24 Aralık 2024 Salı English
İzmir Ekonomi Üniversitesi

Katalog

20. yüzyılın cankurtaranı: Biyoteknoloji Doç. Dr. Fazllet Vardar Sukan on zamanlarda sıkça karşılaştığımız bir terim olan biyoteknoloji aslında yeni bir kavrarn değıl. Akane uygarlık kadar eski. İnsanoğlu, tarih boyunca ekmek pişirmis., }arap, bira, peynir ve yoğurt yapmıstır. Ancak 19. yüzyıl2a L. Pasteur'ün bu olaylardan sorumlu olan aracların mıkroskopik canhlarbakteriler ve mayalar ofduğunu kanıtlamasına kadar, hiç kimse bu olayların nasıl gercekleştiğini bilmiyordu. Dolayısıyla ampirık bilgilerin ve üretim çapının artmasına karsılık, bu tür proseslerin ortak altyapısını oluşturacak, proses mühendisliği temel ilkelerinin aranması için bir itici güç ortada yoktu. 20. yüzyılın başjarında, kimya endüstnsinin gelişmesi ve organık boyaların üretilmeye basjanması ile organik çözgenlere ihtiyaç arttı. Alkollü içkiler sanayiinin sonucu oluşan teknolojik bırikim, mikroskopik canlılardan yararlanarak fermantasyon yolu ile büyük çapta solvent etanol üretilebilmesıni mümkün kıldı. Fermantasyon yolu ile saf etanolün üretilmesi, verim ve kullanılan hammadde başına dönüşüm oranı gibi ekonomik değerlendirmelerin Biyolojik proseslere uygulanmasını zorunlu kıldı. Tarihte krizler, çoğunlukla yeni buluşları zorlamıştır. 1. Dünya Savaşı sırasında, Almanya'nın savajta olması nedeni ile ortaya çıkan aseton açıeı, asetonun mikrobiyal yolla büyük çapta üretilmesini zorunlu kıldı. Bu, biyolojik proseslerin gelişmesi vönünde atılan önemli bir adım olau. II. Dünya Savaşı'na kadar geçen süre ifinde, sanayici ve akademisyenleri meşgul eden ana konu laboratuvar sonuçlarının büyük çapta üretime aktanlması oldu. Bunun en No: 6 (a) Biyoteknoloji: Nereden geldi, nereye gidiyor? Biyolojik süreçler: Yeni bir endüstriyel alternatif. Genetik mühendisliği: Çığır açan bir teknik. Tıptan madenciliğe inanılmaz bir uygulama yelpazesi. Sanayi ülkeleri ve Türkiye... S önemli kanıtı da 1920'de kesfedilen penisilinin, ancak 1940'larda, savaşın doğurduğu ihtiyaç ve baskıların da bir sonucu olarak endüstriyel çapta üretilmeye başlanmasıdır. Bu projede, kimya mühendisi, mikrobiyolog ve kımyacılar ortaklaşa bir emek verdiler. Özellikle penisilin açilaz içeren (penisilin molekülünü parçalayıp etkisiz kılan) E. Coli kontaminasyonuna karjı çok hassas olan penisilin fermantasyonu, ölçek büyütme olduğu kadar, üriin ayırma ve saflajtırma asamalarında da biyoproseslerin alışılmij kimyasal proseslerden farklı olduklarını bir kere daha kanıtladı. Havalandırma ve karıştırma özellikierinin etkin olduğu biyolojik proseslere bir prototip oluşturdu. DNA molekülü çözülüyor... Endüstriyel uygulamalarda bu aşamalar yajanırken 1953'te, bütün canlı sistemlerde ortak olarak bulunan kalıtım mekanizmasının te melini olusturan DNA molekülünün yapısı Watson ve Crick tarafından açığa çıkartıldı. 1970'lerde ortaya çıkan petrol krizi, bu bilimsel ve teknolojik birikim ile karjılandı. Petrol fiyatlarının olağanüstü artış göstermesi ilgiyi petrokimya sanayiine alternatif olacak petrol, kömür veya doğalgaz gibi rosil kaynaklar yenne, şekerler, selüloz, nisasta veya bazı organik atıklar gibi yenilenebilir hammadde kaynaklarını değerlendiren biyoteknolojik sanayilere yöneltti. 1973'te Amerikalı iki bilim adamı, Boyar ve Cohen bir kurbağa hücresinden, belirli bir özellik taşıyan bir geni ayırarak bunu mikrobiyal bir hücreye nakletmeyi bajardılar. 1974'te bir mikroorganizmanın kurbağaya ait geni, sanki kendisininmişçesine işleme sokması ile halk arasında genetik mühendisliği diye adlandırılan bir dizi tekniklerin geliştirilmesine yol açtı. Dolayısı ile 1970'lerden sonra biyolojik bilimlerdeki gelişmelerden doğan ve çığ gibi büyüyen bir bilgi dağı oluştu. Genetik mühendisliği aslında, bir bakıma proseslerin moleküler düzeyde dizaynıdır. Buna göre hangi tür, cins, familya ya da canlılar âlemine ait olduğuna bakılmaksızın, herhangi bir nücreden gelen herhangi bir geni, bir diğer organizmanın genlerinin arasına yerlestirme ile organizmanın özelliklerini etkileyebilmekteyiz. Bugün, 9O'lı yılların başında, genetik materyale müdahale ile protein yapıdaki katalizörün yapısını değiştirıp doğal ortamlarında Kontrol ettikleri reaksiyonları etkileme becerisine sahibiz. Tabii ki bu yeni yaklasımlar ve modern tekniklerin geliştirilmesi ile oluşan bilgi birikimi sa^esinde, eeleneksel biyoteknolojik proseslere dahi yeni bir ufuk açılmakta, gerek kalite ve gerekse verim yönünden büyük imkânlar sağlamaktadır. ArtıK yıllardır uyguladığımız ekmek, peynir, şarap ve tursu gibi geleneksel üretim prosesleri bir sanat olmaktan çıknuş, modern biyoteknolojinin sağladığı imkânlardan doyasıya yararlanır hale gelmiştir. Biyoteknolojinin tanımı Acaba geleceğin portakalları böyle mi olacak? Peki, bu sözünü ettiğimiz biyoteknoloji, tam olarak nedir? Yajamlarını biyoteknolojiye adamış uzmanlar dahi zaman zaman biyoteknolojinin tanımlanmasının güçlüğünuen yakınırlar. Bu da aslında naklı bir yakınmadır. Çünkü biyoteknoloji tek bir olgu değil, bir teknikler bütünüdür. Diğer bir deyisle 21. yüzyılda her alanda kullanacağımız araç ve gereçleri içeren bir "alet kutusu"dur. Zaten hepimizin bildiği gibi teknoloji, toplumun farklı ihtiyaçlarım kar;ılamak için kullanılan bir aractır. Herhangi bir ürünün üretilebilmesi, yöntemin uygulanabilmesi ya da bir servisin IDosya 6 (a) EylOl 1990
İzmir Ekonomi Üniversitesi
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle