02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

JeanMichel Causteau Doğa 'planlanabilir mi?' Üretimi, enflasyonu ayarlayabilen ekonomik kararların benzerlerinin "doğa planlaması" biçimiyle uygulandığını görüyoruz... Çevre bilincinin anlamı belki de "doğayı nasıl iyi yönetirim"de değil, "kendi alışkanlıklarımızı" iyi yönetmekte yatıyor. B ir tropik yağmur ormanına ilk baktığınızda, her şeyi karmaşa içinde görürsünuz. Nemle şişmiş kalın asmalar, meyve, hurma ve sayısız öteki bitkiler arasında saçılmış eski, değerli maun ve tikağaçlarını sarar. Tipik beş dönümlük bir yağmur ormanı alanı, 100 ila 250 arasında farklı ağaç ve bitki türü içerir. Bir ılıman ormanda ise ancak 10 tür bulunur. Çünkü, biyolojik olarak farklı türler içeren yağmur ormanları, doğal halleriyle, bir ölçüde gözü yanıltır; "değerli" ağaçları ve bitkileri "değersiz" olanlardan ayırt etmek zordur. Bu nedenle, orman pervasızca biçilir, böylece "iyi" kereste seçilip kullanılabilecektir. Geri kalan genellikle yakılır ya da sığırları beslemek ıçin saklanır. Bu şekilde, "düzensiz" doğa, insan tarafından hizaya sokulmuştur. Fakat aslında, yağmur ormanını zengin kılan anarşidir. Bir yağmur ormanını düzene sokmak, onu tamamıyla yok etmektir. ancak bilim adamları bu düşüşün nedeninin doğal mı, yoksa kirlenme gibi bazı dış etkenler mi olduğunu güvenle söyleyemez. Yine de politik kararlar alınmalıdır. Sonuç olarak, doğaya orada ya da şurada müdahale edersek, tüm sistemin dokunulmamış kalacağını umarak yönetim stratejilerine daha fazla bağımlı olduk. Araştırmaları terk eden biyolog Kısa bir süre önce, vahşi yaşam üzerine araştırmalarını terk ettiğini söyleyen yetenekli bir biyologla karşılaştım; çünkü ortam, onun için çok bürokratik olmuştu. Açık alanları, vahşi ufukları seven bir kişi olarak mucizeleri gözlemlenebilen canlılar karşısında (sıçrayan bir somon balığını yakalayan kartal, donmuş toprak üzerinde gürleyen ren geyiği sürüsü) büyülenmiş, mesleğine bağlanmıştı. Fakat yavaş yavaş, çahşmaları, vahşi yaşamın mükemmelliğinin gözlemlenmesıyle daha az ilgili, yönetimle daha fazla ilgili olmaya başladı. Yaşam üzerine araştırma yâpmaktan çok, çıplak gözle değil, bilgisayar modelleriyle fark edilebilen eğilimlerin analizine dönüştü. "Şimdi yalnızca, çalışmayı yapmadığınız halde türün tehlikeye düşeceğini kanıtlayabilirseniz, araştırma için kaynak sağlıyorlar" dedi. Onun için, "yönetim" gerektiren aşırılıkların soyut takibi, çahşmaları için duyduğu kaygıyı ortadan kaldırmıştı. Tabii ki, kaynakların yönetiminin gerekli olduğunu anlıyorum. Biyologların rastgele gözlemler yaparak, bunlardan değerli temel bilgiler inşa ettikleri birçok alan var. Kaynakların yönetimi, yeryüzündeki yaşam için büyük olasılıkla en iyi umut. Doğa uyumu ve insan müdahalesi Bu tür yıkımın karşıtı, "yönetim" olarak adlandırdığımızdır. Bu etiket yalnızca ormanları kapsayan projeler için değil, okyanuslar ve öteki tür topraklar ıçin hazırlanmış olanlara da yapıştırılıyor. "YönetinV'de, doğanın uyumu, bozulmamışsainsanların yönettığı bir modele dönüştürülür. Örneğin, kesilen şu kadar ağaç için şu kadar ağaç dikilmelidir. Ya da nüfusu azalan bir türün yok olmasını önlemek için, bir yönetim planı hayvanların tutsak olarak beslenmelerini öngörür. Bazen yönetim, toprak rekabetini düzene sokmak için devreye girer. Her yerde karşılaşılan sıradan geyik iyi bir örnektir. Bir bölgede "kalabalıklaştıkları" zaman, besin yetersizliği başgösterır, bu nedenle av mevsımleri açılır, böylece ınsanlar ayrılmış sürüleri öldürebilir. Yeni Zelanda'da, geyik yönetim programları, vahşi doğada helikopterlerle yâpılan çılgın avları içeriyor. Birçok erkek geyik öldürülüyor, birçoğu da ağla yakalanarak et ve derileri için besleniyor. Bu program, insan tarafından getirilen geyiğin nüfusunun bölge için yüksek rakamlara ulaşması ve hayvanların aşırı otlanarak ormanlara zarar vermelerı nedeniyle gerekli oldu. Bir başka deyişle, insan etkinliği dolayısıyla dengesi bozulan bir ekosistem, insan etkinliği ıle "düzeltilmelidir". Bir hayvan, kendi hatası dışında zararlı bir hayvana dönüşmüştür. Yeni Zellanda 'daki Aukland Adası 'nda, insanlar tarafından bölgeye getirilen yabani keçtlerin toplanması için olağandışı "yönetim" yöntemleri uygulanıyor. Doğayı kurtarmak ve çevre bilinci hızlandırılmak ya da yavaşlatılmak için ayarlanabilen makinelermiş gibi. Belki, enflasyonu arttırabilir ya da düşürebılir, borçları azaltabilir ya da çoğaltabiliriz, şurada üretimi arttırıp, burada tasarrufları azaltabilıriz. Fakat doğa için bu tür tahmin edilebilir düzenlemeler gücümüz sınırları içinde değildir. Doğa için formüller üretiyoruz, fakat kesin emin olamayız. Bilgisayar modelleri çiziyoruz, fakat çoğu zaman değişimleri ölçebılmek için temel verilerimiz yok. Bir türün nüfusu, bir ytl önemli biçimde azalabilir, Doğa "planlanabilir mi?" Bugün, sık sık ekonominin mekanik diliyle konuşulduğunu duyuyoruz; sanki ekonomiler, Doğayı kurtarmak için, yönetim planlarına ihtiyaç duyacak hale gelmemiz de içler acısıdır. Genellikle insan müdahalesinden uzak muhteşem doğa korunakları olan ulusal parkların bile kontrol edilmesi gerekiyor. Bu parklarda, tek dilekleri yönetilmemış doğanın ham gücünü yaşamak olan binlerce insanı ıdare etmek için çok sayıda yönetim planı hazırlanmış olması gülünçtür. Sonuç olarak, belki yönetim, amacı yıkıcı değil yapıcı olsa bile, doğayı fethetmenin bir başka biçimidir. Bu nedenle, belki gerçek "çevre bilinci", doğayı nasıl daha iyi yönetirim değil, kendi alışkanlıklarımızı nasıl daha iyi yönetirim ki doğa olduğu gibi kalabilsin anlamına gelmektedir. 11
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle