22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

BİLİM DÜNYASINDAN Futbolda kara ve beyaz forma günes ışınları dts «ırlama r yansıtıcı tabaka yaz güneşinl yansıtıyor Hazırlayan: Vehbi Belgil yansıyan ışınlar H yatınlmış yantıtıcı tabaka kıs gunefinl yansıtıyor ttkerlekterln yölu o d a pencere»! "Değişken yüzeyli ışık yansıtıcı Sistem" VALRA, günışığının odanın Içlne derinliğine girmesini sağlayan yansıtıcı bir tabaka kullanır. Bu tabakanın düzlemi, güneştn açısına göre değiştirilerek aydınlatma düzeyi ayarlanır. Gün ışığıyla aydınlatma Güneşi evlerin en az 12 metre içerisine taşıyan yeni bir sistem... Derleyen: Daniyal Eriç | irleşik Amerika'da yapılan istatistik laraştırmalar, loplam elekirik tüketi"minin yüzde yirmisinin, aydınlatma için harcandıgını gösteriyor. Federal Enerji Bakanlığı'nın bu duyurusundan esinlenen çalışmalar sonucunda günümüzde, akkor telli ampullerden, 'fluoresan' tipindeki ışık verimi yüksek lambalara geçilmesiyle, bu değere ulaşılmış ise de bunun belirli bir sınırı olacağı doğaldır. Bu alanda yapılan arastırmalar sonunda bulunan "Değişken yüzeyli ışık yansıtıcı sistem" ya da kısa adıyla (VALRA), şimdilik umut vericı görülüyor. Resımde gösterilen bu tesls, patentin sahibi "Synergetıce Incorporated" firmasından T.C. Hovvard tarafından geliştirilmiş. Bu sistem sayesinde, güneşten gelen ışınlar gümüşle kaplı bir "Mylar" plastik tabakası üzerine düşürülmekte, buradan yansıyan ışık iç yüzü sırla kaplanmış tavandan yansıtılmakta. Mylar tabakasının altında bulunan tekerlekler yardımıyla yansıtıcı yüzeyin hareketi sağlanabildiği için ışığın günün değişik saatlerinde geliş açılarına göre tavana yansıtılmasıyla istenilen aydınlanmayı oda içerisinde sağlayacak biçimde ayarlanabilmekte. Böylece, güneşin günlük ve mevsimlik değişımlerine göre ışık şiddetinin aynı kalabilmesi, bılgısayar kontrollu yansıtıcı yüzey yardımıyla gerçekleştirilmekte. Raleigh'deki Kuzey Caolina Devlet Üniversitesi'nin gün ışığı üzerindeki araştırmasıyla tanınmış bilim adamlarından Dr. Wayne Place, "VARLA" sisteminin denemelerini yaptıktan sonra öteki benzer sistemlerle de karşılaştırmasını tamamladı. Dr. Place ve arkadaşları, bundan sonra bir model evi, güneşin konumuna göre istenilen yöne çevrilmesini sağlayabilen, "HELIODON" adını verdikleri bir döner platforma yerleştirdiler. Bu model evin içindeki çeşitli noktalara, ışık şiddetini ölçen duyargalar konulmuştu!' Bütün bu araştırmalar ve denemeler gösteriyor ki VALRA sistemiyle normal bir evin B 30 metr* kadar İçerisine gün ışığını yansıtmak ve odaları düzgün biçimde aydınlatmak olanağı vardır. Elbette bu durum, güneşin bulutsuz bir gündeki koşulları için gecerli... Güneşin durumu, havaya ve mevsimlere göre değişken olduğundan, odaların ıçine ışığın en çok 12 metre girebıleceğıni varsaymak iyi bir hedef sayılır! Model denemeleri ve bilgisayarla yapılan "benzeşim hesapları" gösteriyor ki VALRA sıstemi uygulandığı takdırde, aydınlatma amacıyla Birleşik Amerikanın Phoenix kentinde yüzde 71 ve New Yorkun içindeki evlerde ise yüzde 44 oranında daha az elektrik tükelilerek tasarruf sağlanabilecek. Günışığı, geçici ve aralıklı olarak gecerli olacağından, bu yeni tipteki evlere normal elektrıklı aydınlatma sisteminin yerleştırilmesi elbette gerekli... Bu ise ek bir giderın göze alınması demek. Ticari amaç ve resmi binalarda günışığının kullanılması, bu konuda en büyük tasarruf sağlayacak. er futbol kulübünü iki renk simgeliyor: Sankırmızı, lacivertsarı, karabeyaz... Çok kez, kulüpler sadece renkleri ile de anılıyor: SarıLacivertliler, Sarı Kanaryalar gibi. Amerikalı iki psikolog, kulüp renkleri ile kulüo ovuncularının nvnnriaki tutumları arasında ilişki olup olamayacagını merak eaıp araştırmış ve şu sonuca varmış: Kara formalı oyuncular daha yırtıcı oyun oynuyor, daha çok ceza alıyorlarmış. New York Cornell Üniversitesi'nden (ithaca) Thomas Gilovich ile Mark Frank, 28 Amerikan futbol kulübünün 19701987 arasındaki ceza puanlarını inceleyip bu sonuca varmışlar. İşin ayrıntısı şu: Kara formalı 4 kulüple koyu mavi formalı bir kulübün oyunculannın, en çok ceza alan on iki kulübün oyuncuları arasında bulundukları saptanmış. Hokeyde de durum aynıymtş: Söz konusu 17 yıllık süre içinde en çok ceza puanı alan oyuncular nep kara forma giyenlerdenmiş. Bu sonuç, iki psikoloğu bir deney yapmaya özendirmiş: Kara formalı bir takımlar beyaz formalı bir takım arasındaki iki maçın video filmlerini bir grup taraflarla bir çok hakeme seyrettirmişler. Taraftarlarla hakemler, kara formalı oyuncuların daha sert ve daha "hileli" oynadıMarı konusunda birleşmişler. Yok olabilen plastik piyasada Işte kendl kendine yok olabllen şlşe: ICI'nln Blopol'u I Çeçe sineği nasıl yetiştirirsiniz? B ilindiği gibi, Çeçe sineği, uyku hastalığı aşılayan bir hayvan. Buunu neden yetiştirmek isteyesiniz? Bu nedenle, soru, Sultan Mahmud'a, "Efendimiz, babanız zurna çalar mıydı?" diye soran 'Münasebetsiz Mehmet Efendi'ye yakışacak bir soru görünümü veriyor. Ama öyle değil. Amaç, sineği çoğaltıp kısırlaştırdıktan sonra türdaşları arasına salmak, bu yolla da neslini kurutmak. Avusturya'nın Seibersdorf kentindeki Atom Enerjisi Uluslararası Ajansı'nın böcekbilim laboratuvarında 4 yıllık çalışmalardan sonra sineğin çok seveceği sentetik bir besin yapılmış. Besinin sentetik olması önemli. Aksi halde hayvanın doğal yiyeceği için laboratuvarın Avusturya'dan Afrika ortalanna taşınması gerekecek. Sentetik besin şu: Glikoz ve maden tuzundan bir sıvıya hemoglobin ve albümin karıştırılmış. Çeçenin birçok türü bunu çok seviyormuş. Ama besin çok pahalıya da mal oluyormuş. Zamanla, bunun çok ucuza çıkarılacağı da kesin. Bu şekilde beslenen sinekler ışınlanıp kısırlaştırıldıktan sonra doğal ortamlarına salıveriliyor. Bunlarla çiftleşen öbür sinekler döl yapamıyor. D ngiltere'nin en büyük kimya üreticilerinden ICI, bütünüyle bakterilerle ayrışabilen ilk plastik örneğini piyasaya çıkardı. Biopol olarak adlandırılan hammaddenin geliştirilmesi 15 yıl sürdü; ünlü saç bakım kuruluşu Wella, bu maddeden yapılan şampuan ş l f lerinl kullanmaya başladı. Bunlar şimdilik Almanya'da satışa sunulacak. Amerikan kimya endüstrisi kuruluşlarından Wımtr bambert, henüz piyasada bulunmamasına karşın koladan yapılan ve bakterilerle ayrışabilen plastik ürettiğini açıkladı. Pek çok kuruluş bu tür plastikler geliştirdiklerini duyuruyorlar ancak bu ürünlerde aynşabilen parçalar, genellikle eski tür plastiklerden yapılmış kafesler üzerine yerleştiriliyor. ICI, ayrıştıgında karbondioksit ve su oluşturan polyhydroxybutyrate (PHB) adlı doğal bir polimer kullandı. Mantar ve bakierilerin parçalanma oranı maddeye göre değişir ama bunlar en çok birkaç hafta içinde yok olurlar. Kuruluş bu maddeyi, yaygın bir bakteri türü olan ve PHB'yi insanlarda var olan yağ dokusu gibi depolayan Alcallgenes •utrophus'tan elde etti. Söz konusu flrma bakteriyi, glikoz ve gerekli besinleri barındıran fıçılara koyarak PHB'nin oluşumunu sağladı. ICI yetkilileri, madde aynşırken çıkan karbondioksidin glükoz sağlayan bitkilerin havaya yaydığı karbondioksid oranına eşit olduğunu belirtiyorlar. Böylece dünyanın ısınmasında etkin bir rol oynayan karbondioksit maddesinde aşırı bir artış olmayacağını söylüyorlar. Bilim adamları, basit bir organık maddeyi belli ölçülerde glükoza ekleyerek Biopol'un özelliklerini denetleyebiliyorlar. Bunun sonucu PHB ve diğer bileşim hydroKyvatorate'in karışımı olan bir polimer zinciri oluşuyor. ICI'de biyolojik ürünler üretim şefi David Barstow, şirketin çeşitli amaçlara hizmet edebilecek bir dizi bakterilerle aynşabilen plastik üreteceğini belirtiyor. Üretim kapasitesinin 1990 yılının ortalarında 500010000 tona kadar yükselmesi bekleniyor. (a.h./N*w Scl«ntlstS/Mayıs)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle