Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
KONFERANSLARDAN Spor felsefesine yeni yaklaşımlar Sempozyumda, sporda stres, doping, anarşi, pedagojiye kadar çeşitli konuları tartışıldı. Metin Tükenmez 2 stanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesl • ve istanbul Alman Kültür Merkezi'nin I düzenlediği "TürkAlman Kültür Diyaloğunda Spor Ahlakı ve Spor Felsefesine Yeni Yaklaşımlar Sempozyumu" 1112 kasım günlerinde yapıldı. Konuşmacılar spor felsefesinden spor pedagojisine, spor politikasından sporda anarşiye, dopingden sporda strese kadar birçok konuda tebliğlerini ve araştırmalarım sundular. Konuşmacılann ortak görüşü; "sporun, çağımızın en göz alıcı toplumsal oigularından biri olması, dünyamızdaki binlerce insanın aktif otarak spor yapmasının yanı sıra milyonlarca insanın bu olgunun büyüleyiciliğine kapılarak sporla iç içe yasamaları" şeklindeydi. Dokuz Eylül Üniversitesi'nden Dr. Adnan Orhun, "Pedagojlk Açıdan Performans Sporu" konulu bildirisinde, insanın bir eylem alanı, yaşamın belirli bir kategorisi olarak spor olgusu, ister felsefi ister toplumbilimsel ister eylem psikolojisi yaklaşımlarıyla tanımlansın, sporun kendine özgü bir bedensel hareket bicimi olduğunu, oynama ve oynaşma içgüdüsünden kaynaklandığını, insana özgü bir pertormans, yarışmaya yönelik bir eylem biçimi olduğunu belirtti ve "Her türlü eğitim etkinliklerinde bireyin, toplumun nesnel isteklerindeki değerlerle eğitilmesi yaşam için gerekli bilgi ve becerilerle donatılması kaçınılmaz bir gerçektir" dedi. Dr. Orhun, pedagojik açıdan performansın, güçlüklerin yenilmesi, verilen bir ödevin öznel değerlerle üstesinden gelinmesi, bireysel basarının nesnel ölçüsü olarak tanımlanabileceğini söyledi. lük olumlu ve pratik bir düşüncedir veya başka devişle insanlık onurunun ilk postulasıdır. Özgürlük düşüncesi, başkaldırma düşüncesini bütünüyle kapsar. Bu başkaldırma; insanın kendisini hep yeniden yaratmasını, böylece özgürlük alanını geliştirmesini, aşmasını sağladığı için insancadır, saygıdır, büyüktür ve onurludur." Erdemli, insanın kendisine karşı dürüst olması gerektiğini ve bunun da çok karmaşık bir olay olmadığını, dürüst olmak için "Ben buyum" demenin yeterli olacağını vurguladı. İstanbul Üniversitesi'nden Prof. Dr. Fevzl Aksoy "sporda stres"i anlatırken "En basit sporda bile stres vardır ve onun dengelenmesi, bir öğrenme ve öğretilme işidir" dedi. Aksoy sözlerini "Spor, doğuştan, insanın beraberinde getirdiği şuurlu olmayan bir dürtü ile başlar. Çünkü yeni doğan çocuktaki hareket arzusu, hayati bir spordur. Bu dürtü ileride oyuna dönüştüğünde, bir spor anlamı kazanacaktır. Çocuktaki bu dürtü ile gelişen hareketleri önlemeye çalışırsanız, o zaman çocuğun gerginliğe girdiğini göreceksinız. Demek oluyor ki dahadoğuştan itibaren, önlenen ve kısıtlanan hareket, bir stres faktörüdür. Sıkı sıkı kundaklanan bir çocuktan, ileride iyi bir fizyolojik ve psikolojik yapı ve ruh gelişmesi bekleyemezsiniz. Ondan sporcu olmaz." Sporda büyük streslerin kademeli olarak, başarı sporlarında, enternasyonal ve olimpik sporlarda görüldüğünü belirten Prof. Dr. Fevzi Aksoy şu görüşlere yer verdi: "Entelektüel motivasyon, oyunda ka zanma ve başarma zorunluluğuna dönüşmüştür. Artık sporun boyutları genişlemiş ve çeşitlenmiştir. Başarıya ulaşma zorunluluğu, beraberinde bir zorlanma getirmiştir. Daha iyiye ve daha üstün olmaya gitme dürtüsü yanında, işin içinde teknik kişiler ve toplum vardır. Işte sporda, zorlanma ve zorlanmaya tabi tutulma, yani sporun getirdiği stres, fizyoloji ve tibbi psikolji açısından önemli konu ve sorunlardan biridir. Eğer sporcu, kendini fiziksel ve özellikle ruhsal açıdan yeterli bulmuyorsa, stresi önlemek için dopinge basvurmaktadır. Oysa bunlar psikolojik açıdan yalnız organizmayı değil, kişiliği de zedelemektedir. Doping ile özellikle ince hareketlerin koordinasyonu bozulmakta ve bu nedenle anlamsız yaralanmalar ortaya çıkmaktadır. Bu tür sporcularda psikolojik dengenin bozulması, agressionları doğurarak sporcunun, takım arkadaşları, antrenör ve idarecilerle gerginliğine neden olur. Stresin dengelenmesinde, kişisel olgunlaşmanın, spor felsefesinin ve spor psikolojisinin öğrenilmesinin büyük önemi vardır." İTÜ'den Dr. Haluk SaçaMı ise bir sporcunun antrenmanlaria müsabakaya hazır duruma gelebileceğini, ancak psikolojik antrenman yapmayan sporcuların stres altında bocalayacağını belirtip "Birçok sporcu yarışma öncesi yarışmadan, rakipten, sahadan, seyirciden ve daha birçok etmenden endişe duyup korkabilir. Yarışmaya çıkmadan önce bunu kafasında olumsuz şekilde kurgulamanın sonucu, gecelerce düzenli uyumayacak, iştahtan kesilerek bitik düşecek ve daha yarışmaya çıkmadan, yarı yarıya müsabakayı kaybedecektir" dedi. Dr Saçaklı, yapılan araştırmaların sonuçlarına göre sportif yarışmalarda beceri derecesinin azalması sonucu stresin doğduğunu savundu. 2. Korozyon Sempozyumu Mustafa Taşyürek sım 1990 tarihleri arasında Ankara'da ODTÜ'de yapılan ikinci korozyon sempozyumunda, korozyonu şöyle açıklıyordu: "İçinde bulundukları ortamın etkisi ile metalik malzemelerin fiziksel, kimyasal, mekanik, elektriksel ve diğer uzelliklerinde istenmeyen değişiklikler meydana gelebilir. Bu değişikliğe ve uğranılan zarara "korozyon" denir. Korozyon nedeni ile her yıl ülkelerin uğradıkları kayıplar yıllık gayrisafi milli gelirlerin %3.55'i arasında değişmektedir. Ülkemiz için bu kaybın %4.5 civarında olduğu tahmin edilmiştir. Ayrıca korozyon birinci derecede insan sağlığını zarara uğratan bir değişimdir. Gıda sanayiinde ürünleri kirletmesi, uçağın korozyon nedeni ile bir parçasının düşmesi, insan sağlığı ve güvenliği açısından önemlidir." Dört gün süren semDozyuma, İTÜ, ODTÜ, Ankara Üni., Gazi Uni, Çukurova Üni., Anadolu Üni.'den katılan bilim adamları, korozyon alanında uğraş veren firmalar ve bazı sanayi kuruluşlarından katılanlar 28 bildiri sundular. Çeşitli üniversite, kamu ve sanayi kuruluşlarından yaklaşık 200 katılımcı, bildirileri ilgi ile izledi ve tartıstı. Soz gelişi Prof. Dr. A.Emel Gegkinli (İTÜ) ve arkadaşlarının Samsun'daki Ikiztepe kazısından çıkan ve erken bronz dönemine (MÖ 3000) tarihlenen, farklı işlevlere sahip, dünya kültür ve teknoloji tarihi açısından son derece değerli, on bir adet arsenikli bronz eser üzerinde yaptıkları çalışmalar ilgi ile karşılandı. Çalışmada, buluntular üzerinde yapılan optik ve taramalı elektron mikroskop etüdleri ile korozyon tabakasının karakterizasyonu yapılarak bu eserlerin 5000 yıl gibi uzun süre özelliklerini korumalarının sırnnın anlaşılmaya çalışıldığı belirtildi. Yapılan gözlemler, korozyon tabakasının sürekli olmadığını ve bakır bileşiklerini içeren katmanlardan oluştuğunu ortaya çıkartıyor. Gözlemler ayrıca buluntulann yapısında yer alan bakır üç arseniğin intermetalik fazının, bu eserlerin korozyon direncinin yüksek olmasında önemli bir rol oynadığını ve teknoloji tarihinde, en eski koruyucu kaplamanın bakır üç arsenik intermetalik fazından ibaret olduğunu ve kaplamanın Anadolu'da başarı ile uygulandığı belirtildi.Semppzyumun son gününde Prof. Dr. Saadet Üneri'ye korozyon konusunda verdiği öncü uğraş ve katkılardan dolayı bir plaket verildi. Prof. Üneri, yaptığı çok ilginç konuşmada, sayıları 2000 ile 3000 arasında olduğu sanılan ve korozyona karşı (veya diğer estetık nedenlerle) kaplama yapılan işyerlerinin çoğunluğunda, İşçl Sağlığı ve Çevre Sağlığı açısından tehlikeli olan birçok kimyasal maddeyle çalışılmasına karşı n alınması gereken önlemlerin pek çoğunun alınmadığı, çok büyük bir bilgi ve eğitim boşluğu .olduğunu belirtiyordu. İ T İ İ Metalurji Müh. Bölümü'nden I I U Prof. Dr. Ali Fırat Çakır, 38 Ka Spor ve çevre İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nin düzenlediği sempozyuma iki Alman profesör ve bir Alman spor yazarı katıldı. Prof. Dr. Phll E. Melnberg, "Aktüel Bir Spor Ahlakımn Temel Sorunlan", Prof. Dr. Elk Franke "Spor v» Btreyln Kendisi Olması" ve Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesi spor yazarı Steffen Haffner "Ollmplyat ve insan" konularındaki görüşlerini anlattılar. özgürlük ve başkaldırma İstanbul Üniversitesi'nden Yard. Doç. Dr. Atilta Erdemll, "sportif özgürlük" konucunda bilgi verirken "Özgürlük, insanın kendisi olduğu, kendi 'ben'i uyarınca eylediği, özerk olduğu alandır. Özgürlük kendini, denemede gösterir" dedi ve şöyle konuştu: "Bu, insanın kendi yapabilirliğini, gücünü denemesidir. Denemek, pek çok kez basarıdan daha çok yanılmalara, sürçrnelere, aksamalara, zorlanmalara, özverili çalışmalara 'evet' demektir. Deneme, kuşkusuz, rastgele, belli temellere dayanmadan yapılmaz. Deneme 'ben' sınırlarına ilişkin bilince ve bu bilinçle kaynaşan istemeye dayanır. Zorunluluk da sorumluluk da burada ortaya çıkacaktır. özgürlük bir başkaldırmadır. Bu, insanın en büyük, en saygın, en onurlu başkaldırısıdır. Çünkü bu, însanın yalnızca kendisine, kendi bilebildiği sınırlarına başkaldırmasıdır. Bunu bir de Alain'in diliyle soyleyelim: Özgür Sağdan sola, Prof. Dr. Phil E. Meinbarg, Dr. Atilla Erdemli v» Prof. Dr. Elk Franke.