Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Jean Michel Cousteau Çocuklar Güney kutbunda "Bütün gece boyunca buzun çatladığını, sonra gökgürültüsü gümbürtüsüyle suya düştüğünü duyuyorduk." Balinalar, foklar, albatroslar gördü çocuklar. Antarktika gelecek kuşaklarındı. teknenln üzerini zamanla kahverengi yosunlar kaplamış, bunlar sızan petrolle besieniyorlar. Bu enkaz, Antarktika'da denizde petrol arama ya da sanayileşme faaliyetleri sürdügü takdirde nelerin olabileceğine ışaret eden minicik bir örnektir. Çocuklar, Calypso ekibinin 1972'de rekonstrüksiyonunu yaptığı bir mavi balina İskeleti de gördüler. iskelet, adeta ilk onarıldıgı günkü kadar iyi durumdaydı. iskeletin bu iyi durumu, Antarktika'da biyodegradasyonun olağanüstü yavaş olduğunu gösteriyor; bunun anlamı da ham petrol ya da başka kirletici maddelerin çözülmesinin onyıllar alacağıdır. Ama Elise Otzenberger, başka bir yorum daha getirdi: "iskelet iyi durumda, çünkü buraya fazla İnsan gelmlyor, gelenler de çok saygılı davranıyor, kemlklerl ellemlyor, balinaya ya da buradaki çevreye zarar vermlyor' dedi. Çocuklar kendi aralarında konuşurken, ortak bir gözlemleri olduğunu farkettiler... Gemiye konan kuşların çoğu, bilim adamlarının taktığı bir etiket taşıyordu. Çocuklar, bilimin değerini anlamakla birlikte, gençliğin verdiği masumiyetle ve tepkiyle bu etiketlere karşı çıktılar. "Sankl etrafta dolaşıp çocukları yakalıyor ve bizl Izlemek İçin bir tarafımıza etiket bağlıyormuşsunuz gibi" dedi Oko Joseph Shio. "Kusları Incelemek iyi bir şey" dedi Kelly Matheson da "ama kuşlar bilim yokken başlarının çareslne bakabiliyorlardı, şlmdl nlye bakamasınlar?" Çocuklar artık evlerine döndüler. Antarktika deneyimleri ile tam olarak ne yapacaklarını kestirmek güç. Bazıları okullarında konuşma yapmayı tasarlıyor. Ama kesin olan bir şey var o da bu çocukların gelecek için birer elçi olduğudur. Yeryüzünün son saf kösesi olan Antarktika, çocuklara aittir ve bizim bu mirası hiçbir sekilde tehlikeye atmaya hakkımız yok.D Mavi balina iskeleti Ç ocuklar daha önce basınla hiç karşı karşıya gelmemişti, hele dünya çevre sorunları gibi . karmaşık konularda daha önce hiç kdnuşmamışlardı. Ama geçtiğimiz ocak ayında New York'ta yapılan basın toplantısında altı oğlanla kız çocuğunun yüzünü, gazetecilerin sorularını dinlerken derin bir düşünce kapladı. Çocuklar, Antarktika'ya yaptıkları bir keşif yolculuğundan henüz döndüler. Bu yolculuğa, babam JacquesYves Cousteau ve bir dalgıç ekibi ile birlikte çıkmışlardı. Her çocuk başka bir kıtayı temsil etmek üzere seçilmişti: Jeronimo Brunner, Şlll (Güney Amerika'yı), Cory Gillmer, ABD (Kuzey Amerika'yı) Oko Joseph Shio, Tanzania (Afrika'yı), Kelly Matheson, Avustralya (Avustralya'yı). Fumiko Matsumoto Japonya (Asya'yı), Elise Otzenberger, Fransa (Avrupa'yı). Yaşları 11 ve 12 olan çocuklardan hiçbiri daha önce Antarktika yolculuğuna benzer bir gezi yapmamıştı. Heyet, 3 Ocak 1990'da Macellan Boğazı'ndaki Punta Arenas'a vardı, oradan da özel donanımlı bir gemiye binerek denize açıldı. Daha sonra benim de onlara katılmam öngörülmüştü, ama tam da Antarktik bölgesinde sık sık rastlanan o önceden tahmin edilemeyen rüzgârlar yüzünden Şili'de karaya yapışıp kaldım. 1959'da imzalanan Antarktika Antlaşması'na göre Antarktika'da toprak isteyen uluslar, bu muazzam beyaz ülkeyi barışçıl ve bilimsel amaçlarla koruyabilmek için toprak isteklerini askıya almayı kabul etmişlerdir. Biz çocuklara, sadece kirlilikten değil aynı zamanda çatışmalardan da uzak bir dünya göstermek istiyorduk. Hern çocuklar böyle uzak, kırılgan bir çevrede madenciliğe, denizden petrol çıkarma çalışmalarına izin verilmesi halinde nelerln tehllkeye atılacağını kendi gözleriyle görmeliydiler. Her ne kadar yetişkinler, bu yaştaki küçük çocukların, yolculuğun ıncelıklerıni, genel anlamını kavrayamayacağını ileri sürseler bile çocukların döndükten sonra geliştırdiği düşünceler, bunun tam tersinin doğru olduğunu göstermiştir. Cory Gillmer, bir gazetecinin sorusuna, "elbette penguenler blzden korkmadı" diye cevap verdi, "o penguenler daha önce hiç insan görmemiştl ki!" Antarktika yazının görkemi... Birdenbire kurşun rengi alıveren masmavi gökyüzü altında göz kamaştırıcı beyazlıkta buz kuleleri.. çocukları derinden etkiledi. Sade renkler değil, sesler de etkileyiciydi: "Bütün gece boyunca buzun çatladığını, sonra gökgürültüsü gümbürtüsüyle suya düştüğünü duyuyorduk" diyordu Kelly Matheson, en tatlı sesiyle "ne kadar güzeldi" diye ekleyerek. Hepsi 1112 yaşlarında süzülen albatroslar, yanında yeni doğmuş yavrusuyla binlerce Adelie penguenl gördü. Çocuklar, penguenlerin gidip kahverengi ve pürtüklü yüzeyli bir tepede erimeden kalmış bir kar parçasının üzerinde toplaştığını gözlemlediler. Penguenler, buzun yansıttığı ısıdan yararlanmaya çalışıyordu. Çocuklar, işte korunması gereken şeyin tam da buzun bu yansıtma özelliği olduğunu kolayca anladılar. Eğer Antarktika buz takkesi ki yeryüzündeki buzun yüzde 90'ını içerir; eriyecek olursa, (kıtadaki insan faaliyetinin artmasına bağlı olarak bu pekâlâ mümkündür), sadece deniz suyu seviyesi yükselmekle kalmayacak, bu buzun yansıttığı ısı da absorbe olacak ve sera etkisi ile dünyanın ısınması sorununa eklenecektir. Yolcularımız Antarktik yarımadasındaki bir Şili bilim üssünden hareket ederek deniz yoluyla başka bilimsel üslere, Polonya, Brezilya ve Sovyetler Birligi hükümetlerinin çalıştırdığı blllm Istasyonlarına gittiler. ABO'ye ait Palmer istasyonu'nda Antarktika'daki ilk gerçek kara leke ile burun buruna geldiler: Bir Arjantin tankerinin 1989 başında batması sonucu tankerden sızan petrolün yarattığı görünüm. Şimdi yana devrilmiş bulunan gemi henüz kurtarılmamıştır, anlaşılan pek kurtarılabileceği de yok. Su yüzeyinde kalan dar metal parçası uzaktan bakıldığında, geminin çarpıp battığı kayalara benziyor. Suyun altında gemi çatlak bir yumurta kabuğu gibi yatmakta. içinde hâlâ dolu petrol varilleri var. Hayalet Buz gibi suyu deliyorlar Antarktika yolculuğunda heyet, buz gibi deniz suyunu delip yüzeye çıkan balinalar, foklar, gökyüzünde Kaptan Cousteau ve altı ayn kıtadan gelen çocuklar Antarktika 'da penguenlerlo birlikte.