24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

DOĞ A VE İNSAN Denizlerimizde hamsi, çinakop, palamut, kalkan, kılıç balıkları stokları alarm verdi... Tehlike sınırı aşılıyor. Balıkçıtarımız, çaresizlik içinde âdeta "bizimle birlikte bütün deniz canlıları de batsın" tutumuna itilmiş durumda. Nergis Yazgan Doğal Hayatı Koruma Derneği Genel Müdürü Balıkçılığımızı ölümden kurtarı mümkün mü? lkemizin en önemli doğal kaynaklarından olan balıklar aynı zamanda en önemli besin kaynaklarındandır. Üç tarafı denizlerle çevrili olan Türkiye'deki balıkçılık ise ister devlet politikası olsun, ister balıkçılık yöntemleri olsun, sanki bu kaynağı bir an önce yok etmek amacını taşırmışçasına uygulanmaya devam etmektedir. Türkiye'deki balıkçılığın tarihçesinden uzun uzun bahsetmeye gerek görmeden, balıkçılığın, en tahripkâr ve cahilane uygulamaların yapıldıgı son 10 senesine bakmak, bugün içinde bulunduğumuz durum.u anlamak için yeterli görünüyor. dece aşırı avlanmaya neden olduğunu ortaya koymaktadır. Sularımızda yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalan orkinoslar (Thunnus thynnus), Japonlar tarafından büyük rağbet görmekte ve adeta yamyamca tüketilmektedir. Yıllar önce İspanya, Kanada ve hatta Amerika'da uyguladıkları metodu Türk balıkçılığına da uygulamışlar, önce en ileri teknolojiyle donatılmış açık deniz radarlannı satmışlar ve piyasanın üzerinde fiyatlar vererek orkinosların aşırı avlanmasına, sonra da bugünkü içler acısı durumuna gelmesine sebep olmuşlardır. Hamsi, çinakop, palamut, kalkan kılıç, karldes gibi deniz canlılarının gırgır ağları, trol, algarna ve zıpkınla yapılan aşırı ve zamansız avcılığı, bu canlıların stoklarının da tehlikeli bir şekilde azalmasına sebep olmuştur. Hamsi işlenip balık unu elde edilen fabrikalar bugün tekerteker kapanmaktadır. Gırgır ağları o kadar yoğun, uzun ve her tarafı sarmıştır ki son senelerde denize pike yapan martılar ağlara çakılıp kalıyorlar. Göllerde ise her balıkçı ağına 2030 ördek veya batağanın takılıp kalmış olması içler acısıdır. işin en üzücü ve düşündürücü yanı, balıkçılarımızın çaresizlik içinde adeta "Blzimle birlikte bütün deniz canlıları da batsın" düşüncesıne itilmiş olmalarıdır. Denizkaplumbağalarının son üreme alanlarını koruma çalışmalarımız sırasında Ankara'daki Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü yetkililerinden aldığımız, bizi dehşet içinde bırakan bilgilere göre, balıkçılarımızın aşırı ve yanlış avlanması ve de genel anlamda denizlerin kirlenmesi sonucu yok olan balıkçılığın olumsuz boyutları bakınız nerelere kadar uzanıyor: U Son 1012 yıl içinde devlet 30 kadar balık unu ve gübre fabrikasının kurulması için destek vermiş, balıkçılara daha büyük ve güçlü motorlara sahip balıkçı tekneleri yaptırabilmeleri ve daha dayanıklı, büyük ağlara sahip olabilmeleri amacıyla krediler açmıştır. Bu devre içinde alınan kredilerle balıkçılık filomuz, Japonların en ileri, elektronik, açık deniz balık avlama aygıtlarıyla donatılmıştır. Bütün bunlar kâğıt üzerinde olumlu bir "icraat" olarak görülmesine rağmen bu krediler sağlanırken; 1 Oenizlerimizdeki balık stoklarının miktarı bilimsel bir şekilde saptanmış mıdır? 2 Azalmakta olan balık türleri dikkate alınmış mıdır? 3 Marmara, Karadeniz gibi kapalı denizlere sahip ülkemizde bu tür avlanma metotları ve aygıtlarının kontrolsüzce kuilanılmasının aşırı avlanmaya sebep olacağı düşünülmüş müdür? 4 Av sırasında kullanılacak ağların boyları, gözleri vb. gibi donanımlarıyla ilgili çalışmalar yapılıp kontrole tabi tutulmuş mudur? 5 Avlanma yasağı tarihlerine uyulmuş mudur? 6 Karadeniz'e kıyısı olan diğer ülkelerin bu konuda almış olduğu önlemler nelerdir? O ülkelerle tecrübe alışverişi olmuş mudur? Yapılan balık kıyımının bugünku boyutlara ulaşması bunlardan hiçbirinin tatbik edilmediği, verilen krediler ve desteğin sa12 dünyanın en tehlike altındaki türlerinden olan foklar, su ürünleri sirkülerinde avlanması yasaklanmış olan türlerden olmasına rağmen, balıkçılann bu hayvancıklan katlettlği herkesçe bilinmektedir. (Her sualtı filminin çekiminden sonra bu mağaralarda yaşayan foklar, balıkçılar tarafından katlediliyor.) Gerekçe: Fokların balık yemesi ve aftlarına zarar vermesi... • Denlzkaplumbagaları Akdeniz'de son yıllarda yapılan araştırmalar tüm Akdeniz'de yaşayan denizkaplumbağası po pülasyonunun ancak 30004000 kadar olduğunu ortaya koymuştur. Türkiye kıyılarında da ancak 2000'den fazla olmadığı tahmin edilmekte. Bu son derece utangaç ve yok olma sınırında olan hayvanlar da balıkçılar tarafından bilerek veya bilmeyerek katledilmektedir. Gerekçesl ise denizkaplumbağaları balık yemekte (deniz anası ve yosunların yanı sıra) ve ağlara Ürkütücü gelişmeler • Akdenlz Foku (Monachus monachus) Tüm Akdeniz'de bugün sayıları 300 400'ü geçmeyen bu memeli hayvanın sayısı 1970lerde bile ancak 1000 civarında tahmin ediliyordu. Aşırı avlanma ile yok edilmek üzere olan bu nadlr dentz memelisinln Türkiye kıyılarında en iyimser tahminle sayıları 5060'ı geçmiyor. Halen doğru dürüst araştırması yapılmamış olan zarar vermekte... • Yunuslar Aşırı avlanmadan dolay sayıları korkutucu bir şekilde azalan yu nuslara 1983 yılında avlama yasağı kon muştu. Denizlerimizin sevimli yaratığı, ba lıkçının dostu ve doğal dengenin öneml zincirlerinden olan yunuslar, Karadenu sahillerinde kaçak olarak avlanmaktadır lar. Üstelik avının serbest bırakılması ıçlıj balıkçılardan türlü baskılar gelmektedir Yunusların da soyu tükenince acaba ba lıkçılarımız daha mı çok balık avlayabile ceklerini sanmaktadırlar? • Hamsi Eskiden (11 cm.lik hamsinin 1 kilo hamside 110 civarında hamsi bulu nurken bugünlerde avlanan 56 cm.lil hamsilerden 450 civarında hamsinin 1 kg gelmesi yeteri derecede düşündürüci iken balıkçılarımız şimdi de hamsinin av lanabilir boyunun 7 cm.ye indirilmesi içir Su Ürünleri Genel Müdürlüğü'ne bask yapmaktadırlar. Avlanabilir boyun bu ka
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle