17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Yepyeni bir ufuk:Genetik mühendisliği Her türlü canlıdan her türlü canlıya gen nakli ve perspektifleri ir canlının anne ve babasından aldığı kalıtsal yetenek ve özelliklerin tümü onun genetik yapısını (Genom) oluşturur. Bu özelliklerden bir kısmı gözlenebilirken bir kısmı da baskılanmış özelliklerdir ve ancak daha ileriki nesillerde ortaya çıkar. Bir canlıya ait genetik özellikleri bilirsek ve bu genetik özelliklerin ortaya çıkmasını sağlayan tüm genlerin haritasına sahipsek, 1970lerden sonra geliştirilen genetik mühendisliği teknikleri ile, o canlıdaki istemediğimiz özellikleri genetik yapısından yani gen haritasından çıkartabilmemiz veya istediğimiz bazı özellikleri bir başka canlıdan alıp, o canlıya nakledebilmemiz bugün teorik olarak mümkündür. Örneğin, Meksika'da doğal olarak bulunan mısır bitkileri kuraklığa dayanıklı fakat çok verimli değildirler. Buna karşılık Amerikan mısın çok verimli fakat kuraklığa dayanıklı değildir. Yeni tekniklerlc, kuraklığa dayaruklılık genini Meksika mısınndan alıp, verimli Amerikan mısınna koyarak, kuraklığa dayanıklı Amerikan mısın yapılabilmiştir, Bu tekniğin bildiğimiz ıslah tekniklerinden farkı, olayın tesadüflere veya engelleyici diğer faktörlere bağlı olmamasıdır. Bilinçli bir seçimin doğrudan yapılmasıdır. Bu şekilde hangi tür ya da familyaya ait olduğuna bakılmaksızın genetik özellikler teorik olarak canlılar arasında nakledilebilir hale gehniştir. 1973 sonrası biyoteknolojınin en belirgin özelliği, doğanın koyduğu engellerin hemen hiçbirini tanımamasıdır. B se, örneğin, imidazolinon türii tarım ilaçları çok etkindirler ve çok kolaylıkla doğada parçalanabildiklerinden gıda zincirıne girme tehlikeleri söz konusu değildir. Ancak ürünü de öldürürler. Yine mısır bitkisindeki çalışmalarla bu tarım ilacına dayanıklı türler geliştirilmektedir. Fikir doğadan alınma Virüs ve böceklere dayanıklı bitkilerin geliştirilmesinde ise fikir yine doğadan alınmıştır. Bitkilere bakıldığı zaman, bir tarlada birçok bitki varken, zararlı sadece birine gider, diğerlerine gitmez. Bu demektir ki, diğer bitkilerde onu iten veya uzaktan tutan bir faktör var. Buna tipik örnek, bahçelerde yan vana yetiştirilen gül ve kurtbağrı bitkilerinde afıtlerin sadece güllere zarar vermeleri, kunbağrı bitkilerine gitmemeleri verilir. Bu durum incelendiğinde kurtbağrında afitlerin sevmediği gelişmeyi engelleyici maddeler tespit edılmıj ve kurtbağrı bitkisi ekstraktı püskürtülen güllere afıtlerin gitmediği kanıtlanmıştır. Klasik arajtırmalarla bulunan zararlılarla mücadelede kullanılan bu tür maddeler sistemik insektisit adı ile anıhrlar ve çevre kirletmedikleri için çok önemlidirler. Modern biyoteknolojik yöntemler ile bu faktör belirlenip, o maddeyi üreten gen, zararlının musallat olduğu mahsule nakledilebilinirse, dayanıklılık sağlanmış olur. Bir toprak bakterisi olan Bacillus thuringiensis'e ait bir gen bir mısır zararlısını öldürebilecek bir proteinin üretiminden sorumludur. Bu proteinden türeülen birçok tarım îlacı Fransa'da 1938'den, USA'da 1961'den beri kullanılmaktadır. Bugün, domates bitkisine aktarılan BT geni sayesinde yapraklarının tırtıllar tarafında yenmesi engellenmiştir. Endofitler ise bitkilerde yaşayan zararsız bakterilerdir. Bacillus thuringiensis'ten bu gen alınıp, mısırda yajayan endofite konmuştur. Mısır zararlısı, mısır yerken endofıti de yediğinden derhal ölmektedir. Bu sayede çiftçiler de tepki duyulan sentetik tarım ilaçlarını kullanmaz olmaktadır. Tahıllar eibi monokot bitkilere gen ilavesi kolay olmakla birlikte, bu hücrelerin erişkin bir bitki haline gelmesi ve tohum vermesinde güçlükler ortaya çıkmaktadır. Bueüne kadar en bajarılı uygulamalar domates, patates, tütün, biber, patIıcan gibi dikot bitkilerde olmuştur. Unilever fırması tarafından palmiyelere uygulanan klonlama/somak ları üratimi lonal variasyon/genetik mühendisliği teknikleri ile palmiyelerden yağ ekstraksiyonunda artan verimlilık ve rafinasyon/ekstraksiyon masraflarında düşnıe sağlanmıştır. Genel olarak, genetik mühendisliğinin tarım ve nayvancılık sektöründeki uygulamaları arasında, bitki ve hayvanlara, hastalıklara, tuz ve ısıya dayanıklılık gibi istenilen özelliklerin kazandınlması, zararlıların kontrolü, tarımda verim artışı sağlayıcı maddelerin, gübrelerin ve aşıların üretimi sayılabilir. toğancıkbakteri bir minifabrika gibi bol miktarda BST üretebilir, üretilen bu hormon ineklere enjekte edildiğinde inek sutü üretimi % 1520 oranında artmıştır. Yine benzer çalışmalar sonucu, günümüzde elde edilen transgenik domuzlar %30 daha yüksek yem venmine sahip ve etleri sadece %23 yağ içermektedir. Fakat bu durum ileri yaşlarda domuzlarda eklem romatizması ve kısırlığa neden olmaktadır. Şimdi arajtıncılar bu genin domuzların hayatında sadece kısa bir devre etkin olmasını sağlamaya çalıjmaktadırlar. Ttansgenlk hayvanlar Bitkilere benzer şekilde, doğada birbirleri ile eşleşemeyecek hayvanlar arasında gen nakli sonucu elde edilen hayvanlara transgenik hayvanlar adı verilmektedir. Bu tür uygulamaların başarı ile sonuçlanan birkaç çarpıcı örneği bulunmaktadır. Transgenik hayvan araştırmalarının öncelikleri arasında yem veriminin yükseltilmesi, yağsız et elde edilmesi, hastalıklara dayanıklı hayvanlar üretilmesi ve "moleküler tarım" diye adlandınlan, süt ile birlikte belirli ilaç ve hormonları da yüksek dozlarda üretebilen "ilaç fabrikaları" haline gelmi} hayvanların geliştirilmesi sayılabilir. Günümüzde gerçekleftirilebilmiş uygulamalara birkaç örnek vermek iyi olur. Bovin somatotropin denilen bir hormon çok küçük miktarlarda inekler tarafından doğal olarak üretilmektedir. Genetik mühendisliği teknikleri kullanarak bu hormonun üretilmesini sağlayan gen, inek hücresinden alınmıs ve bir bokteriye yerlestirilmiştir. Mikroorganizmaların yaşam çevrimleri ve metabolizmaları yüksek canhlara göre daha hızlıdır. Dolayısı ile bu Gen avı projesi Tarımdaki bu inanılmaz uygulamaların yanı sıra günümüzde bilim dünyasını en çok mejgul eden dev bir proje var: Amerikalıların "Gen Avı Projesi" adını verdiği, insanın gen haritasının çıkartılması. Bunun gerçekleşebilmesi, halen tartışmaya açık birçok hukuki, sosyal ve ahlaki sorunu da birlikte getirebileceği gibi, örneğin kansere neden olan onkogenlerin tanınması gibi birçok kalıtsal hastalığın spesıfık olarak gün düzeyinde engellenmesi seklinde imkânları da ortaya çıkaracaktır. Sonuçlanması 20 yıl alacağı tahmin edilen bu proje için, süper devletler büyük ödenekler ayırmış bulunuyorlar. Ayrıca süper devletler, Gene Wars adını verdikleri, gelecekte klasik savaşlar yerine gen savaşlarına karşı toplumlarını koruma ve hazırlama yönünde uzun vadeli yoğun çalışmalar yapmaktadır. En çarpıcı sektör: Tarım Halen, genetik mühendisliği uygulamalarının en çarpıcı sonuçlar verdiği sektör tanmdır. 1980'li yıllarda dünyada eğilim, doğal ve sağltklı gıdalara doğrudur. Bu da her türlü kimyasal ilaç ve gübreye karşı bir akım yaratmış ve "organik tarım" denilen tamamen doğal etmenler yardımı ile ürün elde etme ağırlık kazanmıştır. Hatta birçok Batı ülkelerinde süpermarketlerde, organik tarım ile yetiştirildikleri ifade edîlen gıdalar 2 veya 3 misli fiyatlarla satılmaktadır. Bu eğilim, biyoteknolojlk uygulamaların tarımda ağırlık kazanmasına neden olmuşıur. Tarım ilaçlanna, virüs ve böceklere dayanıklı bitkilerin üretilme çalışmaları hızla sürdürülmektedir. Tarım ilaçlarına dayanıklılık ifadesine bir açıklık getirmek gerekirDoıya 6 (a) Eylül 1990 zandırması açısından, genetik mühendisliğinin yarattığı tehlikeler var mıdır? Hele, insana müdahale, insanın genetik materyali ile "oynama"nın ahlaki, sosyal ve genetik sonınları neler olabiiir jekıındeki sorular ve tartışmalar, dünyada özellikle "Yesil" felsefe taraftarlarının haklı ve haksız birçok eleştirisine imkân vermektedir. Aslında doğada her gün mutasyonlarla vüzlerce mikroorganizma ortaya çıkmakta ve bir o kadar da doğal seleksiyon ile yok olmaktadır. Fakat genetik mühendisliği teknikleri ile türetilen canLlann, doğaya salınması ile ilgili dünyada birçok tartışma halen süregelmektedir. önce ABD'dc başlayan çevre gruplarının direnişleri, son zamanlarda ABD'de etkisini kaybederken, Avrupa Topluluğu içinde etkin olmaya bajlamıstır. , Yakında toplanan Genetik Konferansında endüstri ve hükümetler yetküileri, moleküler biyoloji, mikrobiyoloji ve ekoloji dallanndaki bilimsel verilere dayanarak, bu yeni tilrlerin kontrollü olarak çevreye salınmasını savunurken, ekologlar daha henüz yeterli bilei olmadığını iddia ederek olay açıklık kazanana kadar ortama yayılımın tamamen engellenmesini istemektedikler. ABD, Ulusal Bilim Akademisi Komitesi raporunda genetik mühendisliği yöntemleri ile türetilen mikroorganızmalarda genel bir tehlike olmadığı, tehlike değerlendirmesinin, mıkroorganizmanın nasıl elde edildiğine bağlı olarak değil, mikroorganızmanın cinsine ve ortamına bakılarak yapılması gerekliliğini vurgulamaktadırlar. Olayı mutlaka çok yönlü, objektif ve bilimsel olarak değerlendirmek zorundayız. Çünkü bizden sonra gelecek kusaklara karşı ne bağnazhğımız ve tutuculuğumuz ile bilimin gelismesini engeîlemiş, ne de sonımsuzluğumuz ve yüzevsel düşünmemiz nedeni ile doğal dengeyi altust etmiş duruma düjmememiz gerekir. Tartışma konularından bir bajkası da bu organizmalara patent alınıp alınmayacağıdır. Bir canlıya patent almanın, köleliğjn yasallastırılmasına kadar gidebileceğini savunanlar vardır. İnsana müdahalenin ise teorik olarak üstün ırk ya da köle ırk yaratılmasına yol açabileceği yorumları vardır. Bu konuda, birtakım hukuki kısıtlama, düzenleme ve spekülasyon ile istismarı önleme çalıjmaları, gerek ABD gerekse AT bünyesinde devam etmektedir. Yalnız şunu unutmamak gerekir ki olası tehlikelerin bilimsel gelişme ve ilerlemeleri engellemesi pek mümkün olmayacaktır. D Tehlikeler ve protestolar Fakat canhlara yeni özellikler ka Gelecek hafta Tıptan madenciliğe biyoteknoloji Geleceğin teknolojisi ve Türkiye nerede?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle