Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
PS İ KOLOJI Ufukta ay büyük, zirvedeki küçük, niçin? Nasıl oluyor da aynı nesne farklı konumlarda, ama eşit uzaklıktayken farklı büyüklüklerde görüntü yaratabiliyor? N. Ekrem Düzen (ODTü Pslkoloji Topiuiuğu) calamış bır problem vardır Ay, ufuk çlzglsi üzerindeyken, gokyuzünun zlrve noktasındakl konumuna oranla, neden daha buyuk görunur? Ayın ufuk çızgısınden zırve noktasına kadar değışen konumlarında çekılen fotoğraflarında, hıçbır ölçulebılır fark bulunamamıştır Ayrıca atmosferdekı ışık kırınımları ya da toz zerrecıklerı gıbı parçacıkların varlığı, ayın bu farklı görunumlerının nedenını anlamada, yetersız hatta ılgısız kalmaktadır Ayın bır gece boyunca ufuk çızgısıne uzaklığı ıle zırve noktasına uzaklıgı arasınm dakı fark, ıhmal edılebılır derecede kuçük bır kesırdır Retınanın bu farkı hıssedebılecek kadar hassas olduğunu kabul etsek bıle, bu oran, ufuktakı kocaman ay ıle zirvedeki daha kuçuk ay arasındakı orandan çok daha kuçuktur Dolayısıyla, uzaklık farkları bu olayı acıklamakta verı olarak aiınamaz O halde, nasıl oluyor da aynı nesne farklı konumlarda ama eşit uzaklıktayken farklı buyuklukterde görüntü yaratabiliyor? Sorunun yanıtına, bır soru sorarak başlayabılırız Acaba algı sıstemı, ufuk çızgısi ıle zırve noktasını eşıt uzaklıklar olarak mı kaydedıyor? Kokenı 18 yuzyıla dayanan bır dızı deney gosterıyor kı, insanlar gökyüzünu kuresel değll ellptik olarak algılıyorlar. Örneğın, yere dık olarak saplanmış bır çubuğun ucuna, yere paralel olan ve yukanaşağı oynayabılır bır başka çubuk tutturuluyor Deneklerden de paralel çubuğun konumuyla oynayarak ufuk çızgısı ıle zırve noktasının ortasını ışaretlemelerı ıstenıyor Denekler başlangıçta yere paralel olan ışaret çubuğunu, ufuk çızgısı ıle zırve noktasımn ortası olduğunu duşunduklerı noktaya kadar kaldırıyorlar Sonuçlar gosterıyor kı, çubuk hep 30 derece cıvarına dek oynatılmış Oysa gerçekte çubuğun 45 derece cıvarına dek oynatılması gerekırdı O halde gökyuzu, kuresel olarak değıl, yaklaşık 30/90 oranında bır elıptıklıkle algılanıyor olmalı kı orta nokta 30 derece olarak belırtılsın Neden gokyüzu kuresel olarak algılanmıyor? Çunku ufka baktığımızda, ufuk çızgısıyle aramıza gıren cografya parçası, algı sıstemıne ufuk çızgısının uzaklığı hakkında "fıkır" verebılecek ıpuçlarına sahıptır Oysa başımızı gökyuzune çevırdi Dolunay yanılsaması H erhangı bır nesnenın algılanmasının ılk şartı o nesnenın göruntusunun retına (gözde göruntunun oluştuğu ağ tabaka) uzerıne duşmesıdır Retına uzerıne duşen goruntu, nesnenın uzaklığına göreoptık kurallarına bağlı olarakbelırlı bır buyuklukte olacaktır Ancak retına ıkı boyutlu olduğundan, uzerındekı ımge herhangı bır uzaklık bılgısı taşımaz Çunku, eşıt uzaklıkta ve farklı"buyukluktekı ıkı nesne retınada farklı buyukluklerde göruntu oluşturabıleceklerı gıbı, yıne ıkı farklı buyuklukte nesne, farklı uzaklıklardayken, eşıt buyuklukte göruntu oluşturabılırler Nesnelerden hangısının daha uzak ve/veya buyuk olduğunu belırleyebılmek ıçın, retına ımgesının taşıdığından daha fazla bılgıye ıhtıyaç vardır Bu da algı sistemlnln genel dunya bılgısı ve deneyımı yoluyla kazandığı uzaklık hesaplama yeteneğinden gelır Algı sıstemı bu yeteneğı yordamıyla (kendı ölçu bırımlerınde) bır "algılanan uzaklık" behrler ve bunu retına ımgesının taşıdığı bılgıyle bırlıkte çalıştırarak, nesnenın uzaklığına, dolayısıyla da buyukluğune karar verır Bu anlamda algı sıstemı, yalnızca duyu organlarıyla ve onların fonksıyonlarıyla sınırlı olmayan, ama duyu organlarından gelen bılgı uzerıne genel dunya bılgısı ve deneyımı yoluyla kendı yorumlarını katarak, fızyolojık duzeyde değıl, kendı ıçkın mantığında kavramsal/psıkolojık duzeyde çalışan, bılınçlı olmayan ve son derece suratlı bır problem çozme ve karar verme sıstemıdır Retına ımgesınden gelen bılgı uzerıne eklomlenen algılanan uzaklık, algı sıstemının "değışmezlık" (constancy) denen kısmını oluşturur Burada değışmezlık, aynı uzaklık hakkında hep aynı kararı vermekdemektır Orneğın, masanın uzerınde duran bır bardağı elımızı her uzattığımızda tutabılıyorsak, bu bardağın retınadakı ımgesı uzerıne algı sıstemının değışmezlık ılkesıne dayanarak yururluğe koyduğu, algılanan uzaklığın eklemlenmesıyle gerçekleşır ğımızde, zırve noktasıyla aramızdakı uzaklığı kestırmeye yardımcı olacak herhangı bır cografya parçası ya da benzer bır şey yoktur Zırve noktasına engelsız ulaşabıleceğımızden onu daha yakın algılarız Başımızı zırve noktasından yavaş yavaş aşağıya doğru ındırırsek, gözumuzle gökyuzu arasına gıderek daha fazla cografya parçası, dolayısıyla daha fazla "uzaklık bılgısı taşıyan ıpucu" gıreceğınden, gökyuzunun ızledığımız her noktası da gıderek bızden uzaklaşır Böylelıkle bız kuresel olan gökyuzunu elıptık olarak algılarız O halde ufuk çızgısındekı ay ıle zırve noktasındakl ay "bızım ıçın" eşıt uzaklıkta değıldır Ufuktakl ay daha uzakta, zirvedeki ay daha yakındadır. Gerıye tek bır sorun kaldı Eğer bız ufuktakı ayı daha uzak olarak algılıyorsak, uzakta olan ayı (eşıt buyukluktekı ıkı nesneden uzakta olanı daha kuçuk görunur ılkesıne dayanarak) daha kuçuk gormemız gerekırken, nasıl oluyor da tam tersine daha büyük görüyoruz? Sorunun yanıtı, retına ımgesının taşıdığı bılgıde yatıyor Retına ıçın, ufuktakı ay da, zirvedeki ay da eşıt buyuklukte, dolayısıyla eşıt uzaklıktadır Algı sıstemı ıçın ıse algılanan uzaklığın hesaplanıp ışın ıçıne sokulması nedenıyle ufuktakı ay daha uzakta dolayısıyla daha buyuktur Böylelıkle algı sıstemı ıçınde bır çelışkı doğar Algı sıstemı, ufuktakı ayı daha uzak olarak kaydeder Oysa retına buyukluklerın yanı uzaklıkların eşıt olduğu konusunda ısrarlıdır Bu noktada algı sıstemı kendı ıçındekı çelışkıyı yok etmek ve bır uzlaşmaya varmak uzere, uzak olarak kaydettığı ufuktakı ayın ımgesını buyutur Burada algı slsteminin mantığı şudur: Ayın büyiıklüğü sorusu Fakat algı sıstemı her zaman şaşmaz bır doğrulukla çalışmaz Örneğın, antik çağlardan berı ınsanların kafalarını kur "Retına ımgesı, her ıkı ayın da eşıt buyuklukte olduğunu gosterıyor, oysa ufuktakı ay zırveye gore daha uzakta, o halde ufuktakı ay zirvedeki aydan daha buyuk olmalı kı o uzaklıktan eşıt buyuklukte ımge yaratabılsın " Algı sıstemı mantığı böyle ku runca, fızıksel gerçekler ve retına ımgesı değışmedığınden ufuktakı ay algı sıs temı ıçınde buyur ve "dolunay yanılsaması" gerçekleşır Algı sıstemının algılanan uzaklığı genel dunya bılgısı ve deneyımı yoluyla hesapladıgını belırtmıştık Ancak bu bılgı ve deneyım, duşunce sureçlerı gıbı bılınçlı değıldır Yıne algı sıstemının kendı ıçıne kapalı mantığı yoluyla elde edılır Dolayısıyla bılınçlı olarak oğrenılmış olan dunya bıl gısı ve deneyımı, algı sıstemıne etkı etmez (Gökyuzunun kuresel olduğunu bıl mek, onu elıptık algılamayı önlemez ya da ayın her konumda dunya^an eşıt uzaklıkta olduğunu bılmek, ufuktakı ayı daha uzak olarak kaydetmeyı engellemez) Bu demektır J<ı ayın butün konumların da dunyadan ne kadar uzakta olacağını bilen bır astronom da bu yanılsamaya tutulur Algı sıstemının bılınçlı bılgıden ve deneyımden etkılenmemesının nedenı, evrım surecınde, bılışsel (cognıtıve) sureçlerden önce oluşmuş, görece ılkel bır sıs> tem olmasıdır Dolunay yanılsaması, algı sıstemının kendı ıçınde çelışkıye duştuğu zaman oluşturduğu yanılsamalardan yalnızca bı ridır Ayrıca, yamlsamalar dogal olabıleceğı gıbı laboratuvarda yapay olarak da oluşturulabılır Bu nedenle bazı psıkologlar, algının anlaşılmasının yanılsamaların anlaşılması demek olduğu göruşundedırler r! Kaynak Irvln Rock 1 Introductlon to Perceptlon. 2 The Logic of Perceptlon. T5