatmış olduğu 'Okullarımız Yıkılmasın' kampanyası oldu; ancak, bu kampanya da hem Hükümetten hem kamuoyundan gerekli desteği, ne yazık ki. yeterince göremedı. ÖRNEK ALINACAK KAMPANYA İstanbulun yakın çevresinde bek lenen olası bir büyük depremin olası zararlarını en aza indirgeyehilmek için nelerin yapılması gerektiği konusunda Amerika'yı yeniden keşfetmeye de gerek yok. Bu konuda. Türkiye ğibi deprem riski yüksek, Amerika Birleşik Devletleri ve Japonya gibı ülkelerde vapılanları örnek almak yeterli. Örneğin, Amerika Birleşik Devletleri'nin Kaliforniya eyaletinde de. bizim İstanbulda beklediğimiz gıbi, bir büyük deprem beklentisi var. Ancak onlar, son on yıldır. toplumun her kesımı ile birlikte, bu konuda tam bir seferberlik lıaliııdeler. Merkezi yönetim, yerel yönetimler, universiteler. konu ile ilgili kamu ve özel sektör kurum ve kuruluşlan, sivil toplun örğütleri ve halkın da katılımı ile, Eartlıquake Resıstant Californıa' (Depreme Dayanıkh Kaliforniya) adı altında her yıl düzenledikleri uluslararası toplantılarda, Kaliforniya'yı beklenen depreme hazırlamak için yapılması gerekenleri tartışıp alınan kararları henıen uygulamaya koyuyorlar. Bugün, Kaliforniya. beklenen depreme %80 oranında hazır haldedir. İstanbul Büyük Şelıır Belediyesi'nın oncülüğünde ve koordinasyonunda. Depreme Dayanıklı İstanbul1 adı altında, Kaliforniya örıu'gıne benzer hir çalışmanın başlatılması için hâlâ zaman vardır. Çünkü, depremle mücadele konusundaki temel ilke, hem lııç deprem olmayacakmış gibi hem de heınen yarın deprem olacakmış gibi. bu konuda yapıl ması gereken çalışmaları henıen başlatmayı ve ısrarla sürdürmeyi gerektırır. Prof. Dr. K. Erçin Kasapoğlu Hııccttepe Ünıvcrsıtesı Jvoluji Mülıendisliği Bölüm Bnşkanı Hep yıkıldıktan sonra ö'nlem alındı madı. Bu durunıun en önemli nedeni. lıi*; kuşkusuz, devletin deprem konusuna ve doğal afetlere olan yanlış yaklaşımı ve yıllardır uygulamakta olduğu çağdışı polıtıkadır. AKADEMİK ÇALIŞMALAR Ote vandan, geçeıı beş yıl içerisınde Türkiye'de depremlerle mücadele koııu.suııda lıiçbir şey yapılınadı denıek de haksızlık oluı. Çünkü. toplunıun değişik kesimleri, örneğin bazı universiteler, belediyeler. sivil toplıım örgütleri ve vatandaşlar, her biri kendi çapmda bir şeyler yapmaya çalıştı. Orneğm, urıiversitt'lerde bilim adamları bu konuda önemli çalışınalar yaptı. projeler gelistirdi. mel politika olarak benımseyen; afet yönetiminin her sürecinde, gerek merkezi yonetim gerek yerel yönetimler bazında, etkili bir afet yönctimi uygulamasına olanak saglavacak, kapsamlı ve çağdaş yeni hır Afet Yasası'na gereksinimi vardır. YARA SARMA POLİTİKASI Bu politika. deprem olmadan önce yapılacak çalışmalar ve alınacak önlemlerle, olası bir depremin oiıışturahılecegı zararlarm önleıınıesi ya da en duşuk dıızeyde lutulması yeriııe; deprem olduk tan sonra, oluşan zarann devlet tatmdan karşılanmasmı öngören yara sarma politıkasıdır. HÜKÜMET PROGRAMINDA YOK Depremle mücadele ınsanoğlunun doğa ile olan bir mücadelesıdir. Bu mücadelede, merkezi yönetimlerden yerel yonetimlere, universitelere, kamu ve ozel sektör kurum ve kuruluşlarına, sivil toplum örgütlerine ve bireylere kadar, toplumun her kesimine önemli görev ve 908/20 14 Ağustos 2004
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle